BİR TÜRLÜ YARANAMADILAR!
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

İşbirlikçi tekelci burjuvazi, efendisi Amerikan emperyalizmine bir türlü yarana-mıyor. Amerikan emperyalizmi, isteklerinin yerine getirilmemesi durumunda uşaklarının nasıl ve hangi sorunlarla karşı karşıya kalacaklarını Türk hükümetine, 1. tezkerenin meclisten geçmemesi vesilesiyle göstermişti. Kendisi açısından durumun vahametini anlayan faşist diktatörlük, 2. tezkere konusunda elini çabuk tutmuş ve Irak'a asker göndermeye ilişkin tezkereyi Meclisten geçirmişti. Ama asker gönderme hazırlıklarının başladığı dönemde Türkiye ile Amerika arasında konuya ilişkin bazı sorunların da olduğu açığa çıktı. Amerikan emperyalizmi, Türkiye'nin Irak'a asker göndermesi sorununu ağırdan almaya başladı. Bunun nedeni, ABD'nin Irak'taki işbirlikçi geçici yönetimini, bu yönetim içinde de özellikle Kürt temsilcileri ikna edememesiydi. Açık ki Irak'ta hiç kimse Türkiye'nin asker göndermesini istemiyordu. Tezkereyi Meclisten geçirmekle Türk burjuvazisi, Amerikan emperyalizmine Irak'ta da hizmet etmeye, Irak halkını ve direnişçileri katletmeye, Amerikan emperyalizminin Ortadoğu'daki, Irak'taki çıkarları için jandarmalık yapmaya hazır olduğunu açıklamış oluyordu. Bunun ötesinde sömürgeci faşist diktatörlük, KADEK güçlerini imha politikasını gerçekleştirebileceği hesabını yapıyordu.

Anlaşılan o ki, Türkiye'nin Irak'a asker göndermesi gelinen noktada çıkmaza girmiş gibi gözükmektedir. Bunun temel iki nedeni vardır. Birincisi, Amerikan emperyalizmi Irak'ta bataklığa saplandığını, direnişin giderek yayıldığını ve şiddetlendiğini ve istediği protektorat rejimini kolay kolay kuramayacağını ve dayanacağı gücün sınırlı olduğunu görmektedir. Bugün için sadece Kürtler, Amerikan emperyalizmine tam destek veriyorlar. Amerikan emperyalizmi bu desteğini kaybetmemek için onların taleplerini görmemezlikten gelemiyor. Irak'ın diğer örgütlü güçleri gibi Kürtler de Türk askerinin Irak'a gelmesine karşılar. Kendi zor durumundan hareketle Amerikan emperyalizmi, Irak'a asker gönderme sorununun Türkiye ile Irak yönetimi arasında tartışılması gereken bir sorundur diyerek kenara çekilmeyi tercih etti. İkinci neden ise Türkiye'de yükselen mücadeledir. AKP hükümeti, tezkerenin Meclisten geçmesiyle işin bitmediğini, asker göndermeye karşı yükselen mücadeleyle daha iyi anlamaya başladı. Tezkerenin Meclisten geçmemesi için sürdürülen mücadele, şimdi, tezkerenin kullanılmaması, geçersiz kılınması için mücadeleye dönüştürülerek sürdürülmektedir. Bu mücadelenin toplumsal karakter alarak yaygınlaşmasından ve kitleselleşmesinden korkan AKP hükümeti, son dönemlerde, ABD'den beklediği cevabı da alamayınca, "asker göndermeye o kadar hevesli değiliz" demeye başladı.

Türkiye'de, Irak'a asker göndermeye karşı mücadele süreklilik kazanmış durumdadır. Bu mücadeleye siyasal partiler, sendikalar, gençlik örgütleri, kadın örgütleri, inisiyatif grupları, asker anaları; bir bütün olarak toplumun bütün kesimleri katılmaktadır. Mücadele, ülkenin hemen her yerine yayılmış durumdadır. Irak'a asker gönde-rilmesini istemeyenler ve Irak'taki işgale karşı olan toplumsal güçler sokaklara dökülüyorlar.

