10. YILINDA MLKP
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Türkiye ve Kuzey Kürdistan proletaryasının siyasi kurmayı MLKP, 10. kuruluş yıldönümünü "önder partiye geçiş" şiarıyla kutlamaya başladı. 10. yıldönümü çalışmaları ve etkinliklerini kitlelerle bulaşma, kitleleri devrimci siyasallaştırma hedefine bağlı yürütmeye çalışıyor.

MLKP, her komünist parti gibi, bu tarihini, yaşadığı coğrafyanın siyasal koşulları altında ve gerçek ilişkiler üzerinde gerçekleştirdi. Bu tarihsel süreç, MLKP'nin kendisini ürettiği, yeniden oluşturduğu; siyasal ve örgütsel ana çizgilerini derinleştirip belirginleştirdiği, özgünlüklerini ortaya çıkardığı bir süreç oldu. MLKP, kendi öncesi devrimci değer, gelenek ve kazanımların sürekliliğine dayandığı gibi, rutin ve devrimci kendiliğindencilikle karakterize olan geleneksel çalışma tarzı ve politik mücadele anlayışından devrimci kopuşlar ve sıçramalar gerçekleştirme anlamına gelir.

10. Yılda yapı yükseliyor. Bu yapı, başta şehitlerimiz gelmek üzere canfeda, kan ve ter pahasına bir mücadele sayesinde başarıldı. Bu yapıda '96 ölüm orucu direnişinde şehit düşen MK üyemiz Hüseyin Demircioğlu'nun "ilk ben olmalıyım" diyerek öne çıkması, Süleyman Yeter yoldaşın faşist Türk rejiminin partimiz ve devrimci harekete yönelik siyasi, ideolojik ve örgütsel kuşatması ve tasfiyeciliği karşısında devrimci iradeyi kuşanarak canlı barikat olması ve kendisini feda etmesi, devrimle karşıdevrimci iradenin sert çatışmasının bir anında Hasan Ocak yoldaşın ölüme meydan okuması, ezilenlerin öfkesi ve bilincini taşıyan Şengül Boran yoldaşın devrimci iradesi ve cüreti, büyük ölüm orucu direnişinin dışarıdaki siperini ölümüne savunan Tuncay Yıldırım yoldaşın eylemi ve diğer yoldaşların devrimci pratikleri ve emekleri şüphesiz ki en başta gelir ve partimizin harcında silinemez izleri vardır. Şan olsun parti şehitlerimize!

MLKP'nin düşünsel ve pratik eylemi, onun daha komünistlerin birliği çalışmaları dönemi ve kuruluş yılında ortaya koyduğu devrimci irade tarafından belirlendi, temelleri atıldı.

'90'larda Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da MLKP'de somutlanan komünistlerin birliği pratiği, bir tesadüf değildi. Aksine işçi sınıfı mücadelesinin zorunlu ihtiyaçları ve görevlerinden hareket eden komünist kadroların bilinçli, iradi ve planlı çalışmalarının bir ürünüydü. Devrimci iradenin değiştirici ve sonuç alıcı özelliği, komünistlerin birliği çalışmalarının başarıya ulaşmasıyla test edildi. Ve sonraki süreçte MLKP'nin örgütsel ve siyasal eylem çizgisinin oluşmasında önemli ve özel bir rol oynadı. MLKP, aynı zamanda toplumsal ve siyasal gelişmelerin ortaya çıkardığı bir parti oldu.

Türkiye'de 20. yüzyılın son yarısında proletarya ve halkların özgürlük ve sosyalizm mücadelesi karşısında korkuya kapılan işbirlikçi tekelci burjuvazi ve büyük toprak sahipleri, emperyalist destekli askeri faşist darbe ve cuntalarla da yönetmeye kalkıştılar. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri darbeleri bunların başında gelir.1980'de gerçekleşen askeri faşist darbeyle devrimci ve komünist hareketin binlerce kadro ve çalışanları cezaevlerine dolduruldu. Onbinlercesi gözaltına alındı ve işkenceden geçirildi. Askeri faşist diktatörlük, devrimci ve komünist hareketin zaaf ve zayıflıklarından da yararlanarak beklemediği erken ve kolay bir sonuç aldı. Devrimci hareketin faaliyeti kesintiye uğradı. Devrimci hareket, savaşmadan, teslimiyetçi bir çizgide ağır bir yenilgi aldı. Askeri faşist cunta yönetimi koşullarında işçi ve emekçi memurların alım gücü, %100 düştü. Kitle örgütleri yasaklandı ya da dağıtıldı. Bu yenilginin hem toplumsal sonuçları, hem de devrimci hareket bakımından siyasi, ideolojik, toplumsal ve manevi tahribatları hala varlığını sürdürüyor.

