Açlık Grevi Direnişçisi Hülya Gerçek: Yazgımız Kazanmaktır!
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 


 

Leyla Güven'in başlattığı süresiz açlık grevi eylemi binlerce tutsağın katılımı ile büyüyor. MLKP dava tutsakları da süresiz açlık grevi eylemine başladı. Bakırköy Kadın hapishanesi'nden Hülya Gerçek'le birlikte Sincan Hapishanesinden Muhabbet Kurt, Kırıklar 1 Nolu F Tipi Hapishanesi'den Aydın Akyüz ve Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesi'den Ali Haydar Saygılı da süresiz açlık gerevi eylemini sürdürüyor. 


Hülya Gerçek'in kamuoyuna sunduğu açıklamalar şöyle:{divide}


Öcalan'a uygulanan ağır tecride son verilmesi talebiyle Leyla Güven'in başlattığı açlık grevi tüm hapishanelere yayıldı ve süresiz açlık grevine dönüştürüldü. Bu direnişte sen de yer alma kararı verdin. Bu eyleme başlama kararını anlatır mısın?

Öncelikle dağ kadar yüreği, baharı taşıyan soluğuyla umutlandığımız Leyla yoldaş şahsında tüm süresiz açlık grevi direnişçilerimizi selamlamak istiyorum. Süreci hızlandırmak için kendilerini can bedeli ortaya koyan Zülküf Gezen heval ve diğer şehitlerimizin anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

Tecrit bir devlet politikası olarak ezilenlerin yaşamının her hücresine nüfuz ediyor. Rejim "devlet bekası"nı başta Kürt halkımız olmak üzere, halklarımız, inançlar, kadınlar üzerindeki faşist saldırganlığı tırmandırarak yaşama geçiriyor. Ezilenler üzerindeki tecrit politikası Kürt halkımıza yönelik saldırganlıktan bağımsız değil, aynı zeminden besleniyor. Zindanlar ise öncü güçler üzerinden halklarımızın geleceğini teslim alma saldırısını temel mevzilerinden biri olarak tarih boyunca rol oynamıştır. İmralı'da Kürt halk önderi sayın Öcalan'a uygulanan tecritin boyutu çok daha özgündür elbette. Savaş hukuku dahi tanımayan bu zorbalık ve zulüm hem Öcalan şahsında hem de halkımız açısından büyük bir kararlılıkla karşılanmıştır. Devletin yapısal krizinin temel unsurlarından biri Kürt sorunu olmaya devam ettikçe İmralı'daki tecrit de derinleştirilmiştir. Leyla Güven hevalin 8 Kasım'da başlattığı direniş Öcalan'ın siyasi ve hukuki haklarını kullanması talebiyle başlamış olsa da çok açık ki ezilenler üzerindeki baskı ve zulmü kırma hamlesidir aynı zamanda. Politik özgürlük mücadelesinin konusu olan talepler sonuna kadar haklı ve meşrudur. Leyla heval öncü çıkışıyla tarihe bir not düştü. Doğal olarak da bu tarihsel çağrıya en güçlü yanıtı kadınlar vermeliydi. Komünist bir kadın olarak direnişin bu özgün eşiğinde olmayı hem tarihsel hem de güncel bir sorumluluk olarak gördüm. Bilindiği gibi dört MLKP dava tutsağı olarak süresiz açlık grevindeyiz.

Sincan Hapishanesinden Muhabbet Kurt, Kırıklar 1 Nolu F Tipi Hapishanesin'den Aydın Akyüz ve Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesin'den Ali Haydar Saygılı ile birlikte süreci omuzluyoruz. Onlara da bitimsiz sevgilerimi gönderiyor ve başarı dileklerimi sunuyorum.

Leyla Güven'in öncü çıkışa dair neler söylemek istersin?

