Türk Burjuva Parlamentosu Yeni Ceza ve İnfaz Yasasını Onayladı
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Türk devletinin, 17 Aralık'ta gerçekleşen AB zirvesinde müzakere tarihi alabilmek için yerine getirdiği son ödevlerinden biri de yeni Ceza İnfaz Yasa Tasarısı'nı meclisten geçirmek oldu. Haziran ayında meclise getirilen yasa, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e göre "cezaevleri sorununu kökten çözecek"ti. Onların öngördüğü kökten çözüm ise, devrimci tutsakları teslim almaktı. "Tek tip elbise", "zorla çalıştırma" gibi tutsakların kişiliklerini hedefleyen ve tutsakların her türlü direnme haklarını suç sayarak cezalar öngören yasaya karşı yürütülen mücadeleler sonucu hükümet o dönemde yasayı meclisten geri çekmişti.

Yasanın geri çekilmesi tecrit karşıtı mücadeleyi zayıflatmadı. Bunun bir manevra olduğunu bilen tecrit karşıtları, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'nın dört bir yanında biraraya gelerek ortak platformlar oluşturdular. İçerde devrimci tutsakların her koşulda sürdürdükleri direniş, dışarıda da farklı mücadele araç ve biçimleriyle büyütülmeye çalışıldı. Yasanın 17 Aralık'tan önce tekrar meclise getirileceği önceden bilinmekteydi ve bundan dolayı yasayı protesto eylemlerinde de artışlar oldu.

Yasaya karşı artan protestolar ve toplumsal baskı, devletin yasadaki "tek tip elbise" ve "zorla çalıştırma" maddelerinde geri adım atmasını ve bu maddeleri değiştirmesini beraberinde getirdi. Hükümet, tecrit karşıtlarının, tutsak yakınlarının ve devrimci tutsakların mücadelesi karşısında geri adım atarak, yasanın değiştirilmiş halini 13 Aralık günü meclisten geçirdi. Yasanın Meclis Alt Komisyonu'nda görüşüldüğü gün olan 7 Aralık'ta Ankara'da toplanan bir grup ESP'li Ankara sokaklarında polisle çatışarak, yasanın sokağın gücüyle püskürtüleceğinin mesajını verdi. Yasanın tekrar meclise geldiği günlerde, devrimci tutsaklar da bazı cezaevlerinde dönüşümlü açlık grevine başlayarak, yasayı protesto ettiler. Devrimci tutsaklar, yasada yer alan yaptırımlara uymayacaklarını ve devrimci kişiliklerinden taviz vermeyeceklerini vurguluyorlar.

Tecrit karşıtları, 19 Aralık 2000'de faşist diktatörlüğün 20 cezaevinde gerçekleştirdiği katliamın yıldönümünde yaygın bir şekilde gerçekleştirdikleri eylemlerle katliamı protesto ederken, tecrit ve ceza infaz yasasını da protesto ettiler. 19 Aralık Katliamını protesto eylemlerinin en kitleseli, İstanbul'da 2 bin kişinin katıldığı eylem oldu.

Yasanın meclisten geçmesi, tecride karşı mücadeleyi yavaşlatmayacaktır ve tecrit karşıtları önceden olduğu gibi, yasaya ve tecride karşı mücadelelerini büyütmekte kararlı olduklarını gösteriyorlar.

MLKP, devletin yeniden yapılandırılmasının genel stratejisinin bir parçası olarak gördüğü tecrit sorununun tek başına tutsaklarla çözülemeyeceği, saldırının sınıf mücadelesinin toplumsal zeminde geliştirilmesiyle geri püskürtülebileceği görüş açısıyla hareket etti ve etmektedir.

MLKP, bir yandan tecrit karşıtlarının en geniş birlikteliklerini yaratmaya çalışırken ve yaratılan birlikteliklerde, platformlarda aktif görevler üstlenerek, tecride karşı mücadeleyi yükseltirken, diğer yandan kendi güçlerine dayanarak ve her türlü eylem biçimine başvurarak, bu yasayı geri püskürtme ve işlevsizleştirme mücadelesi vermektedir.

