İran'dan İstenen Ne?
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

İran ve emperyalist ülkeler arasında sürdürülen nükleer pazarlıkta bir ilerleme yok. Şubat ayının ikinci yarısından sonra Moskova'da yapılan toplantılar da sonuç vermedi.

Şimdi BM Güvenlik Konseyi süreci başlatılıyor. Gizli nükleer faaliyetlerde bulunduğu nedeniyle İran, daha önce BM Güvenlik Konseyi'ne sevk edilmişti.

Sorun sadece İran ile ilgili değil. Bu bölgede bulunan her ülkeden istenen bir biçimde İran'dan da istenmektedir. Ortadoğu, yeraltı kaynaklarından (petrol ve doğalgaz) ve Orta Asya üzerinde hakimiyet için rekabet bakımından stratejik öneminden dolayı emperyalist ülkeler açısından mutlaka kontrol altında tutulması gereken bir bölge. İran, bu bölgede bulunduğu için, bölgenin Türkiye, Irak vb. ülkelerinden talep edilen İran'dan da bir biçimde talep edilmektedir.

Emperyalist ülkelerin sorunu, İran'ın nükleer silah üretmesinden ziyade, Ortadoğu'nun ve dolayısıyla da İran'ın da sahip olduğu petrol ve doğalgazıdır.

Revizyonist Bloğun dağılmasından sonra daha pervasızca dünya hegemonyası için rekabet eden ve en yakın rakiplerinden de önde olan Amerikan emperyalizmi, bu rekabetini sürdürebilmek için dünya petrol ve doğalgaz rezervlerinin çok önemli bir kısmının bulunduğu Ortadoğu'yu tamamen kendi kontrolü altına almak ve rakiplerini bölgeden uzak tutmak, dünya pazarlarına petrol ve doğalgaz sevkıyatını da kontrol ederek rakiplerini baskı altında tutmak için ilkin Irak'ı işgale girişti. Bu bataklıktan henüz çıkamamasına rağmen -Irak direnişinin gösterdiği gibi, bu bataklıktan çıkamayacak da- "şer ülkeleri" diye tanımladığı Kuzey Kore, Suriye, İran gibi ülkeleri baskı altına almaya, tehdit etmeye başladı.

İran sorununda, kendi çıkarlarından dolayı şimdiye kadar İran'ın yanında yer alan ve Amerikan emperyalizmine, Irak'a saldırıldığı dönemki güçler ilişkisinden farklı bir ilişki ile karşı karşıya kalabileceğini göstermeye çalışan diğer emperyalist ülkeler, başta da Almanya, Fransa, Rusya ve Çin, bütün baskılara karşı teslim olmayan İran'ın yanında yer almaktan çark ederek Amerikan emperyalizminin talepleri doğrultusunda hareket etmeye başladılar.

İran'ı BM Güvenlik Konseyi'ne sevk eden bu konseyin beş daimi üyesidir. Yani ABD, Rusya, Çin, Fransa ve Büyük Britanya. Bu demektir ki, sürekli yedeğinde tuttuğu B. Britanya ile birlikte Amerikan emperyalizmi, önde gelen rakipleri Rusya, Çin, Fransa ve daimi üye olmasa da Almanya ile birlikte İran konusunda ortak politika oluşturacak duruma gelmişlerdir.

BM'den nasıl bir sonucun çıkacağı bilinmez. Her halükarda İran, bir biçimde, ekonomik ambargo vb. ile cezalandırılacaktır veya uyarılacaktır. Bu, İran için son süreç düğmesine basıldığı anlamına gelir. Emperyalizm, İran'a cezalandırılması konusunda alternatifler sunacaktır. Ama nasıl bir İran olması gerektiği konusunda tek alternatif sunmaktadır: Teslimiyet.

