Siperlerin En Önüne
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Partinin Sesi / Sayı: 45 / Eylül – Ekim 2004


1 Mayıs sürecinin ardından hiç ara vermeden NATO toplantısını engelleme savaşımının hazırlıklarına başlıyoruz. İlk durağımız kendi iç eğitimlerimiz, planlarımız. Bu toplantıların bileşenlerine baktığımızda kadın ve erkek yoldaşların sayısında ciddi bir fark olmadığını görürüz. Buralarda alınan kararları yine hiç duraksamadan alanlarımızda hayata geçirmek için harekete geçiyoruz.
Kararlarımızın hayata geçmesi için gereken emekçilikte biz kadınların çoğu zaman öne çıktığını söylemek abartı olmayacaktır. Sadece bizim örgütlediğimiz basın açıklamaları yaptık, yeni eylem biçimlerini (kız kulesine pankart asmak) hayata geçirdik. Kadın kitlelerine NATO'yu anlattık, onları da bu sürece katmaya çalıştık. Bu süreçte kaçırıldık, tecavüz tehditleriyle yüzyüze geldik, gözaltına alındık.
Böyle yoğun bir süreçten sonra tüm kinimizi kuşanarak Okmeydanı siperinde yerimizi aldık. Fatma Girik Parkı'nda da parti kitlemize baktığımızda yarısını yine biz kadınlar oluşturuyorduk. Oradaki işleri düzenleyen, bizi bir gün sonrasına hazırlayanlar arasında da az da olsa kadın yoldaşlarımız vardı. Bir gün sonrasına geldiğimizde; sabah mangalarımız en önde yerini alıyor. Mangalarda yer alan yoldaşların seçiminde gözetilen özellikleri daha sonrasında bir yoldaştan öğreniyorum. Aramızdaki en deneyimli, bilinç ve yürek olarak en hazır, bir de biraz güçlü olanlarımız mangalarda yer almış. Tam olarak mangalarda kaç kadın yoldaşın yer aldığını bilmemekle birlikte, tamamına yakınının erkek yoldaşlardan oluştuğunu gözlemlemek çok zor değildi. Sürece hazırlanırken faşizmle yüz yüze gelmekten kaçınmayan kadınlarımızın bilinç ve kararlılığı tartışılamaz. Kadınlarımızın deneyim olarak eksiklikleri var diyorsak bu bütün örgütlerimizin eksikliğidir yoldaşlar. Molotof yapmasını ve atmasını, sapan kullanmasını öğrenmek, öğretmek zor bir iş değildir. Bilinç, kararlılık ve emekçiliğin deneyimden daha güçlü bir silah olduğu aşikar. Fiziki güç sorunu ise Bush'la oturup bilek güreşi yapmadığın koşullarda pek de önem arz etmiyor.
Gördüğüm eksikliğin önemli bir yanını da barikat başlarından bakarak tartışmaya çalışacağım. Barikatta olmak en önde savaşmak için mangalarda olmaya gerek yoktu. Fakat barikatların en önünde yine erkek yoldaşların yoğunluğu göze çarpıyordu. Attığımız taşların düşmana ulaşmaması, deneyim eksikliği bizi arkalara iten görünen nedenlerdi. Kararlılığımızı bir kenara itip, gücü ve deneyimi her şey haline getirdik. Hala savaş cephesini erkeklerin işi gören "toplumsal misyonumuzu" kendimize uygun gören anlayışımızın devam ettiğini gösterdik. Gerek süreci ve barikat başını düşmana sadece fiziki zarar vermek olarak algılamamak, gerekse de barikatın başına geçip zarar vermede inatçılığımızı kuş anabilir dik. Kitleyi yönlendirme, moral ve motivasyonu büyütme, barikatların nereye kurulacağını, çekileceğini belirleme biz kadın komünistlerin de yapabileceği şeylerdir.
Okmeydanı deneyimimizi de arkamıza alarak kitlelerin devrimci şiddet eylemlerine ve tüm mücadele cephelerine, en ön siperlere ve görevlere kendimizi önermekle işe başlayabilir kadın yoldaşlar!
Yolumuz açık olsun!