Önderleşmek İçin Kadın Kitlelerine Hücum
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Partinin Sesi / Sayı: 45 / Eylül – Ekim 2004


3. Kongreden aldığımız güç ve kitlelere hücum perspektifiyle start alan koşumuzda, her alanda atılım gerçekleştirerek önemli başarılara imza attık. Yoğunlaştırılmış çalışmalar ve arka arkaya gerçekleştirilen kampanyalar sonunda;Türkiye ve Kürdistan'da yeni şehirlere açılmış, girilmeyen yeni alanlara nüfuz etmiş bir yapı olarak berraklaştık. Kültür-sanat, kadın, gençlik ve işçi cephesinde hızlı bir kurumlaşma gerçekleştirdik. Her geçen gün daha örgütlü ve organize bir mücadele rotası yakalayarak, tek vücut hareket etmeyi öğrendik. Kadrolarımız yoğun kitle faaliyetleriyle daha da usta/aştı. Son süreç, kesintisiz bir gelişime, çelikleşmeye denk düştü. Partimiz bu süreçte kitlelerle daha sıkı bağlar yakaladı, devrimci hareketin merkezinde durduğunu, ezilenlere önderlik edecek güç olduğunu kanıtladı.
Bu genel gelişimle bağlantılı emekçi kadın çalışmamız da bir gelişme yaşadı. Yeni kurumlarla emekçi kadınlara umut taşındı. Genç kadınlar devrimci hareketin tarihinde ilklere imza attı. Yoğun tempolu bu süreçte kadınlarımız bir adım öne çıktı. Kadın çalışmamız bu faaliyet sürecinde önemli olanaklar yakaladı. Özellikle 8 Mart, yerel seçimler ve kadın katliamları-töre cinayetlerine karşı örgütlenen faaliyetler, emekçi kadın kitleleriyle temasın en fazla sağlandığı anlar oldu.
Ancak Kongre sonrası geliştirilen iradenin, yoğun kitle seferberliğinin dahi, "kadın çalışmasının olması gereken noktanın gerisinde bulunduğu gerçekliğini" değiştirmeye yetmediği görülüyor. Yoğunlaştırılmış faaliyetlerden en sonuncusu olan NATO toplantısını engelleme eylemliliklere baktığımızda, yaklaşık olarak aynı kuvvetlerle çalışmayı götürdüğümüz açığa çıkıyor. Kadın çalışmasının "Kitleselleşememe" sorunu kendini hala dayatıyor.
Emekçi kadın çalışmasını olması gereken düzeye çıkarmak, kitlesel/eşmenin önündeki engelleri aşmak için hangi noktalara yoğunlaşmalıyız? Genelde parti çalışmasında özelde de kadın çalışmasında sahip olduğumuz önderlik potansiyelini açığa çıkartmamızı sağlayacak yönelimler nedir?

