3 .Yılında Suruç Şehitleri Birleşik Devrimimize Yol Göstermeye Devam Ediyor 21. yüzyıl, enternasyonalizmin kayda değer birkaç büyük örneğine tanıklık etti, ediyor. Rojava'nın çığlığının tüm dünyada yankılanması belki de bunlardan en önde gelenlerinden. Yine, 2012'de başlayan devrim sürecinin yeniden inşa aşaması da en az devrimin savunulması kadar enternasyonalist bir eylemselliği gerektiriyordu. Türkiye ve Kuzey Kürdistan'ın devrimci gençliği bu eylemselliği benlikleri gibi özümsediler. Suruç işte bu enternasyonal eylemin simgesel bir anına tekabül etmektedir. Ne olmuştu Suruç'a giderken? Barışın tadını alan Türk, Kürt, Çerkez, Laz coğrafyanın tüm halkları en zor anında en yiğit evlatlarını birbirinin yardımına koşmakta geri durmamıştı. Kobanê'ye kâbus gibi çöken faşist çeteler yenilginin en ağırını tatmış, halklar kanayan yaralarının da yıkılan şehirlerinin de üstesinde birlikte gelme kararlığı göstermişti. Suruç, tıpkı Rojava devriminin kendisi gibi Türkiye-Kürdistan birleşik devriminin teoriden çıkıp pratikleştiği ete kemiğe büründüğü tarihsel bir sıçrama momentini temsil ediyor. Katliamda şehit düşen 33 düş yolcusunun her biri bunun bilincinde, bunun gururunu ve sorumluluğunu taşıyarak geldiler, ellerinde ezilenlerin inceliğiyle. Kanlı bir gündü 20 Temmuz 2015 ama nice tohumlar daha saçtı toprağa bizden yok olmamacasına. Direniş hafızamıza yeni çentikler attı. Mücadelenin bedellerini, özgürlüğün çekip alınması gereken bir yaşam biçimi olduğunu hatırlattı. En iyilerimiz en önde yürüdüler bir kez daha. Yine de Gezi'nin çocuklarının Kobanê'nin çocuklarıyla buluşması engellenemedi. Katliamın Türkiye siyasal tarihi açısından taşıdığı anlamın büyüklüğünü zincirinden boşanmış faşizmin cumuhriyet tarihinde görülmemiş bir saldırıya girişmesinde görebiliriz. 3 yıl oldu, faşizmin kana susamışlığı dinmedi, katliamcı devlet geleneği Ankara'dan İstanbul'a, Efrîn'den, Kuzey Kürdistan'a tüm gücünü ortaya döktü. Ama nafile! Geri adım attıramadı, Marksist Leninistler bilendi, mücadele edenler savaş gerçekliğini tarihsel görevinin parçası olarak kabul etti. Öfkeden kuduran çürümüş bu devlet aygıtını ezilenlerin tarihsel birliği yırtılmaz bir ağ gibi kuşatıyor. Diktatörü tarihin çöplüğüne atma uğraşında yolunu açmak için bir an bile durmadan hareketini sürdürüyor. 3. yılında Türkiye'de özellikle İstanbul ve Ankara'da yapılan kitlesel anmalara faşist devlet katil polisiyle bir kez daha saldırdı. En ufak insanî değerin anlamını yitirdiği bu yoğun baskı ortamında sokağa çıkan yüzlerin, binlerin mücadelenin direncini, ruhunu ilk günkü gibi taşıdıkları görüldü. Şehitlerimiz yolumuzu aydınlatıyor, onların kitleler tarafından sahiplenilmesi engellenemedi, engellenemez. Başta Türk ve Kürt halkından tüm sosyalist gençlik, partinin her yüreği, her devrimci hücresi 33'lerin umutlarını ve düşlerini geleceğe, özgür bir geleceğe doğru taşıyor. Suruç şehitleri ölümsüzdür! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği! Yaşasın proleter enternasyonalizmi! 20 Temmuz 2018
MLKP Türkiye/Kürdistan Enternasyonal Büro
|