MLKP, faşist diktatörlüğün, tecridi kurumsallaştırma ve yasallaştırma saldırısını boşa çıkarmakta kararlıdır.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Türk Burjuva Parlamentosu Yeni Ceza ve İnfaz Yasasını Onayladı
fc Share on Twitter
 

Türk devletinin, 17 Aralık'ta gerçekleşen AB zirvesinde müzakere tarihi alabilmek için yerine getirdiği son ödevlerinden biri de yeni Ceza İnfaz Yasa Tasarısı'nı meclisten geçirmek oldu. Haziran ayında meclise getirilen yasa, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e göre "cezaevleri sorununu kökten çözecek"ti. Onların öngördüğü kökten çözüm ise, devrimci tutsakları teslim almaktı. "Tek tip elbise", "zorla çalıştırma" gibi tutsakların kişiliklerini hedefleyen ve tutsakların her türlü direnme haklarını suç sayarak cezalar öngören yasaya karşı yürütülen mücadeleler sonucu hükümet o dönemde yasayı meclisten geri çekmişti.

Yasanın geri çekilmesi tecrit karşıtı mücadeleyi zayıflatmadı. Bunun bir manevra olduğunu bilen tecrit karşıtları, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'nın dört bir yanında biraraya gelerek ortak platformlar oluşturdular. İçerde devrimci tutsakların her koşulda sürdürdükleri direniş, dışarıda da farklı mücadele araç ve biçimleriyle büyütülmeye çalışıldı. Yasanın 17 Aralık'tan önce tekrar meclise getirileceği önceden bilinmekteydi ve bundan dolayı yasayı protesto eylemlerinde de artışlar oldu.

Yasaya karşı artan protestolar ve toplumsal baskı, devletin yasadaki "tek tip elbise" ve "zorla çalıştırma" maddelerinde geri adım atmasını ve bu maddeleri değiştirmesini beraberinde getirdi. Hükümet, tecrit karşıtlarının, tutsak yakınlarının ve devrimci tutsakların mücadelesi karşısında geri adım atarak, yasanın değiştirilmiş halini 13 Aralık günü meclisten geçirdi. Yasanın Meclis Alt Komisyonu'nda görüşüldüğü gün olan 7 Aralık'ta Ankara'da toplanan bir grup ESP'li Ankara sokaklarında polisle çatışarak, yasanın sokağın gücüyle püskürtüleceğinin mesajını verdi. Yasanın tekrar meclise geldiği günlerde, devrimci tutsaklar da bazı cezaevlerinde dönüşümlü açlık grevine başlayarak, yasayı protesto ettiler. Devrimci tutsaklar, yasada yer alan yaptırımlara uymayacaklarını ve devrimci kişiliklerinden taviz vermeyeceklerini vurguluyorlar.

Tecrit karşıtları, 19 Aralık 2000'de faşist diktatörlüğün 20 cezaevinde gerçekleştirdiği katliamın yıldönümünde yaygın bir şekilde gerçekleştirdikleri eylemlerle katliamı protesto ederken, tecrit ve ceza infaz yasasını da protesto ettiler. 19 Aralık Katliamını protesto eylemlerinin en kitleseli, İstanbul'da 2 bin kişinin katıldığı eylem oldu.

Yasanın meclisten geçmesi, tecride karşı mücadeleyi yavaşlatmayacaktır ve tecrit karşıtları önceden olduğu gibi, yasaya ve tecride karşı mücadelelerini büyütmekte kararlı olduklarını gösteriyorlar.

MLKP, devletin yeniden yapılandırılmasının genel stratejisinin bir parçası olarak gördüğü tecrit sorununun tek başına tutsaklarla çözülemeyeceği, saldırının sınıf mücadelesinin toplumsal zeminde geliştirilmesiyle geri püskürtülebileceği görüş açısıyla hareket etti ve etmektedir.

MLKP, bir yandan tecrit karşıtlarının en geniş birlikteliklerini yaratmaya çalışırken ve yaratılan birlikteliklerde, platformlarda aktif görevler üstlenerek, tecride karşı mücadeleyi yükseltirken, diğer yandan kendi güçlerine dayanarak ve her türlü eylem biçimine başvurarak, bu yasayı geri püskürtme ve işlevsizleştirme mücadelesi vermektedir.

MLKP, faşist diktatörlüğün, tecridi kurumsallaştırma ve yasallaştırma saldırısını boşa çıkarmakta kararlıdır.