Sosyal emperyalist SB ve modern revizyonist D. Avrupa ülkelerinin 1989-1991 çözülmesi, sosyalist Arnavutluk'un teslim alınması; emperyalist burjuvazinin "sosyalizm yenildi" propagandaları, bu yenilginin üzerine bindi. Bu durum devrimci hareket saflarında ciddi inanç bunalımına, ideolojik ve siyasal tasfiyeci eğilimlerin gelişmesine neden oldu. Bazı küçük burjuva siyasi örgütler dağıldı, bazı devrimci ve komünist partiler ise reformist çizgiye savruldu.

Ne var ki, bu siyasal koşullar altında devrimci dinamik ve olanaklar da gelişiyordu. Ulusal devrimci PKK önderliğinde Kuzey Kürdistan'da Ağustos 1984 atılımı ile gerilla savaşı başladı. Ve bu savaş, Kürt ulusal uyanışını ve dirilişini ateşledi. Kürt ulusal kurtuluş mücadelesi, Kürt ulusal devrimi yönünde gelişme trendine girdi. Bu gelişme, Türkiye devrimci hareketi bakımından önemli manevi ve moral bir destek; tarihsel ve siyasal bir fırsat anlamına geliyordu. Kürt ulusal kurtuluş devrimi ile başlayan birleşik devri-min bütün Türkiye'ye yayılması görevi devrimci hareketin önünde duruyordu.

Batı'da devrimci bir işçi hareketinin geliştirilmesi ancak birleşik bir devrime götürebilirdi. MLKP önceli gruplarda bu düşünce doğrultusunda arayışlar yoğunlaştı.

1987 yılı ve sonrası ülkemiz, başta İstanbul olmak üzere işçi sınıfının direniş, grev ve gösterilerine sahne oldu. Sendika ve kitle örgütleri hareketlendi. Öncü işçilerin siyasal ve örgütsel arayışları yoğunlaştı. Komünist hareketin dağınık, parçalı, kendiliğindenci ve etkisiz hali bu arayışlara yanıt olamıyordu. İçinden geçilen tarihsel ve siyasal koşullar, komünistleri, bu ihtiyaç ve görevleri karşılama ve çözüm bulma arayışlarına yöneltti. Şüphesiz ki, MLKP önceli komünist grupların (TKP-ML Hareketi, TKİH, TDKİH ve TKP-ML YİO) bir tarihi vardı ve bu tarihsel süreç, onları tarihsel ve güncel siyasal görevler bakımından defalarca sınavdan geçirmişti. Parti önceli komünist gruplar, çok doğal ki, bu değerlendirmeyi yapıyorlardı.

Parti önceli komünist gruplar, 1975'ten sonra ayrı durarak, ve fakat paralel teorik, siyasi ve örgütsel bir gelişme seyri göstermişlerdi. Kısacası bu nesnel gerçeklik, komünist öncü kadroları kaçınamayacakları "komünistlerin birliği" ya da merkezileşmesi tarihsel göreviyle karşı karşıya getirmişti.

MLKP, onu oluşturan komünist grupların kendi aralarında, ve kendi içlerinde gerçekleştirdikleri tartışmaların bir ürünü olarak şekillendi. MLKP'nin kuruluşu beş yıllık bir çalışma ve tartışmaya dayanır. Süreçte sıkıntılar, dirençler ve tutuculuklar fırsat buldukça başını kaldırır. Ancak siyasal mücadelenin ihtiyacı ve dayattığı görevler, her zaman devrimci iradenin galebe çalması ve birliği başarmanın güvencesi olur. Süreç, MLKP'lileşmeye ayak uyduramayan önemsiz bazı dökülme ve dışa düşmeleri getirir. Ancak, MLKP, kendi öncesi grupların kadrolarının güçlü irade ve eylem birliğinin somutlanmış hali olarak örgütlenmesini kendi eylemi içinde tamamlar.

Türkiye'de çeşitli dönemlerde sol adı-na birlik denemeleri ve çalışmaları yapıl-dı. Ancak her biri ya daha ilk adımında ya da birlik ilanı sonrasında başarısızlıkla sonuçlandı. Yeni birlik denemeleri ve arayışlarına kalkışmak riskli bir işti. Çünkü, bu konuda (çok iyi bilinmeyen TKP'nin kuruluşu (1921) dönemi hariç) devrimci bir miras yoktu ve olası bir başarısızlık halklarımız için daha büyük güvensizlik yaratacaktı.

MLKP'yi oluşturan komünistler, bütün bu zorlukları göze alarak bir ilki başarmakla, yalnızca komünistlerin örgütsel birliğini değil, devrimci hareketin birleşik mücadelesine öncülük edebilme yetenek ve gücünü de elde edeceklerini biliyorlardı.

Komünistlerin birliği yöntemi ve çalışmalarında ilerledikçe, bunun özgünlükleri ve başarıya götüren çizgileri de ortaya çıktı.

Komünistlerin birliği bir ilke ve siyasal sorun olarak görüldü. Bir ilkeydi, çünkü, komünistlerin dağınık ve parçalı oluşu onları etkisiz ve başarısız kılıyordu. Bir siyasal sorundu, çünkü, birlik yarının değil, bugünün sorunuydu.

