Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH), Suruç katliamının 3'üncü yıldönümüne ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Suruç şehitlerinin gençliğin devrimci öncüleri olarak sembolleştiği ve devrimci gençlik hareketinin onurlu tarihindeki yerini aldığını kaydeden HBDH açıklamasında şunları belirtti: "Birleşik devrimimizin 33 kızıl karanfili olan Suruç Şehitlerini, ölümsüzlüğe yürüyüşlerinin üçüncü yıl dönümünde saygı ile anıyor, ‘düş yolcuları'nın ideallerine bağlılık sözümüzü yineliyoruz. Suruç şehitlerinin ‘Hiçbir düş yarım kalmayacak' şiarı artık HBDH'nin savaş ve zafer parolasıdır. Birleşik devrim hareketimiz, sömürgeci, işgalci faşist rejimi yenilgiye uğratacak, devrimin zaferini Suruç Şehitleri başta olmak üzere tüm devrim şehitlerine armağan edecektir. Suruç Şehitlerimiz, gençliğin devrimci öncüleri olarak sembolleşmiş ve devrimci gençlik hareketinin onurlu tarihindeki yerini almıştır. Onlar, halkların kardeşliğine, eşitliğine ve birleşik mücadelesine duydukları sonsuz inançla Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin ve Mazlumların bayrağını Gezi/Haziran ayaklanmasında ve Kobanê önlerinde dalgalandıran devrimci gençlerdir. Suruç Şehitleri'nin ayak izlerini takip edecek olan Türkiye ve Kürdistan gençliği, birleşik devrimimizin de öncüleri arasında yer alacaktır. SURUÇ ŞEHİTLERİ DEVRİMİMİZİN BİRLEŞİK KÖPRÜSÜDÜR İşte Suruç Şehitleri, bu tarihsel mirasın devamcısı, birleşik devrimimizin omuzlayıcısı olarak Kobanê yolunda şehit düşmüştür. Türkiye ve Kürdistan devrimlerini Kobanê'de buluşturmayı amaçlayan devrimci gençler, Gezi Ayaklanması ile Rojava Devrimini birleştirebilmek için ‘Beraber Savunduk Beraber İnşa Ediyoruz' şiarıyla yola düşmüşlerdir. Onlar, faşist diktatörlüğe karşı direnişin barikatlarında dövüşen ‘Gezi'nin çocuklarıdır.' Sömürgeci, işgalci faşist rejime karşı onur ve özgürlüğü savunan otuz üç ölümsüz yürek, dayanışmayı, direnişi ve birleşik mücadeleyi Gezi komünlerinde büyüterek yüzünü Kobanê'ye çevirmiştir. 33'lerin düşlerinde devrime dokunmak vardır ve bu yüzden Kobanê'nin yeniden inşa sorumluluğunu tereddütsüzce omuzlamışlardır. Bilinmelidir ki, Gezinin barikatlarını Kobanê siperlerine taşıyan Suruç Şehitleri, Türkiye ve Kürdistan birleşik devrimini geleceğe taşıyacak olan sarsılmaz bir köprünün de adı olmuştur. BİRLEŞİK DEVRİM KAZANACAK İşgalci faşist rejim ve onun yürütücü şefi Erdoğan, birleşik devrimimize ve devrimimizin tarihsel kazanımlarına yönelik kapsamlı tasfiye savaşını tam da bu yüzden Suruç Katliam saldırısı ile başlatmıştır. Ardından, Medya Savunma Alanlarına yönelik bombalama saldırılarıyla karşı devrim cephesinin topyekun savaşı yürürlüğe konmuştur. Suruç ve Medya Savunma Alanları birleşik devrimimizin sembolleri olduğundandır ki sömürgeciliğin saldırılarının hedefi olmuştur. 7 Haziran seçimlerinde büyük bir hayal kırıklığına uğrayan, yolsuzluk ve rüşvet çarkına battığı için yargılanma riskiyle karşı karşıya kalan ve ciddi bir iç mücadelenin eşiğine gelen AKP, savaşa dayalı bir stratejiyle hareket etti. Faşist diktatörlük, yeni dönem stratejisiyle, salt PKK'nin değil, devrimci hareketin de iradesini kırmayı, onu silahlı savaşım biçimlerinden vazgeçirmeyi, emekçi solda gelişmekte olan fiili meşru mücadele tarzını baltalamayı amaçladı. Öncü kesimlerinden başlayarak kitlelerde korku örgütlemek, zorlu mücadelelerle kazanılmış demokratik hak ve özgürlükleri bile kullanamaz hale getirmek, sokak mücadelesini faşist yasalarla yasaklamak, işçi, öğrenci ve köylü gençliğin özgürlük mücadelesine yöneliminin önünü kesmek, diktatörlüğün yeni dönem stratejisinin hedeflerinden biriydi. Saray cuntası şefinin liderlik ettiği bu stratejinin Rojava devrimini hedefleyen boyutu da gözden kaçırılmamalıdır. İnkarcı, işgalci sömürgecilik, bütün gücüyle, kantonların birleşmesini, özerk Rojava'yı Kuzey Suriye'ye yayılmasını engellemek istedi. Suruç ardından geçen üç yıl boyunca faşist AKP hükümeti, amaçlarına ulaşabilmek uğruna faşist terörün yalana ve zora dayalı bütün biçimlerine başvurdu, başvurmaya da devam ediyor. Öncesinde Efrîn şimdilerde ise Güney Kürdistan'ı sömürgeci işgalin zorbalığı altında tutabilmek için saldırılarını yoğunlaştıran sömürgeci diktatörlük, özgür Kürdistan dağlarına yönelik kapsamlı bir savaş yürütüyor. Türkiye'de ise 'tek adam' rejimini daimi kılmak uğruna faşist saldırganlığı tırmandırıyor. Efrîn topraklarını işgalle talan eden, Güney Kürdistan'da savaşı tırmandıran sömürgeci Türk devleti ve faşist AKP hükümeti, Türkiye halklarının da kanını emen, sömürüye, yoksulluğa, iş cinayetlerine, kadın kırımına, işsizliğe, evsizliğe, zulme mahkum edenlerdir. Kürdistan halklarına dönük bu savaşta, Türkiye halklarının çıkarı yoktur. Bu sömürgeci savaşa karşı Suruç şehitlerinin yükselttiği birleşik mücadele bayrağını yükselterek Kürt halkının yanında yer alınmalıdır. Tıpkı Türkiye halklarının yüz akları Mahirlerin, İbrahimlerin, Denizlerin yükselttikleri direnişin ardılları olarak; halkların özgürlük, adalet, eşitlik bayrağı yükseltilmelidir. Bu bayrak, Gezi/Haziran ayaklanması ölümsüzlerinin, Suruç'ta katledilen sosyalistlerin sana emanetidir. O emanete sahip çıkarak Türkiye halklarının ulusal onurunu yükselt. Kürt halkının kendini yönetme tavır ve iradesini sahiplenmek, Türkiye cephesinde mücadeleyi yükselterek, onunla omuz omuza durmak günün temel politik görevidir."
|