İŞÇİ SINIFI ÖZELLEŞTİRME SALDIRISINA KARŞI DİRENİYOR
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Neoliberal dayatmaların bir parçası olan özelleştirme saldırısı Türkiye ve Kuzey Kürdistan'ın dört bir yanında devam ediyor. Emperyalizmin hizmetinde olan işbirlikçi AKP hükümeti, IMF, Dünya Bankası gibi sermayenin uluslararası kurumlarının istekleri doğrultusunda ülkedeki tüm kamu işletmelerini satılığa çıkarmış bulunuyor. AKP hükümeti ve sermaye, bugüne kadar olanlardan farklı olarak ormanları, lojmanları, sosyal tesisleri; yani devlete ait ve para getirecek ne varsa satıyorlar. Tam bir yağma saldırısı. Galiba "yeşil sermaye" denilen sermayenin "özelleştirme" politikaları da böyleymiş. Ayrıca, bugüne kadar çeşitli özelleştirmeci hükümetlerin özelleştirmekte göze alamadıkları stratejik KİT'leri bu hükümet özelleştirmekte kararlı. Örneğin, PETKİM, TÜPRAŞ vb... Emekçi yığınlardan vergi adı altında toplanan paralarla kurulan KİT'ler, yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekilmek isteniyor. 2004 yılı bütçesini açıklayan hükümet, bütçede özelleştirmeye önemli bir yer ayırmış bulunuyor. Satılığa çıkarılan KİT'lerden TEKEL (tütün, alkol, tuz üretim ve dağıtım işletmeleri) ile TÜPRAŞ (petrol rafinerileri) PETKİM (petro-kimya sektörü) hükümetin özelleştirme proğramı içinde önemli bir yer tutuyor. Bu işletmelerin bir kısmı için teklif verme süreleri Ekim ayında dolarken, Sümerbank, Telekom, Milli Piyango, Türkşeker'in özelleştirilmesi için de hazırlıklar sürdürülüyor.

İşyerlerinin özelleştirilmesine karşı uzun süredir direnen işçilerin öfkesi gittikçe büyüyor. Yürüyüşler, mitingler, basın açıklamaları, işyeri işgalleri gibi çeşitli eylem biçimleriyle öfkelerini dile getiren ve özelleştirmeyi engellemeye çalışan işçilerin eylemlerine aileleri de katılarak destek veriyor.

Özelleştirilmesi hızlandırılan TEKEL fabrikalarında işçilerin direniş ve eylemleri yoğunlaşırken, işçilerin şiddetli tepkisi, hükümetin yanı sıra sendika ağalarını da hedef almış durumda. TEKEL işçilerinin örgütlü olduğu Türk-İş'e bağlı Tek Gıda-İş Sendikası'nın özelleştirme saldırısını püskürtecek bir mücadele çizgisine sahip olmadığını gören işçiler, bazı illerde sendikayla ilişkilerini keserken, farklı mücadele arayışlarını da sürdürüyorlar. Sendikanın oyalama taktiği ve bekleyişini hazmedemeyen işçiler, ortak mücadele yollarına başvuruyorlar. Cevizli TEKEL fabrikasında çalışan işçiler, 16 Ekim günü sendikaları Tek Gıda-İş Genel Merkezini basarak, özelleştirmelere karşı diğer sendikalarla ortak mücadele etmeleri için sendika yöneticilerini uyardılar.

İktidar partisi AKP binaları önlerinde protestolarını yükselten işçiler, 21 Ekim günü AKP İstanbul il binası önünde bir eylem gerçekleştirdiler. Sümerbank işçilerinin de katıldığı eylemde, polis barikatlarına karşı direnişi değil, teslimiyeti seçen sendika ağaları işçilerden dayak yedi. Eyleme katılmak için İstanbul'un Anadolu yakasından yola çıkan Cevizli TEKEL işçileri, 2. Boğaz köprüsü girişinde polis tarafından durduruldular ve eyleme katılmaları engellendi. Köprü girişinde uzun süre bekleyen ve eylem yerine gitmekte ısrar eden işçileri fabrikaya dönmeleri yönünde ikna etmeye çalışan sendika yöneticileri, işçilerin tepkisiyle karşılaştılar. İşçiler, uyarılarını dikkate almayan sendikacıları dövdüler ve sendikacılar da çareyi kaçmakta buldular.

