Dünya'da ve Türkiye'de İşçi Sınıfı Sermayenin Saldırılarına Karşı Direnişte!
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Geride bıraktığımız Mayıs ayında da Dünya işçi sınıfının gündeminde sermayenin saldırıları ve buna karşı sınıfın genel grev de dahil sokakları ısıtan direnişi vardı.

Fransa'da emeklilik hakkına yapılan saldırılar işçi sınıfının genel greve varan direnişleriyle yanıtlanıyor. Fransız işçi sınıfının, 1 Mayıs'ta "Mezarda emeklilik yasasına hayır" talebiyle başlattığı eylemler, 13 Mayıs'ta 115 şehirde gerçekleştirilen ve 2 milyon işçinin katıldığı genel grev, 19 ve 26 Mayıs'ta da ülke genelindeki protestolarla devam etti.

Avusturya'da hükümetin emeklilik hakkına, sosyal haklara ve özelleştirme saldırılarına karşı, Avusturya işçi sınıfı 1 milyona varan katılımıyla son 50 yılın en büyük grev ve protestolarıyla karşılık veriyor.

İtalya'da kamu çalışanlarının 19 Mayıs'taki grevi, 1 milyona yakın katılımla ülke çapında kamu kurumlarını çalışamaz duruma getirirken, Venedik kentinde Gondolcu'lar greve çıkarak tüm kanalları ve köprüleri işgal etti.

İsveç'te Belediye işçilerinin ücret artışı talebiyle başlattığı ve haftalarca süren grevine 50 bine yakın işçi katıldı.

Almanya'da hükümetin işçi ve emekçilerin haklarına saldırı paketi olan AGENDA 2010'u protesto eylemlerine onbinlerce işçi katıldı.

İsrail'de hükümetin "kemer sıkma" politikalarına karşı 1 günlük genel grev de dahil işçiler çeşitli biçimlerde eylemlerini sürdürdü.

Hindistan'da iki sendika dışında tüm büyük sendikaların ve Taban Örgütleri Ulusal Forumu'nun 21 Mayıs'ta hükümetin özelleştirme politikalarına karşı gerçekleştirdiği son yılların en büyük Genel Grev'ine 40 milyon emekçi katıldı.

İran'ın Behşahr kentinde tekstil işçilerinin direnişi tüm kenti sararken, hükümetin sıkıyönetim ilan etmesi ve işçilere saldırması üzerine işçiler de 15 Mayıs'ta fabrikayı işgal etti.

Mayıs ayı, eğitim emekçilerin de uluslararası alanda eylemle-rine tanık oldu. Peru'da 13 Mayıs'ta Öğretmenler Sendikası SETUP'un başlattığı greve ülke çapında yüzde yüze yakın bir katılım oldu. Meksika'da binlerce öğretmen devlet başkanının sarayına girmeye çalıştı. Ekvator'da Öğretmenler Sendikası UNE'nin çağrısı üzerine 120.000 öğretmen greve çıktı. Costa Rica'da eğitim sendikalarının 14 Mayıs'ta başlattığı grevler, özelleştirmeye karşı grevde olan elektrik santralleri işçilerinin direnişiyle buluştu. Hindistan'da Öğretmenler Sendikası, diğer kamu çalışanları sendikalarıyla Eylem Birliği yaparak protestolara başladı ve protestoları ülke çapına yayma kararı aldı. Zimbabwe'de hükümetin eğitimdeki kısıtlamalarına karşı greve çıkan öğretmenler, haftalarca grev yaparken, Guayana'da Öğretmenler Sendikası GTU'nun ücretlerin ödenmesi ve eğitimde iyileştirmeler talebiyle başlattığı grev kazanımlarla bitirildi.

Bütün ülkelerde emperyalist küreselleşme ve sermayenin neoliberal saldırıları, özelleştirme, taşeronlaştırma, esnek üretim, sendikasızlaştırma ve kazanılmış sosyal haklara saldırılar biçiminde gerçekleşmektedir.

Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da İşçi Sınıfının Direnişi

Türkiye ve Kuzey Kürdistan işçi sınıfının Mayıs ayı gündeminde de, kamuoyunda "kölelik yasası" olarak görülen 1475 sayılı i ş yasa tasarısı, buna karşı çeşitli biçimlerde yürütülen mücadeleler vardı.

AKP hükümeti, IMF ve Dünya Bankası'nın direktifleri ve TİSK, TÜSİAD gibi yerli sermaye kuruluşlarının isteği doğrultusunda işçi ve emekçilere karşı yeni bir saldırı dalgası başlattı. İlk iş olarak 1475 sayılı iş yasa tasarısı hazırlandı. Tasarı, özelleştirme, taşeronlaştırma, esnek üretim, esnek çalışma gibi, işçi sınıfına yönelik topyekün saldırıyı içeriyordu. Sermaye oligarşisi ve AKP hükümeti, aralarında limanların, havaalanlarının, TEKEL, Telekom, TÜPRAŞ, PETKİM gibi büyük kuruluş ve şirketlerin de bulunduğu 41 büyük kamu işletmesinin özelleştirilmesini de gündemine almış bulunuyor.

Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da sermayenin daha önceki yıllardaki sendikasızlaştırma saldırıları sonucu günümüzde sadece 600 bin kişinin örgütlü olduğu sendikalardan HAK-İş, Türk-İş gibi bir kısmının da desteğini arkasına alarak saldırıya geçen AKP hükümetinin bu saldırılarını püskürtmek için, tabanın zorlaması ve baskısı sonucu Mayıs ayı boyunca irili ufaklı, dağınık, parçalı ve zamana yayılan bir dizi eylemler gerçekleştirildi.

Kölelik Yasasının mecliste görüşüldüğü süreçte gerçekleştirilen eylemlerin bazıları şunlardı:

7 Mayıs'ta DİSK tarafından İstanbul ve Adana'da AKP binası önünde eylemler gerçekleştirildi. Ankara'da ise DİSK, KESK, TMMOB, TTB, İHD ve diğer demokratik kitle örgütleri temsilcileriyle sendika üyesi işçiler AKP binası önünde gerçekleştirdikleri eylemin ardından meclise yürüdü.

8 Mayıs'ta Bursa'da DİSK'e bağlı işçiler AKP'yi işgal etti. İstanbul'da 1000 kadar işçi bir yürüyüşle hükümeti protesto etti.

9 Mayıs'ta TEKEL'in özelleştirilmesine karşı çıkan 500 işçi İstanbul'da bu saldırıyı protesto etti. Ve 68 sendika yöneticisi İstanbul'dan Ankara'ya bir yürüyüş başlattı.

10 Mayıs'ta Türk-İş tarafından İzmir'de gerçekleştirilen mitinge 40 bin işçi katıldı. Miting, özelleştirme başta olmak üzere sermayenin saldırılarına karşı tabanda biriken öfkenin dışa vurumuydu. Mitingde IMF'ye, özelleştirme ve kölelik yasasına karşı pankart ve dövizler taşındı. Eylemde yerlerini alan komünistler, işçileri MLKP saflarında örgütlenmeye çağırdı.

Aynı gün Ankara'da toplanan 7 bin eğitim emekçisi bakanlıklara yürürken polis saldırısına uğradı. İşçiler direnişle karşılık verdi.

13 Mayıs'ta DİSK, İstanbul Kadıköy'de bir gösteri düzenledi, Hava-İş sendikası ise Yeşilköy'de THY binası önünde bir eylem gerçekleştirdi.

14 Mayıs'ta DİSK'e bağlı Genel-İş sendikasında örgütlü İZELMAN işçileri toplusözleşme görüşmelerinden sonuç alınamaması üzerine grev kararı alarak, İzmir Büyük Şehir Belediyesi'ne astı. Belediye önünde toplanan 1500 işçi belediye yönetimini protesto etti.

