Kontrgerilla devletinden hesap sorma kararlılığı
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Mart ayı, Türkiye ve K. Kürdistan'da sınıf mücadelesi bakımından ayrı bir önem taşır. 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü, Kürt halkının, Ortadoğu ve Orta Asya halklarının kardeşlik bayramı Newroz (21 Mart) önemli mücadele günleri olarak Mart ayını coşku dolu bir hareketliliğe boğarken, egemen sınıfların saldırganlığı artar, saflar keskinleşir, mücadele ivmelenir.
Mart ayı bu coşku dolu gündemlerin yanı sıra, coğrafyamız tarihinin en kanlı katliamlarının da yıldönümleriyle yüklü, faşist rejime öfkenin bilendiği bir aydır. 12 Mart 1995 Gazi katliamı ve ardından Gazi komutanı yoldaşımız Hasan Ocak'ın kaçırılarak katledilmesi, 16 Mart 1977 Beyazıt katliamı, 15 Mart 1988 Halepçe katliamı, 30 Mart 1972 Kızıldere katliamı, kontrgerilla rejiminden hesap sorulan günlere dönüşür. Komünist işçi önderi yoldaşımız Süleyman Yeter'in 7 Mart 1999'da gözaltında işkenceyle katledilişi devletin işçi sınıfına yönelik bir başka katliamıdır. Türk devleti iki ulusun ve birçok ulusal azınlığın, dinin, mezhebin ve dilin bir arada yaşadığı Türkiye ve K. Kürdistan'da tek ulus, tek dil, tek mezhep temelinde kurulmuştur. Sömürgeci Türk faşist devleti, farklı çelişkileri daima, devletin varlığına yönelebilecek mücadeleleri rayından çıkarmak ve işçi ve emekçi kitleleri birbirine boğazlatmak için kullanmış, onlarca gerici katliam ve çatışma kışkırtmıştır. Mart ayı eylemlilikleri, devletin bu yönelimini boşa çıkarmak bakımından daima özel bir öneme sahip olmuştur.
Şemdinli ve Yüksekova'daki kontrgerilla eylemleri ve geçtiğimiz yılın Eylül ayında Diyarbakır'da 7'si çocuk 10 kişinin ölümüyle sonuçlanan kontrgerilla katliamından sonra Ocak ayında Ermeni aydın Hrant Dink'in katledilmesi ve bunun arkasından yükselen antifaşist kitle hareketi, bu yıl Gazi ayaklanmasının ve Mart ayı katliamlarının yıldönümlerini özellikle önemli kıldı.
Gazi katliamının yıldönümü, kontrgerilla çetelerinden hesap sorma ve şovenist kışkırtmalara karşı halkların kardeşliğini yükseltme kararlılığının sokaklara akmasına vesile oldu.
Partimiz MLKP, tıpkı Gazi ayaklanması günlerinde olduğu gibi, katliamın yıldönümünde de devletin mezhep ve ulusal farklılıklar temelinde kışkırtmaya çalıştığı emekçiler arası gerici saflaşmaları boşa çıkarma, devlet-halk karşıtlığını derinleştirme, kontrgerilla çetelerini ve devletin faşist karakterini teşhir etme perspektifiyle hareket etti.
Gazi katliamının 12. yıldönümünde binlerce emekçi, devrimci kurumların çağrısıyla Gazi Mezarlığında ve Türkiye ve K. Kürdistan'ın çeşitli illerinde yaptıkları eylemlerle kontrgerilla devletinden hesap sordu. Partimiz MLKP de birçok ilde ve semtte molotoflu gösteriler ve pankart asma eylemleriyle "Gazi'nin faili kontrgerilla devletidir. Dağıtacağız" dedi.
