İşçi ve emekçiler 30 yıl sonra Taksim Meydanı'nı kazandı
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

1 Mayıs 1977 katliamının 30. yıldönümünde işçi ve emekçiler, İstanbul sokaklarında adeta olağanüstü hal ilan edilmesine, yoğun devlet terörüne, gaz bombalı ve plastik mermili polis saldırılarına rağmen Taksim'i kazandı.
DİSK, KESK, TMMOB, TTB, demokratik kitle örgütleri, devrimci ve sosyalist kurumlar, İstanbul Valiliği ve devletin tüm tehditlerine rağmen Taksim'e yürüdü.

Devlet terörü direnişle yanıtlandı
 İstanbul Valiliği, 1 Mayıs'ın Taksim'de yapılmasına izin verilmeyeceğini haftalar öncesinden açıkladı. Buna rağmen Taksim iradesinin sürdürülmesi üzerine valilik, Avrupa ve Anadolu yakası arasında çalışan vapur seferlerinin önemli bölümünü iptal ederek, çeşitli yollarda trafiği tek şeride indirerek 1 Mayıs'a kitle katılımını engellemeye çalıştı. Güvenlik gerekçesiyle yaratılan bu olağanüstü hal ortamı ulaşımı felç etti, işlerine, okullarına gitmek için yola çıkanlar dahil tüm İstanbullular saatlerce yollarda kaldı, yürüyerek evlerine ulaşmaya çalıştı. Taksim mitingi için İstanbul dışından 3500 polis takviyesi yapılırken, Taksim'e açılan bütün yollar polis kontrol noktalarıyla donatıldı. Taksim Meydanı işgal altına alındı. Yüksek binalara keskin nişancılar konuşlandırıldı. Televizyonların canlı yayın araçları Kasımpaşa Otogarı'na çekilerek alıkondu.
 Ümraniye 1 Mayıs mahallesinde Taksim'e gitmek için toplanan üç bin emekçi, mahalleden dışarı çıkarılmadı. Okmeydanı mahallesinden yola çıkanlara gaz bombalı polis saldırısı gerçekleşti, çatışmalar saatlerce sürdü. Diğer kentlerden Taksim'deki 1 Mayıs kutlamasına katılmak için gelen otobüsler sabah saatlerinde kent girişlerinde durduruldu ve geri gönderilmeye çalışıldı. İzmir'den gelen işçi ve emekçileri taşıyan feribot, içindeki diğer yolcularla birlikte denizde mahsur bırakıldı.
Sabahın erken saatlerinde 25 kişilik miting tertip komitesi topluca gözaltına alındı. Arkasından, Beşiktaş'ta, Dolapdere'de, Tarlabaşı'nda ve Taksim çevresindeki bütün bölgelerde bir araya gelen gruplara sayısız polis saldırısı gerçekleşti.
"Her yer Taksim, Yaşasın 1 Mayıs"
 Ancak 77 katliamının 30. yıldönümünde yasaklı Taksim meydanını zaptederek kontrgerilla devletinden hesap sorma kararlılığını kuşanan onbinlerce işçi ve emekçi, yine de Taksim meydanını kazandı. Polisin her saldırısı direnişle yanıtlandı.
Şehir girişlerinde otobüsleri durdurulan işçiler, bulundukları semt abluka altına alınarak semtte rehin tutulan emekçiler, polis barikatıyla karşılaştıkları yerde 1 Mayıs eylemine başladı.
Anadolu Yakası'nda bulunan Kurtköy Opet Benzinliği'nde il dışından gelen otobüslerin durdurulması üzerine yaklaşık iki bin emekçi TEM otoyolunu keserek sloganlarla yürüyüşe geçti ve jandarmanın plastik mermili müdahalesine direndi. Otobüslere gerçekleşen saldırılarda, araç içine dahi gaz bombaları atıldı. Çok sayıda emekçi yaralandı.
Okmeydanı, 1 Mayıs ve diğer emekçi semtlerinde molotoflarla, taşlar ve sopalarla polis barikatı yarılmaya çalışıldı.
İzmir'den yola çıkan feribotun Yalova açıklarında durdurulması, içerdeki iki bin işçinin "İşbirlikçi vali işçilerden korkuyor", "Baskılar bizi yıldıramaz", "Direne direne kazanacağız" sloganlarıyla yanıtlandı.
