Hrant Dink kitlelerin adalet talebinde yaşıyor
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Devletin işlediği cinayetlerin hesabını vermesi talebi büyük bir kitle tabanına sahiptir. Emekçi kitleler anmalara katılarak, Türk, Kürt ve Ermeni haklarının kardeşliğinden yana tavır sergilemişlerdir.
01 Şubat 2008 Enternasyonal Bülten /Sayı: 66
 Ermeni aydın Hrant Dink'in katledilmesinden tam bir yıl sonra Türkiye ve Kuzey Kürdistan'ın birçok kentinde kitleler yeniden ‘Hepimiz Ermeniyiz, hepimiz Kürdüz' diye haykırdı. Ermeni gazetesi Agos'un yayın yönetmeni olan Hrant Dink'e karşı düzenlenen bu karşıdevrimci suikasta ve devletin bu katliamdaki açık rolüne karşı tepkiler hiç dinmedi. Tam tersine adalet çığlığı her yerde yeniden dalgalanıyor. Başta İstanbul olmak üzere, Antep, Bursa, Malatya ve Ankara'da ilerici, demokrat ve devrimci güçler tarafından protesto eylemleri ve anmalar gerçekleştirildi. Eylemler, halkların özgür ve birlikte yaşaması için mücadele eden ilerici, demokrat bir aydını katleden devlete yönelikti.
İstanbul'da Agos gazetesinin önünde bir araya gelen onbinlerce kişi, Hrant Dink'i katledildiği saatte ve yerde karanfillerle, mumlarla ve sloganlarla andı. Onbinlere hitap eden Hrant Dink'in eşi Rakel Dink, Hrant Dink'in kanının basitçe yıkanamayacağını, kanın sesini ancak adaletin susturabileceğini ve onbinlerin bunun için biraraya geldiğini belirtti. Rakel Dink, devletin bu katliama ortak olduğuna dair sayısız veri olduğunu ve mahkemelerde de çelişkili şeyler yaşandığını belirtti. Anmanın ardından kitle yürüyüşe geçerek, Taksim meydanına kadar yürüdü.
Anmaya katılan kitle, öfkesini ‘Katil devlet hesap verecek', ‘Kürdüm, Türküm, Ermeniyim', ‘Yaşasın Halkların kardeşliği' sloganlarıyla dile getirdi. Sloganlar yürüyüş boyunca da dinmedi. Kitle, yürüyüşten sonra da militan eylemlerle şovenizme ve faşizme meydan okudu. Taksim İstiklal Caddesi'nde bulunan generallerin borazanlığını yapan Ulusal Kanal ve faşist MHP'nin bürosu taşlarla tahrip edildi. Ordu saflarında yer alan CHP de sloganlarla protesto edildi.
Tabii ki faşist diktatörlük, halkların kardeşliği için onbinlerin bu kararlı gösterisini sessizce seyretmedi, kitleye gaz bombalarıyla ve coplarla saldırdı. Ara sokaklarda devam eden polis terörü ve süren çatışmaların ardından 15 kişi gözaltına alındı. Polisin sınırsız yetki kullanarak halka saldırısı sonucu bir işçi polis kurşunuyla yaralandı.
Ancak ne inkar ve imha politikası, ne de faşist Türk Devleti'nin her alanda estirdiği şovenizm, halkları eşitlik ve kardeşlik talebinden vazgeçiremeyecektir. Hrant Dink'in birinci ölüm yıldönümündeki kitlesel anmalar bir kez daha gösterdi ki, karşı devrimci terör ve şovenist propaganda kitleleri sindirememektedir. Devletin işlediği cinayetlerin hesabını vermesi talebi büyük bir kitle tabanına sahiptir. Emekçi kitleler anmalara katılarak, Türk, Kürt ve Ermeni haklarının kardeşliğinden yana tavır sergilemişlerdir.
