Kürdistan'da festivaller giderek yaygınlaşıyor. Diyarbakır Kültür Sanat Festivali, Munzur Kültür ve Doğa Festivali, Batman Hasankeyf Kültür Festivali gibi öne çıkanlarla birlikte; Doğubeyazıt, Erzincan'ın Geçit, Mollaköy, Dersim'in Pülümür, Pertek veya Kızıltepe, Viranşehir gibi bir çok il ve ilçede başlamış bulunan ve her yıl tekrarlanan kültür ve sanat ağırlıklı festivalleri bulunmaktadır ve bunların yanı sıra, girişim içerisinde olan pek çok merkez bulunmaktadır.
Festivaller toplumumuzda kendini ifade etmenin aracı olarak giderek daha fazla yer tutmaktadırlar. İçerik, hedef kitle, halkımızın katılım ve ilgisi göz önüne alındığında bu etkinliklere doğru yaklaşımın da önemini kavrayabiliriz. Sosyalist yurtseverler benimsedikleri, uğruna türlü bedeller ödedikleri sistemi uzak geleceğin sorunu olarak görmezler. Bunun teorik, sosyal, kültürel, ahlaki altyapısını yaşam içerisinde oluştururlar. Yaşamın pek çok alanında geleceğin sacayaklarını oluştururuz. Halkımızla birlikte ideal haliyle olmasa bile pek çok alanda alternatif denebilecek kurumlaşmalar yaratarak tarzımızı yaşamın pratiği içerisinde sınayarak ilerleriz. Bu amaçla kazanımlara vesile olabilecek her tür gelişmeye kayıtsız kalınmamalı, doğuracağı olanaklar uzun vadeli iyi hesap edilmeli, müdahaleci ve ilerletici olunmalıdır. Kayıtsız kalmak olanağı görmemek, işin kolayına kaçarak reddini doğurur ki bu da alanı burjuvaziye ya da reformizme terk etmek anlamına gelir. Bu da, onların cansiperane sığınma merkezi gibi dört elle sarıldıkları sözkonusu alanda kendilerini halka istedikleri gibi pazarlamalarına ve palazlanmalarına yarar ki buna müsaade edilmemelidir.
Kitlesel buluşma alanları
Bizim bahsettiğimiz etkinlikler genel olarak sistemle uzlaşma eğilimi içeren, ancak muhalif kimlikli, zaman zaman sistemle çatışmayı göze alan kurumlar tarafından düzenlendikleri için sosyalist yurtseverlere tümüyle kapalı değillerdir. Bu amaçla olabildiğince koşulları lehimize çevirme çabası içerisinde olarak; organizasyonların içinde yer almak, değiştirici ve dönüştürücü olmaya çalışmak, burjuvazinin çeşitli hile ve zor yoluyla etkinlikler üzerinde kurmaya çalıştığı etkiyi, hegemonyayı kırmak, devleti ve burjuva kültürü sorgulayan, halkımızın birlik, dayanışma duygularının güçlenmesine hizmet eden bir hattan yürünmesi doğru olacaktır. Tabii ki festivallere gereğinden ya da işlevlerinden farklı roller yüklemek de yanlıştır. Festivalleri kendi gerçekliği ve sınırlarını dikkate alarak ileriye çekmek, işlevsel, yaratıcı ve halkın, özellikle kimliği ve varlığı yok sayılan Kürt halkının ulusal ve kültürel zenginliklerini geliştirdiği, paylaştığı ve ilerici değerlerle buluşturduğu platformlar haline getirmek katılım amaçlarımızın başında gelir. Burada yapılan hazırlıklar sunulan öneriler ve kullanılan araçlar, kitle desteğini alan halkımızla buluşan içerikte olmalıdır.
Festivallerin hitap ettikleri kitle bileşimine bakıldığında işçi, işsiz, genç, kadın, köylü, esnaf, emekçi memur, gibi oldukça geniş bir alana yayıldığı; katılımın il dışından ve ülke dışından hayli olduğu hesap edilirse yapılan her hangi bir çalışmanın, etkisinin sınırları da rahatlıkla görülecektir. Zira her katılımcı gittiği her yere festivaldeki etkiyi de doğal olarak taşımaktadır. Bu bakımdan doğal propaganda merkezleri olarak festivallerin yarattığı etki, sunduğu olanaklar doğru görülüp değerlendirilmek durumundadır.
Festivaller kitlesel ajitasyon ve propagandanın yanı sıra, yaygın kitle ilişkileri yaratmanın da zeminini sunar. Değişik köy ve beldelerden il ya da ilçe festivaline gelen binlerce insan orada yapılan çalışmalara tanık oluyor ve etkiye maruz kalıyorlar. Kalıcı ilişkilerin çıkarılması ve sürdürülmesi de bu kapsamda olanaklıdır.
Hazırlık ve örgütlülük
Festivallerde kültür sanat gruplarımızın, müzik ve tiyatro gruplarının etkinlik programına dahil edilmesi, panel ve söyleşilere şiir dinletilerine partili sanatçıların ya da örgütlü devrimci sanatçı ve yazarların katılımının sağlanması diğer önemli bir yaklaşımımız olmalıdır. Bu yolla sosyalist bakış açısının festivale katılan kitlelere yansıması sağlanabilir, sistemle uzlaşmayan kalemini satmamış aydın ve sanatçıları, onları buluşturma işi başarılmış olur. Etkinlik ve panel, seminer zamanlarında programı sahiplenmek, kitle katılımı için çalışmak, oradaki tartışmalara dinamik bir şekilde katılmak diğer görevlerimizdendir. Sosyalist yurtseverler öncesinden planlar yaparak, gerekli komite, komisyon, çalışma grupları gibi örgütlenmeler yaratarak festivallere kolektif bir hazırlık yapmak zorundadırlar. Festivallere dışarıdan katılımcı olarak gelen ve tanışılan ilişkiler de dahil, bütün güçler sürece etkin ve örgütlü bir tarzda katılabilmelidir. Gündeme ve katılım gösterilecek alana göre gerekli materyaller hazırlanarak hemen her festivale aynı düzeyde olmasa bile müdahale ederek çalışma yürütülebilir. Gazete ve yayın standları, kent ve ilçelerde yapılacak sokak satışları bu çalışmalarda ihmal edilmemesi gereken işlerimizin başında gelir. Katıldığımız festivallerdeki örgütlülük ve hazırlık düzeyleri kitlelerle ilişkilenmeye ciddi katkı sağlıyor, güven ve sempati yaratıyor. Geride kalan sürecin başlıca deneylerinden biri de budur.
Sadece bulunduğumuz yerler ya da gücümüz oranında bu etkinlikleri gündemleştirmek gibi kolaycılığa kaçılmamalıdır. Gerektiğinde örneğin, Malatya Dersime, Amed Ergani'ye Dersim Erzincan'a, Van Hakkari'ye müdahale edebilmelidir. Nesnel durum, doğru müdahalelerle verimli kılınmalı, ilerletilmelidir.
Zaman zaman sömürgeci devletle şiddetli çatışmaya da evirilen festivallerde sosyalist yurtseverlerin etkisi ve yönlendiricilikleri pratik tarafından sınanmıştır. Bunlardan öğrenmek ve geliştirmek zorundayız.
|