IRAK'TA BARBARLIK, VAHŞET VE DİRENİŞ
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

ABD emperyalizmi, Irak'ta halkın büyüyen ve derinleşen direnişi karşısında tam bir yenilgi korkusu ve paniği içinde. Çözümsüzlüğe ve belirsizliğe yuvarlandıkça kuduruyor.

Kendi onuruna, ülkesine, kültürüne, ulusal değerlerine ve zenginlik kaynaklarına sahip çıkan Arap halkını katlediyor, çocuk, yaşlı ve kadın demeden gözaltına alıyor, tutukluyor ve insanlık dışı işkencelere tabi tutuyor.

ABD emperyalistleri hem dünyanın çeşitli ülkeleri için "insan hakları" raporları hazırlıyor, hem de insanlığın nefretle izlediği işkence yöntemleri ve uygulamalarına başvuruyor. Hem S. Hüseyin'i savaş suçlusu olarak yargılamak istiyor, hem de resimlerdeki işkenceciler dahil "ABD vatandaşlarının savaş suçlusu olarak yargılanmayacakları"nı açıklıyor. Hem Irak'ta "kimyasal silah arıyor, bulamıyor", hem de kendisi kimyasal silah üretiyor, satıyor ve kullanıyor.

ABD emperyalizmi, tarihin insani, ahlaki ve hukuki değerlerinden yoksun olarak; sömürgecilik ve militarizmin tarihinin gerici deney ve yöntemlerini kullanarak kapitalist barbarlık ve vahşetin bütün örneklerini sergiliyor

ABD'nin, her türlü uluslararası norm, kural, anlaşma ve sözleşmeleri bir yana bırakarak, sivil halkı katletmesi, işkence uygulaması, Baas rejiminin generallerini askeri görevlere çağırması; İspanya ve başka ülkelerin Irak'taki askerlerini geri çekmesi, aslında Irak halkının savaşı ve direniş karşısında işgalcilerin gerileyişi ve yenilgi korkusu içine girmelerinin başlıca işaretleridir.

Irak'ta halkın savaşı ve direnişi, ABD saldırganlığı, işgali ve sömürgeci yönetimine yönelik esaslı bir tokattır. Irak, bütün dünya halkları, mazlumları ve ezilenleri adına direniyor. ABD'nin stratejik hedeflerine bağlı yönelimlerini, bölgesel projeler ve sömürgeci politikalarının uygulanmasını bozuyor, engel-liyor ve geçersiz kılıyor. Irak'ta güdük antiemperyalist mücadele ve işgal karşıtı direniş, ABD saldırganlığı karşısında geriletici ve caydırıcı rol oynuyor. Bu du-rum, dünya işçi sınıfı ve halklarına büyük manevi ve moral destek vermektedir.

Ne var ki, ABD barbarlığı ve vahşeti karşısında dünya hala susuyor ve olanı biteni izliyor. Irak direnişine siyasal ve enternasyonal bir destek sunulamıyor. Dünyada ve Avrupa'da aydınlar, demokratik kitle örgütleri, antiemperyalistler, savaş karşıtları, insan hakları savunucuları, sosyalist ve sol partiler, şovenizm ve emperyalist ideolojik kuşatmanın uyuşturucu etkisi altındalar. Bu durum, sadece tarihsel ve siyasal görevler karşısındaki bir atalete işaret etmiyor, aynı zamanda insanlığı karanlık bir gelecek tehlikesine terketmek, işçi sınıfı ve emekçilerin kendi demokratik, siyasal ve ekonomik kazanımlarını elde tutamamaları gibi sonuçlara da işaret ediyor.

Dünyanın komünist ve devrimci partileri, antiemperyalistleri, demokratları ve savaş karşıtlarının önünde iki temel görev vardır. İlki ideolojik mücadeledir. Emperyalist burjuvazinin dünya çapında yaratmış olduğu ideolojik yanılsama, çarpıtma ve yönlendirme propagandalarına, psikolojik savaş yöntemlerine karşı bir ideolojik mücadelenin yürütülmesi kaçınılmazdır. Emperyalizmin ideologları, Irak direnişini "islam radikalizm", islam terörizm, "medeniyetler savaşı" demagojileriyle silik ve gerici göstermektedirler. Oysa her günün gerçekleri başka söylüyor. Emperyalizm ve ABD'nin militarizmi, saldırganlığı, sömürgeciliği ve hegemonya savaşı, her gün yaşanan olgularıyla gösterilirse, ABD ve AB emperyalizminin iç gericiliği örgütleme politikaları ortaya serilirse; ABD'nin Irak'a barış, refah ve demokrasi değil, katliam, gözaltı, işkence, ulusal onursuzluk ve aşağılama, etnik ve mezhepsel çatışmalar götürdüğü açıklanırsa bu görev fazlasıyla yerine getirilir.