15 Mayıs'ta DİSK Antep Bölge Temsilciliği basın açıklaması yaparak kölelik yasasını protesto etti.

16 Mayıs'ta zorunlu kesintilerin eksik ödenmesini protesto eden emekçi memurlar Adana'da tren seferlerini durdurdu. Aynı gün İstanbul'da Nakliyat-İş sendikasına bağlı 500 işçi 2 saatlik iş bırakma eylemi yaptı.

17 Mayıs'ta Türk-İş'in Ankara'da düzenlediği mitinge 100 bine yakın işçi katıldı. İşçiler mitingde ABD emperyalizmine, IMF politikalarına, özelleştirmeye ve kölelik yasalarına karşı tepkilerini dile getirirken, sendika ağalarını da protesto etti. Mitingde kızıl bayraklarıyla, pankartıyla yerini alan ESP, sosyalizm bayrağını dalgalandırdı.

21 Mayıs'ta BTS,"Kamu alanının talanına, iş güvencesinin gaspına karşı" 7 bölgeden Ankara'ya bir yürüyüş başlattı. 31 Mayıs'ta Ankara'ya varan BTS'li emekçi memurlar Ankara Garı'nı işgal etti. İşten atılan 15 demiryolu işçisinin işe geri alınması için işçiler tekrar trenleri durdurmaya kararlı olduklarını açıkladı.

26 Mayıs'ta toplusözleşme görüşmelerinin tıkanmasını protesto etmek için İstanbul Tuzla'da iş bırakan Deri-İş Sendikası'nda örgütlü 400 işçiye jandarma saldırdı ve iki sendika yöneticisini gözaltına aldı. İşçiler işbaşı yapmayarak saldırıyı protesto ederken, sonraki günlerde de sendika yöneticilerinin serbest bırakılması için eylemler gerçekleştirdiler.

30 Mayıs günü 175 işçinin işten çıkarılmasını protesto eden TÜPRAŞ işçileri, İzmir-Aliağa, İzmit, Kocaeli-Körfez, Kırıkkale ve Batman rafinerilerinde yarım günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdi.

İskenderun Demir Çelik Fabrikaları'nda toplusözleşmelerin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine grev kararı alındı.

Ancak tüm bu eylemlere rağmen, işçi konfederasyonlarının daha çok boş vaatlerde bulunmaları ve bir iki büyük eylem dışında sessiz kalmaları, hükümetin 1475 Sayılı İş Yasası tasarısını meclisten geçirmesini engelleyemedi. İşçi sınıfının siyasal ve sendikal örgütsüzlüğü, sendika bürokratlarının ihaneti, devrimci ve komünist hareketin gelişmelere müdahale ve önderlik yetmezliği bu sonucu doğurdu.

MLKP, işçi sınıfının siyasallaşması, siyasal örgütlenmesi ve siyasal savaşımının gerilediği bir dönemde bırakalım ücretli kölelik düzeninden kurtuluşu, kazanılmış iktisadi ve sosyal hakların bile korunamayacağını açıkladı. Saldırıların ancak işçi sınıfının ortak örgütlülüğünün geliştirilmesi, eylem yeteneği ve gücünün ilerletilmesiyle püskürtüleceği çağrısını yaptı.

MLKP, sermaye ve faşizmin işçi sınıfı ve emekçilere yönelik bu saldırıları karşısında "Ortak Çalışanlar Yasası" talebini öne çıkardı. Ve tüm işçi ve emekçileri bu talep etrafında mücadele etmeye çağırdı. Aynı işkolundaki farklı sendikaların birleşmesi, ayrı statüde çalışanların aynı sendikada örgütlenmesi, işsizlerin örgütlenmesi ve sendikalarla ilişkilerinin geliştirilmesi "Ortak örgütlenme" hedefine işaret etti; bu taleplere destek verdi, kendi faaliyetinin konusu yaptı.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Dünya'da ve Türkiye'de İşçi Sınıfı Sermayenin Saldırılarına Karşı Direnişte!
fc Share on Twitter
 

Geride bıraktığımız Mayıs ayında da Dünya işçi sınıfının gündeminde sermayenin saldırıları ve buna karşı sınıfın genel grev de dahil sokakları ısıtan direnişi vardı.

