10 Eylül Tutsaklarına Özgürlük!
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Sömürgeci faşist diktatörlük, Eylül ayında partimize karşı askeri faşist darbe dönemlerini anımsatan çapta ve pervasızlıkta bir saldırı düzenledi. Düşmanın bu saldırısının öncelikli hedefi partimizin iradesini kırmak, çizgisini ve güçlerini dağıtmak ve bozmaktı. Saldırı, yalnızca partimize yönelik olmanın ötesinde, sömürgeci faşist diktatörlüğe karşı mücadelenin ön saflarında duran devrimci, sosyalist mevziler ilk sırada olmak üzere, işçi sınıfı ve emekçilerin kazanılmış mevzilerini sökmeye, dağıtmaya, marjinalleştirmeye, meşruluğunu kırmaya yönelikti.
Partimiz, bu saldırıyı, tam da siyasi hedefleri ve niteliğiyle kavramıştır ve bu biçimde yanıtlamaktadır. Partimiz, bu saldırıyı ve ilk zafer sevincini sömürgeci faşist diktatörlüğün burnundan getirme kararlılığıyla mücadelesini sürdürmekte ve geliştirmektedir.
Kaldı ki bu, sömürgeci faşist rejimin, partimize karşı elinde patlayan ilk saldırısı da değildir. Bu konuda 12 yıllık tarihimizde biriktirdiğimiz sayısız deneyim vardır.
Faşist rejimin partimize ve devrimci kuvvetlere yönelik geçmiş saldırılarını, rejimle kendi aramızda bir hesaplaşmanın konusu olarak değil, işçi sınıfı ve emekçi yığınların umuduna ve mücadelesine yapılan saldırılar olarak kavradık ve böyle yanıtladık. Bu saldırı da böyle yanıtlanmaktadır. Partimizin kuruluşunu izleyen dönemde, önderleşme hattında yanıtladığı ve öncülük ettiği 1995 Gazi ayaklanmasından sonra, partimize bir gözdağı olarak Hasan Ocak yoldaşımızı kaçırıp kaybettiler. Sonuç kendileri için gerçek bir siyasi yenilgi oldu. Partimiz, saldırıyı Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da sayıları yüzleri bulan gözaltında kayıp ve faili meçhullere karşı biriken öfkeyi kampanya tarzında bir mücadeleye dönüştürerek yanıtladı, Hasan'ın bedeni bulundu, işkence ve kayıplara karşı yıllarca kendini koruyan bir mevzi elde edildi, devlet suçüstü yakalanıp teşhir edildi. Gözaltında taciz ve tecavüz işkencesi, yine faşist rejimin teşhir edilmesinin bir aracına dönüştürüldü. Sayısız gözaltı ve tutuklamalar eşliğinde devrimci komünistleri terörist ilan etme komploları açığa çıkartıldı. Faşist diktatörlüğün saldırıları, işçi sınıfı ve emekçilere rejimin niteliğini kavratma ve mücadeleye çekmenin, salt devlet ile devrimciler arasında değil, devlet ile işçi-emekçi kitleler arasında devrimcilerin öncülük ettiği mücadeleleri büyütmenin kaldıracı yapıldı.
Bu son saldırı karşısında da bu çizgide, 12 yıllık mücadelemizin ve 3. Kongremiz sonrasında girdiğimiz hattın da birikimleriyle aynı şekilde yanıt veriyoruz/vereceğiz.
Yaşananlar, düzen sınırları dışında, silahlı zor temelinde devrimci mücadele fikrine ideolojik bir saldırı niteliği mi taşıyor? Öyleyse, saldırılardan tam da bu çizgide yürüyüşümüzde ustalaşmak ve devrimci zordan da saldırıları püskürtmek için yararlanacağız.
Saldırılar devrimci harekete ve Kürt ulusal hareketine yönelik kuşatmanın bir parçası olarak mı gündeme geldi? Öyleyse, saldırıyı, bu hedefle çıkardıkları TMY'ye karşı birleşik direnişi, devrimci, ilerici kuvvetler ve Kürt ulusal hareketinin güçleri arasındaki birlik ve dayanışmayı büyütmenin, bunu da saldırıyı püskürtmenin vesilesi yapacağız.
