8-12 Eylül 2006'da sekiz kentte gerçekleşen polis baskınlarında tutuklanan 23 komünist 28 Şubat'ta ikinci kez mahkemeye çıkarıldı.
MLKP üye ve yöneticileri oldukları iddiasıyla 13 kişi hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis, 10 kişi hakkında ise 10,5 ile 45 yıl arasında değişen hapis cezası istemiyle yargılanan komünist tutsaklar, İstanbul Beşiktaş'ta bulanan adliye binasına Tuzla tersane grevini selamlayan ve Türk devletinin Güney Kürdistan'daki sömürgeci işgal harekatını lanetleyen sloganlarla girdiler.
Komünist tutsaklar, mahkemede yaptıkları konuşmalarla bir kez daha faşist rejimi mahkum ettiler.
26 Ekim'de görülen duruşmada "MLKP'yi savunmaktan onur duyuyorum" diyen Seyfi Polat, bu duruşmada da bu düzenin savunulamayacağını belirterek, "Bu düzen kana bulanmıştır. Tuzla'da sermaye biriksin diye işçilerin oluk oluk kanı akıyor." dedi. Güney Kürdistan'daki işgal harekatına ilişkin olarak da "Gerilla onur ve özgürlüğü için savaşıyor, ölüyor. Asker üniforması giydirilmiş halk çocukları ise sömürgeci faşist rejimin yaşaması için ölüme gönderiliyor." diyen Polat, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Biz, MLKP olarak, Kuzey'de, Güney'de, Doğu'da, Batı'da tüm parçalarında Kürt halkının yürüttüğü özgürlük mücadelesini haklı ve meşru görüyoruz. Koskoca bir halkın varlığını inkar etmek, asimile ve imha etmek asıl terör budur. Biz Türk halkımızı Kürt halkının uzattığı barış ve kardeşlik elini tutmaya, barış için mücadele etmeye çağırıyoruz. Türk işçi, emekçilerinin özgürlüğü Kürt halkının özgürlüğünden geçer".
Ali Hıdır Polat ise, "Vatan 7 ayda 18 tersane işçisinin ölmesi midir? Son 7 yılda 6 bin 422 işçinin iş cinayetlerinde katledilmesi, 13 bin 283 işçinin kaza sonucu sakatlanması mıdır? Davutpaşa'da patlayan mıdır vatan? Tekelde özelleştirmeye karşı direndikleri için coplanan 3 bin tekel işçisi midir? Acaba bu satıştan etkilenecek 207 bin köylü müdür vatan?" diyerek, "İnsansız vatan nedir?" diye sordu.
Atılım gazetesi genel yayın yönetmeni İbrahim Çiçek de, bu davanın bir ucu Doğan Medya holdingine, bir ucu tersane patronlarının örgütü GİSBİR'e dayanan bir komplo davası olduğunu, Doğan Medya gazeteyi sansürlerken, GİSBİR'in Limter-İş'i boğarak işçilerin örgütlenmesinin önünü kesmek istediğini belirtti.
Tutsaklardan Arzu Torun, 26 Ekim duruşmasına getirildiği Ağır Ceza Mahkemesi koridorlarında kendisini bir polisin taciz ettiğini söyleyerek suç duyurusunda bulundu. Soner Çiçek de F Tipi hapishanelerdeki koşulları anlatarak Adalet Bakanlığı'nın 10 tutsağın haftada 10 saat birbiri ile görüşmesini sağlayan genelgesinin uygulanmasını istediklerini belirtti.
Üçüncü duruşma, 6-7 Haziran 2008'de görülecek.