İstanbul Güngören’de kontrgerilla katliamı
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Güngören katliamı, onlarca kitle katliamına, aydın cinayetine, gözaltında kayıplara, köy yakmalara, işkencelere, sokak infazlarına imza atmış kontrgerillanın suç defterinde yerini aldı.

 
01 Eylül 2008 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 73 
 
Ergenekon operasyonlarıyla bir kez daha gündeme oturan kontrgerilla güçleri, halka yönelik yeni bir katliama imza attılar.
27 Temmuz'da İstanbul'un Güngören Mahallesi'nde patlayan kontrgerilla bombaları, aralarında çocukların da bulunduğu 18 emekçinin yaşamını yitirmesine yol açtı.
Güngören katliamı, 1977'de İstanbul Taksim'deki 1 Mayıs gösterilerinde, 1978'de Maraş'ta, 1980'de Çorum'da, 1993'de Sivas'ta, 1996'da İstanbul'un Gazi mahallesinde ve daha bir çok yerde gerçekleştirilen kontrgerillanın kitle katliamlarından biriydi.
Katliamın hemen ardından başbakandan genelkurmay başkanına ve burjuva muhalefet partilerine dek bütün devlet güçleri, sahte gözyaşları içinde teröre lanet yağdırdılar. Burjuva medya, büyük bir hevesle yaşamını yitiren emekçilerin trajedilerini provokasyon aletine dönüştürmeye girişti. Bombalamanın sorumlusunun PKK olduğu iddia edildi. 8 Kürt yurtseveri, alelacele tutuklanarak "Güngören bombacıları" olarak ilan edildiler. Burjuva medya, tutsaklardan Hüseyin Güreli'nin "Üç ay önce Kandil'de eğitim alıp geldiğini" iddia etti, dahası Güreli adına sahte ifadeler yayınlayarak "bombayı koyup seyrettim" başlığıyla manşetlere taşıdı. Ancak sadece bir kaç gün sonra, Kandil'den geldiği iddia edilen Güreli'nin 7 yıldır sigortalı olarak İstanbul'da bir işyerinde çalıştığı, 8 tutsağın hiç birinin bombalamayla ilgili olarak sorguya bile alınmadığı, tümünün PKK'ye yardım ve yataklık iddiasıyla gözaltına alındığı açığa çıktı.
PKK, ilk günden itibaren bombalamayla ilgisi bulunmadığını açıklarken, Kürt yurtsever güçleri de katliama karşı gerçekleştirilen eylemlerde yerini aldılar.
Kontrgerilla devleti, Güngören katliamını PKK'ye mal ederek Kürt düşmanlığını körükleyip, son dönemde kontrgerilla örgütlenmesi üzerine yoğunlaşan kamuoyunun ilgisini şovenist çatışmalara yönlendirmeyi hedefliyordu.
Devrimci, ilerici, yurtsever ve komünistler, hızlıca katliamın kontrgerilla tezgahı olduğunu teşhir etmek üzere eylemliliklere giriştiler. Onlarca kentte ve meydanda, tek tek ya da ortak eylemlerle Güngören katliamının sorumlusunun kontrgerilla devleti olduğu ilan edilerek kirli oyun boşa çıkartılmaya çalışıldı.
Güngören katliamı, onlarca kitle katliamına, aydın cinayetine, gözaltında kayıplara, köy yakmalara, işkencelere, sokak infazlarına imza atmış kontrgerillanın suç defterinde yerini aldı. Rejim, kendi kuvvetlerini düzene sokmak üzere örgütlediği Ergenekon operasyonlarıyla, kontrgerilla örgütlenmesi içinde teşhir olmuş kimi unsurları tutuklarken, AKP başta olmak üzere kimi kesimler bundan, kontrgerillayla hesaplaşıldığı izlenimi yaratarak yararlanmaya çalışırken, tam da bu süreçte Güngören'de patlayan bombalar, kontrgerillanın devletin bir parçası değil, ta kendisi olduğunu bir kez daha kanıtlamaktadır. Sol eliyle kontrgerillanın kendi kontrolünden çıkmış kesimlerini tutuklayarak tavsiye eden rejim, sağ eliyle kontrgerilla katliamları düzenlemektedir.
Devrimci ve ilerici güçlerin katliama verdikleri refleks olumludur, ancak bu adımları, Ergenekon davası vesilesiyle Maraş'tan Gazi'ye kitle katliamlarının, aydın cinayetlerinin, gözaltında kayıpların aydınlatılması ve hesap sorulması için kitle baskısı örgütleyerek mücadeleyi büyütmek gereklidir.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

İstanbul Güngören’de kontrgerilla katliamı
fc Share on Twitter
 

Güngören katliamı, onlarca kitle katliamına, aydın cinayetine, gözaltında kayıplara, köy yakmalara, işkencelere, sokak infazlarına imza atmış kontrgerillanın suç defterinde yerini aldı.

