Gerillada Bir Gün
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Henüz gün maviye bürünmemişken, "rojbaş" çekilir. Güneş henüz dağlara aydınlığını hediye etmemiştir. Yataklar kaldırılır. Herkes araziye mutfağa odun toplamak için dağılır. Kuruyan ağaçlar biriktirilir.
Kendimi bir tepeye doğru vurdum. Odunlarımı topladıktan sonra, tepeden güneşin gizemli doğuşunu izlemeyi seviyorum. Kuşların senfonisi, rüzgarla dansa duran yapraklar ve uyanan yeni bir gün. Sanırsam bu kadar romantizm yeterli. Bir gerilla hızlı ve atik olmalıdır. Odunlarımı kefiye ile bağlayarak omuzladım. Sonra tepeden iniş... Doğayla bir bütün halindeki gerilla yaşamında, mevsimlere göre yaşamdaki değişimleri rahatça görebilirsiniz. Cahtırlar, gezgezler, çiçeklenen şilan ağaçları, irileşen yapraklar, renk cümbüşü newroz çiçeği ve dağ laleleri, gelincikler...
Odunlarımı mutfağa götürdükten sonra sabah ateşinin başında biriken yoldaşların yanına oturuyorum. Reşo (isten kararmış çaydanlık) durumundan memnun bir halde suyla çalkalanıyor. Kaynamak üzereyken kapağını kaldırdın demek, gündeme oturdun demektir. Reşonun yoğunlaşmasını dağıtan kişiye, "Güney'de kaldın, Kuzey'e varamayacaksın" esprileri yapılır. Günün mutfakçısı harekete çoktan geçmiş. Kahvaltı hazır olmadan herkes "amade-hazır" olmak zorunda. Günün planlaması kapsamında pratik yoğunluklu işlere göre görev dağılımları yapılır.
Kadın gerillalar uzun örgülü saçlarını açarlar. Sırayla birbirimizin saçlarını tararız. En sevdiğim anlardan birisi de budur. Askeri bir şekilde kahvaltı yapılır. Planlama okunur. Bu süreç bahar üslenmesinin tam zamanıdır. Yeni alanlara geçiş, yeni mangaların yapılışı anlamına gelir. Bugün mangamıza son dokunuşları yapacağız. İlk görev, patikaların keşif uçağına karşı kamuflajıdır. Görev yerime geçmeden önce günün yemeğini öğrendim. Öğlen devrimin yemeği fasulye, akşam ise sarma (sarmaşık, guh reşk ve tirsuk yapraklarından) yapılacak. Anlaşılan bugün ziyafet var.
Görev yerine yolculuk...
Güzel yoldaşlardan oluşan bir ekip kurulur. Pratik işlerin başladığı an çevrenize baktığınızda, gerillaları karıncalara benzeteceksiniz. İşi olmayan bir gerilla göremezsiniz. Mangamızın kazma-kürek işlemleri çoktan bitmiş, yeraltı mangaları için çalışma tüm hızıyla sürüyor. Bugün manganın üzerini örtme/kapama işlemine geçeceğiz. Ortaya uzun ve kalınca bir ağaç ve altına bir çatal (kolon) koyulur. Orta kalınlıkta kesilmiş ağaçlar, temel ağaçta birleşir. En son ince ağaçlarla çatı beslenir. Ardından ışık ve ısı vermemesi, su almaması için naylonla (kanallara kadar) kapatılır. Toprakla naylonun üzeri kapatılır ve onun da üzerine çilo atılır. Yeşil dallarla, yine dara qacelerle kamuflajı yapılır. Tüm bu işler anlatıldığı kadar hızlı bitmese de, teorisi bu şekildedir. Bu işlem öğle yemeğine kadar ancak biter. Son dokunuşların ardından, acıkan midelerimizi doyurmak için mutfağa yöneliriz. "Kolay gelsin!-Kuvvet be!" Ardından sessizce yemek yenilir. Reşo çayı çoktan hazır hale getirmiştir. Yanında kıtlama (kaynatılmış şeker) ve gerilla türküleri 'xoş'tur. Aynı bir dağın zirvesinde ciğerlerinize çektiğiniz duman gibi...
Yeni işimiz belli oldu. Şimdi yaklaşık olarak 1 saat uzaklıktaki su kaynağına gideceğiz. Döndükten sonra noktanın aşağısında biriken erzakları (10 dakika mesafeden) lojistik yerine çekeceğiz. Su taşımak için yük çuvallarını ve bidonlarımızı hazırladık. Tek sıra halinde yürüyüşe geçiyoruz.
