KIBRISTA REFERANDUM SONUÇLARI NEYİ GÖSTERİYOR?
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Beklenen referandum 24 Nisanda yapıldı ve sonuçlar alındı. Kıbrıs Türk kesimi Annan Planı'na evet derken Kıbrıs Rum kesimi bu planı reddetti. Türk kesimi yüzde 64.9 oranında 'evet', yüzde 35.1 oranında 'hayır', Rum kesimi yüzde 75.8 oranında 'hayır', yüzde 24.2 oranında 'evet' dedi. Referanduma ilginin zayıf olduğu da söylenemez. Kuzey'de katılım yüzde 84.35 oranında ve Güney'de de yüzde 96.53 oranında oldu. Anlaşılan o ki her iki kesimden halk, Adada belli bir çözümün gerçekleşmesine ilgi göstermiştir. Ama ortaya çıkan sonuç, istenilen veya olması gereken çözümden oldukça uzaktır.

Amerikan emperyalizmi ve AB, Kıbrıs adasının geleceğine ipotek koymuşlar ve Adanın ortak hegemon alan olarak kullanılması için uzlaşmışlardı. Annan Planı bu uzlaşmanın ifadesiydi. Bu plan bir dayatmaydı. Ve Kıbrıs halkları bu dayatma karşısında "evet" veya "hayır" demek zorunda bırakılmışlardı. Onlar da "evet" ve "hayır" dediler; bu plan, Kıbrıs haklarına nasıl birleşmek istediklerini, kendi kaderlerini nasıl tayin etmek istediklerini, birleşik Kıbrıs'ı nasıl kurmak istediklerini sormuyordu. Tam tersine, Amerikan emperyalizmiyle AB emperyalistlerinin çıkarlarını dengeliyor ve bu çıkarları Kıbrıs halklarına onaylatmayı ön görüyordu. Bu anlamda Annan Planı temelinde Adada emperyalist "barış" çabası sonuçsuz kalmıştır. Ama yeni durum; Rum kesiminin "hayır"ı ve Türk kesiminin "evet"i, Kıbrıs üzerine rekabetin yeni koşullar altında sürdürüleceğini göstermektedir.

Taraflar ne istiyorlardı ve ne elde ettiler?

Kıbrıs topunu sürekli birbirine atarak, Kıbrıs sorununu çözümsüzleştirenler, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından önce ABD, SB, kısmen AB, Türkiye ve Yunanistan'dı. BM ise rekabetin sürdürüldüğü esas kürsüydü. Dağılmasından sonra Sovyetler Birliği saf dışı kaldı ve geriye kalan aktörler Kıbrıs sorunu ile "ilgili" olmaya devam ettiler. Nihayetinde Annan Planı çerçevesinde anlaştılar. Ama bu sefer Rusya gündeme girdi ve Annan Planı'nın kabulü için önemli bir rol oynayan BM onamasını reddetti. Bu ret, referandumun sonucunu etkilemiştir. Dolayısıyla ne ABD ve ne de AB Kıbrıs'ta, Annan Planı çerçevesinde ulaşmak istediklerine ulaşamamışlardır.

Yunanistan, Kıbrıs'ın tamamını AB şemsiyesi altında yutma planını gerçekleştirememiştir.

Türkiye, referandum sonucunda, taksim politikasının gerçekleştirmek için güçlü olanaklar elde etmiştir. Daha şimdiden, Kıbrıs Türk kesimi devlet olarak tanınmalıdır anlayışını güçlü bir şekilde dillendirilmesi ve ABD ve AB'nin Türk kesimine uygulanan ambargoyu kaldırma, temsilcilikler açma açıklamaları ile referandum sonucunu kendi politikası doğrultusunda kullanmaya çalışıyor.

Sonuç itibariyle; referandumun bu sonucu en çok Amerikan emperyalizminin ve statükonun işine yarayabilir. Amerikan emperyalizmi, Türk kesimi üzerinden doğrudan ve Rum kesimi üzerinden de dolaylı olarak ada üzerinde hakimiyetini devam ettirebilir. Yeşil Hattı "sınır" olarak görmeye başlayan AB'nin ise hakimiyeti Güney ile sınırlı kalabilir.

