Yerel secimler: Birinci parti seçimin kazananı olmadı
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Faşist diktatörlüğün, halkı belirli bir adaya oy vermeye zorlama, asker ve polisleri Kürdistan’da seçmen listesine kaydetme, solun ve ulusal kurtuluş hareketinin seçim kampanyalarına yönelik terör ve gözaltı saldırıları ve diğer manipülasyon biçimleri ve demokrasi makyajı bu seçimlerde de epey yaygın uygulamalardı.

01 Nisan 2009 /Enternasyonal Bülten/ Sayı: 80                                                                                                                

 

29 Mart 2009'da Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da yerel seçimler gerçekleştirildi. Faşist diktatörlüğün, halkı belirli bir adaya oy vermeye zorlama, asker ve polisleri Kürdistan'da seçmen listesine kaydetme, solun ve ulusal kurtuluş hareketinin seçim kampanyalarına yönelik terör ve gözaltı saldırıları ve diğer manipülasyon biçimleri ve demokrasi makyajı bu seçimlerde de epey yaygın uygulamalardı.
Seçim sonuçları bakımından hükümet partisi AKP halen birinci sırada, ancak 2002'de hükümete geldiğinden bu yana ilk kez oy kaybına uğradı. Bu yerel seçimlerde ülke çapında %38,8 oy alan AKP, 2004 yerel seçimlerine kıyasla 3 puan, 2007 genel seçimlerine kıyasla 8 puan kaybetti. AKP 12 ilde belediye başkanlığını kaybederek 46 il belediyesini kazandı.
AKP'nin oy kaybı ve halkın değişim isteği diğer burjuva düzen partilerine yaradı. CHP %23.12 oy oranıyla ikinci parti oldu ve 13 il kazandı. Faşist MHP oyların %16'sını ve 9 il belediye başkanlığı kazandı.
Ancak muhalefetteki sadece düzen partileri değil, her şeyden önce Kürt ulusal hareketi de bu seçimlerde mevzilerini genişletti. %5.6 oy oranıyla dördüncü parti olan ve elindeki il belediye başkanlığı sayısını 5'ten 8'e çıkaran DTP, Kürdistan'daki oylarını belirgin oranda artırdı ve kuşkusuz bu seçimin kazananları arasında yer aldı. DTP toplamda 99 belediye kazandı. Daha önce 36 belediyeyi elinde tutuyordu.
Çıplak şiddetten çamaşır makinesi ve buzdolabı gibi hediyelere ya da Kürtçe televizyon kanalının açılmasına dek her türlü araca başvuran AKP Kürdistan'da, özellikle Amed ve Dersim'de mevzi kazanmaya çalıştı, ancak boşuna. DTP rekor oylar aldı, Amed belediye başkanı Osman Baydemir, AKP'nin oy oranının iki katına tekabül eden %65.43 oy oranıyla yeniden seçildi. Dersim'de de DTP açık farkla kazandı. DTP oyları Hakkari'de %79'u ve Yüksekova'da %90'i buldu. En fazla kadın aday sayısına sahip siyasi parti olan DTP'den 14 kadın aday il ve ilçe belediye başkanlıklarına seçildi.
Haritaya bakıldığında CHP genel olarak ülkeyi çevreleyen kıyı illerini kazanırken, MHP ise daha boşluklu bir ikinci halka oluşturuyor ve AKP de diğer kısımları dolduruyor. DTP ise Kürdistan'da temsil ediliyor.
İstanbul'da AKP adayı Kadir Toptaş CHP adayına karşı çetin bir mücadele sonucu %44.33 oyla kazandı. Ankara'da da benzer bir durum yaşandı.
İstanbul'da DTP ve ESP'nin de aralarında olduğu 23 devrimci ve demokratik parti ve örgütün oluşturduğu birleşik "Birlikte Başarabiliriz" platformunun adayı, %4.6 oy oranıyla beşinci oldu. Aynı platformun İstanbul'un Esenyurt ilçesindeki adayı Tuncer Bakırhan, %14.7 oy oranıyla platform adaylarının aldığı en yüksek oy oranına ulaşırken, platformun Bahçelievler ilçesindeki adayı Tekstil-Sen Genel Başkanı Ayşe Yumli Yeter 17.670 oy alarak, %5.75 oy oranıyla ilçede üçüncü oldu.
Oy kullanma işlemi sürerken, değişik bölgelerde seçim nedeniyle çıkan çatışmalarda toplam 7 kişi yaşamını yitirdi, 97 kişi yaralandı. Ayrıca 915 kişi oy kullanmak için sandıklara giderken gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında Ankara SGD'den Yağız Önel de bulunuyor.


