Kadınlar tacize, tecavüze, şiddete karşı sokakta
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Üzmez hem siyasal açıdan, hem bir tecavüzcü olarak, hem de devletin tahliye ettirdiği tecavüzcülerin öne çıkan bir örneği olarak kadına yönelik şiddetin başlıca sorumlularını kendi kişiliğinde simgeleştirdi.

 

01 Aralık 2008 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 76  

Resmi rakamlara göre sadece Türkiye'de taciz şikayetiyle yılda 15 bin dava açılıyor. Her üç kadından biri fiziksel şiddet görüyor. Gerçek sayı ise bir hayli yüksek, çünkü bu ülkede şiddeti uygulayan değil, şiddete uğrayanlar yargılanır. Dahası, feodal değer ve önyargıların etkisi, kadınların büyük çoğunluğunu şiddete maruz kaldıklarını açıklamaktan alıkoymaktadır.
Erkek egemen toplumun kadınlara karşı uyguladığı şiddet ve baskı, son örneğinde kendisini kadınlara ve kız çocuklara tecavüz edenlerin mahkemelerde beraat etmesinde gösteriyor. Her gün magazin sayfalarını dolduran taciz ve tecavüz haberlerine, namus cinayetlerini, ardından bir de devletin "çocuk tecavüzcüleri nasıl koruduğu" haberleri ekleniyor...
Bursa'da 14 yaşındaki B.Ç. 76 yaşındaki Hüseyin Üzmez tarafından cinsel istismara uğradı. Üzmez, gericiliğin, ilerici ve devrimcilere yönelik hedef gösterme amaçlı haberlerin bayraktarı olan Vakit gazetesinin yazarı. 50'li yıllarda ise gazeteci Ahmet Emin Yalman'ı öldürerek, ülke tarihindeki ilk faşist katliamcılardan biri olmuştu. Üzmez, taciz iddiaları nedeniyle gözaltına alındı, cezaevine girdi. Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklamadan 6 ay sonra çocuğun ‘beden ve ruhsal sağlığında bir bozukluk yok' diyen İstanbul Adli Tıp Raporu'na dayanarak Üzmez'i 2. duruşmada tahliye etti.
Üzmez davası, namus koruma adı altında ilerici ve devrimcilere, Alevi emekçilere yönelik linç katliamları düzenleyen, gerici argümanlarla ilerici güçleri "ırz düşmanı" ilan eden sağcı faşistlerin kadınlara yönelik tutumunu açıkça teşhir etti. Dahası Üzmez, çıktığı televizyon programlarında açık açık, B.Ç.nin 14 yaşını doldurduğunu, bunun gelenekler ve dinsel açıdan reşit yaş sayıldığını, ötesinin de kendisini ilgilendirmediğini savunacak kadar yüzsüz ve pişkince temsil ettiği politik çevrelerin yaklaşımını dillendirdi. Bu yönüyle hem siyasal açıdan, hem bir tecavüzcü olarak, hem de devletin tahliye ettirdiği tecavüzcülerin öne çıkan bir örneği olarak kadına yönelik şiddetin başlıca sorumlularını kendi kişiliğinde simgeleştirdi.
Aynı süreçte meclis gündemine gelen yeni yasa teklifinde, evlilik yaşının mahkeme kararıyla 16'dan 14'e indirilmesi öngörülüyor. Zaten mevcut yasalar tecavüzcülerin tecavüz kurbanıyla evlenmesi halinde cezadan muaf tutulması yönündeki içeriğiyle tecavüzcüleri koruyor.
Daha önce tecavüz suçundan hüküm giyen ve kısa süre sonra tahliye edilen bir şahsın yeniden tecavüz iddiasıyla gözaltına alınması ve yeniden tahliye edilmesi ve art arda gelen tecavüz haberleri, Üzmez davası ve yeni yasa teklifiyle birleşince, ülkenin dört bir yanında kadınların ayağa kalkmasına yol açtı.
İzmir Şiddete Karşı Kadın Platformu tecavüzcüleri koruyan devleti protesto etti, TCK'da kadına yönelik şiddeti cezasız bırakan maddelerin değişime uğraması için meclise taslak metin gönderdi. 4 Kasım'da ise ODTÜ'lü Genç Kadınlar, yaptıkları yürüyüşle Üzmez'in serbest bırakılmasını protesto etti, Vakit gazetesine mektup yolladı.
EKD, Genç Kadın Avukatlar gibi kadın örgütleri, barış mesajı vermek için İtalya'dan yola çıkan ve Türkiye üzerinden İsrail'e gitmeyi hedefleyen Pippa Bacca'ya tecavüz edip katleden Murat Karabaş'ın devam eden davasının 4 Kasım'daki duruşmasını izledi, davaya müdahil olma taleplerini dile getirdi. EKD'nin de müdahil olma talebini sunduğu bu dava, 16 Aralık'a ertelendi.
Kadına yönelik şiddetin en son ve çarpıcı örneği ise, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü'nde İstanbul Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen çeşitli kadın örgütlerinin polis şiddetine uğramaları oldu. Açtıkları kadına yönelik şiddeti simgeleyen sergilerinin polis tarafından dağıtılması, devleti savunan polisin kadınların şiddeti anlatmalarına bile tahammül edemediğini gösteriyor. Kadınlar kendilerine yönelik bu saldırıyı oturma eylemi yaparak kınadı.
EKD, 23 Kasım'da Kadın Adalet Mahkemesi kurdu. Mahkemede "ekonomik şiddet", "medyada şiddet" gibi başlıklar altında kadına yönelik şiddeti tartıştı.
Devlet Ergenekon davasında da yaptığı gibi, örneğin politik ya da Kürt oldukları için kadınlara tecavüz eden ve şiddet uygulayan kontrgerillacıları, polisleri, askerleri, mafyacıları kendi yasalarıyla ve kendi çıkarları için korumaktadır. Kadınların buna karşı örgütlenmesi her zaman engellenmeye çalışılmıştır. Zamanında bir istihbarat görevlisi "önce kadınları vurun" öğüdünü boşuna vermemişti polise. Tecavüzcülerin ara arda tahliye edildiği, suçluların göstermelik olarak yargılandığı bu sürece kadınlar aktif olarak müdahale etme yolunda.


