Yeni Alanlar-Sorunlar-Sonuçlar
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Yeni alanlara giderken yaşadığımız sorunları tartışıyoruz. Deneylerimizden öğreniyoruz. Biz de bazı konulara değinmek istiyoruz. Alanımız ulusal özgürlük mücadelesinin kapsama alanında olsa da, bu etkinin en zayıf olduğu yerlerden biri. Buradan bakarak, bazı genellemeler ve bazı örneklemeler yapacağız.

Eğer yeni gittiğiniz alan devrimci bir potansiyel taşıyor (alevi-Kürt-geçmişte devrimci mücadele verilmiş belli bir saygınlık kazanılmış ise) ancak uzun bir süredir orada çalışma yürütülmemişse burada bir dizi avantaj var. Ancak devrimci potansiyel yoksa, alan devrimci çalışmayla ilk kez karşılaşacaksa devrimci mücadelenin -kavramların- örgütlenme bilinç ve ihtiyacının bilinmemesinden dolayı bir dezavantaj var demektir. Fakat bu aşılmaz değildir. Zorlu yerler arasında buralardan önce geçmişte devrimci potansiyeli olan ancak "kazanamayan devrimcilik" yapılmış yerler geliyor. Yani yenilgi-çözülme-yozlaşma yaşanmış yorgun yerlerde işimiz alabildiğine zor. Çünkü değerleri alt üst olmuş ve devrimci harekete güven duyulmuyor, devrimci kavramlar ''feda-cesaret-ahlak-paylaşım-mücadele-eğitim çalışması'' vb. bilinen ama cazibesi olmayan kavramlar oluyor oralarda. Çünkü çok kullanılmış ama başarılamamış, kazanılamamış. Üstelik burada devrimci mücadeleden kaynaklı kimiler "zarar" görülmüşse yani tutuklama, gözaltı, sürgün (çekip gitme, aranır durumda kalma vb.) ve geride kalan tuzu kuru gevezeler de bunu devrimciler aleyhine kullanmışsa işiniz biraz daha zor demektir. Burada yapılacak işlerin başında bu kapsamda oluşmuş ezberleri bozmaktır. Bütün imajları yıkan bir kararlılıkla, kimseye ve hiçbir geriliğe takılmadan doğru bildiğiniz şeyleri yapmaktır. "Fazla keskin olmamak lazım", "önce bol bol okumak, çeşitli kademelere gelmek gerek", "burada söylediğiniz şeyler kesinlikle yapılmaz, siz buranın koşullarını bilmiyorsunuz" diyenlere kulak asmadan işlere koyulmak bu işin en doğrusudur.

Bunların dışında yeni alanlarda çalışma yürütebilmek için başka şeylere de ihtiyaç duyarız;

a- Yerel ilişki; Bu temel bir olanaktır. Bu olanak varsa işiniz için büyük bir engeli aşmış sayılırsınız. Yerel ilişki, bir aktivist olabileceği gibi bir akraba ya da çevrede sevilen bir dost-tanıdık da olabilir. Yerel ilişki alanın olanaklarını kullanmada ilk temas noktamız olur, çevreyi tanımada (coğrafi durum-sosyal durum-güvenlik vb.) başvurulabilecek ilk kaynaktır. Barınma sorunundan tutun yerelden ilişki çıkarmaya kadar bir dizi olanağı sunar.

Sonrasında o alandaki çalışma için gerekli araçları ve yöntemleri belirlemek gerekir. Her bir aracı nasıl kullanacağımızı, ajitasyon ve propagandamızın içeriğinin hangi esaslara dayanacağını doğru belirlemek için her bir alan için ön çalışma yapmamız gerektiği ise bilinen bir gerçek. Nüfus-coğrafi yapı-geçmiş değerleri-sınıfsal-ulusal-mezhepsel konumu-diğer çevrelerin ve düşmanın kurumsallaşması vb. vb. bir dizi temel bilgi en baştan çıkarılmış olmalı, bunlar masa başı dediğimiz karargah çalışmasında belirlenmelidir.