Bu seçimlerden çıkan başlıca sonuçlar nelerdir?
Her şeyden önce, sadece AKP değil, rejimin Kürt halkına yönelik tüm bir imha ve inkar politikası bu seçimlerde bir kez daha yenilmiştir ve bu da varolan rejim krizini derinleştirecektir. Yerel seçim olmasına rağmen, Kürt halkı sandıklarda politik iradesini açıkça ifade etmiştir ve böylelikle AKP'nin Kürt sorununu "çözmede" en az diğer burjuva partiler kadar başarısız olduğunu göstererek rejim için kullanım değerinden epeyce kaybetmesine yol açmıştır. Bu aynı zamanda, AKP'nin bu seçimlerle birlikte düşüş sürecine girmiş olmasının da nedenlerinden biridir. Bu parti hala oyların çoğunluğunu almakla birlikte, gücünün doruğunu arkada bırakmıştır. Erdoğan'ın seçim sonuçlarından memnun olmadığını açıklaması, kendilerinin de bunun farkında olduğunu göstermektedir. Derinleşen ekonomik krizin etkileri - ki bu seçimlerde söylendiğinden daha az etkide bulunmuştur - dikkate alındığında, güçlerini daha fazla kaybetmeden erken seçimlere gitmeyi tercih edebilirler.
Bu seçimlerde burjuvazi, her şeyi iki partiye, AKP ve CHP'ye indirgemeye çalıştı; seçim kampanyalarını bu iki partinin adayları arasında düelloya çevirdi ve bunları birbirinin tek alternatifi olarak sunmaya çalıştı. Ancak, MHP ve diğer daha küçük partilerin de oylarını artırmış olması, iki ana güçten daha geniş ve daha bölünmüş bir politik panorama olacağına işarettir. MHP'nin, geleneksel bölgelerine ek olarak, Manisa ve Balıkesir'de olduğu gibi, son dönemlerde ırkçı şovenist linç saldırılarının gündeme geldiği Ege bölgesinde de oylarını artırmış olması dikkat çekicidir. Milliyetçi kutuplaşmanın Türkiye'de daha da güçlendiği görülmektedir ve bu, ulusal temelde gerici çatışmalar tehlikesini taşımaktadır. Bir yandan Kürdistan'da ezilen Kürt halkı ulusal kimliğini daha fazla sahiplenir ve daha çok bilinçlenirken, diğer yandan Türk milliyetçiliği ve şovenizmi Batı'da büyümektedir ve bu faşist MHP ile sınırlı değildir.
Sonuç olarak burjuvazi bu seçimlerde kısa zaman için de olsa herhangi bir sorunu çözmeyi başaramamıştır, aksine, derinleşen rejim krizinin patlamasına götürebilecek öğeler artmıştır.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Yerel secimler: Birinci parti seçimin kazananı olmadı
fc Share on Twitter
 

Faşist diktatörlüğün, halkı belirli bir adaya oy vermeye zorlama, asker ve polisleri Kürdistan’da seçmen listesine kaydetme, solun ve ulusal kurtuluş hareketinin seçim kampanyalarına yönelik terör ve gözaltı saldırıları ve diğer manipülasyon biçimleri ve demokrasi makyajı bu seçimlerde de epey yaygın uygulamalardı.

01 Nisan 2009 /Enternasyonal Bülten/ Sayı: 80                                                                                                                

 