Örgüt kavramı ve teorisi canlı ve dinamik kavrandı. Örgüt idealize edilmedi, amaca varmak için araç görüldü. Yapılacak olanın da bu etkin ve devrimci aracın yaratılmasıydı.

Komünistlerin birliği çalışmalarında ayrılıklar değil, aynılıklar öne çıkarıldı. Çünkü direnç noktalarında küçük farklılıklar büyük ayrılıklar gibi gösterilebilme tehlikeleri taşıyordu.

Birlik tartışmalarında, örgütler değil, tek tek komünist bireyler tartıştı ve sonuca gittiler. Her komünist kolektif etkin birey olarak rolünü oynamaya çalıştı.

Birliği gerçekleştirme ve kalıcılaştırmanın temel güvencesi siyasal mücadelede atılım ve sıçramaydı. Çünkü, komünistlerin birliği siyasal mücadelenin görevleri ve ihtiyaçlarının yanıtlanması amacını taşıyordu

MLKP, bu yöntem ve özgünlüklerle kuruldu. MLKP'nin "birlik devrimi" deneyi, uluslararası komünist hare-ket için de önemli bir deney ve tecrübedir.

MLKP-K, 10 Eylül 1994 yılında öncelleri TKİH ve TKP-ML Hareketi'nin katıldığı Birlik Kongresi (Kurucu kongre) ile kuruldu (TDKİH daha önce TKİH ile birleşmişti). Program, tüzük ve temel belgeleri bu kongrede belirlendi. Ve MLKP'nin çalışmaları ve eylemi bu temel belgelere dayalı yürütüldü. 1995 baharında Gazi ayaklanması ateşinde (İstanbul'un bir emekçi semti) MLKP'nin silueti oluştu. MLKP-K, bu ayaklanmaya önderlik etti, genişletmeye ve büyütmeye çalıştı. Barikat ve sokak çatışmalarıyla kitlelerin devrimci şiddetini örgütledi. MLKP-K kurucu üyesi Gazi komutanı Hasan Ocak'ı faşist rejimin kaçırarak katletmesi aynı döneme rastladı. Hasan Ocak nezdinde yürütülen Kayıplar Kampanyası ile siyasal mücadelesinin ana çizgileri oluşmaya başladı. MLKP-K (Kuruluş), 1995'de 1. (Parti ve Birlik) Konferansı ile kendi devrimci pratiğini çözümledi ve sonuçlar çıkardı. TKP-ML (YİÖ) ile birliği gerçekleştirdi ve Partinin kuruluşunu ilan etti. Bu aynı zamanda parti düşüncesindeki mükemelliyetçi anlayış ve pratiğin özeleştirisi anlamına geliyordu.

MLKP, genç ve gelişmekte olan öncü parti şiarı ile siyasal ve toplumsal gelişmelere müdahale etti. Politik mücadele anlayışı ve pratiğinde, örgütsel çalışma esaslarında, teorik donanım ve üretimde, enternasyonal ilişki, dayanışma ve görevlerde yeni tarzı geliştirdi. Yeni tarz, süregelen statik, rutin ve kendiliğindenci tarzdan bir kopuş anlamına geldi.

Siyasal mücadelede devrimci irade, öncü müdahale ve hareket planları geliştirmek; siyasal refleks, dışa dönük politika, kapsayıcılık ve birleştiricilik, her türlü örgütleme ve mücadele aracını değerlendirme, siyasal savaşımda devrimci kitle şiddetini örgütlemek, pratik politika ve sloganlar geliştirmek, siyasal gelişmelere müdahaleyi kampanya biçiminde ele almak vb. başlıca önemli çizgileri oldu.

MLKP, örgütsel işleyiş ve çalışmasında kolektif yetenek ve güce dayandı. 10 yılda örgütlediği üç parti Kongresi, üç KGÖ (Komünist Gençlik Örgütü) Kongresi, üç parti konferansı, çeşitli kurultaylar ve bölgesel konferanslarla kolektif aklı, irade ve eylemi öne çıkardı. Sosyalist demokrasinin geliştirici ve yaratıcı sonuçlarını yaşadı. MLKP'nin yukarıdaki her platformu, onun örgütlenme ve siyasal mücadele düzeyinin yükseltilmesinde bilinç sıçraması aracı olabildi.

MLKP, Marksist Leninist teorik donanım ve üretimi, statik ve donmuş değil, canlı ve dinamik ele aldı. ML teorinin sınıf mücadelesindeki aydınlatıcı ve değiştirici gücüne inanarak bu alanda yeni çözümleme, aydınlatma ve üretme ihtiyacından hareketle önüne görevler koydu.

Proletarya enternasyonalizmi ilkesi ve anlayışın ancak somut, siyasal eylem ve örgütlenmenin konusu yapıldığı ölçüde, devrimci karşılığını bulacağına inandı, pratiğinde bunu temel aldı. Yeni bir enternasyonal ilişki tarzı ve dayanışmanın siyasal mücadele içinde geliştirilmesi gerekliliğine işaret etti. Bunu devrimci pratiğine yansıttı.