Fransa'da emeklilik hakkına yapılan saldırılar işçi sınıfının genel greve varan direnişleriyle yanıtlanıyor. Fransız işçi sınıfının, 1 Mayıs'ta "Mezarda emeklilik yasasına hayır" talebiyle başlattığı eylemler, 13 Mayıs'ta 115 şehirde gerçekleştirilen ve 2 milyon işçinin katıldığı genel grev, 19 ve 26 Mayıs'ta da ülke genelindeki protestolarla devam etti.

Avusturya'da hükümetin emeklilik hakkına, sosyal haklara ve özelleştirme saldırılarına karşı, Avusturya işçi sınıfı 1 milyona varan katılımıyla son 50 yılın en büyük grev ve protestolarıyla karşılık veriyor.

İtalya'da kamu çalışanlarının 19 Mayıs'taki grevi, 1 milyona yakın katılımla ülke çapında kamu kurumlarını çalışamaz duruma getirirken, Venedik kentinde Gondolcu'lar greve çıkarak tüm kanalları ve köprüleri işgal etti.

İsveç'te Belediye işçilerinin ücret artışı talebiyle başlattığı ve haftalarca süren grevine 50 bine yakın işçi katıldı.

Almanya'da hükümetin işçi ve emekçilerin haklarına saldırı paketi olan AGENDA 2010'u protesto eylemlerine onbinlerce işçi katıldı.

İsrail'de hükümetin "kemer sıkma" politikalarına karşı 1 günlük genel grev de dahil işçiler çeşitli biçimlerde eylemlerini sürdürdü.

Hindistan'da iki sendika dışında tüm büyük sendikaların ve Taban Örgütleri Ulusal Forumu'nun 21 Mayıs'ta hükümetin özelleştirme politikalarına karşı gerçekleştirdiği son yılların en büyük Genel Grev'ine 40 milyon emekçi katıldı.

İran'ın Behşahr kentinde tekstil işçilerinin direnişi tüm kenti sararken, hükümetin sıkıyönetim ilan etmesi ve işçilere saldırması üzerine işçiler de 15 Mayıs'ta fabrikayı işgal etti.

Mayıs ayı, eğitim emekçilerin de uluslararası alanda eylemle-rine tanık oldu. Peru'da 13 Mayıs'ta Öğretmenler Sendikası SETUP'un başlattığı greve ülke çapında yüzde yüze yakın bir katılım oldu. Meksika'da binlerce öğretmen devlet başkanının sarayına girmeye çalıştı. Ekvator'da Öğretmenler Sendikası UNE'nin çağrısı üzerine 120.000 öğretmen greve çıktı. Costa Rica'da eğitim sendikalarının 14 Mayıs'ta başlattığı grevler, özelleştirmeye karşı grevde olan elektrik santralleri işçilerinin direnişiyle buluştu. Hindistan'da Öğretmenler Sendikası, diğer kamu çalışanları sendikalarıyla Eylem Birliği yaparak protestolara başladı ve protestoları ülke çapına yayma kararı aldı. Zimbabwe'de hükümetin eğitimdeki kısıtlamalarına karşı greve çıkan öğretmenler, haftalarca grev yaparken, Guayana'da Öğretmenler Sendikası GTU'nun ücretlerin ödenmesi ve eğitimde iyileştirmeler talebiyle başlattığı grev kazanımlarla bitirildi.

Bütün ülkelerde emperyalist küreselleşme ve sermayenin neoliberal saldırıları, özelleştirme, taşeronlaştırma, esnek üretim, sendikasızlaştırma ve kazanılmış sosyal haklara saldırılar biçiminde gerçekleşmektedir.

Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da İşçi Sınıfının Direnişi

Türkiye ve Kuzey Kürdistan işçi sınıfının Mayıs ayı gündeminde de, kamuoyunda "kölelik yasası" olarak görülen 1475 sayılı i ş yasa tasarısı, buna karşı çeşitli biçimlerde yürütülen mücadeleler vardı.

AKP hükümeti, IMF ve Dünya Bankası'nın direktifleri ve TİSK, TÜSİAD gibi yerli sermaye kuruluşlarının isteği doğrultusunda işçi ve emekçilere karşı yeni bir saldırı dalgası başlattı. İlk iş olarak 1475 sayılı iş yasa tasarısı hazırlandı. Tasarı, özelleştirme, taşeronlaştırma, esnek üretim, esnek çalışma gibi, işçi sınıfına yönelik topyekün saldırıyı içeriyordu. Sermaye oligarşisi ve AKP hükümeti, aralarında limanların, havaalanlarının, TEKEL, Telekom, TÜPRAŞ, PETKİM gibi büyük kuruluş ve şirketlerin de bulunduğu 41 büyük kamu işletmesinin özelleştirilmesini de gündemine almış bulunuyor.

Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da sermayenin daha önceki yıllardaki sendikasızlaştırma saldırıları sonucu günümüzde sadece 600 bin kişinin örgütlü olduğu sendikalardan HAK-İş, Türk-İş gibi bir kısmının da desteğini arkasına alarak saldırıya geçen AKP hükümetinin bu saldırılarını püskürtmek için, tabanın zorlaması ve baskısı sonucu Mayıs ayı boyunca irili ufaklı, dağınık, parçalı ve zamana yayılan bir dizi eylemler gerçekleştirildi.

Kölelik Yasasının mecliste görüşüldüğü süreçte gerçekleştirilen eylemlerin bazıları şunlardı:

7 Mayıs'ta DİSK tarafından İstanbul ve Adana'da AKP binası önünde eylemler gerçekleştirildi. Ankara'da ise DİSK, KESK, TMMOB, TTB, İHD ve diğer demokratik kitle örgütleri temsilcileriyle sendika üyesi işçiler AKP binası önünde gerçekleştirdikleri eylemin ardından meclise yürüdü.

8 Mayıs'ta Bursa'da DİSK'e bağlı işçiler AKP'yi işgal etti. İstanbul'da 1000 kadar işçi bir yürüyüşle hükümeti protesto etti.

9 Mayıs'ta TEKEL'in özelleştirilmesine karşı çıkan 500 işçi İstanbul'da bu saldırıyı protesto etti. Ve 68 sendika yöneticisi İstanbul'dan Ankara'ya bir yürüyüş başlattı.

10 Mayıs'ta Türk-İş tarafından İzmir'de gerçekleştirilen mitinge 40 bin işçi katıldı. Miting, özelleştirme başta olmak üzere sermayenin saldırılarına karşı tabanda biriken öfkenin dışa vurumuydu. Mitingde IMF'ye, özelleştirme ve kölelik yasasına karşı pankart ve dövizler taşındı. Eylemde yerlerini alan komünistler, işçileri MLKP saflarında örgütlenmeye çağırdı.

Aynı gün Ankara'da toplanan 7 bin eğitim emekçisi bakanlıklara yürürken polis saldırısına uğradı. İşçiler direnişle karşılık verdi.

13 Mayıs'ta DİSK, İstanbul Kadıköy'de bir gösteri düzenledi, Hava-İş sendikası ise Yeşilköy'de THY binası önünde bir eylem gerçekleştirdi.

14 Mayıs'ta DİSK'e bağlı Genel-İş sendikasında örgütlü İZELMAN işçileri toplusözleşme görüşmelerinden sonuç alınamaması üzerine grev kararı alarak, İzmir Büyük Şehir Belediyesi'ne astı. Belediye önünde toplanan 1500 işçi belediye yönetimini protesto etti.