Emperyalist ülkeler, Pakistan ve Hindistan nükleer silah ürettiklerinde bu kadar tepki göstermemişlerdi. Şimdilerde bu alanda adımlar atan Brezilya üzerine de herhangi bir tepki göstermediler. Ama Ortadoğu'nun belirttiğimiz özelliğinden dolayı, önce, Irak'a saldırmak için "kitle imha silahları" bahane edildi. Şimdi İran'a saldırmak için de nükleer silah üretimi bahane edilmektedir. Bütün emperyalist güçler, İran'ın nükleer silahlı bir bölgesel güç olmasından çekinmekteler. Nükleer silahlı bölgesel bir güç, bu konumunu korumak için emperyalizme karşı daha direngen olacaktır; bölgenin ve kendi stratejik konumunu ve yeraltı kaynaklarını emperyalizme pazarlıksız sunma-yacaktır veya onları bu olanaklardan dışlamaya çalışacaktır. Emperyalist ülkeler, İran'ın böyle hareket edeceğinde birleşiyorlar. Onların İran'a karşı tavırlarını ortaklaştıran neden budur.

İran, şimdiye kadar Amerikan emperyalizmi ile diğer emperyalist ülkeler arasındaki çelişkileri başarılı bir şekilde kullanmıştır. Bu ülkelerin ortak hareket edecek bir noktaya gelmesinden sonra başka güçlerle ortak hareket etmek için arayışa geçmiştir. İran'ın Venezüella ve Küba ile ilişkileri bu çerçevede ele alınmalıdır. Yarın, yakın bir gelecekte Amerikan emperyalizmine karşı Ahmedinecat'ın Chavez ve Kastro ile ortak mücadele çağrısıyla karşılaşırsak buna şaşmamak gerekir.

Emperyalizmin bölgemizden kovulması için mücadele ediyoruz. Amerikan emperyalizminin veya blok olarak emperyalizmin İran'a saldırısı karşısındayız. Ama bu, İran'da hüküm süren dinci baskıcı rejimi desteklediğimiz anlamına gelmez.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

İran'dan İstenen Ne?
fc Share on Twitter
 

İran ve emperyalist ülkeler arasında sürdürülen nükleer pazarlıkta bir ilerleme yok. Şubat ayının ikinci yarısından sonra Moskova'da yapılan toplantılar da sonuç vermedi.

Şimdi BM Güvenlik Konseyi süreci başlatılıyor. Gizli nükleer faaliyetlerde bulunduğu nedeniyle İran, daha önce BM Güvenlik Konseyi'ne sevk edilmişti.

Sorun sadece İran ile ilgili değil. Bu bölgede bulunan her ülkeden istenen bir biçimde İran'dan da istenmektedir. Ortadoğu, yeraltı kaynaklarından (petrol ve doğalgaz) ve Orta Asya üzerinde hakimiyet için rekabet bakımından stratejik öneminden dolayı emperyalist ülkeler açısından mutlaka kontrol altında tutulması gereken bir bölge. İran, bu bölgede bulunduğu için, bölgenin Türkiye, Irak vb. ülkelerinden talep edilen İran'dan da bir biçimde talep edilmektedir.

Emperyalist ülkelerin sorunu, İran'ın nükleer silah üretmesinden ziyade, Ortadoğu'nun ve dolayısıyla da İran'ın da sahip olduğu petrol ve doğalgazıdır.

Revizyonist Bloğun dağılmasından sonra daha pervasızca dünya hegemonyası için rekabet eden ve en yakın rakiplerinden de önde olan Amerikan emperyalizmi, bu rekabetini sürdürebilmek için dünya petrol ve doğalgaz rezervlerinin çok önemli bir kısmının bulunduğu Ortadoğu'yu tamamen kendi kontrolü altına almak ve rakiplerini bölgeden uzak tutmak, dünya pazarlarına petrol ve doğalgaz sevkıyatını da kontrol ederek rakiplerini baskı altında tutmak için ilkin Irak'ı işgale girişti. Bu bataklıktan henüz çıkamamasına rağmen -Irak direnişinin gösterdiği gibi, bu bataklıktan çıkamayacak da- "şer ülkeleri" diye tanımladığı Kuzey Kore, Suriye, İran gibi ülkeleri baskı altına almaya, tehdit etmeye başladı.