Öncü partiden önder partiye geçişin tarihsel ve siyasal görevlerini büyük bir irade ve cüretle yerine getiren MLKP, 1996 ve 1997 yıllarında karşıdevrimin saldırıları sonucu kadro ve örgüt alanında ciddi kayıplar verdi. Ve bu durum, onun siyasal iradesi ve eyleminde bir düşüşe yolaçtı. Öyle ki, 1997-2000 yılları arasında geliştirdiği siyasal ve örgütsel çizgisinde bir "kırılma" yaşadı. Dönemin önderlik yeteneği ve gücündeki zayıflık, partide idare-i maslahatçılık, bürokratizm ve devrimci kendiliğindencilik üretti. Partiyi politik edilgenliğe sürükledi.

MLKP, Nisan 2002'de gerçekleştirdiği 3. Kongre'sinde ortaya çıkardığı ortak devrimci irade, ruh ve düşünüş tarzıyla yeniden siyasal atılım ve sıçrama çizgisine girdi. 3. Kongre, MLKP'nin kendi siyasal ve örgütsel pratiğini sorguladığı, çözümlediği; devrimci eleştirinin şiddetini yükselttiği bir kongre oldu. 3. Kongresinde önderliğinin niteliğini yükselten ve güçlendiren, 3. Kongrenin iradesi ve gücünü arkasına alan MLKP'nin siyasal alandaki gelişimi ilerledi. Yürttüğü siyasal kampanyalar, sınıf mücadelesinin güncel talepleri ve ihtiyaçları karşısında geliştirdiği faaliyeti, iki seçime etkin ve başarılı katılımı ve en son Haziran 2004 İstanbul NATO zirvesine karşı mücadelede kendi önderlik yeteneği ve gücü ile güçlerini siyasal mücadeleye seferber etmenin zirvesine ulaştı.

MLKP'nin NATO'ya karşı İstanbul çıkarması, aslında kendi öncesi bütün siyasal pratiğinin bütün çizgileri ve özgünlüklerinin içerildiği ve onlara dayalı bir sıçramanın yaşandığı bir düzeydir. Yani kendisini aşmasıdır. MLKP, bunu devrimci ve ilerici güçleri NATO karşıtlığı temelinde antiemperyalist mücadeleye sürüklemesi, süreçte devrimci şiddet eylemleri dahil bütün mücadele biçimlerini değerlendirmesi, başarılı merkezi siyasal bir önderlikle her alandaki bütün güçlerini aynı hedefe yönlendirmesiyle gösterdi.

MLKP, 10. yılda gelişmesininin yeni dönemini "önder partiye geçiş" biçiminde tanımlıyor. Şüphesiz ki, öncü bir parti ile önder bir parti kendi eylemini iç içe geçen bir sürecin görevlerine dayandırır. Ancak öncü parti, kendi güçlerini siyasal mücadeleye hazırlama, harekete geçirme, örgütleme ve öncü müdahalelere yönlendirmeyi; önder parti ise ulaştığı yetenek ve nitelik düzeyi koruyarak kitlelere önderlik etmeyi, onları örgütleme ve savaştırmayı esas alır.

MLKP'nin önderleşme düzeyine sıçramasının şüphesiz ki, bazı teorik sorunlara çözüm üretmesi, tarihsel gerçekliğin teorik çözümlemesi görevleriyle de bağı vardır. Görkemli başarıları ve zengin deneylerine rağmen 20. yüzyılın sosyalizm deneyleri yenildi. Sosyalizmin 20. yüzyılın sonlarında saygınlık ve inandırıcılık kaybına uğraması ve bir meşruiyet mücadelesine zorlanmış olması, uluslararası komünist hareketin ideolojik ve örgütsel krizi, bu durumun teori ve program bakımından anlamı ve yansımaları, sosyalist aydınlanma görevinin varlığına işaret eder. Gerek ML aleytarı akımlara karşı ideolojik mücadele, gerekse teorik üretim bakımından sosyalizm teorisi ve yaşanmış pratiğinin yeniden çekici kılınması daha fazla ertelenemeyecek bir görevdir.

MLKP'de önderleşmenin bir diğer boyutu ise, uluslararası komünist hareketin yeniden örgütlenmesi ve birleşik eyleminin ilerletilmesi boyutlarıdır. Bu görev, Türkiye ve Kuzey Kürdistan devrimini ilerteceği gibi, yeni bir enternasyonal ilişki tarzı ve örgütlenmesinin taşlarını da döşeyecektir.

10. yılında MLKP, dünyada ve coğrafyamızda tarihsel ve siyasal görevlerinin bilincinde olarak başarma ve sıçrama iradesiyle yüklüdür.

ŞAN OLSUN MLKP'NİN 10. YILINA!

YAŞASIN DEVRİM VE SOSYALİZM!

YAŞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALİZMİ!