Devrimci değerler bizde hayat bulmalı

b- Tanınma-güven duyulma: Eğer alanda güç olmak istiyorsanız oraya her bakımdan girmeniz şarttır. İşte, yerel ilişkiler-yerel kurumlar (araçlar) size bunu sağlar. Yoksa bu olanağı yaratacaksınız. Alana girdiniz ama sizi kimse tanımıyor ya da devrimci mücadeleyle tanışık değiller. Devrimci mücadelenin araçlarına yabancılar. Kuşkusuz bu işinizi zorlaştırır, ama avantajı da var siz kendinizi nasıl tanıtırsanız öyle anılırsınız. Sizden önce çalışma olmuş ama bir dizi olumsuzluk yaşanmış yalan-hırsızlık-ahlaksızlık çözülme ve daha neler neler. İlk işiniz bunları temizlemektir ama bunlar da yerdeki çöp gibi değil ki kaldırıp atasınız. Bunlar zihinlere kazınmış izlerdir ve sökmek için baştan sona tertemiz pırıl-pırıl bir hareket başlatmalıyız ve bunu içselleştirerek-kalıcılaştırdığımızı dosta-düşmana göstermek zorundayız. Ancak o zaman kitleler ve devrim sempatizanı halk size yeniden güven duyar.

Yeni alan devrimci potansiyeli olan bir yer ama bizim ilk girdiğimiz yer olursa ilk olarak karşılaşacağımız "siz kimsiniz- bu zamana kadar neredeydiniz" sorusu olur ki, bu da önyargı demektir. Bunları aşmanın yolu tabi ki devrimci pratiktir. Kitleler bizim gibi ideolojik düşünmez, onların kendi sezgileri vardır, bu sezgilerle hareket ederler ki kitlelerin bu sezgileri onların kendiliğinden-zamanla gelişmiş siyasal bilinçleridir aslında. İfade ediş ve kıstaslarının bizimki gibi olmaması bir şeyi değiştirmez. Bu nedenle ne ilk kez bizi görmeleri, ne de bizden önceki politik güçlerin olumsuz pratikleri esasında bir şey değiştirmez, her şeyi belirleyen bizim pratiğimiz olacak. Eylemli duruşumuz, politik netliğimiz, kendimizi anlaşılır biçimde anlatmamız sonucu belirler. Kitlelerin bizi tanımaması neredeyse imkansız, çünkü geneldeki duruşumuz bugün en ufak köy ve ilçelere kadar uzanmamıza zemin sağlıyor. Ama yerelde ilk kez yüz yüze gelişimizden kaynaklı bilememe olur ki bu da ciddi bir sorun olmaz, kısa sürede aşılır.

Kitlelerin sempatisi kazanılınca gerisi daha kolay gelir. Bunun için en başta gerekli olan şey tutarlılıktır. Sözü ve eylemindeki uyumdur. Kitleler sizin neyi ne kadar bildiğinizi süreç içerisinde test ederler. Ama nasıl yaşadığınızı hemen görürler. Bu nedenle yaşam tutarlılığı, değerlere bağlılık, yozlaşmaya, gericiliğe karşı duruşunuz önemlidir. Devrimciler denince akla ilk gelen birlik, dayanışma, onurlu yaşam gibi kavramlar oluyor. Bu kavramların hakkını vermek gerekiyor.

Örneklere devam edecek olursak. Diyelim ki, yeni alan devrimci bir geçmişe sahip değil, diğer politik (SOL) güçlerde yok, böyle bir alanda tanınmama sorunu daha yakıcı, bizi pratik olarak tanımıyor, devrimciliğe uzak, ilk kez karşılaşıyor ya da 20-30 yıl önce 60'lı, 70'li yıllarda tanışmış. Burada karşılaşacağımız ilk şey merak olacaktır. Kim olduğumuz, ne yapmaya çalıştığımız onlar tarafından merakla izlenecektir. Görevimiz ise çoğunluğu yoksul olan emekçilere, yaşadıkları sorunların kaynaklarını göstermek, onları da farkında kılmaktır. Müdahale edilmesi gerektiği bilinci yaratmak, örgütlülüğü-yoldaşlığı kavratmak, sistemin meşru olmadığını, değiştirmek gerektiğini anlatmak. Bütün bunlar bu koşullarda zor görünebilir ama düzen, insanları kendiliğinden bir arayışa yönelttiği için bize düşen görev arayışa cevap olmaktır.