AKP hükümeti şaşkın durumda. Bir taraftan "stratejik ortağı" ABD'nin tavrını anlamakta güçlük çekiyor, diğer taraftan da yaygınlaşan asker göndermeye ve işgale karşı mücadelenin önünü alamıyor. Burjuvaziyi rahatsız eden, bu mücadelenin mayalanmış olmasıdır. İşbirlikçi tekelci burjuvazi, sokağın dilinden korkuyor. ESP, EKB, Özgür Gençlik, İHD, çeşitli illerde kurulan Savaşa Hayır Koordinasyonları vb. oluşumların sürdürdükleri mücadelenin yanı sıra, başka güçler de başka yöntemlerle Irak'a asker göndermeye ve işgale karşı mücadelelerini sürdürüyorlar.

Partimizin milis güçlerinin tezkereyi protesto eylemleri devam etmektedir. Milis güçlerimizin yaptığı eylemlerden bazıları şunlardır:

AKP hükümetinin, işgale ortak olmak için meclisten tezkereyi geçirmeye çalıştığı günlerde, partimiz MLKP, sokak eylemleri ve kitle ajitasyonuyla işçi sınıfı ve emekçi yığınları sokağın gücünü göstermeye, hesap sormaya çağırmıştır, çağırmaktadır.

Partimiz, Bakanlar Kurulunun tezkereyi meclise gönderme kararı alması üzerine (6 Ekim), burjuvazinin Irak'a asker gönderme planlarına karşı İstanbul-İkitelli'de bir eylem gerçekleştirmiştir. Bu eylemde, "kanlı tezkere meclisten geçmeyecek", "Ortadoğu ABD'ye mezar olacak", "devrimin zaferi için yaşasın MLKP", "işçiler partiye MLKP'ye" sloganları atılmıştır.

Mecliste tezkerenin onaylandığı 7 Ekim akşamı, Gülsuyu'nda MLKP militanları, gerçekleştirdikleri özgür gösteri ve kitle ajitasyonuyla halkı hesap sormaya çağırmışlardır. Tezkerenin kabulünden hemen sonra semt sokaklarına çıkan komünistler, MLKP fularlarıyla Gülsuyu'ndaki kahvelerde bildiri dağıtarak Irak'a asker gönderilmesinin engellenmesi için emekçi yığınlara sokaklara çıkma çağrısı yapmışlar ve ardından da mahallede gösteri düzenlemişlerdir.

Adana'da AKP Küçük Dikili bürosu 11 Ekim gecesi MLKP milisleri tarafından molotoflanmıştır. Milisler, eylemin amacının, "Mecliste tezkerenin çıkmasını ve son dönemde Kürt halkına uygulanan baskıları protesto etmek" olduğunu açıklamışlardır.

MLKP milisleri Antep Düztepe'de meşaleli bir yürüyüş yaparak tezkereyi lanetlemişlerdir. Milisler, mahalle içinde "ABD askeri olmayacağız", "ABD Irak'tan ve Kürdistan'dan defol", "Irak'ta direniş kazanacak", "işbirlikçiler halka hesap verecek", "devrimin zaferi için yaşasın partimiz MLKP" sloganları ile bir süre yürümüşlerdir.

İşgalciler ve uşaklar bombaların hedefinde

Basına yansıdığı kadarıyla Fakirlerin ve Ezilenlerin Silahlı Kuvvetleri (FESK) de tezkereye karşı silahlı eylemlerini sürdürmektedir.

Bağdat'ta Türkiye Büyükelçiliği'ne yönelik bombalamanın akşamında, üç ayrı ilde beş ayrı AKP binasının bombalanması eylemleri FESK tarafından üstlenildi. FESK, 16 Ekim günü basına e-posta yoluyla yaptığı açıklamada, AKP binalarına yönelik bombalamaların Irak'a asker gönderme kararına bir yanıt olduğunu belirtti.