Her şeyden önce tarihin zorlu dönemeçleri öncü çıkışları zorunlu kılar. An'ı kavramak önemli bir yerde duruyor bu anlamda. Tarihsel haklılığına, güçlü bir meşrutiyet bilincine, özgüvene dayanarak işaret fişeği olmak! Leyla yoldaşın bu eylemi en sade haliyle böyle tariflenebilir. Yeni bir yol açarak mücadeleyi başka bir eşiğe taşımıştır. Bunu Kürt halkımız adına omuzlanmış bir görev olarak sınırlandırmak politik körlük olur. Değişik inançlardan halklarımız, kadınlar, gençler üzerindeki faşist kuşatmaya karşı özgürlük güçlerinin dayandığı sınırları, tıkanıklığı aşma çabasıdır. Kadın hareketine güçlü bir müdaheledir aynı zamanda.

Leyla heval direnişin en yalın haliyle bedeniyle, iradesiyle kendini ortaya koyarken eylemin değiştirici dönüştürücü rolü direnişin parçası olan kuvvetleri aşan bir boyuta ulaşmıştır. Onun adanmışlığı, cesareti, inancı kadın özgürlük mücadelesinin moral ve güç kaynağı olmuştur. Elbette ona yoldaş olmanın gururunu, sevincini usulca avuçlarımıza bırakmıştır. Bu tarife gelmez bir güzelliktir.

Devletin direnişi görmezden gelen tutumunu nasıl değerlendiriyorsun?

Faşist rejim kendini tahkim ederken ezilenler cephesinde gelişen her hareketi zorbalıkla bastırma yolundan yürüyor. Kürt halkımız söz konusu olunca, gemi azıya alan bu saldırganlık tırmandırılıyor. Yönetememe krizinin temel noktalarından biri Kürt sorunu olmaya devam ederken, psikolojik savaşla Kürt düşmanlığı yaratılmaya çalışılıyor. Rejim çözümsüzlüğü dayatsa da bölgesel ve uluslar arası gelişmeler çözümü zorluyor.

Sokakları zapturapt altına aldıkça Gezi kabusları görmeye devam ediyor saray. Ekonomik krizin OHAL uygulamarının yarattığı toplumsal kırılganlık nesnel bir gerçek. Faşist saldırganlığın boyutu bu sıkışmışlığın düzeyini gösteriyor sonuçta. Leyla hevalin başlattığı direnişin siyasi ve ideolojik etkisinin Kürdistan'ı aştığını görüyor. Uluslararası dayanışmanın boyutunun yarattığı rahatsızlık bundandır. Direnişe destek eylemlerine saldırılar, tutuklama furyası tam da bu zorlanmanın dışa vurumudur.

Newroz halklarımızın güçlü bir irade beyanı oldu. Geçen yılı aşan bir kitlesellik ve kararlılıkla alanları dolduran milyonların temel talebi tecritin kırılmasıydı. Leyla hevalin açtığı yola akan bir ruh ve coşku doldurdu meydanları. Direnmenin zorunluluğunu kavrayanların kararlılığı rejimin görmezden geleceği bir boyut değil süphesiz ki. Faşizme karşı mücadele kararlılığıyla halkların kardeşliğini yükseltmenin manivelasına dönüşen direniş rejimi pozisyon almaya zorluyor her konuda.

Direnişe önce 15 günlük olarak başladın. Sonra süresiz açlık grevine dönüştürdün. Aradan geçen bir aylık süreci aktarır mısın?

