Eylül - Ekim 2017 / Dengê Kurdistan / Sayı: 25 Özel ve zorlu dönemlerden geçiyoruz. Sömürgeci faşizm devrimimizi kıskaca alarak boğmak istiyor. Bunun için parti kuvvetlerimize ve ulusal devrimci harekete amansızca saldırıyor. Kürdistan‘da partimizin varlığını, varlıktan öte, giderek devrimimizin etkin bileşenlerinden birisi olarak gelişmesi ve öne çıkmasını sömürgeci varlığına tehdit olarak görüyor. Ulusal devrimci hareketle komünist hareketin sömürgeciliğe karşı birleşik cephelerde mücadeleye atılması haklı olarak düşmanın endişelerini büyütüyor. Dolayısıyla Kuzey Kürdistan'da tam bir siyasi soykırım halini alan düşman saldırılarını doğruanaliz etmek, bu saldırı koşullarında mücadeleyi büyütmenin koşulu oluyor. Sömürgeci faşizm devrimi geliştirmede basamak rolü oynadığının farkında olarak kazanılmış mevzilere saldırdı ilk aşamada. Hemen ardından öncü kuvvetleri ezmeye yöneldi. Hem tek tek öncü kadroları tutuklama ya da alanı terk etmek zorunda bırakma, hem de örgütleri dağıtarak işlemez hale getirerek halkımızı örgütsüz, öncüsüz, önderliksiz hale getirmeyi amaçladı. Kadro ve örgütlere fiziksel saldırı ile belli bir mesafe alabilir elbette. Ama asıl ağır darbe devrimci mücadelenin atıl ve hareketsiz konuma düşmesi, bir yön kaybı yaşaması, çizgi sürekliliğini yitirmesile gelir. Dağılan örgütler yeniden örgütlenir, kadro kayıplarının yeri yavaşda olsa doldurulur, ama düşman devrimimizin gelişiminde, yön ve amaç birliğinde, program ve stratejiye bağlılıkta, çizgi sürekliliğinde kopmayı başarırsa sorun daha ciddi demektir. Bugün amaçladığı tam da budur. Fırtınanın geçmesini beklemeyecek, ateş altında yürüyüşümüzü sür dürecek, zafere kilitlenen çizgideilerleyeceksek, yeni ve genç kadroları hızla öne çıkaracağız. Değil mi ki, Rojava'dan İstanbul'a, Dersim'den Nurhak'a şehitlerimiz fedai çizginin savaşçıları olarak çıtayı yükselttiler, parti tarzına çelikten bir su verdiler. Yürünecek yola işaret ettiler. Fedai savaşım çizgisinin militanları olarak, her gün daha fazla öne atılacak genç partililer. Kuşkusuz eksikleri, yetmezlikleri olacak, bunları da ideolojik, siyasi, örgütsel niteliği yükselterek gidereceğiz. Kendiliğinden ve genel devrimcilik tarzı, devrimimizi geldiği düzeyden ileriye götürme koşullarına sahip değil. Riskler ve olanaklarla birlikte devrimin zafere en yakın olduğu süreçlerden geçtiğimizi kavrayan kadrolarla zaferi kazanacağız. Devrimin güncelliğini boş bir söylemden kurtaracak, program ve strateji doğrultusunda, sıkı sıkıya bağlı, günlük devrimci çalışmayı yöneten parti aklı olarak pratikleştirecek kadrolar hazırlamak zorundayız. Kastedilen kadro niteliği çok açıktır, çizgi savaşçısı kadrolar, parti çizgisine hakim partizan kadrolar, çizgi militanı kadrolardır hedefimiz. Bu nitelikte kadroların eğitimi ve yetiştirilmesi de doğal olarak kendiliğinden gerçekleşmez. Bunların sistematik ve yoğunlaştırılmış biçimler alabilen eğitim süreçlerinin ürünü olacağını unutmamak gerekir. Elbette eğitimlerin ana ekseni, ilk etapta parti tarihimiz, kolektif deney ve tecrübeler, parti yayınlarımız üzerinden gerçekleştirilecektir. Genel devrimcilik tarzını reddettiğimiz gibi, genel olarak örgütçülük, genel olarak siyasi birikim, genel olarak ideolojik duruş, genel marksist teori edinme tarzından da uzak duracağız. Marksizmi sorunlaştırarak kavrama yöntemini izleyeceğiz. Partimiz, ulusal sorun ve ulusların kendi kaderini tayin hakkında ne düşünüyor ve nasıl davranıyor? Sosyalist Yurtseverlik nedir, ne anlıyoruz? Komünistlerin Kürdistan'da ve genel olarak dünyada enternasyonalizme bakışı nedir ve nasıl uyguluyor, şovenizme-sosyal şovenizme karşı mücadele nasıl olmalı ve tutarlı enternasyonalizm çizgisi nasıldır? Türkiye ve Kuzey Kürdistan birleşik devrimini nasıl kavrıyoruz, bunun stratejik plandaki karşılığı nedir? Birleşik önderlik tanımı ve birleşik cephe taktiğimiz? Bağımsız Kürdistan'dan federasyona, özerklikten otonomiye ulusların kendi kaderini tayin biçimleri ve Rojava devriminin yeni deneyleri? Kürdistan çalışmamızın tarihi, birikimleri ve deneyleri? Kürdistan'ın sosyalist yurtsever perspektiften tarihi ve gelişiminin incelenmesi. Ezilen