15 Mayıs'ta DİSK Antep Bölge Temsilciliği basın açıklaması yaparak kölelik yasasını protesto etti.

16 Mayıs'ta zorunlu kesintilerin eksik ödenmesini protesto eden emekçi memurlar Adana'da tren seferlerini durdurdu. Aynı gün İstanbul'da Nakliyat-İş sendikasına bağlı 500 işçi 2 saatlik iş bırakma eylemi yaptı.

17 Mayıs'ta Türk-İş'in Ankara'da düzenlediği mitinge 100 bine yakın işçi katıldı. İşçiler mitingde ABD emperyalizmine, IMF politikalarına, özelleştirmeye ve kölelik yasalarına karşı tepkilerini dile getirirken, sendika ağalarını da protesto etti. Mitingde kızıl bayraklarıyla, pankartıyla yerini alan ESP, sosyalizm bayrağını dalgalandırdı.

21 Mayıs'ta BTS,"Kamu alanının talanına, iş güvencesinin gaspına karşı" 7 bölgeden Ankara'ya bir yürüyüş başlattı. 31 Mayıs'ta Ankara'ya varan BTS'li emekçi memurlar Ankara Garı'nı işgal etti. İşten atılan 15 demiryolu işçisinin işe geri alınması için işçiler tekrar trenleri durdurmaya kararlı olduklarını açıkladı.

26 Mayıs'ta toplusözleşme görüşmelerinin tıkanmasını protesto etmek için İstanbul Tuzla'da iş bırakan Deri-İş Sendikası'nda örgütlü 400 işçiye jandarma saldırdı ve iki sendika yöneticisini gözaltına aldı. İşçiler işbaşı yapmayarak saldırıyı protesto ederken, sonraki günlerde de sendika yöneticilerinin serbest bırakılması için eylemler gerçekleştirdiler.

30 Mayıs günü 175 işçinin işten çıkarılmasını protesto eden TÜPRAŞ işçileri, İzmir-Aliağa, İzmit, Kocaeli-Körfez, Kırıkkale ve Batman rafinerilerinde yarım günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdi.

İskenderun Demir Çelik Fabrikaları'nda toplusözleşmelerin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine grev kararı alındı.

Ancak tüm bu eylemlere rağmen, işçi konfederasyonlarının daha çok boş vaatlerde bulunmaları ve bir iki büyük eylem dışında sessiz kalmaları, hükümetin 1475 Sayılı İş Yasası tasarısını meclisten geçirmesini engelleyemedi. İşçi sınıfının siyasal ve sendikal örgütsüzlüğü, sendika bürokratlarının ihaneti, devrimci ve komünist hareketin gelişmelere müdahale ve önderlik yetmezliği bu sonucu doğurdu.

MLKP, işçi sınıfının siyasallaşması, siyasal örgütlenmesi ve siyasal savaşımının gerilediği bir dönemde bırakalım ücretli kölelik düzeninden kurtuluşu, kazanılmış iktisadi ve sosyal hakların bile korunamayacağını açıkladı. Saldırıların ancak işçi sınıfının ortak örgütlülüğünün geliştirilmesi, eylem yeteneği ve gücünün ilerletilmesiyle püskürtüleceği çağrısını yaptı.

MLKP, sermaye ve faşizmin işçi sınıfı ve emekçilere yönelik bu saldırıları karşısında "Ortak Çalışanlar Yasası" talebini öne çıkardı. Ve tüm işçi ve emekçileri bu talep etrafında mücadele etmeye çağırdı. Aynı işkolundaki farklı sendikaların birleşmesi, ayrı statüde çalışanların aynı sendikada örgütlenmesi, işsizlerin örgütlenmesi ve sendikalarla ilişkilerinin geliştirilmesi "Ortak örgütlenme" hedefine işaret etti; bu taleplere destek verdi, kendi faaliyetinin konusu yaptı.