Geleceği bugünden kurmak-göstermek

Yeni bir alanda gelişmenin yolu kuşkusuz bu alanın sorunlarını sahiplenmekten ve bu sorunlara müdahale etmekten, bunun araçlarını yaratmaktan geçer. Kitlelerin devrimcilerin çeşitli konulara takılıp kaldıkları, politika belirleyemedikleri gibi kanıları olduğunu görüyoruz. Bizler sanki sadece cezaevleri, Kürt sorunu ve paralı eğitim konusunda proje ve söz sahibiyiz. Biz sadece bu sorunları sahipleniyoruz. Ve sorunların tamamını DEVRİM'e havale ediyoruz gibi düşünenler ya da böyle söyleyenler var. Devrimin tüm sorunlara kesin çözüm olduğu bir gerçek ama kitleler bugünden de bazı temel konularda projelerimizi görmek istiyor, bu bizim programımızda var, bu programı geniş ifade etmek gerek. Biz sadece Kürt sorunu ve cezaevleriyle ilgili değil tarımdan dış politikaya, adaletten maliyeye kadar bir dizi konuda söz sahibiyiz. Son dönemde gazetede zaman zaman programdan parçalar yayınlıyoruz, bu doğru bir hat daha da geliştirilmeli. Biz iktidara geldiğimizde ana-çocuk sağlığından, uluslar arası ilişkilere kadar her bir konuda daha şimdiden yapacağımız, söyleyeceğimiz şeyler var, kitlelere de bunu göstermek lazım. Bugün kitleler devrimcileri bir-iki konuda konuşan bir yapı olarak görüyor. Örneğin bizim teorik yayınımızda borsa ile ilgili yazı çıktığında bir taraftarımız "bizim bu konuda da yazan adamlarımız mı var, helal olsun" demişti. Bu ufak örnek kıssadan hisse. Sonuç çıkartmak lazım.

 

 

Arşiv

 

2017
Eylül
2010
Mayıs Ocak
2008
Ocak
2005
Aralık
2004
Ekim Ağustos
Mart
2003
Ekim Temmuz
2002
Ocak
1998
Ekim

 

Yeni Alanlar-Sorunlar-Sonuçlar
fc Share on Twitter
 

Yeni alanlara giderken yaşadığımız sorunları tartışıyoruz. Deneylerimizden öğreniyoruz. Biz de bazı konulara değinmek istiyoruz. Alanımız ulusal özgürlük mücadelesinin kapsama alanında olsa da, bu etkinin en zayıf olduğu yerlerden biri. Buradan bakarak, bazı genellemeler ve bazı örneklemeler yapacağız.

Eğer yeni gittiğiniz alan devrimci bir potansiyel taşıyor (alevi-Kürt-geçmişte devrimci mücadele verilmiş belli bir saygınlık kazanılmış ise) ancak uzun bir süredir orada çalışma yürütülmemişse burada bir dizi avantaj var. Ancak devrimci potansiyel yoksa, alan devrimci çalışmayla ilk kez karşılaşacaksa devrimci mücadelenin -kavramların- örgütlenme bilinç ve ihtiyacının bilinmemesinden dolayı bir dezavantaj var demektir. Fakat bu aşılmaz değildir. Zorlu yerler arasında buralardan önce geçmişte devrimci potansiyeli olan ancak "kazanamayan devrimcilik" yapılmış yerler geliyor. Yani yenilgi-çözülme-yozlaşma yaşanmış yorgun yerlerde işimiz alabildiğine zor. Çünkü değerleri alt üst olmuş ve devrimci harekete güven duyulmuyor, devrimci kavramlar ''feda-cesaret-ahlak-paylaşım-mücadele-eğitim çalışması'' vb. bilinen ama cazibesi olmayan kavramlar oluyor oralarda. Çünkü çok kullanılmış ama başarılamamış, kazanılamamış. Üstelik burada devrimci mücadeleden kaynaklı kimiler "zarar" görülmüşse yani tutuklama, gözaltı, sürgün (çekip gitme, aranır durumda kalma vb.) ve geride kalan tuzu kuru gevezeler de bunu devrimciler aleyhine kullanmışsa işiniz biraz daha zor demektir. Burada yapılacak işlerin başında bu kapsamda oluşmuş ezberleri bozmaktır. Bütün imajları yıkan bir kararlılıkla, kimseye ve hiçbir geriliğe takılmadan doğru bildiğiniz şeyleri yapmaktır. "Fazla keskin olmamak lazım", "önce bol bol okumak, çeşitli kademelere gelmek gerek", "burada söylediğiniz şeyler kesinlikle yapılmaz, siz buranın koşullarını bilmiyorsunuz" diyenlere kulak asmadan işlere koyulmak bu işin en doğrusudur.