1-Politik Reflekste Ustalaşmak

Gelişmeler karşısında anında refleks geliştirmek, tepki verip müdahalede bulunmak, duyargalarımızın sonuna dek açık olmasını ve sorumluluk alanımızdaki gelişmelere hakimiyeti dayatır. Bunun için kadınları doğrudan veya dolaylı ilgilendiren her gelişmeyi, sorunu acil müdahalemizi gerektiren bir durum olarak kavramamız gerekmektedir. Bu kavrayışa ise; emekçi kadınları ilgilendiren ne varsa kendi sorunumuz olarak görme yetisini en üst seviyeye çıkardığımızda ulaşabiliriz. Kısaca buna, alanımızda ilgi yoğunlaşmasını sağlamak diyebiliriz.
Emekçi kadın hareketini büyütmenin anahtarı, kadınları ilgilendiren genel ve yerel bütün sorunlara müdahale edip yanıt olmakta gizlidir. Kadınların genel talep ve sorunları yanında çalışma alanımızdaki kadınların birebir yaşadığı sorunlara da hakim olmalı ve anında müdahale etmeyi başarmalıyız. Kadın kitlelerinin her sorununa anında müdahale eden, taleplerine yanıt olan ve çözüm üreten bir tempo yakaladığımızda, emekçi kadınlar için çekim merkezi haline gelmemiz kaçınılmazdır.
Sağlık taraması, çöplüğün kaldırılması çalışmaları yerel sorunlara duyarlılığın güzel bir örneğiydi. Belediye hizmetlerinin yetersizliği bu alanda çalışma yapmanın muazzam olanaklarını barındırıyor. Bu alandaki yetersizliklere karşı harekete geçen kadın kitlelerini yönlendiren her zaman biz olabilmeliyiz. Örneğin varoşlardaki ulaşım sorunu önemli tepkilere yol açmakta. Özellikle kış aylarında varoş gençliğinin eğitim hakkını genel olarak da halkın sağlık vb. hakkını gaspa kadar boyutlanmakta. Varoşlar bu mevsimlerde adeta tecrit edilmektedir. Hem ulaşım sorunun çözümü hem de yeterli eğitim-sağlık kurumlarının temini için emekçi kadınlar kolayca harekete geçirilebilir. Emekçi semtlerinde elektrik, su, yol vb. sorunu mu yaşanıyor, tepkiyi örgütleme sorumluluğunu omuzlayan ilk biz olmalıyız.
Refleks zayıflığını aşmak için; "kadınlara karşı gerici yasal düzenlemeler mi yapılıyor, ilk tepkiyi biz vermeliyiz" kararlılığında olmak zorundayız. Kadın katliamları, tecavüzler mi yaşanıyor karşı duran ilk biz olmalıyız. Gösterdiğimiz her refleks, emekçi kadınları en fazla bizim sahiplendiğimizin kanıtı olacaktır. Sorunlarını sahiplendiğimiz her çıkışımızla, bizi biraz daha çok kendilerinden biri olarak görecek, çalışmamıza daha yoğun bir yönelim göstereceklerdir.
Anında geliştireceğimiz her refleks, emekçi kadınların başvuracakları ilk adres olma yolunda bizi ilerletecektir. Bu sayede, kadın kitleleri için ilgi odağı olmanın yanında, diğer kadın kurumlarının da duyarlılığını körükleyecek, bu alanda sürükleyici güç haline gelmeyi de başaracağız.

2- Kitlelere Hücum Perspektifinde Süreklilik

Çalışmayı büyütmenin, yeni güçlerle donanmanın ve alanında yönlendirici güç olmanın sırrı faaliyetin istikrarında gizlidir. Bu ise, hedeflenen alan ve kitleyle her an iç içe olmayı dayatır. Kitle perspektifinin sürekliliğini; planlı, programlı ve kesintisiz örgütlenen bir çalışma garanti altına alır. Bildiri, broşür vb. ile kitleye birkaç kez gidip sonra ortalıktan kaybolan değil; hedef kitle içinde yerleşik hale gelmeyi, kök salmayı gerektiren bir tarzı şart koşar.
Emekçi kadınların her an yanında olmadan onların sorun ve taleplerine yanıt olmamız imkansızdır. Bu kurum faaliyetlerinin dışına çıkıp, yerelleşmeyi dayatmaktadır. Çalışma alanımızla bütünleşmeyi, her gelişmesine hakim olmayı, ilk müdahillerin biz olmasını gerektirmektedir.
Kapitalist barbarlığın kadına yaşattığı vahşeti göz önüne aldığımızda, kadınların daha da ezilmesine yol açan uygulamalarla durmaksızın karşılaştığımız bir gerçek. Bu; yeni bir yasal düzenleme olabilir, kadın emeğinin sınırsızca sömürülmesi olabilir, gerici değer yargılarıyla örülen cendere olabilir. Yeni bir gelişmeye de ihtiyacımız yok aslında. Çünkü kadın kitleleriyle ilişkilenmek için pek çok hazır gündeme sahibiz. Kapitalist sömürü koşulları nedeniyle saldırılar zaten bolca mevcut. Yüzyıllardır kadına yaşatılan vahşet, kadınlarla ilişkilenmek için yeni bir gelişmeyi-saldırıyı beklememizi gereksiz kılıyor. Elbette güncel saldırılar üzerinden örgütlenen çalışma daha verimli olacaktır ancak, kadın kuleleriyle bağlarımızın sürekliliğini sağlamak için onlara gidebileceğimiz on/arca sebep zaten var. Bunu akıldan çıkarmayarak, beklemeciliğe kapılmadan kendi gündemlerimizi örgütleyebilmeliyiz.
Örneğin kadının sosyalist toplumdaki konumuyla kapitalist toplumdaki konumunu akla gelebilecek her alanda kıyaslayan broşürler hazırlayabiliriz. Film gösterimleriyle, çoğaltılan CD'lerle bu çalışmayı daha çok kadına ulaştırabiliriz. Bu kitlelerin hem sosyalizmin insanı merkez alan gerçekliğini zihinlerinde daha somut canlandırıp kavramalarını hem de kapitalizmin vahşetini tüm gerçekliğiyle görmelerini sağlayacaktır. Aynı zamanda bizim için sürekli dillendirdiğimiz, sosyalizmi ezilenlere kesintisizce anlatma sorumluluğunda önemli bir adım ve sosyalist ajitasyon-propagandanın sürekliliğinin sağlanması olacaktır.
Alanımızdaki bütün emekçi kadınları genel gelişmelerden haberdar edebiliyor, eylemli duruşlarını örgütleyebiliyorsak; kendi yerel sorunları etrafında harekete geçmelerini sağlayabiliyorsak kitlelere gidiş sürekliliğini yakalamışız demektir. Böylesi bir tarz yeni mevziler ve güçler kazanmamız demektir. Emekçi kadın hareketinin süreklilik kazanması, komünist kadınların çoğalması demektir.
Bu sürekli bağ, kitlesinin her kıpırdanışını hissedebilen, anında harekete geçebilen bir tarzı da yaratacaktır. Kadınların daha büyük kitleler halinde mücadeleye atılmasını koşullayacaktır.

