Ekim Devriminin Yolunda...
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

90'ıncı yılında da Ekim Devrimi'ni anmak, onun dünya işçi sınıfının sermayeye, ezilen ulusların emperyalist işgal ve tahakküme karşı mücadelelerinde hala yol gösterici olduğunun açık ifadesidir.

 Ekim Devrimi, kapitalizme ve emperyalist boyunduruğa; sömürgeciliğe karşı mücadele eden bütün dünya işçi sınıfına, ezilen uluslara emperyalizmin her şeye muktedir olmadığını, yenilir olduğunu göstermiş ve sosyalizm ve ulusal kurtuluş için mücadele edenlere dün olduğu gibi bugün de yol göstermeye devam etmektedir.
Ekim Devrimi, salt ekonomik ve toplumsal alanda bir devrim değildir; Ekim Devrimi aynı zamanda veya esasen düşüncede, ideolojide devrimdir. Kendi düşünce tarzını, ideolojisini kavramayan bir sınıfın iktidar kavgası vermesi düşünülemez. Bu anlamda Ekim Devrimi, sadece Rusya'da değil, bütün dünyada proletaryanın kendi ideolojisini kavrama ve maddi güce dönüştürme mücadelesinde meşale olmuştur.
Ekim Devrimi, proletarya diktatörlüğünün kurulmasında ve uygulamasında; sosyalist mülkiyetin oluşturulmasında ve geliştirilmesinde; sosyalist demokrasinin uygulanmasında ve geliştirilmesinde; ulusların kendi kaderini tayin hakkının gerçekleştirilmesinde; sosyalizmin sınanarak komünist toplum düzeninin ilk aşaması olarak inşa edilmesinde bir laboratuardır.
Ekim Devrimi, o zamana kadar teoride var olan Marksizm'in her alanda yaşama geçirilmesinin ve böylece devrimci proletarya ve emekçi yoksulların elinde maddi güce dönüştürülmesinin açık ifadesidir. Ekim Devrimi, Marksist teorinin uygulanmasında ve elde edilen derslerle; çıkartılan sonuçlarla geliştirilmesinde bir deneydir.
Ekim Devrimi bugün de dünya proletaryasına yol gösterme, ilham kaynağı olma özelliği taşımaktadır. Her şeyden önce Ekim Devrimi, o güne kadar teori olan sosyalizmin uygulanmasının yolunu açan, teorinin maddi güce dönüşmesini sağlayan atılımdır. Bu anlamda Ekim Devrimi, burjuvazinin, kapitalizm ebediyen var olacaktır, sosyalizm bir ütopyadır, uygulanamaz anlayışının bir demagoji olduğunu bütün dünyaya göstermiştir. Bu anlamda Ekim Devrimi, başta proletarya olmak üzere sömürülen sınıfların mücadele yöntemlerinde, örgütlenme biçimlerinde, düşünce ve yaşam tarzlarında geriye dönüşümü olmayan bir sıçramanın; insanlığın kapitalist dünyadan sosyalist bir dünyaya yönelmesinin ifadesidir. Bu anlamda Ekim Devrimi, tarihsel gelişmede bir nitelik sıçramasıdır; sömürüye dayanan dünyadan sömürüyü tanımayan dünyaya geçişin ilk aşamasıdır.
Ekim Devrimi 90 yaşında olmasına rağmen dinamiğinden bir şey kaybetmemiş bir tarihsel sıçramadır. Aradan 90 yıl geçmesine rağmen hala güncel olması bunu göstermektedir. Bütün dünya burjuvazisi Ekim Devrimi'ni bir kâbus olarak görmektedir. Bütün dünya burjuvazisi yeni Ekimlerden korkmaktadır. Korkusu yersiz de değil. Çünkü bu devrim salt Rusya ile sınırlandırılamayacak bir tarihsel adımdır. O, uluslararası karakterde bir devrimdir. Dünya proletaryasına sömürü düzeninin nasıl yıkılabileceğini, sosyalizmin nasıl inşa edilebileceğini gösteren bir çığır açıcı atılımdır. Burjuvazi, Ekim Devrimi'ni bir avuç Bolşevik'in "marifeti", bir "darbe" olarak tanımlarken, devrimci çevrelerde de onun uluslararası karakterinin olmadığının dillendirildiğini görmekteyiz. Özellikle emperyalist küreselleşmeyi yanlış değerlendiren, emperyalistlerin uluslararası işbirliğini abartan çevreler, devrimin koşullarının her bir ülkede aynı anda oluşmayacağı gerçeğini bir kenara iterek tek tek ülkelerde gerçekleştirilecek devrimlerin sonuçsuz kalacağını savunmaktalar. Uluslararası devrime hazırlık strateji ve taktikleriyle uğraşmaktalar. Bu çevreler, devrim sorununun nesnel bir sorun olduğunu; şu veya bu ülkede devrimin kapitalizmin nesnel bir yasasından; eşit olmayan gelişme yasasından kaynaklandığını ve bu yasa geçerli olduğu müddetçe de tek tek ülkelerde devrimin de kaçınılmaz olacağını görmek istemiyorlar. Bu çevreler, kapitalizm var olduğu müddetçe şu veya bu ülkede Ekim Devrimlerinin ve sosyalizmin inşasının kaçınılmaz bir gerçeklik olarak var olacağını anlamak istemiyorlar. Emperyalizmi her şeye muktedir ve yenilemez olarak gören bu türden anlayışlara, her bir ülkede devrimci mücadelenin devrimle taçlanabileceğini reddeden anlayışlara karşı mücadele kaçınılmazdır.
90'ıncı yılında Ekim Devrimi'ni anmak, uluslararası komünist hareketin örgütsel dağınıklığına son vermek ve örgütsel birliğini sağlamak için mücadele etmek anlamına gelir.
90'ıncı yılında Ekim Devrimi'ni anmak, uluslararası alanda yükselen antiemperyalist mücadelenin dağınıklığına son vermek ve bu alanda da örgütsel birliğin sağlanması için mücadele etmek demektir.
90'ıncı yılında Ekim Devrimi'ni anmak, Marksist teorinin saflığını korumak ve geliştirmek, onun yaşayan ruhunu, yöntemini ve ilkelerini daha güçlü kılmak için toplumsal yaşamın her alanında tavizsiz bir mücadele vermek anlamına gelir.