Eylem boyunca "birleşen işçiler yenilmezler", "genel grev genel direniş", Sümerbank TEKEL omuz omuza", "kahrolsun sendika ağaları", "birlik mücadele zafer" sloganları atıldı.

Sendika yöneticilerinin şimdiye kadarki sınıf dışı, burjuva teslimiyetçi ideolojik yaklaşımları ve pratikleriyle özelleştirme saldırısını durduramayacağını gören değişik işkollarındaki işçiler, Sümerbank, Seydişehir Alüminyum Tesisleri'nde olduğu gibi, özelleştirmeden etkilenecek tüm kesimleri, özelleştirme saldırısına karşı birleştiren adımlar ve eylemler örgütlüyor. MLKP, işçilerin "işyerlerimize sahip çıkalım" talebini destekliyor.

Partimiz MLKP, burjuvazinin özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, örgütsüzleştirme ve işten atma saldırılarının püskürtülebilmesi için, işçi sınıfının, bir taraftan sendika ağalarının sendikal bürokrasisini aşarak sendikalarını sınıf sendikacılığı temelinde örgütlemeleri ve diğer taraftan tekil ve yerel eylemlerini birleş-tirerek genel grev genel direniş kanalına akıtılması gerektiği bilincini işçilere taşımaya devam ediyor. İşçi sınıfının bu mücadelesi, onun tam kurtuluşu için kapitalizmin yıkılarak, sosyalizmin kurulması perspektifiyle yürütülmektedir ve yürütülecektir.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

İŞÇİ SINIFI ÖZELLEŞTİRME SALDIRISINA KARŞI DİRENİYOR
fc Share on Twitter
 

Neoliberal dayatmaların bir parçası olan özelleştirme saldırısı Türkiye ve Kuzey Kürdistan'ın dört bir yanında devam ediyor. Emperyalizmin hizmetinde olan işbirlikçi AKP hükümeti, IMF, Dünya Bankası gibi sermayenin uluslararası kurumlarının istekleri doğrultusunda ülkedeki tüm kamu işletmelerini satılığa çıkarmış bulunuyor. AKP hükümeti ve sermaye, bugüne kadar olanlardan farklı olarak ormanları, lojmanları, sosyal tesisleri; yani devlete ait ve para getirecek ne varsa satıyorlar. Tam bir yağma saldırısı. Galiba "yeşil sermaye" denilen sermayenin "özelleştirme" politikaları da böyleymiş. Ayrıca, bugüne kadar çeşitli özelleştirmeci hükümetlerin özelleştirmekte göze alamadıkları stratejik KİT'leri bu hükümet özelleştirmekte kararlı. Örneğin, PETKİM, TÜPRAŞ vb... Emekçi yığınlardan vergi adı altında toplanan paralarla kurulan KİT'ler, yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekilmek isteniyor. 2004 yılı bütçesini açıklayan hükümet, bütçede özelleştirmeye önemli bir yer ayırmış bulunuyor. Satılığa çıkarılan KİT'lerden TEKEL (tütün, alkol, tuz üretim ve dağıtım işletmeleri) ile TÜPRAŞ (petrol rafinerileri) PETKİM (petro-kimya sektörü) hükümetin özelleştirme proğramı içinde önemli bir yer tutuyor. Bu işletmelerin bir kısmı için teklif verme süreleri Ekim ayında dolarken, Sümerbank, Telekom, Milli Piyango, Türkşeker'in özelleştirilmesi için de hazırlıklar sürdürülüyor.