16 Mart katliamının yıldönümünde öğrenciler, şovenizme karşı halkların kardeşliği şiarını meydanlara taşıdılar.
Mart ayı eylemlilikleri, 1 Mayıs yaklaşırken, kontrgerilla katliamlarına ve şovenist kışkırtmaya karşı antifaşist kitle hareketinin gelişimini sürdürdüğü bir süreç oldu.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Kontrgerilla devletinden hesap sorma kararlılığı
fc Share on Twitter
 

Mart ayı, Türkiye ve K. Kürdistan'da sınıf mücadelesi bakımından ayrı bir önem taşır. 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü, Kürt halkının, Ortadoğu ve Orta Asya halklarının kardeşlik bayramı Newroz (21 Mart) önemli mücadele günleri olarak Mart ayını coşku dolu bir hareketliliğe boğarken, egemen sınıfların saldırganlığı artar, saflar keskinleşir, mücadele ivmelenir.
Mart ayı bu coşku dolu gündemlerin yanı sıra, coğrafyamız tarihinin en kanlı katliamlarının da yıldönümleriyle yüklü, faşist rejime öfkenin bilendiği bir aydır. 12 Mart 1995 Gazi katliamı ve ardından Gazi komutanı yoldaşımız Hasan Ocak'ın kaçırılarak katledilmesi, 16 Mart 1977 Beyazıt katliamı, 15 Mart 1988 Halepçe katliamı, 30 Mart 1972 Kızıldere katliamı, kontrgerilla rejiminden hesap sorulan günlere dönüşür. Komünist işçi önderi yoldaşımız Süleyman Yeter'in 7 Mart 1999'da gözaltında işkenceyle katledilişi devletin işçi sınıfına yönelik bir başka katliamıdır. Türk devleti iki ulusun ve birçok ulusal azınlığın, dinin, mezhebin ve dilin bir arada yaşadığı Türkiye ve K. Kürdistan'da tek ulus, tek dil, tek mezhep temelinde kurulmuştur. Sömürgeci Türk faşist devleti, farklı çelişkileri daima, devletin varlığına yönelebilecek mücadeleleri rayından çıkarmak ve işçi ve emekçi kitleleri birbirine boğazlatmak için kullanmış, onlarca gerici katliam ve çatışma kışkırtmıştır. Mart ayı eylemlilikleri, devletin bu yönelimini boşa çıkarmak bakımından daima özel bir öneme sahip olmuştur.
Şemdinli ve Yüksekova'daki kontrgerilla eylemleri ve geçtiğimiz yılın Eylül ayında Diyarbakır'da 7'si çocuk 10 kişinin ölümüyle sonuçlanan kontrgerilla katliamından sonra Ocak ayında Ermeni aydın Hrant Dink'in katledilmesi ve bunun arkasından yükselen antifaşist kitle hareketi, bu yıl Gazi ayaklanmasının ve Mart ayı katliamlarının yıldönümlerini özellikle önemli kıldı.
Gazi katliamının yıldönümü, kontrgerilla çetelerinden hesap sorma ve şovenist kışkırtmalara karşı halkların kardeşliğini yükseltme kararlılığının sokaklara akmasına vesile oldu.
Partimiz MLKP, tıpkı Gazi ayaklanması günlerinde olduğu gibi, katliamın yıldönümünde de devletin mezhep ve ulusal farklılıklar temelinde kışkırtmaya çalıştığı emekçiler arası gerici saflaşmaları boşa çıkarma, devlet-halk karşıtlığını derinleştirme, kontrgerilla çetelerini ve devletin faşist karakterini teşhir etme perspektifiyle hareket etti.
Gazi katliamının 12. yıldönümünde binlerce emekçi, devrimci kurumların çağrısıyla Gazi Mezarlığında ve Türkiye ve K. Kürdistan'ın çeşitli illerinde yaptıkları eylemlerle kontrgerilla devletinden hesap sordu. Partimiz MLKP de birçok ilde ve semtte molotoflu gösteriler ve pankart asma eylemleriyle "Gazi'nin faili kontrgerilla devletidir. Dağıtacağız" dedi.
16 Mart katliamının yıldönümünde öğrenciler, şovenizme karşı halkların kardeşliği şiarını meydanlara taşıdılar.
Mart ayı eylemlilikleri, 1 Mayıs yaklaşırken, kontrgerilla katliamlarına ve şovenist kışkırtmaya karşı antifaşist kitle hareketinin gelişimini sürdürdüğü bir süreç oldu.