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

10. YILINDA MLKP
fc Share on Twitter
 

Türkiye ve Kuzey Kürdistan proletaryasının siyasi kurmayı MLKP, 10. kuruluş yıldönümünü "önder partiye geçiş" şiarıyla kutlamaya başladı. 10. yıldönümü çalışmaları ve etkinliklerini kitlelerle bulaşma, kitleleri devrimci siyasallaştırma hedefine bağlı yürütmeye çalışıyor.

MLKP, her komünist parti gibi, bu tarihini, yaşadığı coğrafyanın siyasal koşulları altında ve gerçek ilişkiler üzerinde gerçekleştirdi. Bu tarihsel süreç, MLKP'nin kendisini ürettiği, yeniden oluşturduğu; siyasal ve örgütsel ana çizgilerini derinleştirip belirginleştirdiği, özgünlüklerini ortaya çıkardığı bir süreç oldu. MLKP, kendi öncesi devrimci değer, gelenek ve kazanımların sürekliliğine dayandığı gibi, rutin ve devrimci kendiliğindencilikle karakterize olan geleneksel çalışma tarzı ve politik mücadele anlayışından devrimci kopuşlar ve sıçramalar gerçekleştirme anlamına gelir.

10. Yılda yapı yükseliyor. Bu yapı, başta şehitlerimiz gelmek üzere canfeda, kan ve ter pahasına bir mücadele sayesinde başarıldı. Bu yapıda '96 ölüm orucu direnişinde şehit düşen MK üyemiz Hüseyin Demircioğlu'nun "ilk ben olmalıyım" diyerek öne çıkması, Süleyman Yeter yoldaşın faşist Türk rejiminin partimiz ve devrimci harekete yönelik siyasi, ideolojik ve örgütsel kuşatması ve tasfiyeciliği karşısında devrimci iradeyi kuşanarak canlı barikat olması ve kendisini feda etmesi, devrimle karşıdevrimci iradenin sert çatışmasının bir anında Hasan Ocak yoldaşın ölüme meydan okuması, ezilenlerin öfkesi ve bilincini taşıyan Şengül Boran yoldaşın devrimci iradesi ve cüreti, büyük ölüm orucu direnişinin dışarıdaki siperini ölümüne savunan Tuncay Yıldırım yoldaşın eylemi ve diğer yoldaşların devrimci pratikleri ve emekleri şüphesiz ki en başta gelir ve partimizin harcında silinemez izleri vardır. Şan olsun parti şehitlerimize!

MLKP'nin düşünsel ve pratik eylemi, onun daha komünistlerin birliği çalışmaları dönemi ve kuruluş yılında ortaya koyduğu devrimci irade tarafından belirlendi, temelleri atıldı.

'90'larda Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da MLKP'de somutlanan komünistlerin birliği pratiği, bir tesadüf değildi. Aksine işçi sınıfı mücadelesinin zorunlu ihtiyaçları ve görevlerinden hareket eden komünist kadroların bilinçli, iradi ve planlı çalışmalarının bir ürünüydü. Devrimci iradenin değiştirici ve sonuç alıcı özelliği, komünistlerin birliği çalışmalarının başarıya ulaşmasıyla test edildi. Ve sonraki süreçte MLKP'nin örgütsel ve siyasal eylem çizgisinin oluşmasında önemli ve özel bir rol oynadı. MLKP, aynı zamanda toplumsal ve siyasal gelişmelerin ortaya çıkardığı bir parti oldu.

Türkiye'de 20. yüzyılın son yarısında proletarya ve halkların özgürlük ve sosyalizm mücadelesi karşısında korkuya kapılan işbirlikçi tekelci burjuvazi ve büyük toprak sahipleri, emperyalist destekli askeri faşist darbe ve cuntalarla da yönetmeye kalkıştılar. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri darbeleri bunların başında gelir.1980'de gerçekleşen askeri faşist darbeyle devrimci ve komünist hareketin binlerce kadro ve çalışanları cezaevlerine dolduruldu. Onbinlercesi gözaltına alındı ve işkenceden geçirildi. Askeri faşist diktatörlük, devrimci ve komünist hareketin zaaf ve zayıflıklarından da yararlanarak beklemediği erken ve kolay bir sonuç aldı. Devrimci hareketin faaliyeti kesintiye uğradı. Devrimci hareket, savaşmadan, teslimiyetçi bir çizgide ağır bir yenilgi aldı. Askeri faşist cunta yönetimi koşullarında işçi ve emekçi memurların alım gücü, %100 düştü. Kitle örgütleri yasaklandı ya da dağıtıldı. Bu yenilginin hem toplumsal sonuçları, hem de devrimci hareket bakımından siyasi, ideolojik, toplumsal ve manevi tahribatları hala varlığını sürdürüyor.

