Burjuvazinin iç çatışmaları ve Ergenekon
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Açıktır ki Veli Küçük'ün liderliğindeki Ergenekon çetesinin esas sorumlusu devletin kendisidir. Ergenekon örgütlenmesi kontrgerillanın bir silahıdır ve ancak halk ondan hesap sorabilir.

 

01 Nisan 2008 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 68


"Susurluk, Şemdinli, Ergenekon.
Kahrolsun kontrgerilla devleti!"

Türk ordusunun Güney Kürdistan'daki yenilgisinden sonra Türk burjuvazisinin iç çatışmalarının yeniden kamuoyu önünde patlak vermesi uzun sürmedi.
Bir yanda generallerin, diğer yanda TÜSİAD'ın desteklediği hükümet partisi AKP'nin çıkarlarının çatıştığı bir başka sorun, türban sorunu oldu. Askeri-sivil bürokrasi, "laikliği" savunma adına resmi kurumlarda türban takılması üzerindeki yasağı savunurken, AKP türban sorunu üzerinden etkisini artırmaya ve iktidardan daha da büyük bir pay almaya çalışıyor. Kara harekatının başladığı gün, cumhurbaşkanı Gül anayasada türbanla ilgili olarak yapılan değişikliği onayladı ve ordu bu anda politik müdahalede bulunmadığı için AKP'nin bu hamlesi başarıyla sonuçlanmış gibi göründü. Ancak ordu, kendisi için son derece önemli olan bu konudan vazgeçmemişti.
Sivil-askeri bürokrasi, AKP'nin 22 Temmuz 2007'deki seçim zaferi ile iktidarını güvencelemek için verdiği çaba ve attığı diğer adımları, AKP'yi kapatma davası ile yanıtladı.
Yargıtay başsavcısı Yalçınkaya, AKP'nin "laiklik karşıtı faaliyetlerin odağı haline geldiği" iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'nde bu partiye yönelik kapatma davası açtı.
Bu kapatma davasının tek başına hükümeti oluşturan, cumhurbaşkanını kendi saflarından seçen, bir çok valiyi atayan ve belediye başkanlıklarında da çoğunluğu oluşturan bir partiye karşı açılmış olması, rejim krizinin boyutlarını göstermektedir. Aynı zamanda, mecliste kendi grubuyla temsil edilen DTP'ye yönelik de bir kapatma davası söz konusudur. Tüm burjuva kuvvetler bu konuda uyuşmaktadır ve kimse karşı çıkmamıştır.
AKP'yi kapatma davası askeri-sivil bürokrasinin bir sivil darbe sürecidir. Faşizan bir politikadır. Öte yandan, bu demek değildir ki bazı liberal grupların yaptığı tarzda, AKP gibi gerici bir partiyi savunmak ya da desteklemek gerekir. Doğru olan, sokaklarda bir üçüncü cepheyi, işçi sınıfı ve emekçilerin cephesini inşa etmektir.
Rejim krizinin bir başka işareti, Ocak sonunda başlatılan "Ergenekon operasyonu" oldu. Ergenekon, CIA ve Pentagon'un aktif desteği ile kurulan ve ABD'de "anavatanı korumak için" özel olarak eğitilmiş generallerce oluşturulan karşıdevrimci bir örgüttür. Bu karşıdevrimci çeteye, bir çok katliamın sorumlularından JİTEM'in kurucusu Veli Küçük liderlik etmektedir. 27 Ocak'ta, aralarında Veli Küçük'ün de bulunduğu sekiz kişi tutuklandı. O günden itibaren bir dizi operasyon daha gerçekleştirildi. 21 Mart'ta "Ergenekon terör örgütünün önderleri oldukları" iddiası ile 7 kişi daha gözaltına alındı. Aralarında Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi İlhan Selçuk, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek (ki ertesi gün cezaevine kondu), İstanbul Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu da vardı. 22 Mart'ta 10 kişi daha gözaltına alındı.
Ergenekon isimli karşıdevrimci oluşuma yönelik bu operasyon, hükümetin ciddi ciddi karşıdevrimci suçları aydınlatmaya ve sorumluları yargılamaya niyetli olduğunu göstermemektedir. Ergenekon operasyonu ile AKP tamamen kontrolünün dışındaki bu çeteleri kontrol altına almaya ve kendisini adaletin partisi olarak sunmaya çalışmaktadır. Aynı zamanda da kendi pozisyonunu güçlendirmek için orduya darbe vurmak istemektedir. Örgütlü karşıdevrime yönelik yasal süreç, kesinlikle bazı sınırları aşmayacaktır.
Karşıdevrimci çetelerin gerçekten yargılanması, ancak emekçi halk tarafından gerçekleştirilebilir. Çeşitli eylemlerde, örneğin Ezilenlerin Sosyalist Platformu'nun (ESP), karşıdevrimci Ergenekon çetesinin esas sorumlularının yargılanması talebiyle İstanbul'un Alibeyköy semtinde düzenlediği eylemde, "Susurluk, Şemdinli, Ergenekon. Adalet İstiyoruz!" sloganı öne çıkmış, "Susurluk'tan Ergenekon'a kahrolsun kontrgerilla devleti!", "Kahrolsun MGK, MİT, CIA, kontrgerilla" sloganları atılmıştır.
Açıktır ki Veli Küçük'ün liderliğindeki Ergenekon çetesinin esas sorumlusu devletin kendisidir. Ergenekon örgütlenmesi kontrgerillanın bir silahıdır ve ancak halk ondan hesap sorabilir.


