Türkiye´de devletin 80´li ve 90´lı yıllarda Kürt halkına karşı yürüttüğü kirli savaşta kullandığı vahşi yöntemler açığa çıkmaya devam ediyor. Son dönemlerde eski kontrgerilla elemanlarının yaptıkları itiraflar, Türk devletinin Kürt halkına ve diğer muhaliflere karşı kullandığı Nazi yöntemlerini ortaya koyuyor. Daha önce JITEM elemanı Abdülkadir Aygan'ın yaptığı itiraflar sonucu, bazı toplu mezarları açığa çıkmıştı. BOTAŞ şirketine ait asit kuyularında ve başka bazı yerlerde yapılan kazılarla yüzlerce insan kemiği, elbise parçaları ve ipler bulunmuştu. 1995 yılından beri gözaltında kayıp olan bir kişinin cesedinin de kimsesizler mezarlığında olduğu tespit edilmişti.{divide} Yıldırım Beğler adlı kontrgerilla elemanının itirafı ile, son dönemlerde kontrgerilla elemanlarının itiraflarına bir yenisi daha eklendi. 14 yıl boyunca Kürdistan'da Genelkurmay'ın "kadrolu tercümanlığını yapan" Beğler, Sabah Gazetesi'nde yayınlanan röportajında Türk devletinin kirli savaş uygulamalarına dair önemli açıklamalar yaptı. Beğler, "Kara Liste" adını verdikleri listede isimleri bulunan 1000 kişiyi öldürmekle görevli olduklarını söylüyor. Beğler, "300'e yakın PKK'lı vardı. Aralarında gerçek PKK'lılar vardı. Bunlar dağda olanlardı. Etruş'ta şurada, burada... Geri kalanı da listeye koyuyorlardı. Kara listede olanlar öldürüldü. Öldürülenler kalorifer kazanında yakıldı, helikopterden atıldı. Mumcu'yu devlet öldürdü." diyerek faili meçhul denilen katliamları devletin yaptığını itiraf etmekte. Beğler "Teslim aldıklarınızdan geri dönen oldu mu?" sorusuna, bir tek kişinin serbest bırakıldığını ve gerisinin öldürüldüğünü söylüyor. Yıldırım Beğler yapılan işkencelere savcıların da göz yumduğunu şu sözlerle ifade ediyor: "İşkence normal bir şeydi. Benim görevim tercümanlık. Adama işkence yapılıyor. Ben ağzından çıkan kelimeyi çeviriyorum. İşkence benim gözümün önünde oluyordu. Çoğu işkencede öldü. Öyle şeyler yapıldı ki bunun izi hayatta gitmez. Sen şimdi bunu nasıl savcının önüne çıkarırsın? Savcı ne diyecek sana? Git bunu sakla yahu ben görmeyeyim bunu diyordu savcı." Beğler, iğne vurarak da işkence yaptıklarını, iğneden ölenlerin helikopterle bir yerlere atıldıklarını ve gazeteci Uğur Mumcu'nun nasıl öldürüldüğünü de anlatıyor ve kirli savaş pratiğine dair başka bilgilerde aktarıyor. Gerilla kıyafetiyle köye gidilmesi, korucu başının infaz edilmesi, mazot ve benzin kaçakçılığı, çanak anten ticareti, işadamlarının kara listeye alınarak para alınması verdiği bilgiler arasında. Beğler, 3 ay öncesine kadar devletten maaş almayı sürdürdüğünü, iki JİTEM elemanının öldürülmesi üzerine, bir subay arkadaşının 'bunlar seni de öldürecek' uyarısıyla korkuya kapılarak Romanya'ya kaçtığını belirtiyor.
|