FESK'in 23 Numaralı açıklamasında, "AKP'nin ABD yanında işgale katılma kararına karşı 14 Ekim akşamı Ankara, İstanbul, İzmir il ve ilçe binalarını bombalayarak Irak'ın ezilenleriyle aynı düşünüş ve duygudaşlığı eylemde somutladık" ifadesi yer aldı. Açıklama, "İşgalcilere ve suç ortaklarına karşı ezilenlerin zoru meşrudur. Ortadoğu halkları direnecek ve kazanacaktır" cümleleriyle son buldu.

FESK, Ankara, İstanbul ve İzmir'de işgale açık destek veren kurumlar olan Dışişleri Bakanlığı, MÜSİAD, İSO (İstanbul Sanayi Odası) ve Türk Amerikan Derneği'nin bombalanmasını da üstlendi. 17 Ekim günü akşam saatlerinde Ankara'da, Dışişleri Bakanlığı'nın ek binasında, hemen ardından, aynı cadde üzerindeki MÜSİAD Temsilciliği önünde patlamalar gerçekleşti. İstanbul'da da, Beyoğlu'nda bulunan İSO binası bombalandı. İzmir'de ise, Alsancak'ta bulunan Türk Amerikan Derneği önünde bir patlama meydana geldi.

FESK, basına gönderdiği 24 Numaralı açıklamasında da, "ABD emperyalistlerinin Irak'ı işgaline çanak tutarak soygun ve talanda pay kapmaya çalışan MÜSİAD'ı ve İSO'nun Ankara ve İstanbul binalarını, tezkere çıkararak işgale askeri kuvvetle katılmak için çırpınan Türk Dışişleri'nin Ankara'daki binasını ve İzmir'deki Türk Amerikan Derneği'ni 17 Ekim 2003 akşamı bombalayarak, Ortadoğu'nun ezilenlerinin öfkesini haykırdık" denilerek Ankara, İstanbul ve İzmir'de aynı saatlerde gerçekleşen bombalama eylemleri üstlenildi. FESK'in açıklamasında, "Ortadoğu'nun ezilenleri savaşacak ve kazanacak. İşgalciler ve uşakları ezilenlerin şiddetinden, öfkesinden kurtulamayacaklardır" denildi.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

BİR TÜRLÜ YARANAMADILAR!
fc Share on Twitter
 

İşbirlikçi tekelci burjuvazi, efendisi Amerikan emperyalizmine bir türlü yarana-mıyor. Amerikan emperyalizmi, isteklerinin yerine getirilmemesi durumunda uşaklarının nasıl ve hangi sorunlarla karşı karşıya kalacaklarını Türk hükümetine, 1. tezkerenin meclisten geçmemesi vesilesiyle göstermişti. Kendisi açısından durumun vahametini anlayan faşist diktatörlük, 2. tezkere konusunda elini çabuk tutmuş ve Irak'a asker göndermeye ilişkin tezkereyi Meclisten geçirmişti. Ama asker gönderme hazırlıklarının başladığı dönemde Türkiye ile Amerika arasında konuya ilişkin bazı sorunların da olduğu açığa çıktı. Amerikan emperyalizmi, Türkiye'nin Irak'a asker göndermesi sorununu ağırdan almaya başladı. Bunun nedeni, ABD'nin Irak'taki işbirlikçi geçici yönetimini, bu yönetim içinde de özellikle Kürt temsilcileri ikna edememesiydi. Açık ki Irak'ta hiç kimse Türkiye'nin asker göndermesini istemiyordu. Tezkereyi Meclisten geçirmekle Türk burjuvazisi, Amerikan emperyalizmine Irak'ta da hizmet etmeye, Irak halkını ve direnişçileri katletmeye, Amerikan emperyalizminin Ortadoğu'daki, Irak'taki çıkarları için jandarmalık yapmaya hazır olduğunu açıklamış oluyordu. Bunun ötesinde sömürgeci faşist diktatörlük, KADEK güçlerini imha politikasını gerçekleştirebileceği hesabını yapıyordu.

