Kamuoyuna Yunan devleti son süreçte Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimcilere yönelik baskı ve saldırılarını artırmış durumdadır. Bu baskı ve saldırılar, göçmenlik karşıtı politikalarla birlikte ele alınmaktadır. Türkiye-Yunanistan sınırını "yasadışı geçtikleri" gerekçesiyle mültecilere yönelik şiddet ve işkence uygulamaları ve Türkiye'ye iade etme haberleri basında yer almaktadır. Yine mülteciler, toplama kamplarında son derece gayri insani koşullarda tutulmakta, kadın ve çocukların taciz edildiği haberleri gelmektedir.
Özellikle faşist TC devletinin baskı, tutuklama ve işkence saldırısı nedeniyle Türkiye'yi terk edip, Yunanistan'a geçen ve politik kimlikleri açık olan kişilerin, Yunan polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra, kendi yasalarına dahi uymayarak yasadışı bir biçimde Türkiye'ye iade edilmeleri gündemdedir. Bu politik mülteciler, iade edildiklerinde TC güçlerince baskı ve işkenceye maruz kalmaktadır. TC mahkemeleri tarafından tutuklanmakta, uzun yıllara varan hapis cezasıyla tehdit edilmektedir.
Bütün bu pratikler İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün açıklamalarına konu olmaktadır. (https://www.hrw.org/tr/news/2018/12/18/325340). Yapılan açıklamada Meriç nehri üzerinden Türkiye'ye 24 ayrı yasadışı geri itme vakasının yaşandığı bildirilmektedir. Maskeli Yunan polisinin ya da belirgin armaları olmayan üniformalar giymiş maskeli kişilerin; göçmenleri ve sığınmacıları, darp edip işkence uyguladığı, paraları ve kimlikleri başta olmak üzere kişisel eşyalarına el koyarak, elbiseleri ve ayakkabılarını alıkoyarak, Türkiye'ye iç çamaşırlarıyla geri yolladıkları açıklanmaktadır.
Yunan sınırında polisin ve çetelerin bu insanlık dışı ve sistematik saldırılarına karşı aile ve dostlarına yardımcı olmaya çalışan insanlar, bu seferde Yunan devletinin "kaçakçılık" suçlamalarına maruz bırakılarak hapsedilmekte ve uzun yıllara varan hapis cezaları tehdidiyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Yine politik kimlikleri açık olmasına rağmen devrimciler sahte suçlamalarla tutuklanmaktadır. Son olarak iki devrimci, Abdullah Gürlek ve Vedat Yeler, 13 Şubat'ta gözaltına alınmışlar ve tutuklanarak Komotini Hapishanesi'ne konulmuşlardır. Ve halen tutsak durumdadırlar.
Yunan devleti tarafından uygulamaya konulan bu politikaların dünya genelinde ve Avrupa ülkeleri özelinde yükselen ırkçı, faşist, göçmen karşıtı politikalardan bağımsız olmadığı açıktır. Avrupa ülkeleri, her fırsatta TC ve "Faşist Erdoğan diktatörlüğü"nden bahsetmekte ancak bu pratikleriyle faşizmin baskı, işkence ve hapsetme politikalarına ortak olmaktadır.
Yunan devleti ve Syriza hükümeti, göçmenlere, Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimcilere yönelik uygulamaya koyduğu bu politikalara derhal son vermelidir. Göçmenlere yönelik uygulanan şiddet, işkence, geri iade etme ve gayri insani koşullarda tutma pratiklerinden vazgeçilmelidir. Özellikle politik kimlikleri açık olan ve iltica talebinde bulunan kişilerin yasadışı bir şekilde TC devletine geri iade edilmesi durdurulmalıdır. Politik kimlikleri açık olan devrimcilerin tutukluluğuna son verilmeli ve derhal serbest bırakılmalıdır.
Göçmenlere Uygulanan Politikalara Son! Yasadışı Geri İadeler Durdurulsun! Bütün Politik Tutsaklara Özgürlük! Yaşasın Devrimci Dayanışma! Yunanistan Eylem Birliği Platformu Türkiye/Kürdistan DKP, PKK, MKP, MLKP, TKP-ML Haziran 2019
|