3- Kendi Gücüne Güven

Hızlı politik reflekslerin gösterilmesi de, kitlelere sürekli gidişin sağlanması da kendi gücümüze güvenden aldığımız iradeye bağlıdır. Salt kendi güçlerimize dayanarak eylem örgütleyemiyorsak; kitleselleşmek de, emekçi kadın hareketinde öne çıkan bir güç olmak da bir havai olarak kalacaktır.
Müdahalemizi gerektiren bir durum söz konusu olduğunda, sayımız ne olursa olsun, sorunu erteleyen, harekete ayak bağı olan her tür engeli aşıp harekete geçebilmeliyiz. Bu kesinlikle, diğer kadın örgütleriyle ortak hareketi yakalama, platform vb.'nin alternatifi olarak düşünülmemelidir. Anlatılmak istenen; bizi geri çeken, sorun ve gelişmelere bizim kadar duyarlı davranmayıp ertelemeci yaklaşanlar karşısında, bizim de beklemeci tutumların esiri olmamamız gerektiğidir. Bu yetimizi güçlendirmemiz, bağımsız eylem örgütleme cesaretini kuşanmamız demektir. Hem bizim bir adım önde olmamızı hem de kuvvetlerimizin kendine olan güveninin artmasını sağlayacak tek yol budur.
Örneğin arka arkaya çıkarılan yasalarla emekçi memurlara dönük yoğunlaşan saldırıları ele alalım. Esnek ve sözleşmeli çalışmaya, sendikasızlaştırmaya karşı alanlara ilk çıkan biz olmalıyız. Bu tip saldırıların kadınlar üzerindeki sömürüyü daha da yoğunlaştıracağını haykırarak sendikaların kadın kollarını harekete geçiren, emekçi kadınların yolunu açan biz olmalıyız. Demokratik kadın hareketinin gündemlerini belirleyen ve hareketi tetikleyen irade biz olmalıyız.