 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Ekim Devriminin Yolunda...
fc Share on Twitter
 

90'ıncı yılında da Ekim Devrimi'ni anmak, onun dünya işçi sınıfının sermayeye, ezilen ulusların emperyalist işgal ve tahakküme karşı mücadelelerinde hala yol gösterici olduğunun açık ifadesidir.

 Ekim Devrimi, kapitalizme ve emperyalist boyunduruğa; sömürgeciliğe karşı mücadele eden bütün dünya işçi sınıfına, ezilen uluslara emperyalizmin her şeye muktedir olmadığını, yenilir olduğunu göstermiş ve sosyalizm ve ulusal kurtuluş için mücadele edenlere dün olduğu gibi bugün de yol göstermeye devam etmektedir.
Ekim Devrimi, salt ekonomik ve toplumsal alanda bir devrim değildir; Ekim Devrimi aynı zamanda veya esasen düşüncede, ideolojide devrimdir. Kendi düşünce tarzını, ideolojisini kavramayan bir sınıfın iktidar kavgası vermesi düşünülemez. Bu anlamda Ekim Devrimi, sadece Rusya'da değil, bütün dünyada proletaryanın kendi ideolojisini kavrama ve maddi güce dönüştürme mücadelesinde meşale olmuştur.
Ekim Devrimi, proletarya diktatörlüğünün kurulmasında ve uygulamasında; sosyalist mülkiyetin oluşturulmasında ve geliştirilmesinde; sosyalist demokrasinin uygulanmasında ve geliştirilmesinde; ulusların kendi kaderini tayin hakkının gerçekleştirilmesinde; sosyalizmin sınanarak komünist toplum düzeninin ilk aşaması olarak inşa edilmesinde bir laboratuardır.
Ekim Devrimi, o zamana kadar teoride var olan Marksizm'in her alanda yaşama geçirilmesinin ve böylece devrimci proletarya ve emekçi yoksulların elinde maddi güce dönüştürülmesinin açık ifadesidir. Ekim Devrimi, Marksist teorinin uygulanmasında ve elde edilen derslerle; çıkartılan sonuçlarla geliştirilmesinde bir deneydir.
Ekim Devrimi bugün de dünya proletaryasına yol gösterme, ilham kaynağı olma özelliği taşımaktadır. Her şeyden önce Ekim Devrimi, o güne kadar teori olan sosyalizmin uygulanmasının yolunu açan, teorinin maddi güce dönüşmesini sağlayan atılımdır. Bu anlamda Ekim Devrimi, burjuvazinin, kapitalizm ebediyen var olacaktır, sosyalizm bir ütopyadır, uygulanamaz anlayışının bir demagoji olduğunu bütün dünyaya göstermiştir. Bu anlamda Ekim Devrimi, başta proletarya olmak üzere sömürülen sınıfların mücadele yöntemlerinde, örgütlenme biçimlerinde, düşünce ve yaşam tarzlarında geriye dönüşümü olmayan bir sıçramanın; insanlığın kapitalist dünyadan sosyalist bir dünyaya yönelmesinin ifadesidir. Bu anlamda Ekim Devrimi, tarihsel gelişmede bir nitelik sıçramasıdır; sömürüye dayanan dünyadan sömürüyü tanımayan dünyaya geçişin ilk aşamasıdır.