Eylemimi süresiz açlık grevine dönüştürme kararımın kalabalık koğuşumuzda yarattığı etki heyecan vericiydi. Yirmi dört saat bir arada yaşamanın duygusal ve fikirsel etkileşim açısından muazzam bir olanak yarattığı açık. Heyecan, coşku, kararlılık iç içeydi ve hepimizin ortak duygusuydu. Başta da söylediğim gibi süresiz açlık grevine direnişin en yalın hallerinden biri ve her aşaması bir irade savaşı. Tam da bu yüzden yenileyici, dönüştürücü. Açlık grevi eylemcisiyle sınırlı bir eylemden bahsetmiyorum. Nihayetinde bu kollektif bir direniş ve mekandaki herkes eylemci. İlk andan itibaren en güçlü duygulardan biri bu oldu bende. Yaşamın bütün ayrıntılarının direnişe göre düzenlenmesi güçlü bir manevi ortaklık yaratıyor. Başka bir yoldaşlaşma düzeyi kesinlikle. Kendi gözünden bile sakınan bir özen, güçlü bir emekçilik ve omuz omuzalığın güzelliğiyle kuşatılmış bir haldeyim. Bu ferah ve coşkulu yolculukta kadın yoldaşlığıyla sarmalanmak en büyük şansım. Hasta olmayı bile yasakladılar birbirlerine mesela. Voltayı hangi hızla attığım, kaç litre su içtiğim, ne kadar şeker tükettiğim vs. güzel koğuş arkadaşlarımın her birinin gündemi oluyor. Güzel dostum, yoldaşım Hiyem'in de 20 Mart'ta süresiz açlık grevine başlaması bambaşka duygular ekledi yaşamıma. Birbirimize güç ve moral katarak yürüyoruz bu yolu. Omuz omuza olmaktan bahsetmişken, devrimci tarihimin her anında sırtımı yasladığım bir dağ misali güç aldığım anneme-yoldaşıma değinmeden geçmeyeyim. Az önce yaptığımız telefon konuşmasında da aynı inanç ve yüreklilik vardı. "Cesaretine, inancına, direncine kurban olayım kızım" diyen sesinde. Annemle dile geçen bu duygular milyonların, özlem, inanç ve güveni aslında. Ve biz de bu güvene layık olmanın çabasındayız.

Elbette direnişin zorlayıcı anları da olmuyor değil. Yoldaşlarla başladığımız 15 günlük açlık grevini benim süresiz açlık grevine çevirerek devam ettirmem onlar bakımından manevi olarak zorlayıcı oldu mesela. Ya da ardarda gelen feda eylemleri haberleri...

Her özgün dönem yeni deneyimler biriktirmenin, arınmanın vesilesi olarak başlı başına bir heyecan yaratıyor insanda. Geçmişin deneyimlerinden öğrenmek temel bir yerde duruyor. '96 ve 2001 ölüm orucu deneyimimiz bugün de yaslandığımız zengin derslerle dolu. Bu önemli bir avantaj. Ayrıca koğuşumuzda bu süreçleri deneyimlemiş dostlarımızın tecrübelerinden öğrenmek de kolaylaştırıcı oldu.


Kamuoyuna bir mesajın varmı?

Başta söylediğim gibi Leyla hevalin eylemi nasıl faşist rejimi pozisyon almaya zorluyorsa özgürlük güçlerini de direnişi yeni bir düzeye taşımaya zorluyor. Hapishanelere yayılan direnişin sokakla daha fazla buluşması saldırganlığı geriletmenin zemini olacaktır. Bir halkın taleplerine kayıtsız kalmanın kendine yabancılaşmak olduğu gerçeğini hiç kimse ters yüz edemez. Direnişin talepleri insani ve meşrudur. Kürt halkımızda güçlü bir iradeyle karşılık bulan taleplerin Batı'yla buluşturulması temel önemdedir. Ve bu görev öncelikle faşizmin saldırısının muhatabı olan güçlerin omuzlarındadır. Newroz'un Batı'da açığa çıkarttığı düzey ise güçlü bir zemin sunmaktadır.

Direnişi ezilen kesimlere, kadınlara taşıyarak "Leyla Güven haklıdır tecrit kalkmalıdır" talebinin ezilen milyonlarda karşılığını bulması faşist zorbalığın hızını kesecektir. Unutulmamalıdır ki aynı zamanda bir insanlık sınavıdır bu. Son olarak şunu söylemek isterim; Kavgayla kazanılacak baharın coşkusuyla direniyor eriyen bedenler. Bu can bedeli direnişin zaferle taçlanacağına olan sarsılmaz inancımla yüreklerinden öpüyorum, eylemin soluğuyla güzelleşen bütün yoldaşları. Bir an olsun unutmuyoruz: Yazgımız kazanmaktır!