Partimiz, Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında yaşayan farklı ulus ve milliyetlerden bütün işçi ve emekçilerin faşist diktatörlüğüne karşı birlikte mücadelesini geliştirmek için çaba harcamaktadır.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Hrant Dink kitlelerin adalet talebinde yaşıyor
fc Share on Twitter
 

Devletin işlediği cinayetlerin hesabını vermesi talebi büyük bir kitle tabanına sahiptir. Emekçi kitleler anmalara katılarak, Türk, Kürt ve Ermeni haklarının kardeşliğinden yana tavır sergilemişlerdir.
01 Şubat 2008 Enternasyonal Bülten /Sayı: 66
 Ermeni aydın Hrant Dink'in katledilmesinden tam bir yıl sonra Türkiye ve Kuzey Kürdistan'ın birçok kentinde kitleler yeniden ‘Hepimiz Ermeniyiz, hepimiz Kürdüz' diye haykırdı. Ermeni gazetesi Agos'un yayın yönetmeni olan Hrant Dink'e karşı düzenlenen bu karşıdevrimci suikasta ve devletin bu katliamdaki açık rolüne karşı tepkiler hiç dinmedi. Tam tersine adalet çığlığı her yerde yeniden dalgalanıyor. Başta İstanbul olmak üzere, Antep, Bursa, Malatya ve Ankara'da ilerici, demokrat ve devrimci güçler tarafından protesto eylemleri ve anmalar gerçekleştirildi. Eylemler, halkların özgür ve birlikte yaşaması için mücadele eden ilerici, demokrat bir aydını katleden devlete yönelikti.
İstanbul'da Agos gazetesinin önünde bir araya gelen onbinlerce kişi, Hrant Dink'i katledildiği saatte ve yerde karanfillerle, mumlarla ve sloganlarla andı. Onbinlere hitap eden Hrant Dink'in eşi Rakel Dink, Hrant Dink'in kanının basitçe yıkanamayacağını, kanın sesini ancak adaletin susturabileceğini ve onbinlerin bunun için biraraya geldiğini belirtti. Rakel Dink, devletin bu katliama ortak olduğuna dair sayısız veri olduğunu ve mahkemelerde de çelişkili şeyler yaşandığını belirtti. Anmanın ardından kitle yürüyüşe geçerek, Taksim meydanına kadar yürüdü.
Anmaya katılan kitle, öfkesini ‘Katil devlet hesap verecek', ‘Kürdüm, Türküm, Ermeniyim', ‘Yaşasın Halkların kardeşliği' sloganlarıyla dile getirdi. Sloganlar yürüyüş boyunca da dinmedi. Kitle, yürüyüşten sonra da militan eylemlerle şovenizme ve faşizme meydan okudu. Taksim İstiklal Caddesi'nde bulunan generallerin borazanlığını yapan Ulusal Kanal ve faşist MHP'nin bürosu taşlarla tahrip edildi. Ordu saflarında yer alan CHP de sloganlarla protesto edildi.
Tabii ki faşist diktatörlük, halkların kardeşliği için onbinlerin bu kararlı gösterisini sessizce seyretmedi, kitleye gaz bombalarıyla ve coplarla saldırdı. Ara sokaklarda devam eden polis terörü ve süren çatışmaların ardından 15 kişi gözaltına alındı. Polisin sınırsız yetki kullanarak halka saldırısı sonucu bir işçi polis kurşunuyla yaralandı.
Ancak ne inkar ve imha politikası, ne de faşist Türk Devleti'nin her alanda estirdiği şovenizm, halkları eşitlik ve kardeşlik talebinden vazgeçiremeyecektir. Hrant Dink'in birinci ölüm yıldönümündeki kitlesel anmalar bir kez daha gösterdi ki, karşı devrimci terör ve şovenist propaganda kitleleri sindirememektedir. Devletin işlediği cinayetlerin hesabını vermesi talebi büyük bir kitle tabanına sahiptir. Emekçi kitleler anmalara katılarak, Türk, Kürt ve Ermeni haklarının kardeşliğinden yana tavır sergilemişlerdir.
Partimiz, Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında yaşayan farklı ulus ve milliyetlerden bütün işçi ve emekçilerin faşist diktatörlüğüne karşı birlikte mücadelesini geliştirmek için çaba harcamaktadır.