Güney Kürdistan'ı işgal tezkeresi
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Türkiye ve Kürdistanlı ilerici, devrimci, komünist güçler de Güney Kürdistan saldırganlığını ve faşist rejimin bu hedefine Türk halkını alet etmek, işçi ve emekçilere asker üniforması giydirip savaşa sürmek üzere kışkırttığı şovenist histeriyi boşa çıkartmak için yoğun bir seferberlik içindeler. Sömürgeci faşist rejimin halklarımızı sürüklediği bataklığa karşı halkların kardeşliği şiarını yükseltmeye çalışıyorlar.
 

Kasım 2007 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 63

 
 Sömürgeci faşist rejim, kendi iç kuvvetleri arasındaki cumhurbaşkanlığı seçimleri ve erken genel seçimler süresince bütün ağırlığını hissettiren klikler çatışmasının ardından Güney Kürdistan'a işgal tezkeresini 17 Ekim günü elbirliğiyle Meclisten geçirdi.
Güney Kürdistan'a yönelik askeri operasyon, aylardır sömürgeci faşist rejimin gündemindeydi. Ancak rejim kuvvetlerinin irade birliği oluşturamayışı ve efendileri ABD'nin operasyona yeşil ışık yakmaması, operasyonun önündeki başlıca engeli oluşturuyordu. Bugün açısından faşist diktatörlük, irade birliğini Güney Kürdistan işgali somutunda sağlamış durumda. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 22 Temmuz seçimleri sürecinde kıyasıya bir çatışma içine giren hükümet partisi AKP ile ana muhalefet partisi ırkçı şoven CHP'den, ülkücü faşist MHP'ye dek bütün sömürgeci düzen partileri tezkereyi onayladılar.
Tezkere, yurtsever ve devrimci güçlerin abluka altında tutulmasına ve Kuzey Kürdistan'da süre giden kirli savaşa paralel olarak PKK'ye Güney'de ağır bir darbe indirmeyi hedeflemenin de ötesinde, Güney'de Kürt devleti oluşumuna karşı atılmış stratejik bir adımdır aynı zamanda. Sömürgeci faşist diktatörlük, ABD'nin Irak'ı işgali sonrasında Güney Kürdistan'da gelişen devlet oluşumu ve Kerkük'ün statüsü nedeniyle ciddi bir sıkıntı içindeydi. Tezkere hamlesiyle Türk sömürgeci faşizmi, bu devletleşme sürecini engelleme ve Kerkük konusundaki yayılmacı hedeflerini hayata geçirme doğrultusunda bir adım attı. Böylece Güney'e yönelik işgal tehdidini Güney Kürdistan Federe Yönetimi üzerinde bir baskı unsuru haline getirdi. Bu baskı aracılığıyla Mayıs ayındaki Kerkük referandumu konusunda da kimi isteklerini dayatmak istiyor. Öte yandan ABD'yi de PKK'ye yönelik sert adımlar atması için baskılamaya çalışıyor.
Tezkerenin sömürgeci faşist rejimin ordu cephesine bir getirisi de, erken genel seçimler sürecinde uğradığı prestij kaybının üstesinden gelmek oluyor.
Ancak Güney'e yönelik bir operasyon için efendisi ABD'den henüz bir onay almış değil. Aksine, tezkere tartışmasının güncelleşmesini ABD, Ermeni soykırımı yasa tasarısını Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde onaylayarak yanıtladı. Sömürgeci faşist rejim de bu hamleye tezkere ile yanıt verdi. Süreç sonuçlanmış değil. Kirli pazarlıklar sürüyor.
Tezkerenin kabulü ve Güney Kürdistan saldırganlığına hiç kuşkusuz, devrimci ve yurtsever güçlere yönelik saldırganlığın artışı ve Türk halkının şovenizm bayrağı altında sokaklara dökülmesi eşlik etti. Şırnak'ta HPG gerillalarıyla yaşanan çatışmada 13 askerin ölmesiyle ırkçı faşist saldırılarda yoğun bir artış oldu. DTP binaları basıldı, taşlandı, yakıldı, Kürtlere ait ev ve işyerleri tahrip edildi. DTP'li milletvekilleri soruşturma ve takibatlarla abluka altına alınıyor. Kürt basını kapatma cezalarıyla kuşatma altında tutuluyor.
Öte yandan, her gün burjuva medya aracılığıyla sınıra sıfır noktasından naklen yayınlarla propagandası yapılan sınır ötesi harekâtın pahalıya patlayacağının sinyalleri de şimdiden duyuluyor. Daha sınır geçilmeden Türk ordusu ardı ardına ağır kayıplar verdi. HPG güçleri, Hakkâri sınırında yaşanan bir çatışmada 8 Türk askerini rehin aldı. Burjuva medyanın büyük bir suskunlukla geçiştirmeye çalıştığı bu olaylar, Güney'e son 24 yılda 24 sefer düzenleyen Türk faşist rejiminin bu seferinin de kolay olmayacağını gösteriyor.
Türkiye ve Kürdistanlı ilerici, devrimci, komünist güçler de Güney Kürdistan saldırganlığını ve faşist rejimin bu hedefine Türk halkını alet etmek, işçi ve emekçilere asker üniforması giydirip savaşa sürmek üzere kışkırttığı şovenist histeriyi boşa çıkartmak için yoğun bir seferberlik içindeler. Sömürgeci faşist rejimin halklarımızı sürüklediği bataklığa karşı halkların kardeşliği şiarını yükseltmeye çalışıyorlar.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Güney Kürdistan'ı işgal tezkeresi
fc Share on Twitter
 

Türkiye ve Kürdistanlı ilerici, devrimci, komünist güçler de Güney Kürdistan saldırganlığını ve faşist rejimin bu hedefine Türk halkını alet etmek, işçi ve emekçilere asker üniforması giydirip savaşa sürmek üzere kışkırttığı şovenist histeriyi boşa çıkartmak için yoğun bir seferberlik içindeler. Sömürgeci faşist rejimin halklarımızı sürüklediği bataklığa karşı halkların kardeşliği şiarını yükseltmeye çalışıyorlar.
 