 İstanbul'un dört bir yanı 1 Mayıs Meydanı oldu, sokaklarda "Her yer Taksim, Yaşasın 1 Mayıs" sloganları yankılandı.
Sabahki polis saldırısı üzerine, "Yaşasın 1 Mayıs" ve "Faşizme karşı omuz omuza" sloganlarını atarak gözaltına alınan miting tertip komitesinin yerine İkinci Tertip Komitesi devreye girdi. Saat 11:00'den itibaren yaklaşık 500 işçi tekrar Dolmabahçe'den Taksim'e yürüyüşe geçti. Tazyikli su sıkarak kitleyi dağıtamayan polis, yine gaz bombaları kullandı. Ancak dağıtılan kitle tekrar tekrar toplandı. Kısa sürede yeni katılımlarla bu sayı binleri buldu ve Taksim'e ulaştı. 77 katliamının gerçekleştirildiği Kazancı Yokuşu'nda saat 12:00'de bir anma düzenlendi. Anmada gözaltına alınan işçilerin de serbest bırakılmasını istedi. Kitle, "İşte 1 Mayıs, işte Taksim", "Vali istifa" sloganlarını haykırdı.
Taksim meydanına açılan İstiklal Caddesi'nde toplanan 10 bin emekçi, meydan girişinde polis barikatları ve gaz bombalı saldırıya maruz kaldı. İstiklal caddesi Nazi faşizminin gaz odalarına çevrildi. Taksim etrafındaki Tarlabaşı, Şişhane, Gümüşsuyu yollarında çatışmalar uzun süre devam etti.
695 emekçi gözaltında: "Vali istifa!"
 Taksim iradesine polis saldırısı sonucunda en az 695 kişinin gözaltına alındığı öğrenildi.
Gözaltılar arasında DİSK 1 Mayıs Tertip Komitesi Başkanı ve DİSK Genel Sekreteri Musa Çam, 1 Mayıs Tertip Komitesi üyeleri KESK Genel Sekreteri Abdurrahman Daşdemir, KESK Yönetim Kurulu Üyesi Sevgi Göğçe, Nakliyat-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, Dev Sağlık-İş Sendikası Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, ÖDP İl Başkanı Alper Taş, TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Yeşil ESP İstanbul Temsilcisi Hatice Aydemir ve çeşitli kitle örgütü temsilcileri de bulunuyor.
Taksim'de bulunan TMMOB binasını da kapıları kırarak basan polis, 200 kişinin bulunduğu bina içine de gaz bombaları attı.
Mitingi izleyen gazeteciler de saldırıdan etkilenirken, Taksim Meydanı'nda bir araya gelerek polisin tavrını protesto amacıyla makinelerini bıraktılar.
Saldırıların ardından DİSK, KESK, DTP, TMMOB, ESP ve çeşitli kitle örgütleri yaptıkları açıklamalarla İstanbul Valisi Muammer Güler'in istifasını istedi.
Kadıköy'de sönük miting
Öte yandan Türk-İş, DİSK, KESK ve diğer kitle örgütlerinin Taksim kararlılığı karşısında 1 Mayıs'ta işçileri bölerek, Kadiköy'de "milli hassasiyetlere uygun" bir 1 Mayıs kutlaması örgütledi. Hak ettiği gibi sönük geçen mitinge 5 bin kişi katıldı. Tüm ilerici, demokratik, sosyalist kurumlar Türk-İş'in bu bölücü tavrını teşhir ve tecrit ederken, Taksim etrafında ilerleyen "alan tartışmalarının işçi sınıfını böldüğünü" iddia eden EMEP Kadıköy Mitingi'ne kitlesel katılımıyla dikkat çekti.
Kürsüde konuşma yapmaya çalışan Türk-İş Başkanı Salih Kılıç, işçilerce yuhalamalar, ıslıklar ve "Sermayenin uşağı Salih Kılıç", "Satılmış başkan istemiyoruz" "Türk-İş uyuma, işçine sahip çık" sloganlarıyla karşılandı. Kılıç, konuşmasını güçlükle bitirebildi.
1 Mayıs, Antep'ten İzmir'e, Mersin'den Ankara'ya bir çok kentte de gösterilerle kutlandı. Taksim saldırısı protesto edildi. 1 Mayıs kutlamalarına izin verilmeyen Amed'de ise kent merkezinde toplanan işçi ve emekçiler kitlesel basın açıklaması yaptı.