 

 

 

 

 

 

Marksist Leninist Komünist Parti Türkiye / Kuzey Kürdistan

 

Parti Ve Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!

Komünist Gençlik Örgütü
 
Komünist Kadın Örgütü
   
Fakirlerin Ve Ezilenlerin Silahlı Kuvvetleri
 
Kürdistan Örgütü

 

 

     Güncel

27.01.20 / TKŞ'den Kobanê Zaferi Açıklaması

Kobanê'yi nasıl özgürleştirdiysek Efrîn'i, Girê Spi'yi, Serêkaniyê'yi de özgürleştireceğiz

26 Ocak 2015 DAİŞ'in ilk büyük yenilgisini aldığı gündür! Sömürgeci Türk devleti ve DAİŞ Kobanê'de başlayan Rojava ulusal demokratik devrimini Kobanê'yi işgal ederek ezmek istedi. Faşist Erdoğan kendinden emindi, DAİŞ çetelerine çok güveniyordu, bir kaç gün içinde Kobanê düşecekti. Plan sömürgeciliğe aitti, silahları, parayı, çeteleri hepsini o ayarlıyordu. Onun için çıktı televizyona ve 'Kobanê düştü düşecek' dedi. Ama Kobanê'de halk devriminin fedai kahramanları vardı: Arin Mirkan ve Sarya Özgür gibi kadın komutanlar; Heval Numan, Dıjvar, Çekdar, Berxwedan, Serxwebun ve daha yüzlerce fedai savaşçı; Paramaz, Elişer ve Algan Zafir gibi komünistler Kobanê zaferini bedenleriyle tuğla tuğla ördüler. Türkiye ve Kürdistan halkları direnişi sahiplendi, yüzlercesi seferberlik çağrısı ile Kobanê direnişine koştu. 20 Temmuz'da Pirsus'ta şehit düşen 33 genç komünist bize gösterdi ki, daha geride Kobanê için seferber olacak yüzler-binler vardı.

Kobanê'nin direndiğini ve direnişle özgürleştirildi. Kobanê zaferi Rojava devrimini güvence altına alırken, DAİŞ'in yenilgi sürecini de başlattı. Rojava-Kuzey Suriye halkları ilk kez DAİŞ'in yenilebileceğini gördüler ve başta Araplar olmak üzere Kuzey Suriye halkları devrime kitlesel biçimde katılmaya başladılar. Kobanê zaferi ile birlikte Girê Spi özgürleştirildi, Mınbiç, Tabqa-Tişrin ve sonra çetelerin başkent ilan ettikleri Rakka özgürleştirilerek devrim topraklarına dahil edildi. Politik islamcı faşist DAİŞ son olarak Deyr ez Zor'da kuşatıldı, Baxoz'da nihai olarak ezildi.
DAİŞ'le birlikte Türk devletinin planlarının da çöle gömüldü. DAİŞ sonrası emperyalistler arası çelişkilerden faydalanarak sömürgeci Türkiye doğrudan kendi ordusu ile Rojava devrimine karşı saldırıya girişti. Erdoğan Putin'e her türlü rüşvet ve tavizi vererek Ruslarla anlaşıp Efrîn'e saldırdı. Bu saldırıya karşı Efrîn halkı ve rojava devriminin devrimci ordusu direndi. Bu kahraman fedai direniş karşısında NATO'nun en büyük ikinci ordusu dedikleri işgalci ordu iki ay Efrîn'e giremedi.

Emperyalistlerin göz yummasından aldığı cesaretle faşist Erdoğan yüzünü Cizir bölgesine çevirdi. ABD ve Rus emperyalistleriyle yürüttüğü pazarlıklar sonrası Girê Spi ve Serêkaniyê'ye saldırdı. Fırat'tan Dicle'ye kadar tüm Rojava topraklarını işgal etmeyi hedefliyordu. Girê Spi ve Serêkaniyê'deki direniş bu yayılmacı planları bozdu. Ayn İsa ve Til Temir cephelerinden ileriye gidemedi. Ne elindeki teknik ne de para ile satın aldığı başıbozuklar çetesi direniş duvarını aşamadı.
Efrîn hala direniyor, Girê Spi-Serêkaniyê direniyor. Kobanê'yi nasıl özgürleştirdiysek Efrîn'i, Girê Spi'yi, Serêkaniyê'yi de özgürleştireceğiz. İşgalcileri topraklarımızdan söküp atmak için devrimci savaşımımızı yükseltelim! Biz kazanacağız, Rojava-Kuzey Suriye Halkları kazanacak.

