Türkiye ve Kuzey Kürdistan'daki Eylemlerden...
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Geçtiğimiz ay Türkiye ve K. Kürdistan yoğun eylemlere sahne oldu. İşçi sınıfı ve ezilenlerin tepkilerinin merkezini neoliberal yasalar ve demokratik haklara dönük saldırıların yoğunlaşması oluştururken, K. Kürdistan'ın Şemdinli ilçesinde devletin kontra güçlerince düzenlenen provokasyondan hesap sorma eylemleri de sürdü. 19 Aralık cezaevi katliamı, 5. yıldönümünde barışçıl gösteri ve mitinglerden bombalama ve silahlı korsan gösterilere dek bir çok eyleme konu oldu. Bir süredir tırmanan provokasyon, linç, gözaltı, tutuklama terörü çerçevesinde geçtiğimiz ay bir gözaltında tecavüz olayı daha yazıldı devletin suç siciline. Devrimci bir kültür sanat kurumu çalışanı olan Sevda Aydın, gözaltına alınarak tecavüze uğradı. Kürt halkına yönelik saldırılar, gazete baskınları ve parti binasına yönelik kundaklama da dahil çeşitli biçimlerde sürdü. Uluslararası alanda tanınmış yazar Orhan Pamuk, bir İsviçre dergisine yaptığı "Türkiye'de 30 bin Kürt ve bir milyon Ermeni öldürüldü" açıklamasından dolayı yargılandığı mahkemede sivil faşistlerin provokasyonlarına hedef oldu. Bu dava ve saldırı bile Türkiye'de fikir özgürlüğünün ne kadar büyük bir tehdit ve tehlike altında olduğunu göstermektedir.

2005 yılının son ayında, Türkiye ve K. Kürdistanlı emekçiler bu çerçevede mücadeleyi yükselttiler.

"Tecrit terörünü yeneceğiz!"

19 Aralık 2000 yılında 20 cezaevine aynı anda bir operasyon düzenlenmiş, devrimci tutsaklar, günler süren direnişlerine rağmen, 28 devrimci katledilerek, onlarcası kurşun, gaz bombası ve kimyasal maddelerle yaralanarak yeni açılan F tipi tecrit hücrelerine götürülmüşlerdi. F tipi cezaevlerinde tecrit bugün de hala sürüyor.

19 Aralık katliamının yıldönümü bir çok devrimci ve demokratik çevrenin eylem ve protestolarına sahne olurken, Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP) da tecride karşı bir kampanya düzenledi. 19 Aralık katliamcılarının bugün Şemdinli'de işbaşında olduğunu vurgulayan ESP'liler, tecride karşı yürüttükleri kampanyayı, Şemdinli provokasyonundan hesap sorma çağrısıyla birleştirerek, "Şemdinli'de serhıldan, hücrede yaşam kazanacak" dediler.

Kasım ayında başlayan bir aylık kampanya boyunca cezaevlerinde tecrit saldırısının amacını anlatan bildiri dağıtımları yapıldı, semtlerde, sokaklarda, ajitasyon konuşmalarıyla emekçiler aydınlatıldı, paneller düzenlendi. Yol kesme eylemlerinden, köprülere pankart asma eylemlerine kadar bir çok araçla işçi ve emekçileri tecride karşı durmaya çağıran ESP'liler, 19 Aralık haftasında da bir çok ilde diğer devrimci gruplarla birlikte basın açıklamaları ve mitingler örgütlediler.