Kasım 2007 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 63

 
 Sömürgeci faşist rejim, kendi iç kuvvetleri arasındaki cumhurbaşkanlığı seçimleri ve erken genel seçimler süresince bütün ağırlığını hissettiren klikler çatışmasının ardından Güney Kürdistan'a işgal tezkeresini 17 Ekim günü elbirliğiyle Meclisten geçirdi.
Güney Kürdistan'a yönelik askeri operasyon, aylardır sömürgeci faşist rejimin gündemindeydi. Ancak rejim kuvvetlerinin irade birliği oluşturamayışı ve efendileri ABD'nin operasyona yeşil ışık yakmaması, operasyonun önündeki başlıca engeli oluşturuyordu. Bugün açısından faşist diktatörlük, irade birliğini Güney Kürdistan işgali somutunda sağlamış durumda. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 22 Temmuz seçimleri sürecinde kıyasıya bir çatışma içine giren hükümet partisi AKP ile ana muhalefet partisi ırkçı şoven CHP'den, ülkücü faşist MHP'ye dek bütün sömürgeci düzen partileri tezkereyi onayladılar.
Tezkere, yurtsever ve devrimci güçlerin abluka altında tutulmasına ve Kuzey Kürdistan'da süre giden kirli savaşa paralel olarak PKK'ye Güney'de ağır bir darbe indirmeyi hedeflemenin de ötesinde, Güney'de Kürt devleti oluşumuna karşı atılmış stratejik bir adımdır aynı zamanda. Sömürgeci faşist diktatörlük, ABD'nin Irak'ı işgali sonrasında Güney Kürdistan'da gelişen devlet oluşumu ve Kerkük'ün statüsü nedeniyle ciddi bir sıkıntı içindeydi. Tezkere hamlesiyle Türk sömürgeci faşizmi, bu devletleşme sürecini engelleme ve Kerkük konusundaki yayılmacı hedeflerini hayata geçirme doğrultusunda bir adım attı. Böylece Güney'e yönelik işgal tehdidini Güney Kürdistan Federe Yönetimi üzerinde bir baskı unsuru haline getirdi. Bu baskı aracılığıyla Mayıs ayındaki Kerkük referandumu konusunda da kimi isteklerini dayatmak istiyor. Öte yandan ABD'yi de PKK'ye yönelik sert adımlar atması için baskılamaya çalışıyor.
Tezkerenin sömürgeci faşist rejimin ordu cephesine bir getirisi de, erken genel seçimler sürecinde uğradığı prestij kaybının üstesinden gelmek oluyor.
Ancak Güney'e yönelik bir operasyon için efendisi ABD'den henüz bir onay almış değil. Aksine, tezkere tartışmasının güncelleşmesini ABD, Ermeni soykırımı yasa tasarısını Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde onaylayarak yanıtladı. Sömürgeci faşist rejim de bu hamleye tezkere ile yanıt verdi. Süreç sonuçlanmış değil. Kirli pazarlıklar sürüyor.
Tezkerenin kabulü ve Güney Kürdistan saldırganlığına hiç kuşkusuz, devrimci ve yurtsever güçlere yönelik saldırganlığın artışı ve Türk halkının şovenizm bayrağı altında sokaklara dökülmesi eşlik etti. Şırnak'ta HPG gerillalarıyla yaşanan çatışmada 13 askerin ölmesiyle ırkçı faşist saldırılarda yoğun bir artış oldu. DTP binaları basıldı, taşlandı, yakıldı, Kürtlere ait ev ve işyerleri tahrip edildi. DTP'li milletvekilleri soruşturma ve takibatlarla abluka altına alınıyor. Kürt basını kapatma cezalarıyla kuşatma altında tutuluyor.
Öte yandan, her gün burjuva medya aracılığıyla sınıra sıfır noktasından naklen yayınlarla propagandası yapılan sınır ötesi harekâtın pahalıya patlayacağının sinyalleri de şimdiden duyuluyor. Daha sınır geçilmeden Türk ordusu ardı ardına ağır kayıplar verdi. HPG güçleri, Hakkâri sınırında yaşanan bir çatışmada 8 Türk askerini rehin aldı. Burjuva medyanın büyük bir suskunlukla geçiştirmeye çalıştığı bu olaylar, Güney'e son 24 yılda 24 sefer düzenleyen Türk faşist rejiminin bu seferinin de kolay olmayacağını gösteriyor.
Türkiye ve Kürdistanlı ilerici, devrimci, komünist güçler de Güney Kürdistan saldırganlığını ve faşist rejimin bu hedefine Türk halkını alet etmek, işçi ve emekçilere asker üniforması giydirip savaşa sürmek üzere kışkırttığı şovenist histeriyi boşa çıkartmak için yoğun bir seferberlik içindeler. Sömürgeci faşist rejimin halklarımızı sürüklediği bataklığa karşı halkların kardeşliği şiarını yükseltmeye çalışıyorlar.