Faşist rejim, kitle çizgimizi dağıtmaya, işçi sınıfı ve ezilenleri en temel sorunları ekseninde seferber etme konusundaki irademizi kırmaya mı çalışıyor? Kitle çizgimizi terk etmek bir yana, TMY ve faşist saldırılar etrafında kitle mücadelesini büyütecek ve kitleler içinde kök salmayı da saldırıları püskürtmenin aracı yapacağız.
Somutta da saldırılar karşısında yürüteceğimiz mücadele, kitlelere gitme, kitleleri harekete geçirme zemininde olacaktır; hedefi, TMY'ye karşı ilerici, devrimci, yurtsever güçlerin birleşik mücadelesini büyüterek TMY'yi etkisizleştirmek ve çöpe göndermek olacaktır; tasfiye edilmek istenen ve fiziki-ideolojik saldırının odağında duran devrimci sosyalist mevzileri aktif tarzda savunmak olacaktır; TMY desteğinde estirilen ve devrimci hareketi ve Kürt ulusal hareketini tasfiye etmeyi hedefleyen devlet terörünü püskürtmek, yeni saldırıların önünü kesmek olacaktır; tutsakların özgürlüğü somut hedefine kilitlenerek saldırıları fiziki olarak da yenilgiye uğratmak olacaktır.
Faşist rejimin saldırısının ideolojik hedefleri, daha ilk günlerden, mevzilerden bir adım bile geri gidilmeyerek, 12 yılın biriktirdiği çizgide ilerlemeye devam ederek, birleşik bir mücadeleyi örgütlemenin ön örnekleri verilerek boşa çıkarılmıştır.
Saldırıya uğrayan kurumların ilk yanıtları önemlidir ve gelecek çarpışmalar hakkında ipuçları vermektedir. Atılım gazetesine yönelik baskın, gözaltı ve tutuklamalar, aydınların, yazarların, devrimci ve ilerici dergilerin, gazetelerin büyüyen dayanışmasıyla karşılanmış, gazete etrafında, muhalif basına yönelik TMY destekli faşist saldırganlığa karşı birleşik mücadelenin bir mevzisi oluşmuştur.
ESP, TMY saldırılarını "Özgürlük İstiyoruz!" kampanyasıyla yanıtlamıştır. Saldırının hedefi, kendisini, temsil ettiği ya da sorunlarını sahiplendiği emekçi kitlelerden yalıtmak, marjinalleştirmek; 3 yıldır Irak işgalinden Lübnan tezkeresine, gecekondu yıkımlarından kölelik yasalarına her toplumsal gündem üzerinden yürüttüğü mücadelelerle işçi sınıfı, emekçiler, devrimci ve demokratik kamuoyu nezdinde edindiği meşruluğu kırmak; kurulduğu günden bu yana toplumsal mücadelede durduğu ön saflardan kendisini koparmaktı. ESP ise saldırı karşısında, ezilen ve sömürülen yığınların "özgürlük" talebini sahiplenip bizzat bu saldırılara karşı kanalize ederek kitle çizgisinde mevzisini korumayı ve alanını genişletmeyi hedeflemiştir. ESP meşruluğunu sömürgeci faşist diktatörlüğün yasalarından değil, fiili meşru mücadele çizgisinde geliştirdiği mücadeleden almış ve yine aynı biçimde savunmaktadır.
"Özgürlük İstiyoruz!" kampanyası tüm hızıyla sürmekte; "Her yerde daha fazla Atılım!" şiarıyla Atılım gazetesi sokaklarda, evlerde, semtlerde, fabrika önlerinde kitlelerle buluşmakta; "Özgürlük İstiyoruz!" şiarı afişlerle, sloganlarla, bildirilerle elden ele, dilden dile yayılmakta; her gün bir çok kentte sayısız ilerici-devrimci kurumun desteğiyle sokak eylemleri örgütlenmekte; aydınlar, yazarlar, sendikalar ve duyarlı kamuoyu çok sayıda araçla mücadeleye çekilmekte, TMY meclis gündemindeyken gerçekleştirilemeyen çapta bir refleks ve birleşik mücadele saldırılar karşısında boy vermektedir.