 
Komünist Devrimci Hareket (Tevgera Komunist a Şoreşger- TKŞ )


27.01.20 / Kobanê Halkları Zaferi Kutladı

Kobanê'de Arap ve Kürtlerden oluşan binlerce kişi, Kobanê'nin DAİŞ çetelerinden kurtuluşunun 5'inci ve Kobanê Özerk Yönetimi'nin 6'ncı yıl dönümünü DAİŞ çetelerine karşı yoğun çatışmaların yaşandığı Şehit Egid Meydanı'nda kutladı.

"Tutumunuzda vefakar olun, Kobanê dünya direnişinin başkentidir. Dünya bugün imha tehditleriyle karşı karşıya" şiarıyla düzenlenen kutlamalara Kürt ve Arap halklarının yanı sıra PYD , JKŞ , Kongre Star, TKŞ , TEV- DEM, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Temsilcileri, Minbic ve Gire Spi'den çok sayıda kurum temsilcisi katıldı.

Bölgedeki kadın kurumları ve hareketleri adına konuşan Fırat Bölgesi Yasama Meclisi Eşbaşkanı Fewziyê Ebdi, "Kobanê insanlığın ve barışın simgesi oldu" dedi.
Ebdi, "Suriye, Türk devletinin bölgeye yönelik tehditlerine karşı sınırlarını korumalıdır. Kuzey ve Doğu Suriye'ye ilişkin anlaşmalar yapan Rusya ve ABD'yi Türk devletinin tehditlerine son vermeye ve göçmenlerin bölgeye güvenli bir şeklide geri dönebilmesi için gerekli koşulları sağlamaya çağırıyoruz" diye belirtti.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Kadın Komitesi Başkanı Cihan Xidro, "Kobanê'nin özgürleştirilmesi tarihi bölge halkı için bir kıvılcımdır. Kobanê direnişi halkın iradesinin askeri araçlardan daha güçlü olduğunun göstergesidir. DAİŞ'i destekleyen ve farklı gerekçelerle bölgeyi işgal etmeye çalışan Türk devletine karşı direniş devam ediyor" diye belirtti.
Minbic Demokratik Sivil Yönetimi Temsilcisi, Kobanê yönetimine direnişlerinden dolayı ödül verdi.

Etkinlikte müzik grupları Kürtçe ve Arapça şarkılar söyledi.


21.01.20 / MLKP'nin 'Dema Baranan' Belgeseli Tamamlandı

MLKP'nin umut ve zafer yüklü devrim yürüyüşünden bir kesit olarak Yapıcılar Film Kolektifi tarafından hazırlanan "Dema Baranan" belgeseli tamamlandı.

Çekimleri Rojava ve Medya Savunma Alanları'nda gerçekleştirilen belgesel filmde, MLKP'nin 25 yıllık tarihinin yanısıra devrim stratejisi ve politik askeri mücadeleye bakış açısı anlatılıyor. Belgesel için kamera karşısına geçen komünistler, MLKP'nin Türkiye-Kürdistan devriminin yanısıra bölgesel anlamda Ortadoğu devrimine bakış açısını aktarıyor.

MLKP'nin Rojava ve özgür dağlarda yürüttüğü mücadele ile savaş deneyimlerinin de aktarıldığı belgeselde, Komünist Kadın Örgütü (KKÖ) ve Komünist Gençlik Örgütü (KGÖ) adına yapılmış röportajlar da yer alıyor. Belgeselde ayrıca farklı toplumsal kesimlerden ve uluslardan çok sayıda insan da komünistlerle buluştuktan sonra yaşamlarındaki değişimi anlatıyor.

