BİRLEŞİK DEVRİMCİ BİR DİRENİŞ İÇİN İLERİ! DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ, UMUDUN ORDUSU DİMDİK AYAKTA!
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Sömürgeci faşist diktatörlük, 8 Eylül'den sonra 21 Eylül günü, "MLKP Operasyonu" adı altında demokratik kurum ve sosyalist gazete bürolarına bir kez daha saldırdı. Marksist Leninist komünistlere yönelik Türkiye ve Kuzey Kürdistan çapında süren bu topyekün saldırıda, gazete ve dergi büroları, ESP büroları, semt dernekleri, sendikalar, radyo, demokratik kitle örgütleri, evler, faşist militarist güçlerin gösterisi eşliğinde, yoğun kuşatmalar ve şovenist linç görüntüleriyle basıldı. Kurumlarda bulunan bilgisayar, kitap, döküman, arşiv, özel notlar tam bir faşist zihniyetle talan edildi, 100'e yakın gazeteci, sendikacı ve devrimci gözaltına alındı.
Faşist sıkıyönetim yasaları ve yargılamalarını, cuntalı günleri ve gözaltıları aratmayan bu saldırı, başta Kürt ulusal hareketi ve devrimci örgütler gelmek üzere, özünde işçi sınıfı, emekçi yığınlar, bütün ezilenler ve muhalif güçlere yönelmiştir. Bu saldırı, CIA, MOSSAD ve MİT'in işbirliği; MİT, Genelkurmay ve polisin koordinasyonu ile gerçekleşen uluslararası kirli, karanlık ve kuralsız bir saldırıdır.
Türk burjuvazisi, hükümeti ve generalleri, ABD'nin Ortadoğu stratejik politikaları ve projelerinde; yeni bir Ortadoğu oluşturma savaşında, içte herhangi bir itiraz ve engel olmadan yer almak, emperyalist efendilerine uşaklıkta yarışmak için, Türk ve Kürt halkının onurlu sesi ve öncüsü, devrimci güçleri susturmak, devrimci mevzileri tasfiye etmek, sindirmek ve etkisiz kılmak istiyor.
Kürt ulusal hareketini tasfiye etmek için Batı'da başkaldıracak güçlerin, direniş dinamikleri ve odaklarının iradesini kırmak istiyor.
Siyasal gerçekleri açıklayan, halklarımızı aydınlatan ve mücadeleye çağıran devrimci ve sosyalist basını, radyoları, demokratik kitle örgütlerini susturmak istiyor.
Bugün TMY ile Marksist Leninist güçlere saldırdılar, çünkü, onların siyasal ve örgütsel gelişim çizgisi emperyalist güçleri ve işbirlikçilerini korkuttu. Çünkü onlar, gerçekleri suratlarına dosdoğru çarpıyor, meydan okuyorlar. Ama nafile; işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilenlerin gücü, öfkesi, sınıf kini ve mücadele iradesinin simgeleştiği MLKP, bu faşist saldırıların hesabını soracaktır. Marksist Leninist komünistlere güçleri yetmeyecektir. Çünkü, MLKP halktır. İşçi sınıfı ve halkların geleceğidir. Umudun ordusudur.
Türk burjuva devletinin tarihsel gerçekliği gösterdi ki, özgürlük ancak burjuva devletin faşist militarist ve bürokratik yapısının kitlelerin devrimci şiddeti tarafından yıkılmasıyla gelecektir.
Sermaye, burjuvazi ve generallerin siyasal baskı aracı faşist devlet, ordusu, polisi, mahkemeleri, kontra örgütleri, kirli ve karanlık medyası, üniversiteleri, dini örgütleri, çeteleri vd kurumlarıyla baştan aşağı silah, şovenizm ve gerici ideolojilerle donanımlı ve örgütlü iken; işçi ve emekçi yığınların mücadeleyle kazınılmış sınırlı, meşru mücadele ve direnç mevzilerinin, kitle örgütlerinin varlığına bile tahammül edemiyor.
İstiyorlar ki, hep generaller, polis müdürleri ve hükümet sözcüleri konuşsunlar; emirler versin ve halka her türlü baskı ve yasakları uygulasınlar. Tuzla tersane işçisi, Bergama köylüsü, Karadeniz fındık üreticisi hakları için mücadele etmesinler; yoksul Kürt halkı özgürlük istemesin, sesini yükseltmesin, uysal köleler olmaya devam etsinler.
İstiyorlar ki, asker elbisesi giymiş Türk gençleri kirli ve karanlık savaşta ölsünler; emekçi kardeşleri Kürt gençlerini katletmeye devam etsinler. Ve her geçen gün iyiden iyiye buna karşı gelişen tepki ve öfke büyümesin!
İnanıyoruz ki, sosyalist Atılım gazetesinin siyasal gerçekleri açıklaması, sosyalist aydınlatma çalışmasının yaydığı ışık, burjuvazi ve generalleri ürkütmeye devam edecektir. Çünkü onlar, karanlığın, kirliliğin ve çetelerin kaynağı ve zeminidir. Bütün çetelerde askerler, polisler, sivil faşistler ve düzen partileri mensuplarının yer alması tesadüf değildir. Onlar, rüşvetçidirler, hortumcudurlar ve rantçıdırlar.
İnanıyoruz ki, Sanat ve Hayat dergisi, alternatif devrimci bir kürsü olarak burjuva sanatı ve kültürünün karşısına devrimci sanat ve kültürle dikilmeye devam edecektir.
İnanıyoruz ki, işçi sınıfının yüz akı, mücadeleci ve devrimci sendikacılık, Limter-İş ve Tekstil-Sen'de cisimleşerek büyüyecektir. Çünkü, işçi sınıfı ve emekçi yığınlar, ücretli kölelik düzeni kapitalizme mahkum değildir. Dünyayı sosyalizm kurtaracaktır.
İnanıyoruz ki, Sosyalist Gençlik Dernekleri, militan mücadele çizgisi ve geleneğini büyüterek sürdürecektir. Üniversiteler, bir avuç faşist ve polisin mekanı olmayacaktır.
İnanıyoruz ki, EKD'li kadınlar, cinsel, ulusal ve sınıfsal sömürü ve baskılara karşı mücadeleye, devletin tacizci ve tecavüzcü yüzünü teşhir etmeye devam edecektir.
İnanıyoruz ki, bir gün emekçi semtlerinde büyüyen ve yığılan öfke patlayarak burjuvazi ve generalleri de süpürecektir.