 

 

 

 

 

 

Marksist Leninist Komünist Parti Türkiye / Kuzey Kürdistan

 

Parti Ve Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!

Komünist Gençlik Örgütü
 
Komünist Kadın Örgütü
   
Fakirlerin Ve Ezilenlerin Silahlı Kuvvetleri
 
Kürdistan Örgütü

 

 

     Güncel

27.01.20 / TKŞ'den Kobanê Zaferi Açıklaması

Kobanê'yi nasıl özgürleştirdiysek Efrîn'i, Girê Spi'yi, Serêkaniyê'yi de özgürleştireceğiz

26 Ocak 2015 DAİŞ'in ilk büyük yenilgisini aldığı gündür! Sömürgeci Türk devleti ve DAİŞ Kobanê'de başlayan Rojava ulusal demokratik devrimini Kobanê'yi işgal ederek ezmek istedi. Faşist Erdoğan kendinden emindi, DAİŞ çetelerine çok güveniyordu, bir kaç gün içinde Kobanê düşecekti. Plan sömürgeciliğe aitti, silahları, parayı, çeteleri hepsini o ayarlıyordu. Onun için çıktı televizyona ve 'Kobanê düştü düşecek' dedi. Ama Kobanê'de halk devriminin fedai kahramanları vardı: Arin Mirkan ve Sarya Özgür gibi kadın komutanlar; Heval Numan, Dıjvar, Çekdar, Berxwedan, Serxwebun ve daha yüzlerce fedai savaşçı; Paramaz, Elişer ve Algan Zafir gibi komünistler Kobanê zaferini bedenleriyle tuğla tuğla ördüler. Türkiye ve Kürdistan halkları direnişi sahiplendi, yüzlercesi seferberlik çağrısı ile Kobanê direnişine koştu. 20 Temmuz'da Pirsus'ta şehit düşen 33 genç komünist bize gösterdi ki, daha geride Kobanê için seferber olacak yüzler-binler vardı.

Kobanê'nin direndiğini ve direnişle özgürleştirildi. Kobanê zaferi Rojava devrimini güvence altına alırken, DAİŞ'in yenilgi sürecini de başlattı. Rojava-Kuzey Suriye halkları ilk kez DAİŞ'in yenilebileceğini gördüler ve başta Araplar olmak üzere Kuzey Suriye halkları devrime kitlesel biçimde katılmaya başladılar. Kobanê zaferi ile birlikte Girê Spi özgürleştirildi, Mınbiç, Tabqa-Tişrin ve sonra çetelerin başkent ilan ettikleri Rakka özgürleştirilerek devrim topraklarına dahil edildi. Politik islamcı faşist DAİŞ son olarak Deyr ez Zor'da kuşatıldı, Baxoz'da nihai olarak ezildi.
DAİŞ'le birlikte Türk devletinin planlarının da çöle gömüldü. DAİŞ sonrası emperyalistler arası çelişkilerden faydalanarak sömürgeci Türkiye doğrudan kendi ordusu ile Rojava devrimine karşı saldırıya girişti. Erdoğan Putin'e her türlü rüşvet ve tavizi vererek Ruslarla anlaşıp Efrîn'e saldırdı. Bu saldırıya karşı Efrîn halkı ve rojava devriminin devrimci ordusu direndi. Bu kahraman fedai direniş karşısında NATO'nun en büyük ikinci ordusu dedikleri işgalci ordu iki ay Efrîn'e giremedi.