Sosyal emperyalist SB ve modern revizyonist D. Avrupa ülkelerinin 1989-1991 çözülmesi, sosyalist Arnavutluk'un teslim alınması; emperyalist burjuvazinin "sosyalizm yenildi" propagandaları, bu yenilginin üzerine bindi. Bu durum devrimci hareket saflarında ciddi inanç bunalımına, ideolojik ve siyasal tasfiyeci eğilimlerin gelişmesine neden oldu. Bazı küçük burjuva siyasi örgütler dağıldı, bazı devrimci ve komünist partiler ise reformist çizgiye savruldu.

Ne var ki, bu siyasal koşullar altında devrimci dinamik ve olanaklar da gelişiyordu. Ulusal devrimci PKK önderliğinde Kuzey Kürdistan'da Ağustos 1984 atılımı ile gerilla savaşı başladı. Ve bu savaş, Kürt ulusal uyanışını ve dirilişini ateşledi. Kürt ulusal kurtuluş mücadelesi, Kürt ulusal devrimi yönünde gelişme trendine girdi. Bu gelişme, Türkiye devrimci hareketi bakımından önemli manevi ve moral bir destek; tarihsel ve siyasal bir fırsat anlamına geliyordu. Kürt ulusal kurtuluş devrimi ile başlayan birleşik devri-min bütün Türkiye'ye yayılması görevi devrimci hareketin önünde duruyordu.

Batı'da devrimci bir işçi hareketinin geliştirilmesi ancak birleşik bir devrime götürebilirdi. MLKP önceli gruplarda bu düşünce doğrultusunda arayışlar yoğunlaştı.

1987 yılı ve sonrası ülkemiz, başta İstanbul olmak üzere işçi sınıfının direniş, grev ve gösterilerine sahne oldu. Sendika ve kitle örgütleri hareketlendi. Öncü işçilerin siyasal ve örgütsel arayışları yoğunlaştı. Komünist hareketin dağınık, parçalı, kendiliğindenci ve etkisiz hali bu arayışlara yanıt olamıyordu. İçinden geçilen tarihsel ve siyasal koşullar, komünistleri, bu ihtiyaç ve görevleri karşılama ve çözüm bulma arayışlarına yöneltti. Şüphesiz ki, MLKP önceli komünist grupların (TKP-ML Hareketi, TKİH, TDKİH ve TKP-ML YİO) bir tarihi vardı ve bu tarihsel süreç, onları tarihsel ve güncel siyasal görevler bakımından defalarca sınavdan geçirmişti. Parti önceli komünist gruplar, çok doğal ki, bu değerlendirmeyi yapıyorlardı.

Parti önceli komünist gruplar, 1975'ten sonra ayrı durarak, ve fakat paralel teorik, siyasi ve örgütsel bir gelişme seyri göstermişlerdi. Kısacası bu nesnel gerçeklik, komünist öncü kadroları kaçınamayacakları "komünistlerin birliği" ya da merkezileşmesi tarihsel göreviyle karşı karşıya getirmişti.

MLKP, onu oluşturan komünist grupların kendi aralarında, ve kendi içlerinde gerçekleştirdikleri tartışmaların bir ürünü olarak şekillendi. MLKP'nin kuruluşu beş yıllık bir çalışma ve tartışmaya dayanır. Süreçte sıkıntılar, dirençler ve tutuculuklar fırsat buldukça başını kaldırır. Ancak siyasal mücadelenin ihtiyacı ve dayattığı görevler, her zaman devrimci iradenin galebe çalması ve birliği başarmanın güvencesi olur. Süreç, MLKP'lileşmeye ayak uyduramayan önemsiz bazı dökülme ve dışa düşmeleri getirir. Ancak, MLKP, kendi öncesi grupların kadrolarının güçlü irade ve eylem birliğinin somutlanmış hali olarak örgütlenmesini kendi eylemi içinde tamamlar.

Türkiye'de çeşitli dönemlerde sol adı-na birlik denemeleri ve çalışmaları yapıl-dı. Ancak her biri ya daha ilk adımında ya da birlik ilanı sonrasında başarısızlıkla sonuçlandı. Yeni birlik denemeleri ve arayışlarına kalkışmak riskli bir işti. Çünkü, bu konuda (çok iyi bilinmeyen TKP'nin kuruluşu (1921) dönemi hariç) devrimci bir miras yoktu ve olası bir başarısızlık halklarımız için daha büyük güvensizlik yaratacaktı.

MLKP'yi oluşturan komünistler, bütün bu zorlukları göze alarak bir ilki başarmakla, yalnızca komünistlerin örgütsel birliğini değil, devrimci hareketin birleşik mücadelesine öncülük edebilme yetenek ve gücünü de elde edeceklerini biliyorlardı.

Komünistlerin birliği yöntemi ve çalışmalarında ilerledikçe, bunun özgünlükleri ve başarıya götüren çizgileri de ortaya çıktı.

Komünistlerin birliği bir ilke ve siyasal sorun olarak görüldü. Bir ilkeydi, çünkü, komünistlerin dağınık ve parçalı oluşu onları etkisiz ve başarısız kılıyordu. Bir siyasal sorundu, çünkü, birlik yarının değil, bugünün sorunuydu.

