Kasım Şehitler Ayı vesilesiyle yine ölümsüzleşenlerimizin huzurundayız. Onların denetleyen bakışları altında muhasebesini yapıyoruz yaşamımızın. Güç alıyoruz anılarından. And içiyoruz bir kez daha hesap sormaya. Yürüyecek yolumuzun uzun ve zorlu olduğunu biliyoruz. Umut doluyuz yine de. Yolumuz aydınlık içimiz rahat.
Çünkü şehitlerimiz aydınlatıyor yolumuzu.
Ülkemiz mücadele tarihine baktığımızda, binlerce devrim şehidini görüyoruz. Partimiz saflarında, ulusal kurtuluş mücadelesi içinde kadın erkek değişik yaşlarda, bayrağı bizlere devrederek ölümsüzleştiler.
Yapılan etkinliklerde, anmalarda, konuşmalarda "adlarını hüzünle anmayacağız, yolumuzu aydınlatmaya devam ediyorlar" sözünü sürekli söyleriz. Adlarını hüzünle anmayacağız diyorsak; şehitlerimizden öğrenmeyi başarabiliyor muyuz? Devraldığımız görevlerin hakkını veriyor muyuz? Yeni bir Kasım ayı yaklaşırken ölümsüzleşen yoldaşları, devrime, partiye bağlılıklarını, mücadeleye ikircimsiz katılışlarını ve ideallerini bugün yaşatabiliyor muyuz? Şehit yoldaşlardan öğrenmek yada şehitlere bağlılık deyince kendimize ne gibi görevler çıkartıyoruz? Her partili (genç, yaşlı) olarak kendisine sorular sormalı ve doğru yanıtlar vermelidir.
Şehit yoldaşlar, o anın kendilerinden istediği görevleri yerine getirmek için, tüm benliği ile kavgayı harladığı zamanda aramızdan ayrıldılar. Birisi bir eylemde birisi işkence tezgahlarında... Her biri görevini yaparken ölümsüzleşti. Ortak yanları o anın sorunlarına ve isteklerine yanıt olmak için orada olmaları oluşturuyordu. O zaman şehitlerden öğreneceğimiz bir şey anın bizden beklediklerine yanıt olmaktır. Buna somut örnekler verecek olursak daha iyi anlaşılır.
Günlük politik gelişmelerde şehitlerden öğrenmek
Şöyle bir baktığımızda Kürt ulusu yeniden öldürülmek "ölü Kürt" yaratılmak isteniyor. Açlık, terör ve göçle Kürtler terbiye edilmeye çalışılıyor. Sömürgeci saldırılar ve içten örgütlenen ihanetle yakalanan örgütlülük dağıtılmak ve teslimiyet her yere yayılmak isteniyor. Böylesi bir ortamda izlenmesi gereken yol Süleyman yoldaşın bizlere bıraktığı yol olmalıdır. Yoldaş, Kürt ulusunun önderliği yakalandığı anda "neler yapabiliriz ve saldırıyı nasıl püskürtürüz" sorularına yanıtlar arar bunun mücadelesini büyütmeye çalışırken işkenceciler tarafından katledildi. Şimdi bizler Süleyman'ın öğrencileri olarak ihanete, sömürgeci saldırılara, yok saymaya ve terbiye edilmeye cepheden tavır almalıyız. Kürt ulusunun bir parçası olduğumuzu pratikte "canlı kalkan" örneğinde olduğu gibi göstermeliyiz.
Bütün yoldaşlar, gazetelerden okumuş ve İHD'nin "İşkenceye Karşı Sessiz Kalma" kampanyasını biliyordur. Şehitlerin idealleri ile bunu nasıl ele almalı ve nasıl birleştirmeliyiz. Her yoldaş, tarihimize şöyle bir bakarsa, bu partinin, öncelleri de dahil onlarca değerli kadro ve insanını işkencede şehit verdiğini görecektir. Bugün bize düşen görev ne olur? İHD'nin başlattığı bu çalışmayı bulunduğumuz her alana, değişik araçlarla taşımaktır. Panel, toplantı, imza çalışması vb. etkinliklerle devletin bu saldırısı önüne barikat kurmaktır. İşkenceci devletin içimizden yeni Hasan'ları, Süleyman'ları, Adil'leri, Pir Ahmet'leri, İbo'ları, Cennet'leri kopartıp almasını ancak böyle engelleyebiliriz. Bugün bizden istenen görevlerin birisi de bu çalışmayı yaygınlaştırmak ve kitleleri işkenceye karşı harekete geçirmektir.
