Efrin'e 20 Ocak'ta başlayan işgal harekatına karşı direnişte yer alan Enternasyonal Özgürlük Taburu (EÖT) komutanlarından Yalçın Akın, Efrin direnişini değerlendirdi. Akın, direnişin yeni bir evreye girdiğini belirterek "Sona ermemiş bir savaşın kazananı olmaz" dedi. "Efrin'e yönelik saldırı stratejiktir. Uzun vadeye yayılmış ve sonuçlarını da uzun vadede birbirine geçişler halinde almaya çalıştığı bir saldırı konseptinin başlama aşamasıydı. Türk devleti bir nevi Rusya, ABD veya NATO arasındaki çatlakları değerlendirerek Efrin'e yönelik Rojava devrimine yönelik bir saldırı süreci gerçekleştirdi."{divide} "Efrin direnişi şu an ikinci aşamadadır. İlk aşama için Rusya ve Türkiye arasındaki ittifak belirleyici oldu. Yüksek teknik ve teknolojiyle saldırıya karşı tarihi direniş sergilendi. Direnişin birinci evresi, bütün tekniğe rağmen direnen kuvvetlerin varlığını ve bu direnişin süreceğini göstermiştir. Efrin'e yönelik gerçekleştirilen saldırının sadece Efrin direnişi ile karşılanamayacağı ortadaydı. Bunu çeşitli dönemlerde YPG'de sürekli dile getirdi. Bu stratejik bir saldırıdır. Bu saldırı karşısında Rojava devrimini savunmak için uzun erimli bir strateji ortaya koymak gerekliydi." "Direnişin ikinci aşaması ise işgalci faşist Türk devletinin bu denli katliamcı saldırılarına karşısında bölgede yaşayan halkın can güvenliğini temel alarak başladı. Bu durum savaşın bittiği anlamına gelmez. Sona ermemiş bir savaşın kazananı olmaz. Türk devleti toplumsal olarak bir sistem edemez. Askeri anlamda da Efrin'de tutunması zor. Çeteler bölgede yaşayan halkların mallarını çalarak, talan ederek bir kısmi maddi meseleler yüzünden kavgalar eden gruplardır. Bu çeteler üzerinden Türkiye bir askeri örgütlenme sağlayamaz. Bu durum bölgede ortaya çıkan yeni kaoslarında önünü açacaktır. Ne Efrin direnişi bitmiştir ne de Efrin savaşı bitmiştir." Efrin'in ardından Minbic ve Şengal'in hedef gösterilmesiyle ilgili komutan Akın şunları söyledi: "Efrin Suriye'deki güçler dengesi içerisinde en yalnızlaştırılmış bölgeydi. Bir tarafta Türkiye bir diğer tarafta Suriye ve Rusya'nın arasında sıkışmış bir durum söz konusuydu. Minbic ve Şengal gibi diğer alanlara bakıldığında bu işin o kadar kolay olmayacağını görmek mümkün. Erdoğan şöyle yapmak istiyor 'Biz Efrin'de zafer kazandık şimdi her yere saldıracağız. Minbic'e de gireriz'. Ancak bunun çok gerçekçi olduğunu düşünmüyorum." Efrin'in işgal edilmesiyle birlikte göç etmek zorunda kalan Efrinlilerin durumuyla ilgili ise: "Bugün Efrin topraklarından işgalci çeteler tarafından zorla göç ettirilen halkın suya ve ekmeğe ihtiyacı olduğunu söylemeyeceğim, Efrin halkının özgürlüğe ihtiyacı var. Şehba'da yaşayan halkımızın yaşadığı ruh hali budur. Kimi adımlar atılıyor ancak bir dayanışma ağına ihtiyaç var. Enternasyonal kuvvetler Efrin'den zorla göç ettirilen, sürgün edilen halkın sorunlarına sahip çıkmalı, Efrin halkının acılarına dokunmayı başarabilmelidir. Ama en temel ihtiyaç, özgürlüktür." "Rojava devriminin etkisi sadece o coğrafyada değil, Avrupa topraklarında da etkili olmuştur. Bu etkiyi Efrin'le dayanışma eylemlerine sadece Kürtlerin değil, Avrupalı çok sayıda kişinin de yer almasında gördük. Bize soruyorlar, 'Yeni Zelanda'dan Efrin'e bir insan neden gelebilir?' diye. Oradaki insanlar Efrin'in, Rojava'nın nerede olduğunu biliyorlar. Çünkü Rojava devrimi yaratmış olduğu siyasi ve ideolojik etkiyle çok büyük bir devrimdir. İçerisinde bulunduğumuz küresel emperyalist sömürgeci dönemde, Ortadoğu'da Rojava'da yükselen bu devrimci mücadele ve çıkış etkilerini Avrupa topraklarında, Avrupa halkları içerisinde gösteriyor." "Enternasyonal güçlerin, Rojava devrimiyle dayanışmayı büyütebilecek yeni kuvvetlerin sürece dahil olması için çalışmalarımız devam ediyor. Rojava devriminin bize yüklediği görevler neyse onu hayata geçireceğiz. Biz varlığımızı sürdüreceğiz."
|