Göçmen İşçiler, Tüm İnançlardan Emekçi Halkımız, Kadınlar, Gençler! Sömürgeci faşist diktatörlüğün politik islamcı AKP eliyle tüm ezilenlere karşı estirdiği zulmün devrimci öfkemizi kabarttığı, Rojava Devrimi'nin amacının partimiz MLKP savaşçılarının da içerisinde yer aldığı YPG ve YPJ güçleri tarafından DAİŞ çetelerine karşı başlatılan Rakka hamlesiyle bir adım daha güçlendiği ve Avrupa burjuvazisinin başta yerli işçi ve emekçilerin sosyal ve siyasal hakları olmak üzere, göçmenlere dönük ırkçı ve gerici saldırıları yoğunlaştırdığı bir dönemde MLKP 5. Avrupa Konferansı 17-21 Ekim tarihlerinde toplandı. Sosyalist demokrasi kültürünün güzel örneği olarak şanlı parti tarihimizdeki yerini alan Konferansımız, devrim ve komünizm şehitleri anısına saygı duruşuyla başladı, Enternasyonal Marşı eşliğinde coşkulu devrimci sloganlarla son buldu.
4. Konferans sonrası Avrupa parti çalışmalarımızın ideolojik, politik ve örgütsel gelişimi üzerine yoğun tartışmalara sahne olan 5. Konferansımız, 4. Konferansın parti ve genel devrimci saflarda varlığını tespit ettiği ve yenilgiye uğratmak için çalışmaların merkezine taşıdığı devrimcilik erezyonu ve sınırlandırılmış devrimciliğe karşı mücadelenin, adanmış devrimciliği, profesyonel devrimciliği bayraklaştırma, teori ve pratik bütünlüğünü sağlama, devrimci iradeyi kuvvetlendirme temelinde önümüzdeki sürecin de başlıca mücadele konularından olduğunun altını çizdi. Bu kapsamda siyasal ve örgütsel sorunlarımızı mercek altına alan Konferansımız, Avrupa sahasında da geleceğin partisi olma iddia ve inancını, işçi sınıfı ve emekçilerin içinde, parti güçlerimizin yürek ve bilincindeki potansiyele ve değişim gücüne yaslanarak biledi.
Yerli ve Göçmen İşçiler, Emekçiler!
Emperyalist kapitalizm yaşadığımız dünyayı azami kar hırsıyla, sömürü ve talan politikalarıyla, milyonlarca insanın yaşamına mal olan gerici savaş ve işgallerle, kendi yarattıkları çevre kriziyle bitişin eşiğine getirmişken, bütün bunları içte yürüttüğü baskıcı, ırkçı ve faşizan politikalarla tamamlamayı hedefliyor. Sağı soluyla işçi ve emekçilerin taleplerini karşılamaktan yoksun burjuva partiler derin çıkışsızlık içinde birbiriyle tamamen benzeşen, örtüşen politikalarla karşımıza gelirken, göçmenlerin kanını içmek isteyen faşist hareket burjuva medyanın payandalığında geliştiriliyor, iktidara taşınmaya çalışılıyor. Bu saldırılara karşı sessizliği reddeden Avrupa işçi sınıfı, emekçileri ve gençliği, grevlerden, boykotlara, gösterilerden sokak direnişlerine, pasif formlardan son G20 protestolarında olduğu gibi aktif biçimlere, birçok mücadele yöntemiyle direniyor. Bütün bu süreçlerde partimizin tuttuğu yerin eleştirel analizini de yapan Konferasımız, kuvvetlerimizden yerli sınıf kardeşlerimizin ve ezilenlerin mücadelelerinde etkin yer alma, partimizin deney ve birikimlerini mücadele alanlarına taşımanın önemine vurgu yaptı.
Türkiye ve Kürdistan'da, Pirsus (Suruç) katliamıyla birlikte değişen siyasal atmosferin, devrimci ve komünist partilerden, kadrolardan ve taraftarlardan alışagelmişten farklı bir duruş sergilemelerini, bu temelde Avrupa'da Türkiye ve Kürdistan devrimini büyütme, destekleme çalışmalarının içerik ve kitlesel olarak dünü katbekat aşan bir biçime kavuşturulması gerektiğini açıkça belirten Konferansımız, iddialı, hayal gücüyle donanmış, örgütsel kendiliğindenciliği yenilgiye uğratmış, düzgün parti işleyişini her alanda gerçek kılmış bir kuvvetin ancak sürecin ihtiyaçlarına yanıt olabileceğine işaret etti. Kadrolaşma çalışmasının yanı sıra nitelikli kadro ve aktivistler için her koşulda eğitim çalışmalarının yoğunluk ve sürekliliğinin hayati önemine vurgu yapan Konferansımız, yoldaşlaşma, parti çalışmasının farklı cepheleri arasındaki eşgüdüm ve uyum düzeyinin sarsılmaz bir şekle büründürülmesi hedefini belirledi.