Emperyalizmin dünya gericiliğinin merkezi olduğu, siyasal gericiliğe tekabül ettiği; emperyalist savaşlar, işsizlik, kriz, faşizm ve şovenizmin kaynağı olduğu izah edilirse bu görev yerine getirilmiş olur.

İkincisi ise siyasal görevdir. Büyük insanlık Irak'taki barbarlık ve vahşeti daha fazla seyredemez. Onların onuru, vicdanı ve sesi devrimci siyasal güçler bu görevden kaçınamazlar. Devrimci ve komünist partiler, savaş karşıtı platformlar, insan hakları örgütleri, işçi sınıfı ve emekçilerin kitle örgütleri, bu insanlık suçuna ortak olamazlar. Siyasal eylem ve etkinliklerle, iş bırakma ve açıklamalarla Irak direnişi desteklemeli, emperyalist vahşet lanetlemelidirler!

MLKP, bölgede işçi sınıfı, emekçiler ve ezilenlerin siyasal öncülerinden biri olarak, bu siyasal mücadeleyi büyütmek ve geliştirmek görevine bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da öncü müdahale tarzı ve sorumluluğuyla hazırdır.

Her geçen gün gösteriyor ki, partimizin uzun zamandan beridir çağrısını yaptığı bir "Ortadoğu Konferansı" bölgede ortak mücadelenin yakıcı bir ihtiyacıdır. Bu Konferans, ancak bölgenin ilerici, devrimci ve komünist partilerinden hiç olmazsa önemli bir grubunun "ortak irade"sinin ürünü olabilirse bölgesel birleşik bir mücadele geliştirmenin ilk adımlarından biri yapılabilir.

MLKP, aynı zamanda Avrupa'da başta Ortadoğu'nun devrimci ve antiemperyalist partileri gelmek üzere, bütün devrimci ve komünist güçlerin Irak direnişine destek temelinde etkin ve birleşik bir siyasal müdahale geliştirmelerini, "Irak'ta Direnişi Destekleme, Vahşeti Lanetleme" siyasal pratiğini hazırlama, örgütleme ve ilerletmeyi günün devrimci görevi saymaktadır.

Irak halkı kazanacak, işgalciler kovulacak!

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

IRAK'TA BARBARLIK, VAHŞET VE DİRENİŞ
fc Share on Twitter
 

ABD emperyalizmi, Irak'ta halkın büyüyen ve derinleşen direnişi karşısında tam bir yenilgi korkusu ve paniği içinde. Çözümsüzlüğe ve belirsizliğe yuvarlandıkça kuduruyor.

Kendi onuruna, ülkesine, kültürüne, ulusal değerlerine ve zenginlik kaynaklarına sahip çıkan Arap halkını katlediyor, çocuk, yaşlı ve kadın demeden gözaltına alıyor, tutukluyor ve insanlık dışı işkencelere tabi tutuyor.

ABD emperyalistleri hem dünyanın çeşitli ülkeleri için "insan hakları" raporları hazırlıyor, hem de insanlığın nefretle izlediği işkence yöntemleri ve uygulamalarına başvuruyor. Hem S. Hüseyin'i savaş suçlusu olarak yargılamak istiyor, hem de resimlerdeki işkenceciler dahil "ABD vatandaşlarının savaş suçlusu olarak yargılanmayacakları"nı açıklıyor. Hem Irak'ta "kimyasal silah arıyor, bulamıyor", hem de kendisi kimyasal silah üretiyor, satıyor ve kullanıyor.

ABD emperyalizmi, tarihin insani, ahlaki ve hukuki değerlerinden yoksun olarak; sömürgecilik ve militarizmin tarihinin gerici deney ve yöntemlerini kullanarak kapitalist barbarlık ve vahşetin bütün örneklerini sergiliyor

ABD'nin, her türlü uluslararası norm, kural, anlaşma ve sözleşmeleri bir yana bırakarak, sivil halkı katletmesi, işkence uygulaması, Baas rejiminin generallerini askeri görevlere çağırması; İspanya ve başka ülkelerin Irak'taki askerlerini geri çekmesi, aslında Irak halkının savaşı ve direniş karşısında işgalcilerin gerileyişi ve yenilgi korkusu içine girmelerinin başlıca işaretleridir.

