10 Eylül Davasının Anlamı
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Partimiz, mücadelenin her alanında kendisini geliştirme, işçi sınıfı ve ezilenlerin saflarında köklerini derinleştirme görevi bilinciyle mahkeme salonlarında, fabrikalarda, sokaklarda, barikatlarda, enternasyonal alanda devrim ve sosyalizm kavgasını büyütecektir.

Kasım 2007 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 63

8-12 Eylül 2006 tarihinde tutuklanan komünistlerin ilk mahkemesi 26 Ekim'de İstanbul'da Türk burjuva mahkemesinde görüldü.
Faşist diktatörlüğün partimizi yok etmeye yönelik saldırısının partimizin kuruluş yıldönümüne denk getirilmesi ve komünistlerin ilk duruşmasını Ekim ayına bırakması tesadüfî olmasa gerek. Çünkü partimizin kuruluş yıldönümü olan 10 Eylül, dünyanın altıda birinde burjuva egemenliğe son veren büyük Ekim Devrimi'nin ışığının Türkiye ve Kuzey Kürdistan"a taşınmasıdır. Ekim Devrimi'nin ardından 10 Eylül 1920"de Bakü'de kurulan Türkiye Komünist Partisi (TKP), Ekim Devrimi'nin tohumlarının Anadolu'da ekilmesidir. TKP önderlerinin Türk burjuvazisi tarafından 1921'in Ocak ayının 28'ini 29'a bağlayan gecesinde Karadeniz'de katledilmesi, Türk devletinin daha kuruluş döneminde Ekim Devrimi'ne, sosyalizme ve komünizme yöneliminin boyutlarını ortaya koymaktadır.
10 Eylül 1920'de Anadolu'da ekilen tohumlar 10 Eylül 1994'de gerçekleştirilen Birlik Devrimi ile filiz verdi. Türkiye ve Kuzey Kürdistan proletaryası, kendisini kurtuluşa götürecek olan öncüsü, partisi MLKP"ye kavuştu. 10 Eylül"e yönelik saldırılar, Ekim Devrimi"ne duyulan korkunun ve paniğin ifadesidir. Partimiz şahsında Ekim Devrimi'nin mirasına yönelik bir saldırıdır.
26 Ekim'de başlayan dava, 10 Eylül iradesinde somutlaşan proletarya ile burjuvazi arasındaki iktidar kavgasıdır. Burjuvazi, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya için verilen mücadeleyi ezmek, kendi baskı ve sömürü sistemini devam ettirmek için 10 Eylül'e saldırmaktadır.
10 Eylül iradesine yönelik saldırılar ve tutuklamaların, onun kuruluş yıldönümüne getirilmesi, saldırının ideolojik yanını göstermektedir. Faşist diktatörlük, partimizin kuruluş yıldönümünü bir yenilgi gününe dönüştürmek istemiş ve bundan dolayı da MLKP şahsında işçi sınıfının örgütlülüğüne yönelik ideolojik, siyasal ve örgütsel saldırısının adını "Gaye" koymuştu. Ancak partimiz saldırılar karşısında, dimdik ayakta durmasını başararak, düşmanın "Gaye"sini kursağında bırakmıştır. Bu saldırıları boşa çıkaracak sağlam bir ideolojik, siyasal ve örgütsel duruşa sahip olduğunu göstermiş, devrim ve sosyalizm iddiasının Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da kök saldığını ispatlamıştır.
10 Eylül Davası ve duruşmaları da, Türk devletinin ‘'Gaye'' çizgisinin devamıdır ve tamamen ideolojik ve siyasi yargılamadır. Dava boyunca sürecek olan bu çarpışma, sadece mahkeme salonlarıyla sınırlı kalmayacaktır. Komünistler daha ilk mahkemede faşizmi yargıladılar ve yargılamaya devam edecekler. İşçi sınıfı ve emekçilerin örgütlenme, faşist diktatörlüğü yıkma hakkının meşruluğunu ortaya koydular. Ancak faşist diktatörlük bu saldırılarla partimizin önderlik iddiasını tasfiye etmeye çalıştığı için, partimiz de bu saldırıya asıl cevabı, öncülük iddiasını her alanda büyüterek vermektedir. Partimiz, mücadelenin her alanında kendisini geliştirme, işçi sınıfı ve ezilenlerin saflarında köklerini derinleştirme görevi bilinciyle mahkeme salonlarında, fabrikalarda, sokaklarda, barikatlarda, enternasyonal alanda devrim ve sosyalizm kavgasını büyütecektir.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

10 Eylül Davasının Anlamı
fc Share on Twitter
 

Partimiz, mücadelenin her alanında kendisini geliştirme, işçi sınıfı ve ezilenlerin saflarında köklerini derinleştirme görevi bilinciyle mahkeme salonlarında, fabrikalarda, sokaklarda, barikatlarda, enternasyonal alanda devrim ve sosyalizm kavgasını büyütecektir.