4-Alışılmış Tarzı Aşma

Çalışmamızda alışılagelen mücadele araç ve biçimlerini geliştirmek ve zenginleştirmek izleyeceğimiz yol olmalıdır. Kurum faaliyetlerinin dışına çıkan, kadınlarla alanlarında (ev, mahalle vb.) buluşmamıza hizmet eden yönelimleri yoğunlaştırmalıyız. Emekçi kadınların bizim ayağımıza gelmesini beklemenin aksine biz onlara gitmeliyiz. Panel mi düşünüyoruz, bunu emekçi kadınların yaşadığı mahallede örgütlemeliyiz. Semt etkinliklerini olanaklı tüm koşullarda öne çıkarmalıyız.
Sadece toplantı, bildiri, basın açıklaması vb. ile yetinmemeli mücadele araçlarımızı geliştirmeliyiz. Film gösterimleri, sokak şenlikleri, tiyatro gösterimleriyle kadınlara gitmeliyiz. Teknik gelişmeleri örgütlenme çalışmamızda en iyi şekilde kullanabilmeliyiz. Özellikle yaz aylarında açık hava etkinliklerini iyi değerlendirmeliyiz. Etkinliklerimizde mahallesinden dışarı adım atamamış kadınları hesaba katmalıyız. Emekçi kitlelerin kısıtlı olanaklarını düşünerek program yapmalıyız. Bu amaçla, ilgili örgütlerle işbirliğini yoğunlaştırıp yapılan sağlık taraması yönlü çalışmaları çoğaltabiliriz. Kurumlarımızda okuma-yazma, meslek edindirmeye dönük faaliyetler örgütleyebiliriz. Sendikaların kadın çalışmasından sorumlu aktivistlerinden yararlanıp, emekçi kadınları kendi mekanlarında çalışma ve sömürü koşullarıyla ilgili bilgilendirebiliriz. İHD'nin olanaklarından yararlanarak kadın katliamları, hak ihlalleriyle ilgili film, belgesel gösterimi, rapor açıklama çalışmalarıyla kadınlara gidebiliriz. Semtlerimizde eğitim-öğretim dönemi başlarında emekçi ailelere yardım çalışmaları örgütleyebiliriz.
Eylem tarzımızın zenginleştirilmesi de bir zorunluluk olarak kendini dayatmaktadır. Burjuva medyanın görmezden gelemeyeceği ilginçlikte eylemlere imza atabilmeliyiz. Kız kulesinde yapılan tarzda, dikkatleri üzerine çeken eylemler örgütleme çabamızı yoğunlaştırmalıyız. Özellikle burjuvaların ve medyasının mekan tuttuğu yerlerde eylemler yapmalıyız. Bu her gün haberlerde bile dakikalarca gösterilen lüks eğlence yerleri, tatil mekanları olabilir.
Sınıf ayrımlarını en berrak şekilde teşhir edebileceğimiz önemli bir olanak olarak kullanabiliriz bu tür yerleri.
Emekçi semtlerde yol kesme, işgal eylemlerinin kendiliğinden örgütlendiği şu günlerde, bu tür eylemleri daha iradi örgütleyebiliriz. Daha nitelikli sağlık, eğitim, ulaşım vb. talebiyle belediye binalarının işgali örgütlenebilir. Yeterli-ücretsiz sağlık hakkı talebiyle mahalle sağlık ocakları-yakın hastaneler işgal edilebilir. Bu konuda ilerici sağlık örgütlenmeleriyle işbirliğine de gidilebilir. Ya da eğitim dönemi başlarında emekçi ailelere önemli yük olan kayıt-katkı adı altında alınan paralara karşı okul işgalleri örgütlenebilir. Çünkü aile içinde ekonomik zorluklara en fazla göğüs germek zorunda olanın yine kadınlar olduğu bir gerçek.
Çalışmamızın olduğu her yerde koordineli eylemlik tarzını oturtarak daha etkili vuruşlar yapabilmeliyiz. Aynı gündem ve taleplerle, aynı anda farklı yerlerde alanlara çıkma yetimizi geliştirmeliyiz. Elbet bunun için çalışmamızın olduğu her yerde kadın aktivistlerin gündeme ve gelişmelere hakim olması, politik refleksi kuşanması gerekiyor. Örneğin bir kadın katledildiğinde, çalışmamızın olduğu yerlerin en dikkat çeken alanlarında aynı anda katliamı anlatan tiyatroların ardından işkence görmüş kadın maketleriyle temsili cenaze törenleri yapılabilir.