İşyerlerinin özelleştirilmesine karşı uzun süredir direnen işçilerin öfkesi gittikçe büyüyor. Yürüyüşler, mitingler, basın açıklamaları, işyeri işgalleri gibi çeşitli eylem biçimleriyle öfkelerini dile getiren ve özelleştirmeyi engellemeye çalışan işçilerin eylemlerine aileleri de katılarak destek veriyor.

Özelleştirilmesi hızlandırılan TEKEL fabrikalarında işçilerin direniş ve eylemleri yoğunlaşırken, işçilerin şiddetli tepkisi, hükümetin yanı sıra sendika ağalarını da hedef almış durumda. TEKEL işçilerinin örgütlü olduğu Türk-İş'e bağlı Tek Gıda-İş Sendikası'nın özelleştirme saldırısını püskürtecek bir mücadele çizgisine sahip olmadığını gören işçiler, bazı illerde sendikayla ilişkilerini keserken, farklı mücadele arayışlarını da sürdürüyorlar. Sendikanın oyalama taktiği ve bekleyişini hazmedemeyen işçiler, ortak mücadele yollarına başvuruyorlar. Cevizli TEKEL fabrikasında çalışan işçiler, 16 Ekim günü sendikaları Tek Gıda-İş Genel Merkezini basarak, özelleştirmelere karşı diğer sendikalarla ortak mücadele etmeleri için sendika yöneticilerini uyardılar.

İktidar partisi AKP binaları önlerinde protestolarını yükselten işçiler, 21 Ekim günü AKP İstanbul il binası önünde bir eylem gerçekleştirdiler. Sümerbank işçilerinin de katıldığı eylemde, polis barikatlarına karşı direnişi değil, teslimiyeti seçen sendika ağaları işçilerden dayak yedi. Eyleme katılmak için İstanbul'un Anadolu yakasından yola çıkan Cevizli TEKEL işçileri, 2. Boğaz köprüsü girişinde polis tarafından durduruldular ve eyleme katılmaları engellendi. Köprü girişinde uzun süre bekleyen ve eylem yerine gitmekte ısrar eden işçileri fabrikaya dönmeleri yönünde ikna etmeye çalışan sendika yöneticileri, işçilerin tepkisiyle karşılaştılar. İşçiler, uyarılarını dikkate almayan sendikacıları dövdüler ve sendikacılar da çareyi kaçmakta buldular.

Eylem boyunca "birleşen işçiler yenilmezler", "genel grev genel direniş", Sümerbank TEKEL omuz omuza", "kahrolsun sendika ağaları", "birlik mücadele zafer" sloganları atıldı.

Sendika yöneticilerinin şimdiye kadarki sınıf dışı, burjuva teslimiyetçi ideolojik yaklaşımları ve pratikleriyle özelleştirme saldırısını durduramayacağını gören değişik işkollarındaki işçiler, Sümerbank, Seydişehir Alüminyum Tesisleri'nde olduğu gibi, özelleştirmeden etkilenecek tüm kesimleri, özelleştirme saldırısına karşı birleştiren adımlar ve eylemler örgütlüyor. MLKP, işçilerin "işyerlerimize sahip çıkalım" talebini destekliyor.

Partimiz MLKP, burjuvazinin özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, örgütsüzleştirme ve işten atma saldırılarının püskürtülebilmesi için, işçi sınıfının, bir taraftan sendika ağalarının sendikal bürokrasisini aşarak sendikalarını sınıf sendikacılığı temelinde örgütlemeleri ve diğer taraftan tekil ve yerel eylemlerini birleş-tirerek genel grev genel direniş kanalına akıtılması gerektiği bilincini işçilere taşımaya devam ediyor. İşçi sınıfının bu mücadelesi, onun tam kurtuluşu için kapitalizmin yıkılarak, sosyalizmin kurulması perspektifiyle yürütülmektedir ve yürütülecektir.