23 Mart 2019'da katledilen MLKP MK üyesi Baran Serhad'ta atfedilen belgeselin yayınlanması, Türk devletinin Rojava'ya yönelik işgal saldırısı nedeniyle ileri bir tarihe ertelenmişti.

Belgeselde MLKP'nin Rojava ve Medya Savunma Alanlarındaki savaş pratiği de aktarılırken, geçtiğimiz aylarda işgal edilen Serêkaniyê'de çetelere karşı savaşan komünistler de deneyimlerini aktarıyor.

 Fragmanı izlemek için tıklayınız:

 


21.01.20 / Komünist Devrimci Hareket (TKŞ): ''Efrîn Bizimdir, Direnerek Özgürleştireceğiz''

Komünist Devrimci Hareket ( TKŞ ), Türkiye'nin Efrîn'i işgal edişinin ikinci yılı dolayısıyla "Efrîn bizimdir, direnerek özgürleştireceğiz" başlıklı açıklama yayınladı:

"2 yıl önce Rojava topraklarının önemli bir parçası olan Efrîn kantonunun Türkiye ve desteklediği çeteler tarafından uluslarası bir kuşatma konsepti ile işgal edildi. Devrimimizi parça parça işgal ederek boğma taktiği ile hareket eden işgalci Türk devleti 2 ay süren çağın direnişinin çelikten iradesine çarparak büyük kayıplar verdi. En ağır tekniği olmadan bir adım dahi ilerlemeyen faşist, işgalci Türk devleti başta Rusya, Amerika ve uluslarası emperyalist devletlerinin ve sömürgeci bölge devletlerinin onayı ile işgal hareketini başlattı.
Rusya'nın hava sahasını açarak, ABD, BM, AB gibi diğer emperyalist devletler ve örgütlerin ise Türkiye ve desteklediği çetelerin haftalar ve aylar süren insanlık suçlarına sessiz kaldı. Çünkü hepsi halk düşmanı, hepsi devrim düşmanı. Hepsinin ortak amacı ise bir halklar bahçesini ve özgürlükleri temsil eden Rojava devrimini ve kadın iradesini kırmaktır. Ve Kürdü, Arabı, Alevisi, Ermenisi ile kadın iradesi ile halkların kardeşliğini ve kadın iradesini temsil eden Efrîn'in hedef alınması ise tesadüfü değildir. İşgal sürecinde çocuğu, kadını, yaşlısı ile yüzlerce sivil halk katledildi. Yüzlerce savaşçının şehit düştüğü ve 2 ay süren destansı direnişin ardından Efrini işgal eden TC ve çeteleri başta Efrîn'e çete ailelerini yerleştirerek demografik yapıyı değiştirmeye girişti ve ardından halkın evleri, malları talan edildi, tarihi yerler yok edildi ve Efrîn ile sembolleşen on binlerce zeytin ağaçları kesilerek doğa katliamına girişti. Sivil halk kaçırılarak işkencelerden geçirildi ve kadınlara tecavüz edildi. Osmanlı'nın işgal manzaralarını bir kez daha Efrîn'de devreye sokan TC bu işgal hareketi ile başta Rojava devrimi ile Kürt halkının kazanımlarını ve devrim sayesinde özgürlüklerini elde eden bölge halkının ortak yaşam iradesini hedef aldılar. Bu devrim ile binlerce yıllık erkek egemenliğini gerileten kadın iradesinin kazanımlarını yok etmeyi hedeflediler. Fakat amaçlarına ulaşamadılar. Rojava ve Kuzey Suriye halkları bu işgal saldırısı karşısında kazanımlarını sahiplenmeye devam ettiler.

Buna karşı yok etme konseptine Serêkaniyê ve Girê Spî işgali ile devam eden Türkiye'nin bu gün Rojava devrimini yok etmeyi kendi varlık sebebi olarak gördü. Emperyalist güçler ve sömürgeci bölge devletleri bu işgal hareketine direk ya da dolaylı destek vererek devrimin kazanımlarını en geri noktaya çekerek teslimiyet dayatması yapmak istiyorlar.