5-Yeni Güçler Kazanma Perspektifiyle Çalışma

Bunun için ilk olarak elimizdeki kuvvetlerle yetinme bakış açısının reddi gerekmektedir. Yeni güçler kazanmanın da; gidilmemiş yeni alanlara açılma, bu alandaki her yeni ilişkiye sorumluluk-iş verme iradesini şart koştuğunu bilince çıkarmalıyız. Çalışmayı bir kısır döngüden kurtarmanın, etki alanını genişletmenin; çalışmayı taze kuvvetlerle beslemekten geçtiği ortada. Her yere yetişmeye çalışan aynı kuvvetlerle elde edilecek verimin bir sınırı olacaktır. Bu hem aktivistlerin iş yükü altında ezilmesini getirecek hem de çalışmanın etkisini düşürecektir.
İlişkiye geçtiğimiz her emekçi kadına yeteneğine göre, yapabileceği kadarıyla sorumluluk ve iş vererek, çalışma anında örgütlemek çıkış noktamız olmalıdır. Yeni ilişkilere verilen her sorumluluk, görev; onlara güvendiğimizin göstergesi olacaktır. Kendilerini önemsediğimizi hissettirdiğimiz her tutumumuz onların güvenini kazanmamızı sağlayacaktır. Ve bu güven ortamını yaratmadan kitleyle birlikte çalışma örgütlememizin imkansızlığı ortadadır.
Örneğin bir semtte tiyatro, panel etkinliği düzenlerken kitlenin olanaklarını en geniş şekilde kullanmaya çalışmalıyız. Malzeme, araç-gereç temininde semtteki emekçi kadınları seferber edebilmeliyiz. Bu hem kadınlarla olan ilişkilerimizi büyütecektir hem de onların etkinliği sahiplenmesini sağlayacaktır. Varoşlarda "yaşadığımız semtleri birlikte güzelleştirelim" vb. tarzda kampanyalar örgütleyebiliriz. Yakın çevrelerine daha fazla duyarlılık göstereceklerini dikkate alarak semt/erinin yetersizlikleri noktasında emekçileri harekete geçirebiliriz. Daha önce de değindiğimiz belediye hizmetlerinin yetersizliğinden kaynaklanan tepkilerin giderek yoğunlaştığı bir gerçek.
Ulaşılmamış ne kadar çok kadına gider, çalışmamıza ortak edersek, emekçi kadın hareketinin geleceğini de garantilemiş o/uruz. Bu kolektife el değmemiş olanaklar sunmamız anlamına da gelecektir. Kadınları sınıf mücadelesinin temel bir bileşeni haline getirmemizin yolunu açacaktır.

6-Ajitasyon-Örgütlenme Aracı Olan Yayında İstikrar

Bu alanda ihtiyaca cevap veren bir çizgi tutturamadığımız bir gerçek. İlk olarak yayının periyotları dahilinde çıkması noktasında yetersiz kaldığımız ortada. İki ayda bir çıkması ihtiyaca cevap vermekten uzak iken arayı uzattığımız durumlar yaşanabiliyor. Hedef kitlemize giderken elimizdeki en önemli ajitasyon-örgütlenme aracından böylece kendimizi yoksun bırakmış oluyoruz. Periyotların uzaması bu eksiklik yanında içerikte de bir zayıflığa yol açıyor. An'ı kitlesine ulaştırmaktan, onları aydınlatmaktan uzaklaştıran, verimini düşüren bir etken oluyor. Bu soruna, emekçi kadın çalışmasına yoğunlaşma düzeyimizin göstergesi olarak bakmakla kendimize haksızlık etmiş olmayız sanırım.
Yayınımız elbette elimizdeki tek araç değil. Ancak, alanına özgü tek araç olması gibi bir öneme sahip. Kadın kuleleriyle bağ kurma çalışmamızda elimizde etkili bir silah. Bütün içeriğiyle emekçi kadınlara hitap eden niteliğiyle önem arz ediyor ve etkili şekilde kullanılma zorunluluğunu dayatıyor. Yayınımıza, düzenliliği ve zenginleştirilmiş içeriğiyle hak ettiği değeri vermemiz gerekiyor.

7-Diğer Çalışma Alanlarına İlgi

Kazanmayı hedeflediğimiz kitle sadece ev emekçisi kadınlardan oluşmuyor. Bu gerçeklik, çalışma alanımızın genişliğini göz önünde bulundurmamızı dayatıyor. İşçi, memur, öğrenci kadınlardan oluşan geniş bir kitle örgütlenmeyi bekliyor. Bütün alanlardaki emekçi kadınlar aydınlanmaya, yol açıcılığa ihtiyaç duyuyor. Ve farklı alanlara özgü sorunlara göstereceğimiz her ilgi, çalışmamızın ilgi odağı haline gelmesinin ön şartını oluşturuyor.
Bu nedenle alanından bağımsız, yaşanan bir sorun olduğunda ilk tepkiyi veren, soruna ilk müdahale eden biz olabilmeliyiz. Her konuda bizim söyleyecek bir sözümüz olmalı. Öğrenci gençliğin eğitim-barınma sorunları bizim gündemimizde olmalı. Emekçilere dönük hak gasplarına karşı bayrağı yükselten biz olmalıyız. Bu anlamda, Eğitim-Sen'in kadın kurultayına ve Munzur Festivali'nde kadın sorununa gösterilen ilgi yerinde bir tutum oldu.
Nerede olduğundan bağımsız, ezilen tüm kadınları kazanma iddiamızı sürekli canlı tutmalıyız. Bu hem emekçi kadın hareketinin çapını genişletme işlevini görecektir, hem de partimizin her alana dal budak salmasını sağlayacaktır. Komünizm bayrağının daha geniş kitleler arasında dalgalanmasının yolunu da açacaktır.