halklar, inançlar ve kimlikler karşısında tutumumuzun anlamı, içeriği nedir? Kadın özgürlük mücadelesi ve kadın devrimi perspektifimiz, Kürt kadını ve özgürleşme dinamikleri, Kürdistan'da kadın çalışması ve kadın örgütlenmesi deneyleri, Kürt kadınının fedaileşmesi üzerine tartışmalar? Sosyalist yurtsever kadın özgürlük perspektiflerimiz hangi esaslara dayanır? Kürt gençliğinin özgürlük arayışları, sömürgecilikle çelişkileri ve çatışma zeminleri, ulusal bilinçle politik özgürlüğün bileşkesi olarak gençlik. Kürdistan'da farklı grupların ulusal özgürlük kavrayışları, uzlaşıcı liberal, KDP-Barzani çizgisinin eleştirel devrimci analizi. Gençliğin örgütlenme biçimleri, gerillada somutlaşan savaşçı nitelik? Siyasal, ideolojik ve pratik bakımdan, sosyalist yurtsever genç olmanın ayırıcı çizgileri. Yukarıda sıralandığı gibi bu dönemin somut eğitim başlıkları, belli bir perspektif ve takvimle, kolektif ve bireysel çalışmalarla yapılabilirse, sonuçlarının hem parti hem de devrimimiz bakımından yararlı olacağına kuşku yok. Bu okumaların marksist-leninist kaynaklarla beslenmesi, diyalektik materyalist bir bakış açısıyla, sorulara yanıtlar aranması geliştirici ve dönüştürücü olacaktır. Erdoğan ve AKP diktatörlüğünün HDP vekillerine yönelik tutuklama terörü, belediyelerin kayyumlar eliyle gasp edilmesi, kadın dayanışma merkezlerinin tasfiyesi, Kürt yurtsever kurumlarına yapılan dizginsiz saldırıların süreğenleşmesi, Kürt radyo, tv, gazete ve dergilerin kapatılması, siyasi soykırım niteliğinde gözaltı ve tutuklamalar, yargısız infaz ve sömürgeci ordu eliyle yürütülen askeri saldırılar, estirilen sömürgeci faşist terör dalgası bugün Bakur Kürdistan'ın gerçeğidir. Bütün bu saldırılar, halkın kendi değerlerini ve kurumlarını etkili bir şekilde savunmasını, haklarına sahip çıkmasını engelleme amacıyla gerçekleştiriliyor. Bu verili duruma ve koşullara rağmen, kadro ve taraftarla- rın politik eğitimden geçmeleri ihmal edilemez bir görev olarak önümüzde duruyor. Bütün bunlarla dövüşebilmek için, militanların ideolojik, siyasal ve örgütsel bir "cephanelik"ten kendilerini sıkıca donatması gerektiği açıktır. Elbette belirtmeliyiz ki, politik eğitimin gerçek mekanı sokaklar, araçları eylemin ta kendisidir. Dolayısıyla kadroların yüzü sokağa dönük olmaya devam etmeli, eğitimlerini eyleyerek tamamlamalıdır. Bu bakımdan, yürütülecek çalışmalarda da, eylem ve eğitim birbirini tamamlayan bir bütün olmalıdır. Herhangi bir politik çalışma ya da kampanya, parti tarihindeki benzer kampanya etkinliklerinin deneyleri incelenerek eğitim konusu yapılmalı ve buradan çıkartılan sonuçlarla pratikleştirilmelidir. Böylece partinin birikimi ve deneyimleri genç militanların ya da kuvvetlerin önünü aydınlatmış olur. Örneğin, parlamento ve yerel yönetimlerde Kürtlere siyaseti yasaklayan sömürgeciliğe karşı parkları, meydanları, sokakları siyaset alanına çevirecek hak mücadeleleri, protestolar, basın açıklamaları, kültür sanat etkinlikleri politik eğitimin unsurları olarak değerlendirilebilir. Eğitim araçları olarak seminerler, paneller, devre eğitimleri, yarı legal toplantılar kullanılabilir. Özel olarak örgütlenmiş grup eğitimleri de baş vurulabilecek biçimlerdir. Partinin ve devrimin sorunlarına yoğunlaşan kadro tipi, politik çalışmada önüne çıkan sorunları çözme yeteneğine sahip olmak istiyorsa, kendisini partinin birikimiyle donatmalıdır bu açık. Dönem bakımından partiyi sahiplenen, şehitlerimize bağlı, bizlere bıraktıkları mirasa sıkı sıkı- ya sarılan, yaşamını partiyi ve devrimi büyütme çizgisinde kuran, tek başına örgüt gibi çalışan nitelikte kadrolardır bugün partimizin ihtiyacı. Bu kadrolar kendiliğinden yetişmez. Emek ve iradeyle örülü yoğunlaştırılmış bir nitelik artırma çalışması bu doğrultuda atılacak gerekli adımlardan biridir. Bu çalışmalar düzgün bir örgütsel işleyiş içerisinde, eylemle ve pratik sahada varolabilirse, sonuçları her bakımdan verimli olacaktır. Devrimimiz inançlı, atak ve adanmış militanların cesur ve kararlı adımlarıyla ilerlerken, onların yolunu aydınlatan, partinin aydınlık ışığı olacaktır. Bu ışığı yayalım ve karanlıkları aydınlatalım.
|