A. ÖCALAN VE AİHM KARARI
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türk yargısı tarafından PKK Genel Başkanı sıfatıyla önce idama, ardından ise ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen Abdullah Öcalan'ın "adil yargılanmadığına" karar verdi. Dosyayı, Öcalan'nın yeniden yargılanması talebiyle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne gönderdi. Böylece Abdullah Öcalan'ın yeniden yargılanmasının yolu açıldı.

Bu beklenilen bir durumdu. Ve yine beklenildiği gibi, aslında çok önce başlayan ama kararın açıklanma anıyla birlikte topyekün seferberliğe dönüştürülen şovenist çarpıtma ve karalama kampanyası da başlatılmış oldu

Gerek emperyalist tekellerin birliği AB'nin bir organı olan AİHM, gerek Türk liberalleri ve gerekse generaller ve onların siyasi takipçileri, Abdullah Öcalan'ın bir "terörist" ve "suçlu" olduğuna ilişkin tam bir fikir birliği içindeler. Kürt halkının ulusal özgürlük ve demokratik siyasal hakları temelinde yürüttüğü meşru isyanı ve zulmedenlere karşı kendini silahla savunma hakkını "terör" ilan etmede hepsi hemfikirler. AİHM de kararında, "Öcalan'ın Türkiye'de en tehlikeli terörist örgütün lideri olarak değerlendirildiğini" belirterek, Öcalan'ı "terörist" ilan etti.

AİHM, Öcalan'ın Avrupa ve Amerikan emperyalistlerinin komplosuyla Kenya'dan kaçırılarak Türk devletine teslim edilmesini "hukuka uygun" bularak, bu uluslararası korsanlık eylemini meşru göstermeye çalıştı.

Keza, AİHM kararında, Öcalan'ın İmralı'da tecrit altında tutulmasına da "güvenlik" gerekçesiyle onay verildi.

AİHM'in itirazları ise gözaltı süresi, mahkeme heyetinde askeri yargıç bulunması, Öcalan'ın savunma hakkının ihlali gibi 'usül'den gerekçelerle ortaya kondu.

A. Öcalan'ın tutsaklığı, uluslararası emperyalist komplonun bir ürünü

PKK'nin ve Kürt ulusal hareketinin önderi Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999 tarihinde ABD'nin bir uluslararası korsanlık eylemiyle Kenya'da kaçırılarak, Türkiye'ye teslim edildi ve özel olarak düzenlenmiş İmralı hapishanesinde tecrit altına alındı.

Sömürgeci faşist Türk rejimi, ezilen Kürt ulusunun uğradığı büyük tarihsel haksızlıkların, zulmün, asimilasyonun, inkarın ve imhanın failleri, bunlara karşı isyan etme hakkını kullanan Kürt ulusunu, Öcalan şahsında yargılayıp mahk»m etmek istediler.

Öcalan sahsinda "terörist başı", "bebek katili", "bölücü çete elebaşısı", "30 bin kişinin katili"... kavramları, televizyon ve gazetelerin zorunlu dili haline getirildi. Türk işçi sınıfı ve emekçilerinin bilincinde en küçük bir soru işaretinin oluşması, ideolojik, siyasal zor yoluyla engellendi. Kürt ulusal hareketinin ve Batı'da Marksist Leninist Komünistlerin bu şovenist kışkırtmalara karşı demokratik bir barikat örme çabaları da faşist zorla yanıtlandı.

İmralı mahkemesinde mazlum kürt ulusu yargılandı

İmralı mahkemesi (İmralı, Marmara Denizinde bir ada), sömürgeci faşist rejimin Kürt ulusuna karşı işlediği suçların örtbas edilmesi için kuruldu. Tıpkı Şeyh Saitleri( Ş. Sait, 1925 yılında Türk devletine karşı gelişen ulusal isyana önderlik eder) asan İstiklal Mahkemeleri( özel mahkemeler) gibi, Öcalan için idam kararı veren Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin kürsüsünde de zalimlerin temsilcileri oturuyordu. Bir ulusun, onu boyunduruk altında tutanlara karşı ulusal özgürlük için meşru isyan hakkı yargılandı bu mahkemede. Egemenlerin kendi kirli çıkarları için Kürdistan'daki kirli savaşta yiten 10 bin askerin yanı sıra, bizzat bu kirli savaşın yok ettiği 20 bin yurtsever Kürdün de katili Öcalan ilan edildi. Böylece sömürgeci rejim, gerçeklerin üzerine bir yalan zırhı örttü. Şimdi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Öcalan davasında yeniden yargılama kararı vermesi, Türk sömürgeciliğinin her renkten savunucusunu telaşa sürükledi.