Bizler Komünist Devrimci Hareket olarak bir kez daha Rojava devrimi ve Efrin savunmasında şehit düşen binlerce şehidimize tüm halklarımıza sözümüzü bir kez daha tekrarlıyoruz. Avestaların, Barinlerin, Tirêjlerin, Özgürlerin, Zeynellerin, İlanların ve Gulanların direniş manifestosu ile devrimimizi ve kazanımlarımı mevzi mevzi savunacağız. Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî ve işgal altında ki tüm toprakların özgürleştirilmesi varlık sebebimizdir."


19.01.20 / Direniş İşgalcileri Kovacak, Efrîn'i Özgürleştirecek

Faşist Türk devletinin Efrîn'e yönelik 20 Ocak 2018'de başlayan işgali ikinci yılını doldurdu. İşgal saldırısı esnasında binlerce kişi katledildi, yüzbinlerce kişi yaşam alanlarını terk etmek zorunda kaldı. Efrîn yağmalandı, talan edildi. İşgalci AKP rejimi, Efrîn ve çevresinde soykırımı derinleştiriyor. Efrîn halkı halen çemberde tutularak boğulmak isteniyor. Kentte kalan Arap ve Kürt ailelerden binlerce kişi çeteler tarafından alıkonuldu. Hala haber alınamayan yüzlerce kişi var.

Efrîn halkı ve özsavunma güçleri, işgal saldırısına karşı iki ay boyunca canfeda bir direniş sergiledi. Faşist Türk ordusu ve çeteleri, Efrîn dağlarında ve kentlerinde direniş mevzilerinde karşılandı. Tarihe yazılan Efrîn direnişi, dünya halklarının umudu olan Rojava devriminin teslim olmayacağını gösterdi. HBDH güçleri de devrim topraklarını savunmak için Efrîn özsavunma güçleri ile birlikte cephelerde yer aldı. Raco'da, Cindires'te, Mabeta'da şehitler bedeli direnişin en ön saflarında dövüştü.

DEVAMI


15.01.20 / Komünist Tutsak İsmail Yılmaz'a İşkence

2017 yılından beri Elazığ 2 No'lu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi'nde kalan MLKP tutsağı İsmail Yılmaz, hapishanede dayatılan "terör suçlusu" yazılı yaka kartını takmayı reddettiği için 2 yıldır açık görüş, telefon görüşü ve kargo alımı gibi haklarını kullanamıyor. Yılmaz'ın 7 Şubat'ta görülecek karar duruşması için aldığı savunma notlarına hapishane idaresi tarafından el konuldu. Sayım sırasında başındaki beresini çıkartmadığı için de tehdit edildi.
Kulak zarındaki yırtık nedeniyle ertelenmemesi gereken tedavisine kimlik dayatması nedeniyle devam edemezken, ağrı kesici ilaç dahi verilmiyor.
Ayrıca dini bayram, yılbaşı ve doğum günü dışında kitap alamayacağı da cezaevi idaresi tarafından Yılmaz'a bildirildi.
Ezilenlerin Hukuk Bürosu, müvekkili İsmail Yılmaz ve aynı hak ihlallerine maruz kalan Mahmut Soner üzerindeki baskıların derhal son bulmasını istedi.

Yılmaz, Nusaybin özyönetim direnişine katıldığı için ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. İsmail Yılmaz, duruşmada verdiği ifadesinde, "Biz özyönetim direnişi ışığını Paris Komünü'nden aldık. Bugünkü özyönetim direnişlerinin ışığı da yarınların ışığı olacaktır" demişti.

 

 


Arşiv



  Sayfa 12345678
 

 

HBDH



PARTİNİN SESİ



KüRDİSTAN



FESK



 

 

 

MERKEZ KOMİTE



ÖZGüR KADIN



KKÖ



SöYLEşİLER