Bunun diğer adı gerilla yürüyüşüdür. Suya giden patika doğanın bütün güzelliğiyle boyanmıştır. Toprağı hissederek yere bastığında, doğayı hissettiğinde, artık yürümeyi öğrenmişsin anlamına gelir bu. Yürüyüş esnasında en ufak bir sese, hareketliliğe duyarlı olmalısın. Yürüyüşün sonuna doğru suyun melodisi kulağıma fısıldıyor. Suyu aldığımız kani deşifre olmuş bir alanda bulunuyor. Yani rüzgar gibi hızlı, orman gibi yoğun olmak durumundasın. Diğer işlerin örgütlenmesi açısından da hızlı olmak durumundayız. Su bidonlara hızlıca koyulduktan sonra yük yapılır.
Geri dönüş...
Noktanın tepede bulunması zorluk yaratıyor. Yükle bir tepeye tırmanmanın zorluğu güzel bir yorgunluktur. İnsan içtiği suya ayrı bir anlam yüklüyor. "Emek nedir?" sorusuna cevabınız gerillaya ait bir gün oluyor. Ekmeğinizin, suyunuzun, tükettiğiniz her şeyin ne zorluklarla size ulaştığının anlamına varıyor ve ona göre yaklaşıyorsunuz. Suları varile bıraktıktan sonra yeni görevimiz için harekete geçiyoruz. Gerillada en çok duyacağınız sözlerden birisi "hareket berekettir". Yük çekilen yerde 50 kg'lık şeker ve un çuvalları, 20 kg'lık fasulye çuvalları bizi bekliyor. 50 kg'lık olanları, daha doğrusu bu gibi ağır yükleri ya bölerek taşıyoruz ya da iki kişi sırtlanarak. Bölmek, erzakların açılması gerektiği anlamına geldiği için, tercihimiz olmuyor.
İki yaş ağacı yan yana koyduktan sonra yükü ortalarsınız. Diğer yoldaşlar sopaların altına girmenize yardımcı olur ve hareketin bereketleşmesi! Yükümüzü lojistiğe koyup geri inerken günün olmazı, yani keşif-savaş uçaklarının sesi gelir. Olduğunuz yerde hareketsiz durmalısınız. Bir ağacın altı görüntüyü dağıtacaktır. Yaz aylarında kayaların ve ağaçların ısıları insan ısısı ile aynı olur. Size kucak açtıklarında, o an en güvenli yerde olduğunuzu bilmelisiniz. Keşifi boşa çıkartma yolu: türküler söylemek, kitap okumak, gündem tartışmaları ya da uyumak. Ses gittikten sonra yine hareket başlar.
Erzakların taşınması biter. Yemek, yani sarma zamanı... Hızlıca yemekler yenir. İçini yapan arkadaş biraz tuzu fazla kaçırmış. Gerillaya ait bir söylem de şudur: Yemeğin tuzlu ise aşıksın, tuzsuzsa da ruhsuz. Yoldaşımız ruhsuz olmayı tercih etmek istememiş gibi görünüyor. Aşırı tuz demek su içmek demek, su içmek ise akşam arazi ziyareti var demektir.
Sıcak çaya hasret kalmak bu olsa gerek. Herkes işlerin bitmiş olmasının rahatlığı ile bedenlerini serbest bırakacakken yeni bir sürpriz oluyor. Cihazdan çağrı gelir: "Bütün arkadaşlar ... yere gelsinler. Yükünüz var!" KARINCALAR yeniden iş başına geçerler. Herkes tim sıralarına göre takım takım dizilir. Gidiş-geliş 3 saatlik yol için hazır hale gelinir. Yük çuvalları lojistikçe dağıtılır. Havanın kararmasına az bir vakit kala hızlı tempoda yürüyüş başlar. Hızlılık bizim temel ilkelerimizden sadece biridir. Tepeler aşılır, patikalardan geçilir.
Erzak çok olduğu için iki kere gidiş-geliş yapacağız. Yani 6 saat boyunca erzak çekeceğiz (hestırlar ile empati kurmak bu yüzden zor değil). İlk önce acil yükler (cephane, silah vb.) alınır. Sırtımızda 20-25 kg arası bir yük... Geri dönüş başlar. Temponuzu düşürmek, ara vermek sizi yorar ve yavaşlatır. Bir tempo tutturmalısınız. Noktaya ilk yük bırakılır. Ayışığının olması işimizi kolaylaştırdı. Ancak ayışığı gerilla için her zaman aydınlık anlamına gelmez. Bazen de tehlike anlamına gelir. İkinci gidişte vücut açılmıştır ve yorulduğunuzu hissetmezsiniz. Dönüş için aynı şeyi söyleyemeyeceğim (dürüst olmak gerekirse, gerilla da yorulur). Yük taşıma işlemi biter. Bütün karıncalar yorulmuştur.
Artık havanın kararmasıyla günün yoğunluğu ile vedalaşmanın zamanı da gelmiştir. Nöbeti saymazsak kesintisiz ve sıçramalı bir uykuyla, düşüncelerinizle başbaşasınızdır. Yorulduğunuzu anladığınız tek zaman dilimiyle de...
Şevbaş!
 
 
Destan Sur'uç

 

 

Arşiv

 

2019
Aralık Kasım
Temmuz Mayıs
2018
Ekim Ocak
2017
Kasım Ağustos
Mayıs Şubat
2016
Eylül Temmuz

 

Gerillada Bir Gün
fc Share on Twitter
 

Henüz gün maviye bürünmemişken, "rojbaş" çekilir. Güneş henüz dağlara aydınlığını hediye etmemiştir. Yataklar kaldırılır. Herkes araziye mutfağa odun toplamak için dağılır. Kuruyan ağaçlar biriktirilir.
Kendimi bir tepeye doğru vurdum. Odunlarımı topladıktan sonra, tepeden güneşin gizemli doğuşunu izlemeyi seviyorum. Kuşların senfonisi, rüzgarla dansa duran yapraklar ve uyanan yeni bir gün. Sanırsam bu kadar romantizm yeterli. Bir gerilla hızlı ve atik olmalıdır. Odunlarımı kefiye ile bağlayarak omuzladım. Sonra tepeden iniş... Doğayla bir bütün halindeki gerilla yaşamında, mevsimlere göre yaşamdaki değişimleri rahatça görebilirsiniz. Cahtırlar, gezgezler, çiçeklenen şilan ağaçları, irileşen yapraklar, renk cümbüşü newroz çiçeği ve dağ laleleri, gelincikler...
Odunlarımı mutfağa götürdükten sonra sabah ateşinin başında biriken yoldaşların yanına oturuyorum. Reşo (isten kararmış çaydanlık) durumundan memnun bir halde suyla çalkalanıyor. Kaynamak üzereyken kapağını kaldırdın demek, gündeme oturdun demektir. Reşonun yoğunlaşmasını dağıtan kişiye, "Güney'de kaldın, Kuzey'e varamayacaksın" esprileri yapılır. Günün mutfakçısı harekete çoktan geçmiş. Kahvaltı hazır olmadan herkes "amade-hazır" olmak zorunda. Günün planlaması kapsamında pratik yoğunluklu işlere göre görev dağılımları yapılır.
Kadın gerillalar uzun örgülü saçlarını açarlar. Sırayla birbirimizin saçlarını tararız. En sevdiğim anlardan birisi de budur. Askeri bir şekilde kahvaltı yapılır. Planlama okunur. Bu süreç bahar üslenmesinin tam zamanıdır. Yeni alanlara geçiş, yeni mangaların yapılışı anlamına gelir. Bugün mangamıza son dokunuşları yapacağız. İlk görev, patikaların keşif uçağına karşı kamuflajıdır. Görev yerime geçmeden önce günün yemeğini öğrendim. Öğlen devrimin yemeği fasulye, akşam ise sarma (sarmaşık, guh reşk ve tirsuk yapraklarından) yapılacak. Anlaşılan bugün ziyafet var.
Görev yerine yolculuk...
Güzel yoldaşlardan oluşan bir ekip kurulur. Pratik işlerin başladığı an çevrenize baktığınızda, gerillaları karıncalara benzeteceksiniz. İşi olmayan bir gerilla göremezsiniz. Mangamızın kazma-kürek işlemleri çoktan bitmiş, yeraltı mangaları için çalışma tüm hızıyla sürüyor. Bugün manganın üzerini örtme/kapama işlemine geçeceğiz. Ortaya uzun ve kalınca bir ağaç ve altına bir çatal (kolon) koyulur. Orta kalınlıkta kesilmiş ağaçlar, temel ağaçta birleşir. En son ince ağaçlarla çatı beslenir. Ardından ışık ve ısı vermemesi, su almaması için naylonla (kanallara kadar) kapatılır. Toprakla naylonun üzeri kapatılır ve onun da üzerine çilo atılır. Yeşil dallarla, yine dara qacelerle kamuflajı yapılır. Tüm bu işler anlatıldığı kadar hızlı bitmese de, teorisi bu şekildedir. Bu işlem öğle yemeğine kadar ancak biter. Son dokunuşların ardından, acıkan midelerimizi doyurmak için mutfağa yöneliriz. "Kolay gelsin!-Kuvvet be!" Ardından sessizce yemek yenilir. Reşo çayı çoktan hazır hale getirmiştir. Yanında kıtlama (kaynatılmış şeker) ve gerilla türküleri 'xoş'tur. Aynı bir dağın zirvesinde ciğerlerinize çektiğiniz duman gibi...
Yeni işimiz belli oldu. Şimdi yaklaşık olarak 1 saat uzaklıktaki su kaynağına gideceğiz. Döndükten sonra noktanın aşağısında biriken erzakları (10 dakika mesafeden) lojistik yerine çekeceğiz. Su taşımak için yük çuvallarını ve bidonlarımızı hazırladık. Tek sıra halinde yürüyüşe geçiyoruz.
Bunun diğer adı gerilla yürüyüşüdür. Suya giden patika doğanın bütün güzelliğiyle boyanmıştır. Toprağı hissederek yere bastığında, doğayı hissettiğinde, artık yürümeyi öğrenmişsin anlamına gelir bu. Yürüyüş esnasında en ufak bir sese, hareketliliğe duyarlı olmalısın. Yürüyüşün sonuna doğru suyun melodisi kulağıma fısıldıyor. Suyu aldığımız kani deşifre olmuş bir alanda bulunuyor. Yani rüzgar gibi hızlı, orman gibi yoğun olmak durumundasın. Diğer işlerin örgütlenmesi açısından da hızlı olmak durumundayız. Su bidonlara hızlıca koyulduktan sonra yük yapılır.
Geri dönüş...
Noktanın tepede bulunması zorluk yaratıyor. Yükle bir tepeye tırmanmanın zorluğu güzel bir yorgunluktur. İnsan içtiği suya ayrı bir anlam yüklüyor. "Emek nedir?" sorusuna cevabınız gerillaya ait bir gün oluyor. Ekmeğinizin, suyunuzun, tükettiğiniz her şeyin ne zorluklarla size ulaştığının anlamına varıyor ve ona göre yaklaşıyorsunuz. Suları varile bıraktıktan sonra yeni görevimiz için harekete geçiyoruz. Gerillada en çok duyacağınız sözlerden birisi "hareket berekettir". Yük çekilen yerde 50 kg'lık şeker ve un çuvalları, 20 kg'lık fasulye çuvalları bizi bekliyor. 50 kg'lık olanları, daha doğrusu bu gibi ağır yükleri ya bölerek taşıyoruz ya da iki kişi sırtlanarak. Bölmek, erzakların açılması gerektiği anlamına geldiği için, tercihimiz olmuyor.
İki yaş ağacı yan yana koyduktan sonra yükü ortalarsınız. Diğer yoldaşlar sopaların altına girmenize yardımcı olur ve hareketin bereketleşmesi! Yükümüzü lojistiğe koyup geri inerken günün olmazı, yani keşif-savaş uçaklarının sesi gelir. Olduğunuz yerde hareketsiz durmalısınız. Bir ağacın altı görüntüyü dağıtacaktır. Yaz aylarında kayaların ve ağaçların ısıları insan ısısı ile aynı olur. Size kucak açtıklarında, o an en güvenli yerde olduğunuzu bilmelisiniz. Keşifi boşa çıkartma yolu: türküler söylemek, kitap okumak, gündem tartışmaları ya da uyumak. Ses gittikten sonra yine hareket başlar.
Erzakların taşınması biter. Yemek, yani sarma zamanı... Hızlıca yemekler yenir. İçini yapan arkadaş biraz tuzu fazla kaçırmış. Gerillaya ait bir söylem de şudur: Yemeğin tuzlu ise aşıksın, tuzsuzsa da ruhsuz. Yoldaşımız ruhsuz olmayı tercih etmek istememiş gibi görünüyor. Aşırı tuz demek su içmek demek, su içmek ise akşam arazi ziyareti var demektir.
Sıcak çaya hasret kalmak bu olsa gerek. Herkes işlerin bitmiş olmasının rahatlığı ile bedenlerini serbest bırakacakken yeni bir sürpriz oluyor. Cihazdan çağrı gelir: "Bütün arkadaşlar ... yere gelsinler. Yükünüz var!" KARINCALAR yeniden iş başına geçerler. Herkes tim sıralarına göre takım takım dizilir. Gidiş-geliş 3 saatlik yol için hazır hale gelinir. Yük çuvalları lojistikçe dağıtılır. Havanın kararmasına az bir vakit kala hızlı tempoda yürüyüş başlar. Hızlılık bizim temel ilkelerimizden sadece biridir. Tepeler aşılır, patikalardan geçilir.
Erzak çok olduğu için iki kere gidiş-geliş yapacağız. Yani 6 saat boyunca erzak çekeceğiz (hestırlar ile empati kurmak bu yüzden zor değil). İlk önce acil yükler (cephane, silah vb.) alınır. Sırtımızda 20-25 kg arası bir yük... Geri dönüş başlar. Temponuzu düşürmek, ara vermek sizi yorar ve yavaşlatır. Bir tempo tutturmalısınız. Noktaya ilk yük bırakılır. Ayışığının olması işimizi kolaylaştırdı. Ancak ayışığı gerilla için her zaman aydınlık anlamına gelmez. Bazen de tehlike anlamına gelir. İkinci gidişte vücut açılmıştır ve yorulduğunuzu hissetmezsiniz. Dönüş için aynı şeyi söyleyemeyeceğim (dürüst olmak gerekirse, gerilla da yorulur). Yük taşıma işlemi biter. Bütün karıncalar yorulmuştur.
Artık havanın kararmasıyla günün yoğunluğu ile vedalaşmanın zamanı da gelmiştir. Nöbeti saymazsak kesintisiz ve sıçramalı bir uykuyla, düşüncelerinizle başbaşasınızdır. Yorulduğunuzu anladığınız tek zaman dilimiyle de...
Şevbaş!
 
 
Destan Sur'uç