Bunların dışında yeni alanlarda çalışma yürütebilmek için başka şeylere de ihtiyaç duyarız;

a- Yerel ilişki; Bu temel bir olanaktır. Bu olanak varsa işiniz için büyük bir engeli aşmış sayılırsınız. Yerel ilişki, bir aktivist olabileceği gibi bir akraba ya da çevrede sevilen bir dost-tanıdık da olabilir. Yerel ilişki alanın olanaklarını kullanmada ilk temas noktamız olur, çevreyi tanımada (coğrafi durum-sosyal durum-güvenlik vb.) başvurulabilecek ilk kaynaktır. Barınma sorunundan tutun yerelden ilişki çıkarmaya kadar bir dizi olanağı sunar.

Sonrasında o alandaki çalışma için gerekli araçları ve yöntemleri belirlemek gerekir. Her bir aracı nasıl kullanacağımızı, ajitasyon ve propagandamızın içeriğinin hangi esaslara dayanacağını doğru belirlemek için her bir alan için ön çalışma yapmamız gerektiği ise bilinen bir gerçek. Nüfus-coğrafi yapı-geçmiş değerleri-sınıfsal-ulusal-mezhepsel konumu-diğer çevrelerin ve düşmanın kurumsallaşması vb. vb. bir dizi temel bilgi en baştan çıkarılmış olmalı, bunlar masa başı dediğimiz karargah çalışmasında belirlenmelidir.

Devrimci değerler bizde hayat bulmalı

b- Tanınma-güven duyulma: Eğer alanda güç olmak istiyorsanız oraya her bakımdan girmeniz şarttır. İşte, yerel ilişkiler-yerel kurumlar (araçlar) size bunu sağlar. Yoksa bu olanağı yaratacaksınız. Alana girdiniz ama sizi kimse tanımıyor ya da devrimci mücadeleyle tanışık değiller. Devrimci mücadelenin araçlarına yabancılar. Kuşkusuz bu işinizi zorlaştırır, ama avantajı da var siz kendinizi nasıl tanıtırsanız öyle anılırsınız. Sizden önce çalışma olmuş ama bir dizi olumsuzluk yaşanmış yalan-hırsızlık-ahlaksızlık çözülme ve daha neler neler. İlk işiniz bunları temizlemektir ama bunlar da yerdeki çöp gibi değil ki kaldırıp atasınız. Bunlar zihinlere kazınmış izlerdir ve sökmek için baştan sona tertemiz pırıl-pırıl bir hareket başlatmalıyız ve bunu içselleştirerek-kalıcılaştırdığımızı dosta-düşmana göstermek zorundayız. Ancak o zaman kitleler ve devrim sempatizanı halk size yeniden güven duyar.

Yeni alan devrimci potansiyeli olan bir yer ama bizim ilk girdiğimiz yer olursa ilk olarak karşılaşacağımız "siz kimsiniz- bu zamana kadar neredeydiniz" sorusu olur ki, bu da önyargı demektir. Bunları aşmanın yolu tabi ki devrimci pratiktir. Kitleler bizim gibi ideolojik düşünmez, onların kendi sezgileri vardır, bu sezgilerle hareket ederler ki kitlelerin bu sezgileri onların kendiliğinden-zamanla gelişmiş siyasal bilinçleridir aslında. İfade ediş ve kıstaslarının bizimki gibi olmaması bir şeyi değiştirmez. Bu nedenle ne ilk kez bizi görmeleri, ne de bizden önceki politik güçlerin olumsuz pratikleri esasında bir şey değiştirmez, her şeyi belirleyen bizim pratiğimiz olacak. Eylemli duruşumuz, politik netliğimiz, kendimizi anlaşılır biçimde anlatmamız sonucu belirler. Kitlelerin bizi tanımaması neredeyse imkansız, çünkü geneldeki duruşumuz bugün en ufak köy ve ilçelere kadar uzanmamıza zemin sağlıyor. Ama yerelde ilk kez yüz yüze gelişimizden kaynaklı bilememe olur ki bu da ciddi bir sorun olmaz, kısa sürede aşılır.