Öte yandan MLKP 19 Aralık katliamının hesabının sorulduğu devrimci şiddet eylemleri gerçekleştirdi. 19 Aralık günü İstanbul'un bazı emekçi semtlerinde silahlı molotoflu korsan gösteriler düzenleyen MLKP, 20 Aralık günü de, İstanbul'un 30 yıldır yasaklı olan meydanı Taksim'de, yine molotoflu bir korsan gösteri gerçekleştirerek, "Tecrit terörünü yeneceğiz" pankartını meydandaki bayrak direğine astı. Bu eyleminin aynı zamanda taksim meydanının emekçi eylemlerine yasak olmasına da yanıt olduğunu belirten MLKP, 19 Aralık katliamının hesabının sorulacağını belirttiler ve "Sosyalizm bayrağını faşizmin burçlarına mutlaka dikeceğiz" dediler. Yine MLKP milisleri 21 ve 22 Aralık günlerinde, burjuva semtlerinde lüks otomobilleri yakarak, Parisli göçmenlerin ateşini İstanbul'a taşıdı. MLKP, açıklamalarında şu sözlere yer verdi:

"19 Aralık 2000'de 20 farklı hapishaneye dönük saldırıda 28 devrimci tutsak görkemli bir direnişle şehit düştü. Bu katliamın planlayanları ve uygulayanlarını unutmadık, hesap sormaya devam edeceğiz. Faşist diktatörlük 19 Aralık katliamıyla açılışını yapabildiği F tipi zindanlarda tecrit ve zulüm terörüne devam ediyor. Devrimci tutsaklar zindanlarda katliamları ve ağır tecrit koşullarını paçavra gibi yırtarak umudu büyütmeye devam ediyor. İçerde ve dışarıda devrim mücadelesinin bayrağı daha yukarılara çekiliyor."

Şemdinli halkı yalnız değildir!

9 Kasım 2005 günü K. Kürdistan'in Şemdinli ilçesinde devletin kontra güçleri bir bombalama gerçekleştirirken Kürt halkı tarafından kıskıvrak yakalanmışlardı. Ardından başta Kürdistan olmak üzere Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da emekçiler, Şemdinli'nin hesabını sormak ve kontrgerilla cinayetlerinin aydınlatılmasını sağlamak hedefiyle yoğun bir eylemlilik sürecine girdiler. K. Kürdistan'da Kürt halkı, Şemdinli provokasyonuna serhildanlarla yanıt verirken, Batı'da da emekçi semtler meşaleli eylemlerle aydınlandı. Bu eylemlerde Şemdinli faillerinin yargılanması, faillerin mensup olduğu JITEM (Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele) ve diğer kontrgerilla örgütlerinin dağıtılması talepleri öne çıktı. Aralarında ESP'nin de bulunduğu devrimci kurumlar, demokratik kitle örgütleri ve aydınlardan oluşan heyetler, Şemdinli'ye gidip incelemeler yaparak, Kürt halkının özgürlük ve kardeşlik talebini de Türkiyeli işçi ve emekçilere taşıdılar.

Şemdinli protestoları çerçevesinde CIA, FBI ve NATO şeflerinin Türkiye'yi ziyaretleri ve ge-neral Yasar Büyükanıt'ın ABD ziyareti de işçi ve ezilenlerin öfkesine hedef oldu.

Şemdinli ekseninde gelişen mücadelelerin öne çıkan bir yönü de, Kürdistan'ın dışında, Batı'da yapılan misilleme eylemlerinin, devimci şiddetin gelişimiydi. MLKP, kontra eylemlerin öne çıkan güçlerinden faşist MHP'nin binalarına dönük bombalamalar ve molotoflamalar gerçekleştirdi. K. Kürdistan'da ise polis konutları MLKP'nin devrimci şiddetinin hedefi oldu. 19 Aralık katliamının da sorumluları arasında bulunan bu faşist güçlerden hesap soran MLKP, açıklamalarında 'Halklar arasında düşmanlık körükleyen faşist odaklara izin vermeyeceğiz" dedi.

Tecavüzcü devlet hesap verecek!

Devrimci bir kültür sanat kurumu olan Ekin Sanat Merkezi çalışanı Sevda Aydın, 12 Aralık günü polis tarafından kaçırılarak tecavüze uğradı. Devletin son dönemlerde geliştirdiği saldırı konsepti çerçevesinde devrimci ve yurtsever güçlere dönük tırmandırdığı gözaltı ve tutuklama terörü, Kürt halkına karşı gerçekleştirdiği saldırılar, linç girişimleri ve Şemdinli provokas-yonuna, gözaltında tecavüzü de ekleyerek kirli savaş yöntemlerini daha da yoğunlaştırarak kullanmaya devam edeceğini gösterdi.

