Zira çok kısa sürede ‘demokrat Obama'nın maskesi düştü ve selefinin Irak'ta yaptığını AfPak'ta yapmaya başladı. 01 Haziran 2009 /Enternasyonal Bülten/ Sayı: 82 ABD'nin 11 Eylül sonrası başlattığı Ortadoğu seferi, ‘zafer' ilan etmesine rağmen zaferle sonuçlanmıyor. Savaşın ilk başladığı dönemde dünyanın yaptığı "Ortadoğu ABD'nin mezarı olacak" şeklindeki yorum gün geçtikçe doğruluğunu ispatlıyor. Irak'ta 1.5 milyon insanı katletmesine rağmen düzen oturtamayan ABD, çözümü tüm olanları Bush dönemi diyerek kapatmakta buldu. Bush'un karşısına, ataları da bir zamanlar ABD tarafından katledilmiş olan Obama sürüldü. Dünyaya artık her şeyin değişeceği ve ‘barış'ın geleceği duyuruldu. Ortaya attığı bu yalan serüvenine ABD bile tam inanmaya çalışırken, Obama'nın Ortadoğu'daki yeni sayfası Afganistan ve Pakistan (AfPak) bu yalanı darmadağın etti. Zira çok kısa sürede ‘demokrat Obama'nın maskesi düştü ve selefinin Irak'ta yaptığını AfPak'ta yapmaya başladı. Son günlerde dünya medyasına görüntüleri yansımasa da ardı ardına sivil ölümlerin haberleri geliyor. Buna karşın bir açıklama dahi yapmayan Obama yönetimi sürekli olarak, açtığı ve boş kalan okulların görüntülerini yayınlıyor. Fakat buna karşılık Pakistan'da verdiği şeriat tavizinden ve Afganistan'da artık dışına çıkamadığı başkentteki tedirgin bekleyişinden hiç bahsetmiyor. ABD o kadar zavallı bir duruma düşmüştür ki AfPak'ta Taliban'ın bir an olsun durması için akla gelebilecek her tavizi verme noktasına gelmiştir. Öyle ki Afganistan'da Taliban militanları başkente yarım saat uzaklıktaki Svat vadisine dayandı. Burada bulunan ve NATO komutanlığına bağlı askerler başkent dışına sadece havayoluyla çıkabiliyor. Bu çıkışlarda sivil halk bombalanıp dönülüyor. Pakistan'da ise Taliban'ın ilerleyişini önleyemeyen Pakistan hükümeti önce dizginsizce sivil halka saldırdı. Buradan sonuç alamayınca ABD'nin insansız uçakları devreye girdi. Bu da sonuç vermeyince şeriat tavizi devreye girdi. Fakat şimdi ABD'nin bu tavizi dünyaya açıklayamaması bir yana, bunun da işe yaramaması ABD'yi kahreden bir noktaya gelmiştir. Zira şeriat için taviz verilen aşiret de Taliban'ın akraba aşireti. ABD bunu gözetmeden Irak'ta yaptığı gibi bazı aşiretleri akla gelmeyecek tavizlerle satın alıp direnişe karşı kullanmayı hesapladı, fakat tutmadı. Tabi sorunlar sadece bununla sınırlı değil. Zira Pakistan'da Butto'nun yerini alan kocası Zerdari dünyaca bilinen bir soyguncu. Doğal olarak Pakistan'a yapılan satın alma yardımları bile iç edilmekte. Bu durum bir yandan yoksulluğu arttırırken bir yandan da Taliban'ı güçlendiriyor. Bunun farkında olan ABD, Müşerref zamanında olduğu gibi, Zerdari yerine Pakistan ordusuna yönetimi darbeyle tekrar vermeyi dahi düşünmekte. Fakat bu durumda da ordunun başındakiler başa bela. Zira Pakistan ordusu karışık durumda. Önemli bir kısmı Taliban'a karşı savaşmak istemiyor. Hatta Müşerref zamanında İngiliz ordusu tarafından eğitilen eski askerlerden sonra gelenlerin önemli bir kısmı Taliban yanlısı. Bundan kaynaklı olarak, ordu yönetiminde şeriata izin verme olasılığı bile ABD'nin masasında duruyor. İstihbarat servisinin de yine çok büyük bir kısmı Taliban yanlısı. Çünkü İstihbarat ile Taliban Sovyetler'e karşı ABD himayesinde uzun süre bir arada çalışmıştı. Anlaşılan o ki Taliban da bu durumu kadrolaşma konusunda oldukça iyi değerlendirmiş. Peki şimdi ne olacak? Olan şudur ki, ABD'nin Sovyetler'e karşı beslediği çocukları ile başı dertte. AfPak halkının önemli bir kısmı direnişçi. Keza Sovyet işgalinde kendini ispatlamış bir direniş geleneğine sahip. ABD bunu çok iyi biliyor. Bu yüzden Obama'nın ‘barış' adına Irak'tan kaydıracağı askerler AfPak'a yetmeyecek. Bunun için NATO güçlerine 5 bin askerlik takviye gündemde. Bunun önemli bir ayağını Türk sömürgeci ordusunun oluşturması arzulanıyor. Zira halihazırda Türk ordusunun yaklaşık 900 muharip askeri bulunuyor. Muharip olmasına karşın başkentteki NATO komutanlığının savunmasını üstlenen Türk ordusu şimdiye kadar çatışmalara katılmadı. Fakat şimdi hem ABD'nin beklentileri arttı, hem de Taliban başkente ulaştı. Bu da yakın zamanda Afganistan'da ABD ve İngiliz askerlerinin yanında Türk askerlerinin de sıcak çatışmalara girmesi anlamına geliyor. Bu durum elbette Türk ordusunun ‘barış gücüyüz' maskesini düşüreceği gibi, içte de AfPak'taki halkı kardeş Müslüman halk olarak gören Türkiye halklarının tepkisini çekecektir. Aynı zamanda bu, ABD'nin savaş arabasına binmiş Türk burjuva devletinin gelecekte ne tür katliamlara katılabileceğini gösterecek, Türkiye halklarını hesap sormaya yöneltecektir. ABD ise Irak'tan daha çetrefilli bir coğrafyada, Irak'taki gibi bir dizi aktör yerine hemen hemen tek aktörün, yani Taliban'ın karşısında, ya ‘demokrasi' adına girdiği topraklarda şeriatı tanıyacak ya da gözü dönmüşçesine sivil halkı öldürerek Taliban'ın iradesini kırmaya çalışacak. Fakat her iki durumda da Ortadoğu halkları ABD'ye bir kez daha "Ortadoğu'dan defol" mesajını verecek.
|