Ekim Devrimi 90 yaşında olmasına rağmen dinamiğinden bir şey kaybetmemiş bir tarihsel sıçramadır. Aradan 90 yıl geçmesine rağmen hala güncel olması bunu göstermektedir. Bütün dünya burjuvazisi Ekim Devrimi'ni bir kâbus olarak görmektedir. Bütün dünya burjuvazisi yeni Ekimlerden korkmaktadır. Korkusu yersiz de değil. Çünkü bu devrim salt Rusya ile sınırlandırılamayacak bir tarihsel adımdır. O, uluslararası karakterde bir devrimdir. Dünya proletaryasına sömürü düzeninin nasıl yıkılabileceğini, sosyalizmin nasıl inşa edilebileceğini gösteren bir çığır açıcı atılımdır. Burjuvazi, Ekim Devrimi'ni bir avuç Bolşevik'in "marifeti", bir "darbe" olarak tanımlarken, devrimci çevrelerde de onun uluslararası karakterinin olmadığının dillendirildiğini görmekteyiz. Özellikle emperyalist küreselleşmeyi yanlış değerlendiren, emperyalistlerin uluslararası işbirliğini abartan çevreler, devrimin koşullarının her bir ülkede aynı anda oluşmayacağı gerçeğini bir kenara iterek tek tek ülkelerde gerçekleştirilecek devrimlerin sonuçsuz kalacağını savunmaktalar. Uluslararası devrime hazırlık strateji ve taktikleriyle uğraşmaktalar. Bu çevreler, devrim sorununun nesnel bir sorun olduğunu; şu veya bu ülkede devrimin kapitalizmin nesnel bir yasasından; eşit olmayan gelişme yasasından kaynaklandığını ve bu yasa geçerli olduğu müddetçe de tek tek ülkelerde devrimin de kaçınılmaz olacağını görmek istemiyorlar. Bu çevreler, kapitalizm var olduğu müddetçe şu veya bu ülkede Ekim Devrimlerinin ve sosyalizmin inşasının kaçınılmaz bir gerçeklik olarak var olacağını anlamak istemiyorlar. Emperyalizmi her şeye muktedir ve yenilemez olarak gören bu türden anlayışlara, her bir ülkede devrimci mücadelenin devrimle taçlanabileceğini reddeden anlayışlara karşı mücadele kaçınılmazdır.
90'ıncı yılında Ekim Devrimi'ni anmak, uluslararası komünist hareketin örgütsel dağınıklığına son vermek ve örgütsel birliğini sağlamak için mücadele etmek anlamına gelir.
90'ıncı yılında Ekim Devrimi'ni anmak, uluslararası alanda yükselen antiemperyalist mücadelenin dağınıklığına son vermek ve bu alanda da örgütsel birliğin sağlanması için mücadele etmek demektir.
90'ıncı yılında Ekim Devrimi'ni anmak, Marksist teorinin saflığını korumak ve geliştirmek, onun yaşayan ruhunu, yöntemini ve ilkelerini daha güçlü kılmak için toplumsal yaşamın her alanında tavizsiz bir mücadele vermek anlamına gelir.