Yoldaşlar,
Partimize yönelik bu pervasız saldırı ve talan, faşist rejimin "gelişkin pratiği"mizin ve eylemimizin karşısındaki çaresizliği, korkusu ve öfkesinin ürünüdür. Bu saldırılara karşı bütün mevzilerimizi devrimci irademiz ve militan duruşumuzla savunacağız. Bu, emperyalist ve faşist saldırganlığa karşı işçi sınıfı, halklar ve partimizin meşru ve haklı bir direnişidir. Faşist abluka ve saldırıları, bulunduğumuz her alanda, kurumda, evde, sokakta ve yolda meşru direniş biçimleri ve araçlarıyla, sloganlarımızla boşa çıkartalım, püskürtelim!
Türkiye, Kuzey Kürdistan ve Yurtdışında bulunduğumuz her alanda bu gözaltı terörünü, birleşik ve topyekun mücadele, gösteri ve basın açıklamalarıyla protesto edelim.
Doğru yoldayız. Halklarımızın toplumsal ve siyasal taleplerini sahipleneceğiz, anında politik refleksimizi gösterecek, siyasal iktidar mücadelemizi yükselteceğiz. İşçilerin grev ve direnişlerinin, emekçi semtlerin devrimci savaşımının, fındık üreticilerinin haklı taleplerinin yanında, önünde yer alacağız; Çernobil'e, sanayi atıklarına, işçilerin ölümünü getiren maden ocakları göçüklerine ve Tuzla'daki iş cinayetlerine, gecekondu yıkımlarına karşı çıkmaya devam edeceğiz; şovenizm ve sosyal şovenizme karşı duracağız ve Kürt ulusal mücadelesini sahipleneceğiz. Kürt ulusal hareketiyle dayanışmayı, Batı'da emekçi yurtseverliği, Kürdistan'da sosyalist yurtseverlik çizgisinde sömürgeci inkar ve imha politikalarına karşı savaşımı büyüteceğiz.

Siper yoldaşı devrimci parti ve örgütler,
Partimize yapılan bu saldırı, TMY'na dayalı genelde devrimci hareketi hedeflemektedir. Bu saldırı, askeri faşist dönemi aratmamaktadır. Bu saldırıları, birleşik devrimci bir irade ve direnişle püskürtebiliriz. O halde, her devrimci ve ilerici parti, kurum, dernek, sendika ve kitle örgütüne, gazete ve dergiye yönelik saldırıyı kendimize yönelik bir saldırı kabul etmeli ve buna karşı mücadeleyi yükseltmeliyiz. Gün birlikte mücadele etmek günüdür. Bu devrimci değerimizi ve geleneğimizi ortaklaşa mücadele içerisinde yeniden büyütelim.
KAHROLSUN FAŞİZM, YAŞASIN MÜCADELEMİZ!

MLKP
MERKEZ KOMİTESİ
22.09.2006