 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Kadınlar tacize, tecavüze, şiddete karşı sokakta
fc Share on Twitter
 

Üzmez hem siyasal açıdan, hem bir tecavüzcü olarak, hem de devletin tahliye ettirdiği tecavüzcülerin öne çıkan bir örneği olarak kadına yönelik şiddetin başlıca sorumlularını kendi kişiliğinde simgeleştirdi.

 

01 Aralık 2008 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 76  

Resmi rakamlara göre sadece Türkiye'de taciz şikayetiyle yılda 15 bin dava açılıyor. Her üç kadından biri fiziksel şiddet görüyor. Gerçek sayı ise bir hayli yüksek, çünkü bu ülkede şiddeti uygulayan değil, şiddete uğrayanlar yargılanır. Dahası, feodal değer ve önyargıların etkisi, kadınların büyük çoğunluğunu şiddete maruz kaldıklarını açıklamaktan alıkoymaktadır.
Erkek egemen toplumun kadınlara karşı uyguladığı şiddet ve baskı, son örneğinde kendisini kadınlara ve kız çocuklara tecavüz edenlerin mahkemelerde beraat etmesinde gösteriyor. Her gün magazin sayfalarını dolduran taciz ve tecavüz haberlerine, namus cinayetlerini, ardından bir de devletin "çocuk tecavüzcüleri nasıl koruduğu" haberleri ekleniyor...
Bursa'da 14 yaşındaki B.Ç. 76 yaşındaki Hüseyin Üzmez tarafından cinsel istismara uğradı. Üzmez, gericiliğin, ilerici ve devrimcilere yönelik hedef gösterme amaçlı haberlerin bayraktarı olan Vakit gazetesinin yazarı. 50'li yıllarda ise gazeteci Ahmet Emin Yalman'ı öldürerek, ülke tarihindeki ilk faşist katliamcılardan biri olmuştu. Üzmez, taciz iddiaları nedeniyle gözaltına alındı, cezaevine girdi. Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklamadan 6 ay sonra çocuğun ‘beden ve ruhsal sağlığında bir bozukluk yok' diyen İstanbul Adli Tıp Raporu'na dayanarak Üzmez'i 2. duruşmada tahliye etti.
Üzmez davası, namus koruma adı altında ilerici ve devrimcilere, Alevi emekçilere yönelik linç katliamları düzenleyen, gerici argümanlarla ilerici güçleri "ırz düşmanı" ilan eden sağcı faşistlerin kadınlara yönelik tutumunu açıkça teşhir etti. Dahası Üzmez, çıktığı televizyon programlarında açık açık, B.Ç.nin 14 yaşını doldurduğunu, bunun gelenekler ve dinsel açıdan reşit yaş sayıldığını, ötesinin de kendisini ilgilendirmediğini savunacak kadar yüzsüz ve pişkince temsil ettiği politik çevrelerin yaklaşımını dillendirdi. Bu yönüyle hem siyasal açıdan, hem bir tecavüzcü olarak, hem de devletin tahliye ettirdiği tecavüzcülerin öne çıkan bir örneği olarak kadına yönelik şiddetin başlıca sorumlularını kendi kişiliğinde simgeleştirdi.