 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Burjuvazinin iç çatışmaları ve Ergenekon
fc Share on Twitter
 

Açıktır ki Veli Küçük'ün liderliğindeki Ergenekon çetesinin esas sorumlusu devletin kendisidir. Ergenekon örgütlenmesi kontrgerillanın bir silahıdır ve ancak halk ondan hesap sorabilir.

 

01 Nisan 2008 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 68


"Susurluk, Şemdinli, Ergenekon.
Kahrolsun kontrgerilla devleti!"

Türk ordusunun Güney Kürdistan'daki yenilgisinden sonra Türk burjuvazisinin iç çatışmalarının yeniden kamuoyu önünde patlak vermesi uzun sürmedi.
Bir yanda generallerin, diğer yanda TÜSİAD'ın desteklediği hükümet partisi AKP'nin çıkarlarının çatıştığı bir başka sorun, türban sorunu oldu. Askeri-sivil bürokrasi, "laikliği" savunma adına resmi kurumlarda türban takılması üzerindeki yasağı savunurken, AKP türban sorunu üzerinden etkisini artırmaya ve iktidardan daha da büyük bir pay almaya çalışıyor. Kara harekatının başladığı gün, cumhurbaşkanı Gül anayasada türbanla ilgili olarak yapılan değişikliği onayladı ve ordu bu anda politik müdahalede bulunmadığı için AKP'nin bu hamlesi başarıyla sonuçlanmış gibi göründü. Ancak ordu, kendisi için son derece önemli olan bu konudan vazgeçmemişti.
Sivil-askeri bürokrasi, AKP'nin 22 Temmuz 2007'deki seçim zaferi ile iktidarını güvencelemek için verdiği çaba ve attığı diğer adımları, AKP'yi kapatma davası ile yanıtladı.
Yargıtay başsavcısı Yalçınkaya, AKP'nin "laiklik karşıtı faaliyetlerin odağı haline geldiği" iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'nde bu partiye yönelik kapatma davası açtı.
Bu kapatma davasının tek başına hükümeti oluşturan, cumhurbaşkanını kendi saflarından seçen, bir çok valiyi atayan ve belediye başkanlıklarında da çoğunluğu oluşturan bir partiye karşı açılmış olması, rejim krizinin boyutlarını göstermektedir. Aynı zamanda, mecliste kendi grubuyla temsil edilen DTP'ye yönelik de bir kapatma davası söz konusudur. Tüm burjuva kuvvetler bu konuda uyuşmaktadır ve kimse karşı çıkmamıştır.
AKP'yi kapatma davası askeri-sivil bürokrasinin bir sivil darbe sürecidir. Faşizan bir politikadır. Öte yandan, bu demek değildir ki bazı liberal grupların yaptığı tarzda, AKP gibi gerici bir partiyi savunmak ya da desteklemek gerekir. Doğru olan, sokaklarda bir üçüncü cepheyi, işçi sınıfı ve emekçilerin cephesini inşa etmektir.
Rejim krizinin bir başka işareti, Ocak sonunda başlatılan "Ergenekon operasyonu" oldu. Ergenekon, CIA ve Pentagon'un aktif desteği ile kurulan ve ABD'de "anavatanı korumak için" özel olarak eğitilmiş generallerce oluşturulan karşıdevrimci bir örgüttür. Bu karşıdevrimci çeteye, bir çok katliamın sorumlularından JİTEM'in kurucusu Veli Küçük liderlik etmektedir. 27 Ocak'ta, aralarında Veli Küçük'ün de bulunduğu sekiz kişi tutuklandı. O günden itibaren bir dizi operasyon daha gerçekleştirildi. 21 Mart'ta "Ergenekon terör örgütünün önderleri oldukları" iddiası ile 7 kişi daha gözaltına alındı. Aralarında Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi İlhan Selçuk, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek (ki ertesi gün cezaevine kondu), İstanbul Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu da vardı. 22 Mart'ta 10 kişi daha gözaltına alındı.
Ergenekon isimli karşıdevrimci oluşuma yönelik bu operasyon, hükümetin ciddi ciddi karşıdevrimci suçları aydınlatmaya ve sorumluları yargılamaya niyetli olduğunu göstermemektedir. Ergenekon operasyonu ile AKP tamamen kontrolünün dışındaki bu çeteleri kontrol altına almaya ve kendisini adaletin partisi olarak sunmaya çalışmaktadır. Aynı zamanda da kendi pozisyonunu güçlendirmek için orduya darbe vurmak istemektedir. Örgütlü karşıdevrime yönelik yasal süreç, kesinlikle bazı sınırları aşmayacaktır.
Karşıdevrimci çetelerin gerçekten yargılanması, ancak emekçi halk tarafından gerçekleştirilebilir. Çeşitli eylemlerde, örneğin Ezilenlerin Sosyalist Platformu'nun (ESP), karşıdevrimci Ergenekon çetesinin esas sorumlularının yargılanması talebiyle İstanbul'un Alibeyköy semtinde düzenlediği eylemde, "Susurluk, Şemdinli, Ergenekon. Adalet İstiyoruz!" sloganı öne çıkmış, "Susurluk'tan Ergenekon'a kahrolsun kontrgerilla devleti!", "Kahrolsun MGK, MİT, CIA, kontrgerilla" sloganları atılmıştır.
Açıktır ki Veli Küçük'ün liderliğindeki Ergenekon çetesinin esas sorumlusu devletin kendisidir. Ergenekon örgütlenmesi kontrgerillanın bir silahıdır ve ancak halk ondan hesap sorabilir.