Bu saldırının ardından Ekin Sanat Merkezi çalışanları ile aralarında EKB'nin de bulunduğu bir çok demokratik kadın örgütü, İstanbul, İzmir ve Ankara başta olmak üzere Türkiye ve K. Kürdistan'ın çeşitli illerinde düzenledikleri Sevda Aydın'la dayanışma eylemlerinde 'tecavüzcü devlet hesap verecek' sloganını yükselttiler.

Gözaltında tecavüz, faşist diktatörlüğün sıkça başvurduğu bir işkence biçimiydi. 1998 yılında EKB tarafından gözaltında cinsel taciz ve tecavüze karşı düzenlenen kampanya ve kurultay, bu saldırıyı bir ölçüde geriletmiş, devletin tecavüzcü yüzünü ortaya koymuştu.

Emekçiler, neoliberal saldırılara karşı Ankara'da buluştu

17 Aralık günü Türkiye ve K. Kürdistan'ın faklı kentlerinden 50 bin emekçi, Ankara'da, sendika ve emek örgütlerinin, IMF güdümlü 2006 yılı bütçesine ve bazıları tasarı halinde, bazıları yasalaşmış olan neoliberal saldırılara karşı düzenlediği mitingde buluştu.

"Büyük Ankara Mitingi, işçilerin ve emekçilerin birleşik halk direnişi ile sermayeden ve AKP Hükümeti'nden hesap sorduğu bir mevzi olmalıdır. Herkes görev başına!" diyerek, dağıttıkları bildirilerle miting öncesinde işçi ve emekçileri gücünü ortaya koymaya çağıran ESP'lilerin de yer aldığı mitingde, neoliberal saldırılara karşı mücadele, Şemdinli'den hesap sorma ekseninde devletin faşist saldırganlığına karşı mücadeleyle buluştu.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Türkiye ve Kuzey Kürdistan'daki Eylemlerden...
fc Share on Twitter
 

Geçtiğimiz ay Türkiye ve K. Kürdistan yoğun eylemlere sahne oldu. İşçi sınıfı ve ezilenlerin tepkilerinin merkezini neoliberal yasalar ve demokratik haklara dönük saldırıların yoğunlaşması oluştururken, K. Kürdistan'ın Şemdinli ilçesinde devletin kontra güçlerince düzenlenen provokasyondan hesap sorma eylemleri de sürdü. 19 Aralık cezaevi katliamı, 5. yıldönümünde barışçıl gösteri ve mitinglerden bombalama ve silahlı korsan gösterilere dek bir çok eyleme konu oldu. Bir süredir tırmanan provokasyon, linç, gözaltı, tutuklama terörü çerçevesinde geçtiğimiz ay bir gözaltında tecavüz olayı daha yazıldı devletin suç siciline. Devrimci bir kültür sanat kurumu çalışanı olan Sevda Aydın, gözaltına alınarak tecavüze uğradı. Kürt halkına yönelik saldırılar, gazete baskınları ve parti binasına yönelik kundaklama da dahil çeşitli biçimlerde sürdü. Uluslararası alanda tanınmış yazar Orhan Pamuk, bir İsviçre dergisine yaptığı "Türkiye'de 30 bin Kürt ve bir milyon Ermeni öldürüldü" açıklamasından dolayı yargılandığı mahkemede sivil faşistlerin provokasyonlarına hedef oldu. Bu dava ve saldırı bile Türkiye'de fikir özgürlüğünün ne kadar büyük bir tehdit ve tehlike altında olduğunu göstermektedir.

2005 yılının son ayında, Türkiye ve K. Kürdistanlı emekçiler bu çerçevede mücadeleyi yükselttiler.

"Tecrit terörünü yeneceğiz!"