Emperyalistlerin göz yummasından aldığı cesaretle faşist Erdoğan yüzünü Cizir bölgesine çevirdi. ABD ve Rus emperyalistleriyle yürüttüğü pazarlıklar sonrası Girê Spi ve Serêkaniyê'ye saldırdı. Fırat'tan Dicle'ye kadar tüm Rojava topraklarını işgal etmeyi hedefliyordu. Girê Spi ve Serêkaniyê'deki direniş bu yayılmacı planları bozdu. Ayn İsa ve Til Temir cephelerinden ileriye gidemedi. Ne elindeki teknik ne de para ile satın aldığı başıbozuklar çetesi direniş duvarını aşamadı.
Efrîn hala direniyor, Girê Spi-Serêkaniyê direniyor. Kobanê'yi nasıl özgürleştirdiysek Efrîn'i, Girê Spi'yi, Serêkaniyê'yi de özgürleştireceğiz. İşgalcileri topraklarımızdan söküp atmak için devrimci savaşımımızı yükseltelim! Biz kazanacağız, Rojava-Kuzey Suriye Halkları kazanacak.

 
Komünist Devrimci Hareket (Tevgera Komunist a Şoreşger- TKŞ )


27.01.20 / Kobanê Halkları Zaferi Kutladı

Kobanê'de Arap ve Kürtlerden oluşan binlerce kişi, Kobanê'nin DAİŞ çetelerinden kurtuluşunun 5'inci ve Kobanê Özerk Yönetimi'nin 6'ncı yıl dönümünü DAİŞ çetelerine karşı yoğun çatışmaların yaşandığı Şehit Egid Meydanı'nda kutladı.

"Tutumunuzda vefakar olun, Kobanê dünya direnişinin başkentidir. Dünya bugün imha tehditleriyle karşı karşıya" şiarıyla düzenlenen kutlamalara Kürt ve Arap halklarının yanı sıra PYD , JKŞ , Kongre Star, TKŞ , TEV- DEM, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Temsilcileri, Minbic ve Gire Spi'den çok sayıda kurum temsilcisi katıldı.

Bölgedeki kadın kurumları ve hareketleri adına konuşan Fırat Bölgesi Yasama Meclisi Eşbaşkanı Fewziyê Ebdi, "Kobanê insanlığın ve barışın simgesi oldu" dedi.
Ebdi, "Suriye, Türk devletinin bölgeye yönelik tehditlerine karşı sınırlarını korumalıdır. Kuzey ve Doğu Suriye'ye ilişkin anlaşmalar yapan Rusya ve ABD'yi Türk devletinin tehditlerine son vermeye ve göçmenlerin bölgeye güvenli bir şeklide geri dönebilmesi için gerekli koşulları sağlamaya çağırıyoruz" diye belirtti.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Kadın Komitesi Başkanı Cihan Xidro, "Kobanê'nin özgürleştirilmesi tarihi bölge halkı için bir kıvılcımdır. Kobanê direnişi halkın iradesinin askeri araçlardan daha güçlü olduğunun göstergesidir. DAİŞ'i destekleyen ve farklı gerekçelerle bölgeyi işgal etmeye çalışan Türk devletine karşı direniş devam ediyor" diye belirtti.
Minbic Demokratik Sivil Yönetimi Temsilcisi, Kobanê yönetimine direnişlerinden dolayı ödül verdi.

Etkinlikte müzik grupları Kürtçe ve Arapça şarkılar söyledi.


21.01.20 / MLKP'nin 'Dema Baranan' Belgeseli Tamamlandı

MLKP'nin umut ve zafer yüklü devrim yürüyüşünden bir kesit olarak Yapıcılar Film Kolektifi tarafından hazırlanan "Dema Baranan" belgeseli tamamlandı.

Çekimleri Rojava ve Medya Savunma Alanları'nda gerçekleştirilen belgesel filmde, MLKP'nin 25 yıllık tarihinin yanısıra devrim stratejisi ve politik askeri mücadeleye bakış açısı anlatılıyor. Belgesel için kamera karşısına geçen komünistler, MLKP'nin Türkiye-Kürdistan devriminin yanısıra bölgesel anlamda Ortadoğu devrimine bakış açısını aktarıyor.