Irak'ta halkın savaşı ve direnişi, ABD saldırganlığı, işgali ve sömürgeci yönetimine yönelik esaslı bir tokattır. Irak, bütün dünya halkları, mazlumları ve ezilenleri adına direniyor. ABD'nin stratejik hedeflerine bağlı yönelimlerini, bölgesel projeler ve sömürgeci politikalarının uygulanmasını bozuyor, engel-liyor ve geçersiz kılıyor. Irak'ta güdük antiemperyalist mücadele ve işgal karşıtı direniş, ABD saldırganlığı karşısında geriletici ve caydırıcı rol oynuyor. Bu du-rum, dünya işçi sınıfı ve halklarına büyük manevi ve moral destek vermektedir.

Ne var ki, ABD barbarlığı ve vahşeti karşısında dünya hala susuyor ve olanı biteni izliyor. Irak direnişine siyasal ve enternasyonal bir destek sunulamıyor. Dünyada ve Avrupa'da aydınlar, demokratik kitle örgütleri, antiemperyalistler, savaş karşıtları, insan hakları savunucuları, sosyalist ve sol partiler, şovenizm ve emperyalist ideolojik kuşatmanın uyuşturucu etkisi altındalar. Bu durum, sadece tarihsel ve siyasal görevler karşısındaki bir atalete işaret etmiyor, aynı zamanda insanlığı karanlık bir gelecek tehlikesine terketmek, işçi sınıfı ve emekçilerin kendi demokratik, siyasal ve ekonomik kazanımlarını elde tutamamaları gibi sonuçlara da işaret ediyor.

Dünyanın komünist ve devrimci partileri, antiemperyalistleri, demokratları ve savaş karşıtlarının önünde iki temel görev vardır. İlki ideolojik mücadeledir. Emperyalist burjuvazinin dünya çapında yaratmış olduğu ideolojik yanılsama, çarpıtma ve yönlendirme propagandalarına, psikolojik savaş yöntemlerine karşı bir ideolojik mücadelenin yürütülmesi kaçınılmazdır. Emperyalizmin ideologları, Irak direnişini "islam radikalizm", islam terörizm, "medeniyetler savaşı" demagojileriyle silik ve gerici göstermektedirler. Oysa her günün gerçekleri başka söylüyor. Emperyalizm ve ABD'nin militarizmi, saldırganlığı, sömürgeciliği ve hegemonya savaşı, her gün yaşanan olgularıyla gösterilirse, ABD ve AB emperyalizminin iç gericiliği örgütleme politikaları ortaya serilirse; ABD'nin Irak'a barış, refah ve demokrasi değil, katliam, gözaltı, işkence, ulusal onursuzluk ve aşağılama, etnik ve mezhepsel çatışmalar götürdüğü açıklanırsa bu görev fazlasıyla yerine getirilir.

Emperyalizmin dünya gericiliğinin merkezi olduğu, siyasal gericiliğe tekabül ettiği; emperyalist savaşlar, işsizlik, kriz, faşizm ve şovenizmin kaynağı olduğu izah edilirse bu görev yerine getirilmiş olur.

İkincisi ise siyasal görevdir. Büyük insanlık Irak'taki barbarlık ve vahşeti daha fazla seyredemez. Onların onuru, vicdanı ve sesi devrimci siyasal güçler bu görevden kaçınamazlar. Devrimci ve komünist partiler, savaş karşıtı platformlar, insan hakları örgütleri, işçi sınıfı ve emekçilerin kitle örgütleri, bu insanlık suçuna ortak olamazlar. Siyasal eylem ve etkinliklerle, iş bırakma ve açıklamalarla Irak direnişi desteklemeli, emperyalist vahşet lanetlemelidirler!

MLKP, bölgede işçi sınıfı, emekçiler ve ezilenlerin siyasal öncülerinden biri olarak, bu siyasal mücadeleyi büyütmek ve geliştirmek görevine bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da öncü müdahale tarzı ve sorumluluğuyla hazırdır.

Her geçen gün gösteriyor ki, partimizin uzun zamandan beridir çağrısını yaptığı bir "Ortadoğu Konferansı" bölgede ortak mücadelenin yakıcı bir ihtiyacıdır. Bu Konferans, ancak bölgenin ilerici, devrimci ve komünist partilerinden hiç olmazsa önemli bir grubunun "ortak irade"sinin ürünü olabilirse bölgesel birleşik bir mücadele geliştirmenin ilk adımlarından biri yapılabilir.

MLKP, aynı zamanda Avrupa'da başta Ortadoğu'nun devrimci ve antiemperyalist partileri gelmek üzere, bütün devrimci ve komünist güçlerin Irak direnişine destek temelinde etkin ve birleşik bir siyasal müdahale geliştirmelerini, "Irak'ta Direnişi Destekleme, Vahşeti Lanetleme" siyasal pratiğini hazırlama, örgütleme ve ilerletmeyi günün devrimci görevi saymaktadır.

Irak halkı kazanacak, işgalciler kovulacak!