19 Aralık 2000 yılında 20 cezaevine aynı anda bir operasyon düzenlenmiş, devrimci tutsaklar, günler süren direnişlerine rağmen, 28 devrimci katledilerek, onlarcası kurşun, gaz bombası ve kimyasal maddelerle yaralanarak yeni açılan F tipi tecrit hücrelerine götürülmüşlerdi. F tipi cezaevlerinde tecrit bugün de hala sürüyor.

19 Aralık katliamının yıldönümü bir çok devrimci ve demokratik çevrenin eylem ve protestolarına sahne olurken, Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP) da tecride karşı bir kampanya düzenledi. 19 Aralık katliamcılarının bugün Şemdinli'de işbaşında olduğunu vurgulayan ESP'liler, tecride karşı yürüttükleri kampanyayı, Şemdinli provokasyonundan hesap sorma çağrısıyla birleştirerek, "Şemdinli'de serhıldan, hücrede yaşam kazanacak" dediler.

Kasım ayında başlayan bir aylık kampanya boyunca cezaevlerinde tecrit saldırısının amacını anlatan bildiri dağıtımları yapıldı, semtlerde, sokaklarda, ajitasyon konuşmalarıyla emekçiler aydınlatıldı, paneller düzenlendi. Yol kesme eylemlerinden, köprülere pankart asma eylemlerine kadar bir çok araçla işçi ve emekçileri tecride karşı durmaya çağıran ESP'liler, 19 Aralık haftasında da bir çok ilde diğer devrimci gruplarla birlikte basın açıklamaları ve mitingler örgütlediler.

Öte yandan MLKP 19 Aralık katliamının hesabının sorulduğu devrimci şiddet eylemleri gerçekleştirdi. 19 Aralık günü İstanbul'un bazı emekçi semtlerinde silahlı molotoflu korsan gösteriler düzenleyen MLKP, 20 Aralık günü de, İstanbul'un 30 yıldır yasaklı olan meydanı Taksim'de, yine molotoflu bir korsan gösteri gerçekleştirerek, "Tecrit terörünü yeneceğiz" pankartını meydandaki bayrak direğine astı. Bu eyleminin aynı zamanda taksim meydanının emekçi eylemlerine yasak olmasına da yanıt olduğunu belirten MLKP, 19 Aralık katliamının hesabının sorulacağını belirttiler ve "Sosyalizm bayrağını faşizmin burçlarına mutlaka dikeceğiz" dediler. Yine MLKP milisleri 21 ve 22 Aralık günlerinde, burjuva semtlerinde lüks otomobilleri yakarak, Parisli göçmenlerin ateşini İstanbul'a taşıdı. MLKP, açıklamalarında şu sözlere yer verdi:

"19 Aralık 2000'de 20 farklı hapishaneye dönük saldırıda 28 devrimci tutsak görkemli bir direnişle şehit düştü. Bu katliamın planlayanları ve uygulayanlarını unutmadık, hesap sormaya devam edeceğiz. Faşist diktatörlük 19 Aralık katliamıyla açılışını yapabildiği F tipi zindanlarda tecrit ve zulüm terörüne devam ediyor. Devrimci tutsaklar zindanlarda katliamları ve ağır tecrit koşullarını paçavra gibi yırtarak umudu büyütmeye devam ediyor. İçerde ve dışarıda devrim mücadelesinin bayrağı daha yukarılara çekiliyor."

Şemdinli halkı yalnız değildir!

9 Kasım 2005 günü K. Kürdistan'in Şemdinli ilçesinde devletin kontra güçleri bir bombalama gerçekleştirirken Kürt halkı tarafından kıskıvrak yakalanmışlardı. Ardından başta Kürdistan olmak üzere Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da emekçiler, Şemdinli'nin hesabını sormak ve kontrgerilla cinayetlerinin aydınlatılmasını sağlamak hedefiyle yoğun bir eylemlilik sürecine girdiler. K. Kürdistan'da Kürt halkı, Şemdinli provokasyonuna serhildanlarla yanıt verirken, Batı'da da emekçi semtler meşaleli eylemlerle aydınlandı. Bu eylemlerde Şemdinli faillerinin yargılanması, faillerin mensup olduğu JITEM (Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele) ve diğer kontrgerilla örgütlerinin dağıtılması talepleri öne çıktı. Aralarında ESP'nin de bulunduğu devrimci kurumlar, demokratik kitle örgütleri ve aydınlardan oluşan heyetler, Şemdinli'ye gidip incelemeler yaparak, Kürt halkının özgürlük ve kardeşlik talebini de Türkiyeli işçi ve emekçilere taşıdılar.