MLKP'nin Rojava ve özgür dağlarda yürüttüğü mücadele ile savaş deneyimlerinin de aktarıldığı belgeselde, Komünist Kadın Örgütü (KKÖ) ve Komünist Gençlik Örgütü (KGÖ) adına yapılmış röportajlar da yer alıyor. Belgeselde ayrıca farklı toplumsal kesimlerden ve uluslardan çok sayıda insan da komünistlerle buluştuktan sonra yaşamlarındaki değişimi anlatıyor.

23 Mart 2019'da katledilen MLKP MK üyesi Baran Serhad'ta atfedilen belgeselin yayınlanması, Türk devletinin Rojava'ya yönelik işgal saldırısı nedeniyle ileri bir tarihe ertelenmişti.

Belgeselde MLKP'nin Rojava ve Medya Savunma Alanlarındaki savaş pratiği de aktarılırken, geçtiğimiz aylarda işgal edilen Serêkaniyê'de çetelere karşı savaşan komünistler de deneyimlerini aktarıyor.

 Fragmanı izlemek için tıklayınız:

 


21.01.20 / Komünist Devrimci Hareket (TKŞ): ''Efrîn Bizimdir, Direnerek Özgürleştireceğiz''

Komünist Devrimci Hareket ( TKŞ ), Türkiye'nin Efrîn'i işgal edişinin ikinci yılı dolayısıyla "Efrîn bizimdir, direnerek özgürleştireceğiz" başlıklı açıklama yayınladı:

"2 yıl önce Rojava topraklarının önemli bir parçası olan Efrîn kantonunun Türkiye ve desteklediği çeteler tarafından uluslarası bir kuşatma konsepti ile işgal edildi. Devrimimizi parça parça işgal ederek boğma taktiği ile hareket eden işgalci Türk devleti 2 ay süren çağın direnişinin çelikten iradesine çarparak büyük kayıplar verdi. En ağır tekniği olmadan bir adım dahi ilerlemeyen faşist, işgalci Türk devleti başta Rusya, Amerika ve uluslarası emperyalist devletlerinin ve sömürgeci bölge devletlerinin onayı ile işgal hareketini başlattı.
Rusya'nın hava sahasını açarak, ABD, BM, AB gibi diğer emperyalist devletler ve örgütlerin ise Türkiye ve desteklediği çetelerin haftalar ve aylar süren insanlık suçlarına sessiz kaldı. Çünkü hepsi halk düşmanı, hepsi devrim düşmanı. Hepsinin ortak amacı ise bir halklar bahçesini ve özgürlükleri temsil eden Rojava devrimini ve kadın iradesini kırmaktır. Ve Kürdü, Arabı, Alevisi, Ermenisi ile kadın iradesi ile halkların kardeşliğini ve kadın iradesini temsil eden Efrîn'in hedef alınması ise tesadüfü değildir. İşgal sürecinde çocuğu, kadını, yaşlısı ile yüzlerce sivil halk katledildi. Yüzlerce savaşçının şehit düştüğü ve 2 ay süren destansı direnişin ardından Efrini işgal eden TC ve çeteleri başta Efrîn'e çete ailelerini yerleştirerek demografik yapıyı değiştirmeye girişti ve ardından halkın evleri, malları talan edildi, tarihi yerler yok edildi ve Efrîn ile sembolleşen on binlerce zeytin ağaçları kesilerek doğa katliamına girişti. Sivil halk kaçırılarak işkencelerden geçirildi ve kadınlara tecavüz edildi. Osmanlı'nın işgal manzaralarını bir kez daha Efrîn'de devreye sokan TC bu işgal hareketi ile başta Rojava devrimi ile Kürt halkının kazanımlarını ve devrim sayesinde özgürlüklerini elde eden bölge halkının ortak yaşam iradesini hedef aldılar. Bu devrim ile binlerce yıllık erkek egemenliğini gerileten kadın iradesinin kazanımlarını yok etmeyi hedeflediler. Fakat amaçlarına ulaşamadılar. Rojava ve Kuzey Suriye halkları bu işgal saldırısı karşısında kazanımlarını sahiplenmeye devam ettiler.