Kasım 2007 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 63

8-12 Eylül 2006 tarihinde tutuklanan komünistlerin ilk mahkemesi 26 Ekim'de İstanbul'da Türk burjuva mahkemesinde görüldü.
Faşist diktatörlüğün partimizi yok etmeye yönelik saldırısının partimizin kuruluş yıldönümüne denk getirilmesi ve komünistlerin ilk duruşmasını Ekim ayına bırakması tesadüfî olmasa gerek. Çünkü partimizin kuruluş yıldönümü olan 10 Eylül, dünyanın altıda birinde burjuva egemenliğe son veren büyük Ekim Devrimi'nin ışığının Türkiye ve Kuzey Kürdistan"a taşınmasıdır. Ekim Devrimi'nin ardından 10 Eylül 1920"de Bakü'de kurulan Türkiye Komünist Partisi (TKP), Ekim Devrimi'nin tohumlarının Anadolu'da ekilmesidir. TKP önderlerinin Türk burjuvazisi tarafından 1921'in Ocak ayının 28'ini 29'a bağlayan gecesinde Karadeniz'de katledilmesi, Türk devletinin daha kuruluş döneminde Ekim Devrimi'ne, sosyalizme ve komünizme yöneliminin boyutlarını ortaya koymaktadır.
10 Eylül 1920'de Anadolu'da ekilen tohumlar 10 Eylül 1994'de gerçekleştirilen Birlik Devrimi ile filiz verdi. Türkiye ve Kuzey Kürdistan proletaryası, kendisini kurtuluşa götürecek olan öncüsü, partisi MLKP"ye kavuştu. 10 Eylül"e yönelik saldırılar, Ekim Devrimi"ne duyulan korkunun ve paniğin ifadesidir. Partimiz şahsında Ekim Devrimi'nin mirasına yönelik bir saldırıdır.
26 Ekim'de başlayan dava, 10 Eylül iradesinde somutlaşan proletarya ile burjuvazi arasındaki iktidar kavgasıdır. Burjuvazi, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya için verilen mücadeleyi ezmek, kendi baskı ve sömürü sistemini devam ettirmek için 10 Eylül'e saldırmaktadır.
10 Eylül iradesine yönelik saldırılar ve tutuklamaların, onun kuruluş yıldönümüne getirilmesi, saldırının ideolojik yanını göstermektedir. Faşist diktatörlük, partimizin kuruluş yıldönümünü bir yenilgi gününe dönüştürmek istemiş ve bundan dolayı da MLKP şahsında işçi sınıfının örgütlülüğüne yönelik ideolojik, siyasal ve örgütsel saldırısının adını "Gaye" koymuştu. Ancak partimiz saldırılar karşısında, dimdik ayakta durmasını başararak, düşmanın "Gaye"sini kursağında bırakmıştır. Bu saldırıları boşa çıkaracak sağlam bir ideolojik, siyasal ve örgütsel duruşa sahip olduğunu göstermiş, devrim ve sosyalizm iddiasının Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da kök saldığını ispatlamıştır.
10 Eylül Davası ve duruşmaları da, Türk devletinin ‘'Gaye'' çizgisinin devamıdır ve tamamen ideolojik ve siyasi yargılamadır. Dava boyunca sürecek olan bu çarpışma, sadece mahkeme salonlarıyla sınırlı kalmayacaktır. Komünistler daha ilk mahkemede faşizmi yargıladılar ve yargılamaya devam edecekler. İşçi sınıfı ve emekçilerin örgütlenme, faşist diktatörlüğü yıkma hakkının meşruluğunu ortaya koydular. Ancak faşist diktatörlük bu saldırılarla partimizin önderlik iddiasını tasfiye etmeye çalıştığı için, partimiz de bu saldırıya asıl cevabı, öncülük iddiasını her alanda büyüterek vermektedir. Partimiz, mücadelenin her alanında kendisini geliştirme, işçi sınıfı ve ezilenlerin saflarında köklerini derinleştirme görevi bilinciyle mahkeme salonlarında, fabrikalarda, sokaklarda, barikatlarda, enternasyonal alanda devrim ve sosyalizm kavgasını büyütecektir.