Faşist diktatörlüğün kirli "gaye"si boşa çıkarılmaya, komploları ellerine yüzlerine bulaşmaya başlamıştır.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

10 Eylül Tutsaklarına Özgürlük!
fc Share on Twitter
 

Sömürgeci faşist diktatörlük, Eylül ayında partimize karşı askeri faşist darbe dönemlerini anımsatan çapta ve pervasızlıkta bir saldırı düzenledi. Düşmanın bu saldırısının öncelikli hedefi partimizin iradesini kırmak, çizgisini ve güçlerini dağıtmak ve bozmaktı. Saldırı, yalnızca partimize yönelik olmanın ötesinde, sömürgeci faşist diktatörlüğe karşı mücadelenin ön saflarında duran devrimci, sosyalist mevziler ilk sırada olmak üzere, işçi sınıfı ve emekçilerin kazanılmış mevzilerini sökmeye, dağıtmaya, marjinalleştirmeye, meşruluğunu kırmaya yönelikti.
Partimiz, bu saldırıyı, tam da siyasi hedefleri ve niteliğiyle kavramıştır ve bu biçimde yanıtlamaktadır. Partimiz, bu saldırıyı ve ilk zafer sevincini sömürgeci faşist diktatörlüğün burnundan getirme kararlılığıyla mücadelesini sürdürmekte ve geliştirmektedir.
Kaldı ki bu, sömürgeci faşist rejimin, partimize karşı elinde patlayan ilk saldırısı da değildir. Bu konuda 12 yıllık tarihimizde biriktirdiğimiz sayısız deneyim vardır.
Faşist rejimin partimize ve devrimci kuvvetlere yönelik geçmiş saldırılarını, rejimle kendi aramızda bir hesaplaşmanın konusu olarak değil, işçi sınıfı ve emekçi yığınların umuduna ve mücadelesine yapılan saldırılar olarak kavradık ve böyle yanıtladık. Bu saldırı da böyle yanıtlanmaktadır. Partimizin kuruluşunu izleyen dönemde, önderleşme hattında yanıtladığı ve öncülük ettiği 1995 Gazi ayaklanmasından sonra, partimize bir gözdağı olarak Hasan Ocak yoldaşımızı kaçırıp kaybettiler. Sonuç kendileri için gerçek bir siyasi yenilgi oldu. Partimiz, saldırıyı Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da sayıları yüzleri bulan gözaltında kayıp ve faili meçhullere karşı biriken öfkeyi kampanya tarzında bir mücadeleye dönüştürerek yanıtladı, Hasan'ın bedeni bulundu, işkence ve kayıplara karşı yıllarca kendini koruyan bir mevzi elde edildi, devlet suçüstü yakalanıp teşhir edildi. Gözaltında taciz ve tecavüz işkencesi, yine faşist rejimin teşhir edilmesinin bir aracına dönüştürüldü. Sayısız gözaltı ve tutuklamalar eşliğinde devrimci komünistleri terörist ilan etme komploları açığa çıkartıldı. Faşist diktatörlüğün saldırıları, işçi sınıfı ve emekçilere rejimin niteliğini kavratma ve mücadeleye çekmenin, salt devlet ile devrimciler arasında değil, devlet ile işçi-emekçi kitleler arasında devrimcilerin öncülük ettiği mücadeleleri büyütmenin kaldıracı yapıldı.
Bu son saldırı karşısında da bu çizgide, 12 yıllık mücadelemizin ve 3. Kongremiz sonrasında girdiğimiz hattın da birikimleriyle aynı şekilde yanıt veriyoruz/vereceğiz.
Yaşananlar, düzen sınırları dışında, silahlı zor temelinde devrimci mücadele fikrine ideolojik bir saldırı niteliği mi taşıyor? Öyleyse, saldırılardan tam da bu çizgide yürüyüşümüzde ustalaşmak ve devrimci zordan da saldırıları püskürtmek için yararlanacağız.
Saldırılar devrimci harekete ve Kürt ulusal hareketine yönelik kuşatmanın bir parçası olarak mı gündeme geldi? Öyleyse, saldırıyı, bu hedefle çıkardıkları TMY'ye karşı birleşik direnişi, devrimci, ilerici kuvvetler ve Kürt ulusal hareketinin güçleri arasındaki birlik ve dayanışmayı büyütmenin, bunu da saldırıyı püskürtmenin vesilesi yapacağız.