Buna karşı yok etme konseptine Serêkaniyê ve Girê Spî işgali ile devam eden Türkiye'nin bu gün Rojava devrimini yok etmeyi kendi varlık sebebi olarak gördü. Emperyalist güçler ve sömürgeci bölge devletleri bu işgal hareketine direk ya da dolaylı destek vererek devrimin kazanımlarını en geri noktaya çekerek teslimiyet dayatması yapmak istiyorlar.

Bizler Komünist Devrimci Hareket olarak bir kez daha Rojava devrimi ve Efrin savunmasında şehit düşen binlerce şehidimize tüm halklarımıza sözümüzü bir kez daha tekrarlıyoruz. Avestaların, Barinlerin, Tirêjlerin, Özgürlerin, Zeynellerin, İlanların ve Gulanların direniş manifestosu ile devrimimizi ve kazanımlarımı mevzi mevzi savunacağız. Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî ve işgal altında ki tüm toprakların özgürleştirilmesi varlık sebebimizdir."


19.01.20 / Direniş İşgalcileri Kovacak, Efrîn'i Özgürleştirecek

Faşist Türk devletinin Efrîn'e yönelik 20 Ocak 2018'de başlayan işgali ikinci yılını doldurdu. İşgal saldırısı esnasında binlerce kişi katledildi, yüzbinlerce kişi yaşam alanlarını terk etmek zorunda kaldı. Efrîn yağmalandı, talan edildi. İşgalci AKP rejimi, Efrîn ve çevresinde soykırımı derinleştiriyor. Efrîn halkı halen çemberde tutularak boğulmak isteniyor. Kentte kalan Arap ve Kürt ailelerden binlerce kişi çeteler tarafından alıkonuldu. Hala haber alınamayan yüzlerce kişi var.

Efrîn halkı ve özsavunma güçleri, işgal saldırısına karşı iki ay boyunca canfeda bir direniş sergiledi. Faşist Türk ordusu ve çeteleri, Efrîn dağlarında ve kentlerinde direniş mevzilerinde karşılandı. Tarihe yazılan Efrîn direnişi, dünya halklarının umudu olan Rojava devriminin teslim olmayacağını gösterdi. HBDH güçleri de devrim topraklarını savunmak için Efrîn özsavunma güçleri ile birlikte cephelerde yer aldı. Raco'da, Cindires'te, Mabeta'da şehitler bedeli direnişin en ön saflarında dövüştü.

DEVAMI


15.01.20 / Komünist Tutsak İsmail Yılmaz'a İşkence

2017 yılından beri Elazığ 2 No'lu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi'nde kalan MLKP tutsağı İsmail Yılmaz, hapishanede dayatılan "terör suçlusu" yazılı yaka kartını takmayı reddettiği için 2 yıldır açık görüş, telefon görüşü ve kargo alımı gibi haklarını kullanamıyor. Yılmaz'ın 7 Şubat'ta görülecek karar duruşması için aldığı savunma notlarına hapishane idaresi tarafından el konuldu. Sayım sırasında başındaki beresini çıkartmadığı için de tehdit edildi.
Kulak zarındaki yırtık nedeniyle ertelenmemesi gereken tedavisine kimlik dayatması nedeniyle devam edemezken, ağrı kesici ilaç dahi verilmiyor.
Ayrıca dini bayram, yılbaşı ve doğum günü dışında kitap alamayacağı da cezaevi idaresi tarafından Yılmaz'a bildirildi.
Ezilenlerin Hukuk Bürosu, müvekkili İsmail Yılmaz ve aynı hak ihlallerine maruz kalan Mahmut Soner üzerindeki baskıların derhal son bulmasını istedi.

Yılmaz, Nusaybin özyönetim direnişine katıldığı için ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. İsmail Yılmaz, duruşmada verdiği ifadesinde, "Biz özyönetim direnişi ışığını Paris Komünü'nden aldık. Bugünkü özyönetim direnişlerinin ışığı da yarınların ışığı olacaktır" demişti.

 

 


Arşiv



  Sayfa 12345678
 

 

HBDH



PARTİNİN SESİ



KüRDİSTAN



FESK



 

 

 

MERKEZ KOMİTE



ÖZGüR KADIN



KKÖ



SöYLEşİLER