Aynı süreçte meclis gündemine gelen yeni yasa teklifinde, evlilik yaşının mahkeme kararıyla 16'dan 14'e indirilmesi öngörülüyor. Zaten mevcut yasalar tecavüzcülerin tecavüz kurbanıyla evlenmesi halinde cezadan muaf tutulması yönündeki içeriğiyle tecavüzcüleri koruyor.
Daha önce tecavüz suçundan hüküm giyen ve kısa süre sonra tahliye edilen bir şahsın yeniden tecavüz iddiasıyla gözaltına alınması ve yeniden tahliye edilmesi ve art arda gelen tecavüz haberleri, Üzmez davası ve yeni yasa teklifiyle birleşince, ülkenin dört bir yanında kadınların ayağa kalkmasına yol açtı.
İzmir Şiddete Karşı Kadın Platformu tecavüzcüleri koruyan devleti protesto etti, TCK'da kadına yönelik şiddeti cezasız bırakan maddelerin değişime uğraması için meclise taslak metin gönderdi. 4 Kasım'da ise ODTÜ'lü Genç Kadınlar, yaptıkları yürüyüşle Üzmez'in serbest bırakılmasını protesto etti, Vakit gazetesine mektup yolladı.
EKD, Genç Kadın Avukatlar gibi kadın örgütleri, barış mesajı vermek için İtalya'dan yola çıkan ve Türkiye üzerinden İsrail'e gitmeyi hedefleyen Pippa Bacca'ya tecavüz edip katleden Murat Karabaş'ın devam eden davasının 4 Kasım'daki duruşmasını izledi, davaya müdahil olma taleplerini dile getirdi. EKD'nin de müdahil olma talebini sunduğu bu dava, 16 Aralık'a ertelendi.
Kadına yönelik şiddetin en son ve çarpıcı örneği ise, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü'nde İstanbul Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen çeşitli kadın örgütlerinin polis şiddetine uğramaları oldu. Açtıkları kadına yönelik şiddeti simgeleyen sergilerinin polis tarafından dağıtılması, devleti savunan polisin kadınların şiddeti anlatmalarına bile tahammül edemediğini gösteriyor. Kadınlar kendilerine yönelik bu saldırıyı oturma eylemi yaparak kınadı.
EKD, 23 Kasım'da Kadın Adalet Mahkemesi kurdu. Mahkemede "ekonomik şiddet", "medyada şiddet" gibi başlıklar altında kadına yönelik şiddeti tartıştı.
Devlet Ergenekon davasında da yaptığı gibi, örneğin politik ya da Kürt oldukları için kadınlara tecavüz eden ve şiddet uygulayan kontrgerillacıları, polisleri, askerleri, mafyacıları kendi yasalarıyla ve kendi çıkarları için korumaktadır. Kadınların buna karşı örgütlenmesi her zaman engellenmeye çalışılmıştır. Zamanında bir istihbarat görevlisi "önce kadınları vurun" öğüdünü boşuna vermemişti polise. Tecavüzcülerin ara arda tahliye edildiği, suçluların göstermelik olarak yargılandığı bu sürece kadınlar aktif olarak müdahale etme yolunda.