Açık ki referandum, Kıbrıs üzerine planlarda ve politikalarda bir milat olacaktır; referandum sonrası, referandum öncesine benzemeyecektir. Hakim güçlerin anlayışları değişmedi. Ama değişmeyen anlayışların eski politikalarla gerçekleştirilme olanağı kalmadı. Referandum sonucu, yeni politikalara maddi zemin oluşturdu. Referandum, aynı zamanda her iki kesimden halkların birbirlerini daha iyi tanıma ve güven ilişkileri geliştirme olanağını sağlayan açılımların maddi temelini de oluşturdu.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

KIBRISTA REFERANDUM SONUÇLARI NEYİ GÖSTERİYOR?
fc Share on Twitter
 

Beklenen referandum 24 Nisanda yapıldı ve sonuçlar alındı. Kıbrıs Türk kesimi Annan Planı'na evet derken Kıbrıs Rum kesimi bu planı reddetti. Türk kesimi yüzde 64.9 oranında 'evet', yüzde 35.1 oranında 'hayır', Rum kesimi yüzde 75.8 oranında 'hayır', yüzde 24.2 oranında 'evet' dedi. Referanduma ilginin zayıf olduğu da söylenemez. Kuzey'de katılım yüzde 84.35 oranında ve Güney'de de yüzde 96.53 oranında oldu. Anlaşılan o ki her iki kesimden halk, Adada belli bir çözümün gerçekleşmesine ilgi göstermiştir. Ama ortaya çıkan sonuç, istenilen veya olması gereken çözümden oldukça uzaktır.

Amerikan emperyalizmi ve AB, Kıbrıs adasının geleceğine ipotek koymuşlar ve Adanın ortak hegemon alan olarak kullanılması için uzlaşmışlardı. Annan Planı bu uzlaşmanın ifadesiydi. Bu plan bir dayatmaydı. Ve Kıbrıs halkları bu dayatma karşısında "evet" veya "hayır" demek zorunda bırakılmışlardı. Onlar da "evet" ve "hayır" dediler; bu plan, Kıbrıs haklarına nasıl birleşmek istediklerini, kendi kaderlerini nasıl tayin etmek istediklerini, birleşik Kıbrıs'ı nasıl kurmak istediklerini sormuyordu. Tam tersine, Amerikan emperyalizmiyle AB emperyalistlerinin çıkarlarını dengeliyor ve bu çıkarları Kıbrıs halklarına onaylatmayı ön görüyordu. Bu anlamda Annan Planı temelinde Adada emperyalist "barış" çabası sonuçsuz kalmıştır. Ama yeni durum; Rum kesiminin "hayır"ı ve Türk kesiminin "evet"i, Kıbrıs üzerine rekabetin yeni koşullar altında sürdürüleceğini göstermektedir.

Taraflar ne istiyorlardı ve ne elde ettiler?

Kıbrıs topunu sürekli birbirine atarak, Kıbrıs sorununu çözümsüzleştirenler, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından önce ABD, SB, kısmen AB, Türkiye ve Yunanistan'dı. BM ise rekabetin sürdürüldüğü esas kürsüydü. Dağılmasından sonra Sovyetler Birliği saf dışı kaldı ve geriye kalan aktörler Kıbrıs sorunu ile "ilgili" olmaya devam ettiler. Nihayetinde Annan Planı çerçevesinde anlaştılar. Ama bu sefer Rusya gündeme girdi ve Annan Planı'nın kabulü için önemli bir rol oynayan BM onamasını reddetti. Bu ret, referandumun sonucunu etkilemiştir. Dolayısıyla ne ABD ve ne de AB Kıbrıs'ta, Annan Planı çerçevesinde ulaşmak istediklerine ulaşamamışlardır.

Yunanistan, Kıbrıs'ın tamamını AB şemsiyesi altında yutma planını gerçekleştirememiştir.

Türkiye, referandum sonucunda, taksim politikasının gerçekleştirmek için güçlü olanaklar elde etmiştir. Daha şimdiden, Kıbrıs Türk kesimi devlet olarak tanınmalıdır anlayışını güçlü bir şekilde dillendirilmesi ve ABD ve AB'nin Türk kesimine uygulanan ambargoyu kaldırma, temsilcilikler açma açıklamaları ile referandum sonucunu kendi politikası doğrultusunda kullanmaya çalışıyor.

Sonuç itibariyle; referandumun bu sonucu en çok Amerikan emperyalizminin ve statükonun işine yarayabilir. Amerikan emperyalizmi, Türk kesimi üzerinden doğrudan ve Rum kesimi üzerinden de dolaylı olarak ada üzerinde hakimiyetini devam ettirebilir. Yeşil Hattı "sınır" olarak görmeye başlayan AB'nin ise hakimiyeti Güney ile sınırlı kalabilir.

Açık ki referandum, Kıbrıs üzerine planlarda ve politikalarda bir milat olacaktır; referandum sonrası, referandum öncesine benzemeyecektir. Hakim güçlerin anlayışları değişmedi. Ama değişmeyen anlayışların eski politikalarla gerçekleştirilme olanağı kalmadı. Referandum sonucu, yeni politikalara maddi zemin oluşturdu. Referandum, aynı zamanda her iki kesimden halkların birbirlerini daha iyi tanıma ve güven ilişkileri geliştirme olanağını sağlayan açılımların maddi temelini de oluşturdu.