Anlaşılan o ki, Türkiye'nin Irak'a asker göndermesi gelinen noktada çıkmaza girmiş gibi gözükmektedir. Bunun temel iki nedeni vardır. Birincisi, Amerikan emperyalizmi Irak'ta bataklığa saplandığını, direnişin giderek yayıldığını ve şiddetlendiğini ve istediği protektorat rejimini kolay kolay kuramayacağını ve dayanacağı gücün sınırlı olduğunu görmektedir. Bugün için sadece Kürtler, Amerikan emperyalizmine tam destek veriyorlar. Amerikan emperyalizmi bu desteğini kaybetmemek için onların taleplerini görmemezlikten gelemiyor. Irak'ın diğer örgütlü güçleri gibi Kürtler de Türk askerinin Irak'a gelmesine karşılar. Kendi zor durumundan hareketle Amerikan emperyalizmi, Irak'a asker gönderme sorununun Türkiye ile Irak yönetimi arasında tartışılması gereken bir sorundur diyerek kenara çekilmeyi tercih etti. İkinci neden ise Türkiye'de yükselen mücadeledir. AKP hükümeti, tezkerenin Meclisten geçmesiyle işin bitmediğini, asker göndermeye karşı yükselen mücadeleyle daha iyi anlamaya başladı. Tezkerenin Meclisten geçmemesi için sürdürülen mücadele, şimdi, tezkerenin kullanılmaması, geçersiz kılınması için mücadeleye dönüştürülerek sürdürülmektedir. Bu mücadelenin toplumsal karakter alarak yaygınlaşmasından ve kitleselleşmesinden korkan AKP hükümeti, son dönemlerde, ABD'den beklediği cevabı da alamayınca, "asker göndermeye o kadar hevesli değiliz" demeye başladı.

Türkiye'de, Irak'a asker göndermeye karşı mücadele süreklilik kazanmış durumdadır. Bu mücadeleye siyasal partiler, sendikalar, gençlik örgütleri, kadın örgütleri, inisiyatif grupları, asker anaları; bir bütün olarak toplumun bütün kesimleri katılmaktadır. Mücadele, ülkenin hemen her yerine yayılmış durumdadır. Irak'a asker gönde-rilmesini istemeyenler ve Irak'taki işgale karşı olan toplumsal güçler sokaklara dökülüyorlar.

AKP hükümeti şaşkın durumda. Bir taraftan "stratejik ortağı" ABD'nin tavrını anlamakta güçlük çekiyor, diğer taraftan da yaygınlaşan asker göndermeye ve işgale karşı mücadelenin önünü alamıyor. Burjuvaziyi rahatsız eden, bu mücadelenin mayalanmış olmasıdır. İşbirlikçi tekelci burjuvazi, sokağın dilinden korkuyor. ESP, EKB, Özgür Gençlik, İHD, çeşitli illerde kurulan Savaşa Hayır Koordinasyonları vb. oluşumların sürdürdükleri mücadelenin yanı sıra, başka güçler de başka yöntemlerle Irak'a asker göndermeye ve işgale karşı mücadelelerini sürdürüyorlar.

Partimizin milis güçlerinin tezkereyi protesto eylemleri devam etmektedir. Milis güçlerimizin yaptığı eylemlerden bazıları şunlardır:

AKP hükümetinin, işgale ortak olmak için meclisten tezkereyi geçirmeye çalıştığı günlerde, partimiz MLKP, sokak eylemleri ve kitle ajitasyonuyla işçi sınıfı ve emekçi yığınları sokağın gücünü göstermeye, hesap sormaya çağırmıştır, çağırmaktadır.

Partimiz, Bakanlar Kurulunun tezkereyi meclise gönderme kararı alması üzerine (6 Ekim), burjuvazinin Irak'a asker gönderme planlarına karşı İstanbul-İkitelli'de bir eylem gerçekleştirmiştir. Bu eylemde, "kanlı tezkere meclisten geçmeyecek", "Ortadoğu ABD'ye mezar olacak", "devrimin zaferi için yaşasın MLKP", "işçiler partiye MLKP'ye" sloganları atılmıştır.