 
01 Eylül 2008 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 73 
 
Ergenekon operasyonlarıyla bir kez daha gündeme oturan kontrgerilla güçleri, halka yönelik yeni bir katliama imza attılar.
27 Temmuz'da İstanbul'un Güngören Mahallesi'nde patlayan kontrgerilla bombaları, aralarında çocukların da bulunduğu 18 emekçinin yaşamını yitirmesine yol açtı.
Güngören katliamı, 1977'de İstanbul Taksim'deki 1 Mayıs gösterilerinde, 1978'de Maraş'ta, 1980'de Çorum'da, 1993'de Sivas'ta, 1996'da İstanbul'un Gazi mahallesinde ve daha bir çok yerde gerçekleştirilen kontrgerillanın kitle katliamlarından biriydi.
Katliamın hemen ardından başbakandan genelkurmay başkanına ve burjuva muhalefet partilerine dek bütün devlet güçleri, sahte gözyaşları içinde teröre lanet yağdırdılar. Burjuva medya, büyük bir hevesle yaşamını yitiren emekçilerin trajedilerini provokasyon aletine dönüştürmeye girişti. Bombalamanın sorumlusunun PKK olduğu iddia edildi. 8 Kürt yurtseveri, alelacele tutuklanarak "Güngören bombacıları" olarak ilan edildiler. Burjuva medya, tutsaklardan Hüseyin Güreli'nin "Üç ay önce Kandil'de eğitim alıp geldiğini" iddia etti, dahası Güreli adına sahte ifadeler yayınlayarak "bombayı koyup seyrettim" başlığıyla manşetlere taşıdı. Ancak sadece bir kaç gün sonra, Kandil'den geldiği iddia edilen Güreli'nin 7 yıldır sigortalı olarak İstanbul'da bir işyerinde çalıştığı, 8 tutsağın hiç birinin bombalamayla ilgili olarak sorguya bile alınmadığı, tümünün PKK'ye yardım ve yataklık iddiasıyla gözaltına alındığı açığa çıktı.
PKK, ilk günden itibaren bombalamayla ilgisi bulunmadığını açıklarken, Kürt yurtsever güçleri de katliama karşı gerçekleştirilen eylemlerde yerini aldılar.
Kontrgerilla devleti, Güngören katliamını PKK'ye mal ederek Kürt düşmanlığını körükleyip, son dönemde kontrgerilla örgütlenmesi üzerine yoğunlaşan kamuoyunun ilgisini şovenist çatışmalara yönlendirmeyi hedefliyordu.
Devrimci, ilerici, yurtsever ve komünistler, hızlıca katliamın kontrgerilla tezgahı olduğunu teşhir etmek üzere eylemliliklere giriştiler. Onlarca kentte ve meydanda, tek tek ya da ortak eylemlerle Güngören katliamının sorumlusunun kontrgerilla devleti olduğu ilan edilerek kirli oyun boşa çıkartılmaya çalışıldı.
Güngören katliamı, onlarca kitle katliamına, aydın cinayetine, gözaltında kayıplara, köy yakmalara, işkencelere, sokak infazlarına imza atmış kontrgerillanın suç defterinde yerini aldı. Rejim, kendi kuvvetlerini düzene sokmak üzere örgütlediği Ergenekon operasyonlarıyla, kontrgerilla örgütlenmesi içinde teşhir olmuş kimi unsurları tutuklarken, AKP başta olmak üzere kimi kesimler bundan, kontrgerillayla hesaplaşıldığı izlenimi yaratarak yararlanmaya çalışırken, tam da bu süreçte Güngören'de patlayan bombalar, kontrgerillanın devletin bir parçası değil, ta kendisi olduğunu bir kez daha kanıtlamaktadır. Sol eliyle kontrgerillanın kendi kontrolünden çıkmış kesimlerini tutuklayarak tavsiye eden rejim, sağ eliyle kontrgerilla katliamları düzenlemektedir.
Devrimci ve ilerici güçlerin katliama verdikleri refleks olumludur, ancak bu adımları, Ergenekon davası vesilesiyle Maraş'tan Gazi'ye kitle katliamlarının, aydın cinayetlerinin, gözaltında kayıpların aydınlatılması ve hesap sorulması için kitle baskısı örgütleyerek mücadeleyi büyütmek gereklidir.