Şemdinli protestoları çerçevesinde CIA, FBI ve NATO şeflerinin Türkiye'yi ziyaretleri ve ge-neral Yasar Büyükanıt'ın ABD ziyareti de işçi ve ezilenlerin öfkesine hedef oldu.

Şemdinli ekseninde gelişen mücadelelerin öne çıkan bir yönü de, Kürdistan'ın dışında, Batı'da yapılan misilleme eylemlerinin, devimci şiddetin gelişimiydi. MLKP, kontra eylemlerin öne çıkan güçlerinden faşist MHP'nin binalarına dönük bombalamalar ve molotoflamalar gerçekleştirdi. K. Kürdistan'da ise polis konutları MLKP'nin devrimci şiddetinin hedefi oldu. 19 Aralık katliamının da sorumluları arasında bulunan bu faşist güçlerden hesap soran MLKP, açıklamalarında 'Halklar arasında düşmanlık körükleyen faşist odaklara izin vermeyeceğiz" dedi.

Tecavüzcü devlet hesap verecek!

Devrimci bir kültür sanat kurumu olan Ekin Sanat Merkezi çalışanı Sevda Aydın, 12 Aralık günü polis tarafından kaçırılarak tecavüze uğradı. Devletin son dönemlerde geliştirdiği saldırı konsepti çerçevesinde devrimci ve yurtsever güçlere dönük tırmandırdığı gözaltı ve tutuklama terörü, Kürt halkına karşı gerçekleştirdiği saldırılar, linç girişimleri ve Şemdinli provokas-yonuna, gözaltında tecavüzü de ekleyerek kirli savaş yöntemlerini daha da yoğunlaştırarak kullanmaya devam edeceğini gösterdi.

Bu saldırının ardından Ekin Sanat Merkezi çalışanları ile aralarında EKB'nin de bulunduğu bir çok demokratik kadın örgütü, İstanbul, İzmir ve Ankara başta olmak üzere Türkiye ve K. Kürdistan'ın çeşitli illerinde düzenledikleri Sevda Aydın'la dayanışma eylemlerinde 'tecavüzcü devlet hesap verecek' sloganını yükselttiler.

Gözaltında tecavüz, faşist diktatörlüğün sıkça başvurduğu bir işkence biçimiydi. 1998 yılında EKB tarafından gözaltında cinsel taciz ve tecavüze karşı düzenlenen kampanya ve kurultay, bu saldırıyı bir ölçüde geriletmiş, devletin tecavüzcü yüzünü ortaya koymuştu.

Emekçiler, neoliberal saldırılara karşı Ankara'da buluştu

17 Aralık günü Türkiye ve K. Kürdistan'ın faklı kentlerinden 50 bin emekçi, Ankara'da, sendika ve emek örgütlerinin, IMF güdümlü 2006 yılı bütçesine ve bazıları tasarı halinde, bazıları yasalaşmış olan neoliberal saldırılara karşı düzenlediği mitingde buluştu.

"Büyük Ankara Mitingi, işçilerin ve emekçilerin birleşik halk direnişi ile sermayeden ve AKP Hükümeti'nden hesap sorduğu bir mevzi olmalıdır. Herkes görev başına!" diyerek, dağıttıkları bildirilerle miting öncesinde işçi ve emekçileri gücünü ortaya koymaya çağıran ESP'lilerin de yer aldığı mitingde, neoliberal saldırılara karşı mücadele, Şemdinli'den hesap sorma ekseninde devletin faşist saldırganlığına karşı mücadeleyle buluştu.