Mecliste tezkerenin onaylandığı 7 Ekim akşamı, Gülsuyu'nda MLKP militanları, gerçekleştirdikleri özgür gösteri ve kitle ajitasyonuyla halkı hesap sormaya çağırmışlardır. Tezkerenin kabulünden hemen sonra semt sokaklarına çıkan komünistler, MLKP fularlarıyla Gülsuyu'ndaki kahvelerde bildiri dağıtarak Irak'a asker gönderilmesinin engellenmesi için emekçi yığınlara sokaklara çıkma çağrısı yapmışlar ve ardından da mahallede gösteri düzenlemişlerdir.

Adana'da AKP Küçük Dikili bürosu 11 Ekim gecesi MLKP milisleri tarafından molotoflanmıştır. Milisler, eylemin amacının, "Mecliste tezkerenin çıkmasını ve son dönemde Kürt halkına uygulanan baskıları protesto etmek" olduğunu açıklamışlardır.

MLKP milisleri Antep Düztepe'de meşaleli bir yürüyüş yaparak tezkereyi lanetlemişlerdir. Milisler, mahalle içinde "ABD askeri olmayacağız", "ABD Irak'tan ve Kürdistan'dan defol", "Irak'ta direniş kazanacak", "işbirlikçiler halka hesap verecek", "devrimin zaferi için yaşasın partimiz MLKP" sloganları ile bir süre yürümüşlerdir.

İşgalciler ve uşaklar bombaların hedefinde

Basına yansıdığı kadarıyla Fakirlerin ve Ezilenlerin Silahlı Kuvvetleri (FESK) de tezkereye karşı silahlı eylemlerini sürdürmektedir.

Bağdat'ta Türkiye Büyükelçiliği'ne yönelik bombalamanın akşamında, üç ayrı ilde beş ayrı AKP binasının bombalanması eylemleri FESK tarafından üstlenildi. FESK, 16 Ekim günü basına e-posta yoluyla yaptığı açıklamada, AKP binalarına yönelik bombalamaların Irak'a asker gönderme kararına bir yanıt olduğunu belirtti.

FESK'in 23 Numaralı açıklamasında, "AKP'nin ABD yanında işgale katılma kararına karşı 14 Ekim akşamı Ankara, İstanbul, İzmir il ve ilçe binalarını bombalayarak Irak'ın ezilenleriyle aynı düşünüş ve duygudaşlığı eylemde somutladık" ifadesi yer aldı. Açıklama, "İşgalcilere ve suç ortaklarına karşı ezilenlerin zoru meşrudur. Ortadoğu halkları direnecek ve kazanacaktır" cümleleriyle son buldu.

FESK, Ankara, İstanbul ve İzmir'de işgale açık destek veren kurumlar olan Dışişleri Bakanlığı, MÜSİAD, İSO (İstanbul Sanayi Odası) ve Türk Amerikan Derneği'nin bombalanmasını da üstlendi. 17 Ekim günü akşam saatlerinde Ankara'da, Dışişleri Bakanlığı'nın ek binasında, hemen ardından, aynı cadde üzerindeki MÜSİAD Temsilciliği önünde patlamalar gerçekleşti. İstanbul'da da, Beyoğlu'nda bulunan İSO binası bombalandı. İzmir'de ise, Alsancak'ta bulunan Türk Amerikan Derneği önünde bir patlama meydana geldi.

FESK, basına gönderdiği 24 Numaralı açıklamasında da, "ABD emperyalistlerinin Irak'ı işgaline çanak tutarak soygun ve talanda pay kapmaya çalışan MÜSİAD'ı ve İSO'nun Ankara ve İstanbul binalarını, tezkere çıkararak işgale askeri kuvvetle katılmak için çırpınan Türk Dışişleri'nin Ankara'daki binasını ve İzmir'deki Türk Amerikan Derneği'ni 17 Ekim 2003 akşamı bombalayarak, Ortadoğu'nun ezilenlerinin öfkesini haykırdık" denilerek Ankara, İstanbul ve İzmir'de aynı saatlerde gerçekleşen bombalama eylemleri üstlenildi. FESK'in açıklamasında, "Ortadoğu'nun ezilenleri savaşacak ve kazanacak. İşgalciler ve uşakları ezilenlerin şiddetinden, öfkesinden kurtulamayacaklardır" denildi.