Çünkü onlar, Kürt sorunun yeniden tartışılacağı bir platformun ortaya çıkmasından korkuyorlar. Öcalan davasının etrafında ördükleri susku zırhının çatlamasından korkuyorlar. Çünkü bu zırh çatlarsa, Türk sömürgeci burjuvazisinin Kürt ulusuna karşı işlediği tarihsel suçlar ortalığa saçılacaktır.

Öcalan davasının birinci perdesinde Kürt ve Türk halk kitleleri, ya polis zoruyla sahne dışına itildi, ya da şovenist sloganların altında Türk burjuva devletine yedeklendi. İkinci perde, Türk ve Kürt demokratik kitlelerinin adalet, eşitlik, kardeşlik parolalarıyla, onurlu, adil ve demokratik bir barış talebiyle sokaklara çıkmasına sahne olabilir.

Çağrımız kardeşleşmedir

"Öcalan'a özgürlük" talebi, Kürt ulusuna siyaset hakkı talebidir. "Öcalan'a özgürlük" talebi, kirli savaş suçluları yargılansın talebidir. Türk sömürgeciliğinin, Kürt halkına uyguladığı tarihsel zulmü mahkum etme çağrısıdır. Türk burjuvazisinin kirli çıkarları için kardeş bir halkın üzerine savaşa sürülen asker üniforması giymiş emekçilerin yitirilen yaşamlarının hesabını egemenlerden sorma çağrısıdır. Kürdistan'da yakılan köylerin, göç ettirilen milyonların, tecavüze uğrayan kadınların, işkencelerden geçirilen, zindanlara tıkılan onbinlerin hesabını sorma çağrısıdır. Rejimin adaletsizlik kurumu mahkemelerin Öcalan şahsında yargılamaya ve mahkum etmeye çalıştığı Kürt halkına uzanan birlik ve dayanışma elidir.

"Öcalan'a özgürlük" talebi, milyonlarca Kürt ezileninin Öcalan posterleriyle sokaklara çıktığı, Türk ezilenlerinin ise Öcalan'a kışkırtılmış nefret duygularıyla baktığı bir siyasi atmosferde, Türk ve Kürt halklarının ezenlere karşı birleşmesi, kardeşleşmesi çağrısıdı.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

A. ÖCALAN VE AİHM KARARI
fc Share on Twitter
 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türk yargısı tarafından PKK Genel Başkanı sıfatıyla önce idama, ardından ise ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen Abdullah Öcalan'ın "adil yargılanmadığına" karar verdi. Dosyayı, Öcalan'nın yeniden yargılanması talebiyle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne gönderdi. Böylece Abdullah Öcalan'ın yeniden yargılanmasının yolu açıldı.

Bu beklenilen bir durumdu. Ve yine beklenildiği gibi, aslında çok önce başlayan ama kararın açıklanma anıyla birlikte topyekün seferberliğe dönüştürülen şovenist çarpıtma ve karalama kampanyası da başlatılmış oldu

Gerek emperyalist tekellerin birliği AB'nin bir organı olan AİHM, gerek Türk liberalleri ve gerekse generaller ve onların siyasi takipçileri, Abdullah Öcalan'ın bir "terörist" ve "suçlu" olduğuna ilişkin tam bir fikir birliği içindeler. Kürt halkının ulusal özgürlük ve demokratik siyasal hakları temelinde yürüttüğü meşru isyanı ve zulmedenlere karşı kendini silahla savunma hakkını "terör" ilan etmede hepsi hemfikirler. AİHM de kararında, "Öcalan'ın Türkiye'de en tehlikeli terörist örgütün lideri olarak değerlendirildiğini" belirterek, Öcalan'ı "terörist" ilan etti.

AİHM, Öcalan'ın Avrupa ve Amerikan emperyalistlerinin komplosuyla Kenya'dan kaçırılarak Türk devletine teslim edilmesini "hukuka uygun" bularak, bu uluslararası korsanlık eylemini meşru göstermeye çalıştı.

Keza, AİHM kararında, Öcalan'ın İmralı'da tecrit altında tutulmasına da "güvenlik" gerekçesiyle onay verildi.

AİHM'in itirazları ise gözaltı süresi, mahkeme heyetinde askeri yargıç bulunması, Öcalan'ın savunma hakkının ihlali gibi 'usül'den gerekçelerle ortaya kondu.

A. Öcalan'ın tutsaklığı, uluslararası emperyalist komplonun bir ürünü

PKK'nin ve Kürt ulusal hareketinin önderi Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999 tarihinde ABD'nin bir uluslararası korsanlık eylemiyle Kenya'da kaçırılarak, Türkiye'ye teslim edildi ve özel olarak düzenlenmiş İmralı hapishanesinde tecrit altına alındı.