Kitlelerin sempatisi kazanılınca gerisi daha kolay gelir. Bunun için en başta gerekli olan şey tutarlılıktır. Sözü ve eylemindeki uyumdur. Kitleler sizin neyi ne kadar bildiğinizi süreç içerisinde test ederler. Ama nasıl yaşadığınızı hemen görürler. Bu nedenle yaşam tutarlılığı, değerlere bağlılık, yozlaşmaya, gericiliğe karşı duruşunuz önemlidir. Devrimciler denince akla ilk gelen birlik, dayanışma, onurlu yaşam gibi kavramlar oluyor. Bu kavramların hakkını vermek gerekiyor.

Örneklere devam edecek olursak. Diyelim ki, yeni alan devrimci bir geçmişe sahip değil, diğer politik (SOL) güçlerde yok, böyle bir alanda tanınmama sorunu daha yakıcı, bizi pratik olarak tanımıyor, devrimciliğe uzak, ilk kez karşılaşıyor ya da 20-30 yıl önce 60'lı, 70'li yıllarda tanışmış. Burada karşılaşacağımız ilk şey merak olacaktır. Kim olduğumuz, ne yapmaya çalıştığımız onlar tarafından merakla izlenecektir. Görevimiz ise çoğunluğu yoksul olan emekçilere, yaşadıkları sorunların kaynaklarını göstermek, onları da farkında kılmaktır. Müdahale edilmesi gerektiği bilinci yaratmak, örgütlülüğü-yoldaşlığı kavratmak, sistemin meşru olmadığını, değiştirmek gerektiğini anlatmak. Bütün bunlar bu koşullarda zor görünebilir ama düzen, insanları kendiliğinden bir arayışa yönelttiği için bize düşen görev arayışa cevap olmaktır.

Geleceği bugünden kurmak-göstermek

Yeni bir alanda gelişmenin yolu kuşkusuz bu alanın sorunlarını sahiplenmekten ve bu sorunlara müdahale etmekten, bunun araçlarını yaratmaktan geçer. Kitlelerin devrimcilerin çeşitli konulara takılıp kaldıkları, politika belirleyemedikleri gibi kanıları olduğunu görüyoruz. Bizler sanki sadece cezaevleri, Kürt sorunu ve paralı eğitim konusunda proje ve söz sahibiyiz. Biz sadece bu sorunları sahipleniyoruz. Ve sorunların tamamını DEVRİM'e havale ediyoruz gibi düşünenler ya da böyle söyleyenler var. Devrimin tüm sorunlara kesin çözüm olduğu bir gerçek ama kitleler bugünden de bazı temel konularda projelerimizi görmek istiyor, bu bizim programımızda var, bu programı geniş ifade etmek gerek. Biz sadece Kürt sorunu ve cezaevleriyle ilgili değil tarımdan dış politikaya, adaletten maliyeye kadar bir dizi konuda söz sahibiyiz. Son dönemde gazetede zaman zaman programdan parçalar yayınlıyoruz, bu doğru bir hat daha da geliştirilmeli. Biz iktidara geldiğimizde ana-çocuk sağlığından, uluslar arası ilişkilere kadar her bir konuda daha şimdiden yapacağımız, söyleyeceğimiz şeyler var, kitlelere de bunu göstermek lazım. Bugün kitleler devrimcileri bir-iki konuda konuşan bir yapı olarak görüyor. Örneğin bizim teorik yayınımızda borsa ile ilgili yazı çıktığında bir taraftarımız "bizim bu konuda da yazan adamlarımız mı var, helal olsun" demişti. Bu ufak örnek kıssadan hisse. Sonuç çıkartmak lazım.