* * *

örüldüğü gibi ele aldığımız tüm noktalar birbirinden koparamayacağımız iç içe geçmiş bir bütünlüğü oluşturuyor. Bu noktaların tamamı üzerinde yoğunlaşmak, her birinin, istikrarlı şekilde büyüyen bir çalışma için vazgeçilmez öğeler olduğunu bilince çıkarmalıyız.
Emekçi kadın çalışmasının büyütülmesi, alan hakimiyetini, daha fazla dikkat ve özveriyi, politik refleks gelişkinliğini ve iradi yönü ağır basan bir çabayı şart koşuyor. Alanında öne çıkan, tüm hareketi hedefleri doğrultusunda sürükleyen, kolektifi sürekli yeni güçlerle besleyen bir çalışma için, kadın cephesini ilgilendiren her gelişmeye hakim olmak zorundayız.
Gelişmelere o an müdahale bilincini, kendi güçlerimizle hemen harekete geçme iradesini kuşanmalıyız. Ayağımıza pranga olmaya çalışanlara, işi sürüncemeye bırakmak isteyenlere teslim olmayıp; akla gelebilecek her sorunla ilgili ilk sözü biz söylemeliyiz. Gidilmeyen sokak, fabrika, okul, çalınmadık kapı bırakmamalıyız. Meşruluğumuzdan aldığımız güçle emekçi kadın hareketinin iradesi biz olmalıyız.
Alışılmış mücadele araç ve biçimlerini aşarak, emekçi kadınları kendi mekanlarında kuşatmalıyız. Bu araç ve biçimlerin tek sınırını hayal gücümüzün belirlediğini unutmamalıyız. Kitle seferberliğimizin sürekliliğini korumalı, kitlemizle somut paylaşımlar, iş ve sorumluluk verme üzerinden ilişkilenmeliyiz.
Emekçi kadınları daha üst boyutta harekete geçirmek, komünist kadın çalışmasına kan taşımak;bütün adımlarımıza bu bilinç yön vermeli. Ancak böylesi bir tarzla, emekçi kadın hareketini büyütmenin ve partiye yeni kuvvetler taşımanın kanallarını açabiliriz.
"İnsanlık tarihinde, ezilenlerin hiçbir büyük hareketi emekçi kadınların katılımı olmadan yürümemiştir. " Stalin yoldaşın da dediği gibi; toplumsal kurtuluş için kadın kitlelerini seferber etmek zorundayız. Kadınları, devrimci safların aktif bir savaşçısına dönüştürmek zorundayız.
"Göğün yarısı biziz" diyorsak, aynı oranda kavgayı omuzlamak için de tüm enerjimizi seferber etmeliyiz. Unutmayalım ki ezilmişliğin en koyusunu yaşayan emekçi kadınlar kavganın çoğunu omuzlama potansiyeline sahip. Görevimiz, bu potansiyeli açığa çıkarıp, emekçi kadınları kurtuluşları yolunda ayağa kaldırmaktır. Bunun için özel günler, saldırılar vb. olmasını beklememize hiç gerek yok. Çünkü kadınlar, kapitalist sömürü düzeninin, sömürgeciliğin, burjuva ve erkek egemen toplumun saldırılarını her an bedenlerinde hissediyor. Ve kendilerini aydınlatacak, kurtuluş yolunu işaret edecek öncülerini dört gözle bekliyor. Biz bir kıvılcım çaktığımızda onlar yangınlar çıkarmaya hazır. Bu yangının büyümesi; çalışmadan sorumlu komünist kadının alanına daha yoğun ilgi ve hakimiyetini, kitlelere ve kendi gücüne güveni, emek ve özveriyi, politik refleksi geliştirmesini yani komünist iradeyi kuşanmasını dayatıyor.
Devrim saflarındaki kadın rengini büyütmek, kavga yangınını harlamak için artık bir adım öne çıkmak yetmiyor. Kavga siperlerinin en önüne koşmak gerekiyor. Bu güce sahibiz, bu hedefin iradesiyiz. Öyleyse komünist kadın yoldaşlar, ileri!