Sömürgeci faşist Türk rejimi, ezilen Kürt ulusunun uğradığı büyük tarihsel haksızlıkların, zulmün, asimilasyonun, inkarın ve imhanın failleri, bunlara karşı isyan etme hakkını kullanan Kürt ulusunu, Öcalan şahsında yargılayıp mahk»m etmek istediler.

Öcalan sahsinda "terörist başı", "bebek katili", "bölücü çete elebaşısı", "30 bin kişinin katili"... kavramları, televizyon ve gazetelerin zorunlu dili haline getirildi. Türk işçi sınıfı ve emekçilerinin bilincinde en küçük bir soru işaretinin oluşması, ideolojik, siyasal zor yoluyla engellendi. Kürt ulusal hareketinin ve Batı'da Marksist Leninist Komünistlerin bu şovenist kışkırtmalara karşı demokratik bir barikat örme çabaları da faşist zorla yanıtlandı.

İmralı mahkemesinde mazlum kürt ulusu yargılandı

İmralı mahkemesi (İmralı, Marmara Denizinde bir ada), sömürgeci faşist rejimin Kürt ulusuna karşı işlediği suçların örtbas edilmesi için kuruldu. Tıpkı Şeyh Saitleri( Ş. Sait, 1925 yılında Türk devletine karşı gelişen ulusal isyana önderlik eder) asan İstiklal Mahkemeleri( özel mahkemeler) gibi, Öcalan için idam kararı veren Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin kürsüsünde de zalimlerin temsilcileri oturuyordu. Bir ulusun, onu boyunduruk altında tutanlara karşı ulusal özgürlük için meşru isyan hakkı yargılandı bu mahkemede. Egemenlerin kendi kirli çıkarları için Kürdistan'daki kirli savaşta yiten 10 bin askerin yanı sıra, bizzat bu kirli savaşın yok ettiği 20 bin yurtsever Kürdün de katili Öcalan ilan edildi. Böylece sömürgeci rejim, gerçeklerin üzerine bir yalan zırhı örttü. Şimdi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Öcalan davasında yeniden yargılama kararı vermesi, Türk sömürgeciliğinin her renkten savunucusunu telaşa sürükledi.

Çünkü onlar, Kürt sorunun yeniden tartışılacağı bir platformun ortaya çıkmasından korkuyorlar. Öcalan davasının etrafında ördükleri susku zırhının çatlamasından korkuyorlar. Çünkü bu zırh çatlarsa, Türk sömürgeci burjuvazisinin Kürt ulusuna karşı işlediği tarihsel suçlar ortalığa saçılacaktır.

Öcalan davasının birinci perdesinde Kürt ve Türk halk kitleleri, ya polis zoruyla sahne dışına itildi, ya da şovenist sloganların altında Türk burjuva devletine yedeklendi. İkinci perde, Türk ve Kürt demokratik kitlelerinin adalet, eşitlik, kardeşlik parolalarıyla, onurlu, adil ve demokratik bir barış talebiyle sokaklara çıkmasına sahne olabilir.

Çağrımız kardeşleşmedir

"Öcalan'a özgürlük" talebi, Kürt ulusuna siyaset hakkı talebidir. "Öcalan'a özgürlük" talebi, kirli savaş suçluları yargılansın talebidir. Türk sömürgeciliğinin, Kürt halkına uyguladığı tarihsel zulmü mahkum etme çağrısıdır. Türk burjuvazisinin kirli çıkarları için kardeş bir halkın üzerine savaşa sürülen asker üniforması giymiş emekçilerin yitirilen yaşamlarının hesabını egemenlerden sorma çağrısıdır. Kürdistan'da yakılan köylerin, göç ettirilen milyonların, tecavüze uğrayan kadınların, işkencelerden geçirilen, zindanlara tıkılan onbinlerin hesabını sorma çağrısıdır. Rejimin adaletsizlik kurumu mahkemelerin Öcalan şahsında yargılamaya ve mahkum etmeye çalıştığı Kürt halkına uzanan birlik ve dayanışma elidir.

"Öcalan'a özgürlük" talebi, milyonlarca Kürt ezileninin Öcalan posterleriyle sokaklara çıktığı, Türk ezilenlerinin ise Öcalan'a kışkırtılmış nefret duygularıyla baktığı bir siyasi atmosferde, Türk ve Kürt halklarının ezenlere karşı birleşmesi, kardeşleşmesi çağrısıdı.