29 Mart 2009'da Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da yerel seçimler gerçekleştirildi. Faşist diktatörlüğün, halkı belirli bir adaya oy vermeye zorlama, asker ve polisleri Kürdistan'da seçmen listesine kaydetme, solun ve ulusal kurtuluş hareketinin seçim kampanyalarına yönelik terör ve gözaltı saldırıları ve diğer manipülasyon biçimleri ve demokrasi makyajı bu seçimlerde de epey yaygın uygulamalardı.
Seçim sonuçları bakımından hükümet partisi AKP halen birinci sırada, ancak 2002'de hükümete geldiğinden bu yana ilk kez oy kaybına uğradı. Bu yerel seçimlerde ülke çapında %38,8 oy alan AKP, 2004 yerel seçimlerine kıyasla 3 puan, 2007 genel seçimlerine kıyasla 8 puan kaybetti. AKP 12 ilde belediye başkanlığını kaybederek 46 il belediyesini kazandı.
AKP'nin oy kaybı ve halkın değişim isteği diğer burjuva düzen partilerine yaradı. CHP %23.12 oy oranıyla ikinci parti oldu ve 13 il kazandı. Faşist MHP oyların %16'sını ve 9 il belediye başkanlığı kazandı.
Ancak muhalefetteki sadece düzen partileri değil, her şeyden önce Kürt ulusal hareketi de bu seçimlerde mevzilerini genişletti. %5.6 oy oranıyla dördüncü parti olan ve elindeki il belediye başkanlığı sayısını 5'ten 8'e çıkaran DTP, Kürdistan'daki oylarını belirgin oranda artırdı ve kuşkusuz bu seçimin kazananları arasında yer aldı. DTP toplamda 99 belediye kazandı. Daha önce 36 belediyeyi elinde tutuyordu.
Çıplak şiddetten çamaşır makinesi ve buzdolabı gibi hediyelere ya da Kürtçe televizyon kanalının açılmasına dek her türlü araca başvuran AKP Kürdistan'da, özellikle Amed ve Dersim'de mevzi kazanmaya çalıştı, ancak boşuna. DTP rekor oylar aldı, Amed belediye başkanı Osman Baydemir, AKP'nin oy oranının iki katına tekabül eden %65.43 oy oranıyla yeniden seçildi. Dersim'de de DTP açık farkla kazandı. DTP oyları Hakkari'de %79'u ve Yüksekova'da %90'i buldu. En fazla kadın aday sayısına sahip siyasi parti olan DTP'den 14 kadın aday il ve ilçe belediye başkanlıklarına seçildi.
Haritaya bakıldığında CHP genel olarak ülkeyi çevreleyen kıyı illerini kazanırken, MHP ise daha boşluklu bir ikinci halka oluşturuyor ve AKP de diğer kısımları dolduruyor. DTP ise Kürdistan'da temsil ediliyor.
İstanbul'da AKP adayı Kadir Toptaş CHP adayına karşı çetin bir mücadele sonucu %44.33 oyla kazandı. Ankara'da da benzer bir durum yaşandı.
İstanbul'da DTP ve ESP'nin de aralarında olduğu 23 devrimci ve demokratik parti ve örgütün oluşturduğu birleşik "Birlikte Başarabiliriz" platformunun adayı, %4.6 oy oranıyla beşinci oldu. Aynı platformun İstanbul'un Esenyurt ilçesindeki adayı Tuncer Bakırhan, %14.7 oy oranıyla platform adaylarının aldığı en yüksek oy oranına ulaşırken, platformun Bahçelievler ilçesindeki adayı Tekstil-Sen Genel Başkanı Ayşe Yumli Yeter 17.670 oy alarak, %5.75 oy oranıyla ilçede üçüncü oldu.
Oy kullanma işlemi sürerken, değişik bölgelerde seçim nedeniyle çıkan çatışmalarda toplam 7 kişi yaşamını yitirdi, 97 kişi yaralandı. Ayrıca 915 kişi oy kullanmak için sandıklara giderken gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında Ankara SGD'den Yağız Önel de bulunuyor.


Bu seçimlerden çıkan başlıca sonuçlar nelerdir?
Her şeyden önce, sadece AKP değil, rejimin Kürt halkına yönelik tüm bir imha ve inkar politikası bu seçimlerde bir kez daha yenilmiştir ve bu da varolan rejim krizini derinleştirecektir. Yerel seçim olmasına rağmen, Kürt halkı sandıklarda politik iradesini açıkça ifade etmiştir ve böylelikle AKP'nin Kürt sorununu "çözmede" en az diğer burjuva partiler kadar başarısız olduğunu göstererek rejim için kullanım değerinden epeyce kaybetmesine yol açmıştır. Bu aynı zamanda, AKP'nin bu seçimlerle birlikte düşüş sürecine girmiş olmasının da nedenlerinden biridir. Bu parti hala oyların çoğunluğunu almakla birlikte, gücünün doruğunu arkada bırakmıştır. Erdoğan'ın seçim sonuçlarından memnun olmadığını açıklaması, kendilerinin de bunun farkında olduğunu göstermektedir. Derinleşen ekonomik krizin etkileri - ki bu seçimlerde söylendiğinden daha az etkide bulunmuştur - dikkate alındığında, güçlerini daha fazla kaybetmeden erken seçimlere gitmeyi tercih edebilirler.
Bu seçimlerde burjuvazi, her şeyi iki partiye, AKP ve CHP'ye indirgemeye çalıştı; seçim kampanyalarını bu iki partinin adayları arasında düelloya çevirdi ve bunları birbirinin tek alternatifi olarak sunmaya çalıştı. Ancak, MHP ve diğer daha küçük partilerin de oylarını artırmış olması, iki ana güçten daha geniş ve daha bölünmüş bir politik panorama olacağına işarettir. MHP'nin, geleneksel bölgelerine ek olarak, Manisa ve Balıkesir'de olduğu gibi, son dönemlerde ırkçı şovenist linç saldırılarının gündeme geldiği Ege bölgesinde de oylarını artırmış olması dikkat çekicidir. Milliyetçi kutuplaşmanın Türkiye'de daha da güçlendiği görülmektedir ve bu, ulusal temelde gerici çatışmalar tehlikesini taşımaktadır. Bir yandan Kürdistan'da ezilen Kürt halkı ulusal kimliğini daha fazla sahiplenir ve daha çok bilinçlenirken, diğer yandan Türk milliyetçiliği ve şovenizmi Batı'da büyümektedir ve bu faşist MHP ile sınırlı değildir.
Sonuç olarak burjuvazi bu seçimlerde kısa zaman için de olsa herhangi bir sorunu çözmeyi başaramamıştır, aksine, derinleşen rejim krizinin patlamasına götürebilecek öğeler artmıştır.