Emperyalist küreselleşme ve faşizmin dizginsiz saldırılarının hedefinde işçi sınıfı ve ezilenleri örgütsüzleştirme ve biat ettirmenin durduğunu bir kez daha vurgulayan Konferansımız, söz konusu saldırıları boşa çıkartmak için her koşulda kitlelere yakın ve görünür olma; bunun için kadın ve gençlik çalışmalarımız gibi tüm kesimsel çalışmalarımız da dahil olmak üzere, siyasi ve örgütsel yönetme gücünün yerellere kaydırılması sürecinin devamının yönetici parti örgütlerini parti kitlesine, parti kitlesini ise geniş işçi ve emekçilere, gençlere ve kadınlara yakınlaştıracağına dikkatleri çekti.
Yoldaşlar!
Konferansımız, Haziran/Gezi ayaklanmasında, 6-7 Ekim başkaldırısında, kadın katliamlarına karşı kadın barikatının örülmesinde, erkek egemenliğine karşı kadın özgürleşmesinin bayraklaştırılmasında, Kuzey Kürdistan'daki özyönetim direnişlerinde, Rojava devrimi savunmasında, Kobane-Şengal ve Serekani direnişlerinde, Hol ve Rakka hamlelerinde, Halkların Birleşik Devrim Hareketi'nin (HBDH) oluşumu ve gelişiminde, FESK Kürdistan Kır Birliğinin savaş sahasına çıkışında, halkçı demokratik cephe içerisinde ve seçimler sürecinde parti güçlerimizin duruş ve pratiğine; partinin gelişiminin ihtiyaçlarına Avrupa'dan yanıt olma, partinin genel gelişim düzeyini yakalama hedef ve görevinin devam ettiğine işaret etti.
Birleşik mücadelenin örgütsel mevzileri çeşitlendirdiği ve önemini arttırdığını, Avrupa'da da artık kitleleri özneleştirmeyen platform tarzı yapılanmaların cepheleşme/cepheleştirme ufkundan yoksun olduğunu tespit eden Konferansımız, cepheleşme görüş açımızın pratikteki karşılığı olarak birleşik demokratik cephe ve HBDH'ı yoğunlaşılmış iki tamamlayıcı araç olarak gördü.
Genel olarak işçi sınıfı içinde parti çalışması, işçi ve emekçi kadınlar ve gençlik kitleleri arasında çalışma, tutsaklar cephesinden sahiplenme ve dayanışma duygu ve pratiğini yoğunlaştırma; içerik, biçim ve çalışmalarımızdaki yeri açısından sosyalist basının değerlendirilme düzeyi, demokratik kitle örgütleri alanı ve sorunlarını ayrı ayrı ele alan Konferansımız, Avrupa'daki parti güçlerini kendilerini yenileme sürecine kilitlenmeye çağırmakla birlikte, geniş kitlelere ulaşma araçlarımızın ihtiyaca yanıt verir duruma getirilmesine dikkat çekti.
İşçiler, Emekçiler, Ezilenler!
Partimiz, 5. Avrupa Konferansını, zorlu koşullar altında mücadele eden, savaşçı niteliklerini geliştiren, son yıllarda Türkiye ve Kürdistan'da, Rojava'da kavgada öne atılışıyla birlikte "ölümsüzler partisi" olmaya doğru giden MLKP'nin politik temposuna, ideolojik gelişimine uygun bir Avrupa çalışması örgütleme iddia ve hedefiyle gerçekleştirdi. Bu sebeple, büyüyen iddialar ve farklılaşan ihtiyaçlara bağlı olarak, Konferansımız başta profesyonel devrimciler, yerel kadrolar, üye, aktivist ve taraftarlarına kendi çıtalarını yükseltme çağrısı yaparken, kokuşmuş kapitalist düzen karşısında çaresiz, yalnız ve alternatifsiz olmayan siz işçi ve emekçileri de Paramaz'dan İvana'ya, Berçem'den Destan'a, Berfu'dan Alişer'e İstanbul'da, Dersim dağlarında, Rojava'da ve Medya Savunma Alanları'nda ölümsüzleşenlerin partisi MLKP saflarında birleşmeye, örgütlenmeye ve kenetlenmeye çağırıyor.
Şan Olsun 5. Avrupa Konferansı'na!
Devrimin Zaferi İçin Yaşasın MLKP! Kahrolsun Faşizm, Kapitalizm Ve Emperyalizm! Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi! Yaşasın Dünya Devrimi!
|