Örgüt kavramı ve teorisi canlı ve dinamik kavrandı. Örgüt idealize edilmedi, amaca varmak için araç görüldü. Yapılacak olanın da bu etkin ve devrimci aracın yaratılmasıydı.

Komünistlerin birliği çalışmalarında ayrılıklar değil, aynılıklar öne çıkarıldı. Çünkü direnç noktalarında küçük farklılıklar büyük ayrılıklar gibi gösterilebilme tehlikeleri taşıyordu.

Birlik tartışmalarında, örgütler değil, tek tek komünist bireyler tartıştı ve sonuca gittiler. Her komünist kolektif etkin birey olarak rolünü oynamaya çalıştı.

Birliği gerçekleştirme ve kalıcılaştırmanın temel güvencesi siyasal mücadelede atılım ve sıçramaydı. Çünkü, komünistlerin birliği siyasal mücadelenin görevleri ve ihtiyaçlarının yanıtlanması amacını taşıyordu

MLKP, bu yöntem ve özgünlüklerle kuruldu. MLKP'nin "birlik devrimi" deneyi, uluslararası komünist hare-ket için de önemli bir deney ve tecrübedir.

MLKP-K, 10 Eylül 1994 yılında öncelleri TKİH ve TKP-ML Hareketi'nin katıldığı Birlik Kongresi (Kurucu kongre) ile kuruldu (TDKİH daha önce TKİH ile birleşmişti). Program, tüzük ve temel belgeleri bu kongrede belirlendi. Ve MLKP'nin çalışmaları ve eylemi bu temel belgelere dayalı yürütüldü. 1995 baharında Gazi ayaklanması ateşinde (İstanbul'un bir emekçi semti) MLKP'nin silueti oluştu. MLKP-K, bu ayaklanmaya önderlik etti, genişletmeye ve büyütmeye çalıştı. Barikat ve sokak çatışmalarıyla kitlelerin devrimci şiddetini örgütledi. MLKP-K kurucu üyesi Gazi komutanı Hasan Ocak'ı faşist rejimin kaçırarak katletmesi aynı döneme rastladı. Hasan Ocak nezdinde yürütülen Kayıplar Kampanyası ile siyasal mücadelesinin ana çizgileri oluşmaya başladı. MLKP-K (Kuruluş), 1995'de 1. (Parti ve Birlik) Konferansı ile kendi devrimci pratiğini çözümledi ve sonuçlar çıkardı. TKP-ML (YİÖ) ile birliği gerçekleştirdi ve Partinin kuruluşunu ilan etti. Bu aynı zamanda parti düşüncesindeki mükemelliyetçi anlayış ve pratiğin özeleştirisi anlamına geliyordu.

MLKP, genç ve gelişmekte olan öncü parti şiarı ile siyasal ve toplumsal gelişmelere müdahale etti. Politik mücadele anlayışı ve pratiğinde, örgütsel çalışma esaslarında, teorik donanım ve üretimde, enternasyonal ilişki, dayanışma ve görevlerde yeni tarzı geliştirdi. Yeni tarz, süregelen statik, rutin ve kendiliğindenci tarzdan bir kopuş anlamına geldi.

Siyasal mücadelede devrimci irade, öncü müdahale ve hareket planları geliştirmek; siyasal refleks, dışa dönük politika, kapsayıcılık ve birleştiricilik, her türlü örgütleme ve mücadele aracını değerlendirme, siyasal savaşımda devrimci kitle şiddetini örgütlemek, pratik politika ve sloganlar geliştirmek, siyasal gelişmelere müdahaleyi kampanya biçiminde ele almak vb. başlıca önemli çizgileri oldu.

MLKP, örgütsel işleyiş ve çalışmasında kolektif yetenek ve güce dayandı. 10 yılda örgütlediği üç parti Kongresi, üç KGÖ (Komünist Gençlik Örgütü) Kongresi, üç parti konferansı, çeşitli kurultaylar ve bölgesel konferanslarla kolektif aklı, irade ve eylemi öne çıkardı. Sosyalist demokrasinin geliştirici ve yaratıcı sonuçlarını yaşadı. MLKP'nin yukarıdaki her platformu, onun örgütlenme ve siyasal mücadele düzeyinin yükseltilmesinde bilinç sıçraması aracı olabildi.

MLKP, Marksist Leninist teorik donanım ve üretimi, statik ve donmuş değil, canlı ve dinamik ele aldı. ML teorinin sınıf mücadelesindeki aydınlatıcı ve değiştirici gücüne inanarak bu alanda yeni çözümleme, aydınlatma ve üretme ihtiyacından hareketle önüne görevler koydu.

Proletarya enternasyonalizmi ilkesi ve anlayışın ancak somut, siyasal eylem ve örgütlenmenin konusu yapıldığı ölçüde, devrimci karşılığını bulacağına inandı, pratiğinde bunu temel aldı. Yeni bir enternasyonal ilişki tarzı ve dayanışmanın siyasal mücadele içinde geliştirilmesi gerekliliğine işaret etti. Bunu devrimci pratiğine yansıttı.