Mücadelenin her aşamasında yanıbaşımızdalar
Sömürgeci devlet devrimci tutsakları teslim almak için, F-D tipleri, tek tip elbise dayatmasında bulunuyor ve tecrit politikalarını derinleştiriyor. Önder yoldaş Demircioğlu, öğrencisi Abuzer, Hüseyin Kayacı ve Tuncay Yıldırım yoldaş ile genç partili Özkan Tekin, devletin devrimci tutsaklara saldırısını püskürtmek için eylem içinde ölümsüzleştiler. Şimdi her sosyalist yurtseverin devrimci tutsaklarla dayanışmak, F-D tipine, tek tip elbiseye ve tecride karşı yığınları aydınlatmak, sömürgeci devleti bu saldırgan politikalarından geriletmek için daha fazla koşturması gerekmiyor mu? Şehit yoldaşlara layık olmanın, bugün görevlerimizi yapmakla mümkün olacağını görmeliyiz. Her yoldaş devletin saldırısını nasıl geriletebiliriz diye kafa yormalıdır. Açlık grevleri, faks eylemleri, oturma eylemleri, basın açıklaması, tutsak ailelerini toparlamak, örgütlemek, demokratik kurumları harekete geçirmek ve direnen devrimci tutsaklara ses olmak birlikte saldırılara barikat kurmaktır. Yoldaşlar devletin saldırılarına barikat kurmak için ölümüne direndiler. Hüseyin'i anmak, bugün bulunduğumuz her yerde barikatları büyütmekle olanaklı olacaktır.
Binlerce devrim şehidinden öğrenmek onların ideallerini yaşatmak ve onlara layık olmak, sadece ölümsüzleştikleri günlerde onları anmakla sınırlandırılamaz. Elbette ki onlara yakışan anmalar yapacağız. Ama unutmayalım ki, onlar devrim yapmak için, mücadele içinde ölümsüzleştiler. Bizler de onlardan öğrenmek istiyorsak, devrimci görevlerimize sıkı sıkıya sarılmalıyız. Anın görevlerini yapmamıza hiçbir şey engel oluşturmamalıdır. Mücadeleyi yükselttiğimiz, Partiyi kitlelerle buluşturduğumuz her fırsatta, şehitlerimizin bizlere gülümsediğini görürüz.
Geleceğe öğrenerek yürüyoruz
Yeni bir kasım ayı yaklaşırken, sosyalist yurtseverler ne düşünüyorlar.Gerçekten yoldaşların yaşamlarından öğrenmeyi başarabiliyor muyuz? Değişik anlarda görevlerini yaparken ölümsüzleşen yoldaşlarla yüzleşmeye cesaretiniz var mı? Münir, Adil, Süleyman, Abuzer, Şengül, Hüseyin, Tuncay, Hasan, İhsan, Ali ile yüzleşebilmek için anın görevlerine, partinin çalışmalarına yanıt olmamız gerekmiyor mu? Şehitlerden öğrenmek kavgayı büyütmek, partiyi ezilenlerin umudu haline getirmek, bunun için bitmez tükenmez bir enerji ile çalışmak ve öğrenmek, kendimize eleştirel bakmak'Devrimci olmayan, kavgadan geri tutan alışkanlıklarımıza, düzensiz yaşam ve çalışmalara savaş açmaktır. Devrim şehitlerinden öğrenmek, devrimi her an hissetmek, yarın devrim olacak inancıyla görevlere sarılmaktır. Yaşamımızı, ilişkilerimizi örnek biçimde örgütlemektir.
Bugün parti şehitlerinden, yurtsever şehitlerimizden öğrenebileceğimiz onlarca örnek, eğitici olumlu yanlar vardır. En başta devrimci olarak ölmeyi başarmak öğreneceğimiz başlıca erdemleridir. Sevgili Işık'ın dediği gibi devrimci olmak yetmiyor, devrimci ölmek gerekiyor. Yeter ki biz devrim şehitlerinin yaşamlarını eğitici, öğretici bir gözle araştıralım. Şehitlerimizden öğrenmek en yalın ifadeyle mücadelenin bizden istediklerine cevap olmaktır. Anın görevlerini ertelemeden başarmaktır. Bunun yaşam bulması için parti politikalarını kuşanarak eksiklerimize savaş açmalıyız. Yoldaşların kararlı, iradi ve fedakar yaşamlarını örnek alarak bitmez tükenmez bir enerji ile özgür Kürdistan'ı idealini gerçekleştirmek için kitlelere hücum etmeyi başarmalıyız.
|