İdlib'teki durum, Efrin'in özgürleştirilmesi için yürütülen mücadeleye de etkide bulunuyor mu? Tabii ki, çetelerin oradaki varlığı bizim Efrin'i özgürleştirmemiz bakımından Ortadoğu devriminin gelişimi bakımından da bir engeldir. Biz bunu bir savaş gerekçesi olarak tanımlıyoruz, tanımlamamız da gerekiyor. Çünkü bu çeteler doğrudan bize ve halkımıza karşı savaşan vahşi katliamlar ve eylemler örgütleyen bir güçtür. Bunlara karşı savaşmak, onları bu alanlardan çıkarmak temel devrimci görevlerimizden biridir. Bu yönüyle Efrin'de belki ismi DAİŞ değildir ama Türk devletinin varlık biçimi olarak özgür topraklarımızı işgal eden çeteleri Efrin'den çıkarmayı önümüze bir hedef olarak koyuyoruz. Tüm dikkatlerimizi tüm enerjimizi buraya doğru götürüyoruz. Ama şu gerçeği vurgulamak gerekiyor. Ortadoğu'da, Suriye'de artık Kürtlerin bulunduğu alanlar özgürleştirilecek alanlar değil. Kürtler özgürlüklerini kazandılar. Buradaki devrim, Kürt, Arap birleşik devrimi olarak geliştiği için artık Arapların bulunduğu ya da yarın Farslıların da Türklerin de bulunacağı alanlar özgürleşmesi gereken alanlar olarak önümüzde durmaktadır. Buralara her bakımdan yeni halklarla birleşen devrimin genişleme alanları olarak bakarız, böylede bakmamız gerekiyor. Biz MLKP olarak zaten bölgesel devrimler perspektifini savunuyoruz. Ortadoğu'daki ve Suriye'deki bu gelişmeleri bu perspektiften görüyoruz. Rojava devriminde yer alış bakımından da Ortadoğu devriminin bir başlangıcı ve devamı olarak bakıyoruz. Buradaki örgütsel, politik askeri duruşumuz da buna göredir. Varlığımız yani mücadele gerekçemizi de biz böyle tanımlıyoruz böylede devam edeceğiz. İdlib'den çeteler çıkarılacak. Artık bu görülür bir gerçektir. Türkiye ve koalisyon güçleri İdlib'te çeteleri artık tutamayacağını ve bu halde savaştıramayacağını biliyor. Türk devleti ilk önce demografik yapısını değiştirerek Efrin'de, sonra yapabilirse Şehba, Ezaz, Cerablus hatlarında çeteleri konumlandırarak onlardan yararlanmak isteyecek. Kuzey Kürdistan'da Rojava sınır hatlarında konumlandırıp bizim devrimimize karşı bir saldırı gücü bir provokasyon gücü olarak kullanmaya çalışacaklardır. Biz bunun farkındayız. Aslında tüm dünya halkları da egemen sınıflar da farkındadır. Burada bu çeteleri hemen ortadan kaldırmak değil de çeşitli dönemlerde nerelerde daha etkin kullanırız sorunları üzerine yoğunlaşıyorlar. Biz de Rojava devrim güçleri olarak, halk olarak iki temel şey üzerinde buna karşı çalışma yürütüyoruz. Bunlardan biri askeri hazırlıklarımızdır. Askeri örgütlenme boyutumuzu geliştirmektir. Bunu bir yerde ifade ettik askeri birlikler ve çeşitli çalışmalarımız bu temelde yürüyor. En önemli temel noktalardan biri de halkımızı devrimin ve devrimin kazanımlarını savunacak temelde bilinçlendirmek, örgütlemek ve bu temelde mevzilendirmektir. Bunu belki Efrin'de yeterince yapamadık ama bugün Rojava'nın Kuzey Suriye özyönetim alanlarının her yerinde bunu yapmaya, bunu derinleştirmeye çalışıyoruz, çalışacağız. Halkımız çeteleri çok iyi tanıdı savaşın içinde. Efrin'de de emperyalist güçlerin politikalarını iyi tanıdı, sınadı. Dolayısıyla kendisinin dışında diğer sömürgeci güçlere, çetelere, bölge güçlerine, emperyalist çetelere ne kadar güvenilip güvenilmeyeceğini Efrin pratiğinde test ettiği tanıdığı için bugün daha gerçekçi bir temelde öz yönetimini, kendi öz örgütlülüğünü, öz savunmasına yoğunlaşıyor, kendi direnme gücüne ve özgürlüğü yayma bilincine odaklanıyor. En azından bu devrime öncülük edenler ve şu an bu öncülüğü sürdüren güçler bu temelde hareket ediyorlar. Halkımızın da önemli bir kesimi bu temelde soruna yaklaşıyor. Artık gerisini süreç belirleyecektir.
|