İran sorununda, kendi çıkarlarından dolayı şimdiye kadar İran'ın yanında yer alan ve Amerikan emperyalizmine, Irak'a saldırıldığı dönemki güçler ilişkisinden farklı bir ilişki ile karşı karşıya kalabileceğini göstermeye çalışan diğer emperyalist ülkeler, başta da Almanya, Fransa, Rusya ve Çin, bütün baskılara karşı teslim olmayan İran'ın yanında yer almaktan çark ederek Amerikan emperyalizminin talepleri doğrultusunda hareket etmeye başladılar.

İran'ı BM Güvenlik Konseyi'ne sevk eden bu konseyin beş daimi üyesidir. Yani ABD, Rusya, Çin, Fransa ve Büyük Britanya. Bu demektir ki, sürekli yedeğinde tuttuğu B. Britanya ile birlikte Amerikan emperyalizmi, önde gelen rakipleri Rusya, Çin, Fransa ve daimi üye olmasa da Almanya ile birlikte İran konusunda ortak politika oluşturacak duruma gelmişlerdir.

BM'den nasıl bir sonucun çıkacağı bilinmez. Her halükarda İran, bir biçimde, ekonomik ambargo vb. ile cezalandırılacaktır veya uyarılacaktır. Bu, İran için son süreç düğmesine basıldığı anlamına gelir. Emperyalizm, İran'a cezalandırılması konusunda alternatifler sunacaktır. Ama nasıl bir İran olması gerektiği konusunda tek alternatif sunmaktadır: Teslimiyet.

Emperyalist ülkeler, Pakistan ve Hindistan nükleer silah ürettiklerinde bu kadar tepki göstermemişlerdi. Şimdilerde bu alanda adımlar atan Brezilya üzerine de herhangi bir tepki göstermediler. Ama Ortadoğu'nun belirttiğimiz özelliğinden dolayı, önce, Irak'a saldırmak için "kitle imha silahları" bahane edildi. Şimdi İran'a saldırmak için de nükleer silah üretimi bahane edilmektedir. Bütün emperyalist güçler, İran'ın nükleer silahlı bir bölgesel güç olmasından çekinmekteler. Nükleer silahlı bölgesel bir güç, bu konumunu korumak için emperyalizme karşı daha direngen olacaktır; bölgenin ve kendi stratejik konumunu ve yeraltı kaynaklarını emperyalizme pazarlıksız sunma-yacaktır veya onları bu olanaklardan dışlamaya çalışacaktır. Emperyalist ülkeler, İran'ın böyle hareket edeceğinde birleşiyorlar. Onların İran'a karşı tavırlarını ortaklaştıran neden budur.

İran, şimdiye kadar Amerikan emperyalizmi ile diğer emperyalist ülkeler arasındaki çelişkileri başarılı bir şekilde kullanmıştır. Bu ülkelerin ortak hareket edecek bir noktaya gelmesinden sonra başka güçlerle ortak hareket etmek için arayışa geçmiştir. İran'ın Venezüella ve Küba ile ilişkileri bu çerçevede ele alınmalıdır. Yarın, yakın bir gelecekte Amerikan emperyalizmine karşı Ahmedinecat'ın Chavez ve Kastro ile ortak mücadele çağrısıyla karşılaşırsak buna şaşmamak gerekir.

Emperyalizmin bölgemizden kovulması için mücadele ediyoruz. Amerikan emperyalizminin veya blok olarak emperyalizmin İran'a saldırısı karşısındayız. Ama bu, İran'da hüküm süren dinci baskıcı rejimi desteklediğimiz anlamına gelmez.