Öncü partiden önder partiye geçişin tarihsel ve siyasal görevlerini büyük bir irade ve cüretle yerine getiren MLKP, 1996 ve 1997 yıllarında karşıdevrimin saldırıları sonucu kadro ve örgüt alanında ciddi kayıplar verdi. Ve bu durum, onun siyasal iradesi ve eyleminde bir düşüşe yolaçtı. Öyle ki, 1997-2000 yılları arasında geliştirdiği siyasal ve örgütsel çizgisinde bir "kırılma" yaşadı. Dönemin önderlik yeteneği ve gücündeki zayıflık, partide idare-i maslahatçılık, bürokratizm ve devrimci kendiliğindencilik üretti. Partiyi politik edilgenliğe sürükledi.

MLKP, Nisan 2002'de gerçekleştirdiği 3. Kongre'sinde ortaya çıkardığı ortak devrimci irade, ruh ve düşünüş tarzıyla yeniden siyasal atılım ve sıçrama çizgisine girdi. 3. Kongre, MLKP'nin kendi siyasal ve örgütsel pratiğini sorguladığı, çözümlediği; devrimci eleştirinin şiddetini yükselttiği bir kongre oldu. 3. Kongresinde önderliğinin niteliğini yükselten ve güçlendiren, 3. Kongrenin iradesi ve gücünü arkasına alan MLKP'nin siyasal alandaki gelişimi ilerledi. Yürttüğü siyasal kampanyalar, sınıf mücadelesinin güncel talepleri ve ihtiyaçları karşısında geliştirdiği faaliyeti, iki seçime etkin ve başarılı katılımı ve en son Haziran 2004 İstanbul NATO zirvesine karşı mücadelede kendi önderlik yeteneği ve gücü ile güçlerini siyasal mücadeleye seferber etmenin zirvesine ulaştı.

MLKP'nin NATO'ya karşı İstanbul çıkarması, aslında kendi öncesi bütün siyasal pratiğinin bütün çizgileri ve özgünlüklerinin içerildiği ve onlara dayalı bir sıçramanın yaşandığı bir düzeydir. Yani kendisini aşmasıdır. MLKP, bunu devrimci ve ilerici güçleri NATO karşıtlığı temelinde antiemperyalist mücadeleye sürüklemesi, süreçte devrimci şiddet eylemleri dahil bütün mücadele biçimlerini değerlendirmesi, başarılı merkezi siyasal bir önderlikle her alandaki bütün güçlerini aynı hedefe yönlendirmesiyle gösterdi.

MLKP, 10. yılda gelişmesininin yeni dönemini "önder partiye geçiş" biçiminde tanımlıyor. Şüphesiz ki, öncü bir parti ile önder bir parti kendi eylemini iç içe geçen bir sürecin görevlerine dayandırır. Ancak öncü parti, kendi güçlerini siyasal mücadeleye hazırlama, harekete geçirme, örgütleme ve öncü müdahalelere yönlendirmeyi; önder parti ise ulaştığı yetenek ve nitelik düzeyi koruyarak kitlelere önderlik etmeyi, onları örgütleme ve savaştırmayı esas alır.

MLKP'nin önderleşme düzeyine sıçramasının şüphesiz ki, bazı teorik sorunlara çözüm üretmesi, tarihsel gerçekliğin teorik çözümlemesi görevleriyle de bağı vardır. Görkemli başarıları ve zengin deneylerine rağmen 20. yüzyılın sosyalizm deneyleri yenildi. Sosyalizmin 20. yüzyılın sonlarında saygınlık ve inandırıcılık kaybına uğraması ve bir meşruiyet mücadelesine zorlanmış olması, uluslararası komünist hareketin ideolojik ve örgütsel krizi, bu durumun teori ve program bakımından anlamı ve yansımaları, sosyalist aydınlanma görevinin varlığına işaret eder. Gerek ML aleytarı akımlara karşı ideolojik mücadele, gerekse teorik üretim bakımından sosyalizm teorisi ve yaşanmış pratiğinin yeniden çekici kılınması daha fazla ertelenemeyecek bir görevdir.

MLKP'de önderleşmenin bir diğer boyutu ise, uluslararası komünist hareketin yeniden örgütlenmesi ve birleşik eyleminin ilerletilmesi boyutlarıdır. Bu görev, Türkiye ve Kuzey Kürdistan devrimini ilerteceği gibi, yeni bir enternasyonal ilişki tarzı ve örgütlenmesinin taşlarını da döşeyecektir.

10. yılında MLKP, dünyada ve coğrafyamızda tarihsel ve siyasal görevlerinin bilincinde olarak başarma ve sıçrama iradesiyle yüklüdür.

ŞAN OLSUN MLKP'NİN 10. YILINA!

YAŞASIN DEVRİM VE SOSYALİZM!

YAŞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALİZMİ!