Diktatöre demokratik hak ve özgürlüklerin gaspı yetmedi. Aralıksız polis terörü yetmedi. Katliamlar yetmedi. Binlerce antifaşist ve antişovenistin tutuklanması yetmedi. HDP eş genel başkanlarının, 11 vekilin, 84 belediye başkanının zindana atılması yetmedi. "Hayır" kampanyasını en dar sınırlara hapsetmek için ohal'e, faşist devlet terörüne sarılması yetmedi. 16 Nisan'da sandıklar açılmaya başlayınca ysk'ya sığındı. Yüzde 1 farkla referandumu kazandığını ilan ettirdi! Ne var ki hayat ohal'e sığdırılamadığı gibi, ysk'nın yüzde 1'ine de sığdırılamaz. Diktatör ve halklarımızın öteki düşmanları unutmasınlar ki, Gezi-Haziran ayaklanması ve Kobanê serhildanı patlak vermeden iki yıl önce yapılan genel seçimde, ortakları bir yana, yalnızca AKP'nin oyu yüzde 49.84'tü! Fakat bu ne Gezi-Haziran ayaklanmasını, ne de Kobanê serhildanını engelleyebildi! Diktatör ve halklarımızın öteki düşmanları unutmasınlar ki, 16 Nisan'da, İstanbul'dan İzmir'e, Ankara'dan Adana'ya politik yaşamın en dinamik, en etkili kuvvetlerini bağrında taşıyan Türkiye kentleri "hayır" dedi. Sur'dan Cizre'ye, Nusaybin'den Varto'ya özyönetim bayrağını yükselttikleri için yakılıp yıkılan direniş kaleleri başta olmak üzere, Amed'den Wan'a, Dersim'den Hakkari'ye, Kürdistan "hayır" dedi. İşçiler, Kadınlar, Gençler, Yoksullar, Emekçiler, Halklarımız! Faşist politik islamcı saray cuntasına, ohal'e, sınır tanımaz hale gelmiş devlet terörüne ve en eşitsiz koşullara rağmen, 16 Nisan referandumunda, diktatör ve avanesinin moralini alt üst ettiniz. Onlara büyük bir korku yaşattınız. Öfkenizin uğultusu sarayı kuşattı. Buna rağmen diktatör hileli yüzde 1 farka dayanarak Kenan Evren'in şapkasını giydi. Daha ilk konuşmasında, idam sehpalarının kurulduğunu görmek için yanıp tutuştuğunu açıklayarak, halk düşmanlığında 12 Mart'ın, 12 Eylül'ün generallerini geride bırakmak istediğini aşikar etti. Onlardan daha ileri gitmek, Türk Hitler'i olmak, halklarımızın başeğmeyen kesimlerine dönük kitlesel katliamlarla, bölgesel savaşa yol açabilecek işgallerle saltanatını pekiştirmek istiyor. Kula kulluk düzenine itiraz edemez, onurunu savunamaz hale getirmek için işçileri ve ezilenleri korkuya esir etmeye hevesleniyor. Bütün bunlara barikat olmak ve diktatörü devirme kavgasını güçlendirmek, her onurlu işçinin, kadının, gencin, her onurlu köylünün, esnafın, yoksulun, her onurlu aydının, sanatçının, bilim insanının, her onurlu Türk'ün, Kürd'ün, Çerkes'in, Gürcü'nün, Laz'ın, Arap'ın, Roman'ın, Boşnak'ın, Ermeni'nin, Rum'un, Süryani'nin, her onurlu Alevinin, Sünninin boynunun borcudur. Sokakları, meydanları terketmeyelim. "Diktatör defol!" "Ohal kalksın Referandum iptal edilsin!" talepleriyle her akşam toplantılar, forumlar, yürüyüşler, gösteriler örgütleyelim. Mahallelerimizi direniş merkezlerine çevirelim. Faşist politik islamcı diktatöre, ohal'e, faşist devlet terörüne, sömürgeci savaşa, bölgesel savaş kışkırtıcılığına, gözaltı, hapishane ve darağacı rejimine başeğmeyelim. Faşist politik islamcı çetelerin ve onlarla kader birliği yapan ırkçı faşistinden, domuz bağı, işkence ve mezar evleriyle tanıdığınız Hüda Par'lı kontrgerilla artıklarına değin öteki halk düşmanı çetelerin katliamcı saldırılarına karşı, can güvenliği için, onurumuzu savunmak, özgürlük, adalet, halklara ve cinslere eşitlik mücadelesini büyütmek için silahlanalım, birleşelim, savaşalım. Partimiz, mahallerdeki, işçi havzalarındaki, okullardaki güçleriyle, kent ve kır gerillalarıyla bu mücadelede üzerine düşen görevleri tam bir kararlılık ve feda ruhuyla yerine getirecektir. Diktatör Defol! Faşizmi Yeneceğiz! 17 Nisan 2017 MLKP Merkez Komitesi
|