Faşist rejim, kitle çizgimizi dağıtmaya, işçi sınıfı ve ezilenleri en temel sorunları ekseninde seferber etme konusundaki irademizi kırmaya mı çalışıyor? Kitle çizgimizi terk etmek bir yana, TMY ve faşist saldırılar etrafında kitle mücadelesini büyütecek ve kitleler içinde kök salmayı da saldırıları püskürtmenin aracı yapacağız.
Somutta da saldırılar karşısında yürüteceğimiz mücadele, kitlelere gitme, kitleleri harekete geçirme zemininde olacaktır; hedefi, TMY'ye karşı ilerici, devrimci, yurtsever güçlerin birleşik mücadelesini büyüterek TMY'yi etkisizleştirmek ve çöpe göndermek olacaktır; tasfiye edilmek istenen ve fiziki-ideolojik saldırının odağında duran devrimci sosyalist mevzileri aktif tarzda savunmak olacaktır; TMY desteğinde estirilen ve devrimci hareketi ve Kürt ulusal hareketini tasfiye etmeyi hedefleyen devlet terörünü püskürtmek, yeni saldırıların önünü kesmek olacaktır; tutsakların özgürlüğü somut hedefine kilitlenerek saldırıları fiziki olarak da yenilgiye uğratmak olacaktır.
Faşist rejimin saldırısının ideolojik hedefleri, daha ilk günlerden, mevzilerden bir adım bile geri gidilmeyerek, 12 yılın biriktirdiği çizgide ilerlemeye devam ederek, birleşik bir mücadeleyi örgütlemenin ön örnekleri verilerek boşa çıkarılmıştır.
Saldırıya uğrayan kurumların ilk yanıtları önemlidir ve gelecek çarpışmalar hakkında ipuçları vermektedir. Atılım gazetesine yönelik baskın, gözaltı ve tutuklamalar, aydınların, yazarların, devrimci ve ilerici dergilerin, gazetelerin büyüyen dayanışmasıyla karşılanmış, gazete etrafında, muhalif basına yönelik TMY destekli faşist saldırganlığa karşı birleşik mücadelenin bir mevzisi oluşmuştur.
ESP, TMY saldırılarını "Özgürlük İstiyoruz!" kampanyasıyla yanıtlamıştır. Saldırının hedefi, kendisini, temsil ettiği ya da sorunlarını sahiplendiği emekçi kitlelerden yalıtmak, marjinalleştirmek; 3 yıldır Irak işgalinden Lübnan tezkeresine, gecekondu yıkımlarından kölelik yasalarına her toplumsal gündem üzerinden yürüttüğü mücadelelerle işçi sınıfı, emekçiler, devrimci ve demokratik kamuoyu nezdinde edindiği meşruluğu kırmak; kurulduğu günden bu yana toplumsal mücadelede durduğu ön saflardan kendisini koparmaktı. ESP ise saldırı karşısında, ezilen ve sömürülen yığınların "özgürlük" talebini sahiplenip bizzat bu saldırılara karşı kanalize ederek kitle çizgisinde mevzisini korumayı ve alanını genişletmeyi hedeflemiştir. ESP meşruluğunu sömürgeci faşist diktatörlüğün yasalarından değil, fiili meşru mücadele çizgisinde geliştirdiği mücadeleden almış ve yine aynı biçimde savunmaktadır.
"Özgürlük İstiyoruz!" kampanyası tüm hızıyla sürmekte; "Her yerde daha fazla Atılım!" şiarıyla Atılım gazetesi sokaklarda, evlerde, semtlerde, fabrika önlerinde kitlelerle buluşmakta; "Özgürlük İstiyoruz!" şiarı afişlerle, sloganlarla, bildirilerle elden ele, dilden dile yayılmakta; her gün bir çok kentte sayısız ilerici-devrimci kurumun desteğiyle sokak eylemleri örgütlenmekte; aydınlar, yazarlar, sendikalar ve duyarlı kamuoyu çok sayıda araçla mücadeleye çekilmekte, TMY meclis gündemindeyken gerçekleştirilemeyen çapta bir refleks ve birleşik mücadele saldırılar karşısında boy vermektedir.
Faşist diktatörlüğün kirli "gaye"si boşa çıkarılmaya, komploları ellerine yüzlerine bulaşmaya başlamıştır.