6-7 Ekim IMF protestoları, emperyalist zirvelere karşı Seattle'dan Cenova'ya tüm dünyada gelişen antiemperyalist direnişin bölgemizdeki örneklerinden biri oldu. 2004'te NATO zirvesi karşısında gelişen görkemli direnişte olduğu gibi İstanbul emperyalizmin temsilcilerine dar edildi. 01 Kasım 2009 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 87 6-7 Ekim 2009'da İstanbul'da toplanan IMF ve Dünya Bankası Guvernörler Kurulları Yıllık Toplantısı için adalardan ve dağlardan sonra bu kez de yerin yedi kat dibinde salon inşa edildi. Toplantıya 186 ülkeden heyetler katıldı, kapitalist dünyanın yaşadığı derin ekonomik krizi tartıştı. Emperyalist finans kuruluşu IMF, ilerici devrimci kurumların oluşturduğu IMF ve Dünya Bankası Karşıtı Birlik başta olmak üzere, işçi ve emekçiler, antifaşistler ve antiemperyalistler tarafından kendisine yakışan bir tarzda karşılandı. İstanbul halkı, günler öncesinden ‘İstanbul'u IMF'ye dar edeceğiz' diyerek kan emicilerin hak ettiği bir hoşgeldin gösterisine hazırlanmışlardı. İki gün boyunca polisin gaz bombası, coplar ve tazyikli sularla saldırılarına karşı büyük bir direniş sergilendi. Kendilerini molotof kokteyli, sapan ve taşlarla savunan antiemperyalistlerin yanı sıra çevrede de çok sayıda insan gazdan etkilenerek hastaneye kaldırıldı, yoldan geçen bir kişi hayatını kaybetti. 190'ı kayıtlı 260 kişinin gözaltına alındığı ve iki kişinin de tutuklandığı eylemlerde, ikisi ağır olmak üzere yüzlerce kişi yaralandı. Vali Güler'in açıklamasına göre 2 gün boyunca 18 banka şubesi, 10 polis aracı, 1 motosiklet, 7 işyeri ve 6 konsolosluk binası tahrip edildi. Antiemperyalistler yaptıkları eylemlerde "Emperyalistler, işbirlikçiler 6. filoyu unutmayın!" ve "Kahrolsun emperyalizm, yaşasın mücadelemiz!" sloganlarını haykırdılar. IMF protestolarına yapılan hazırlık ve saldırılar, 1 Mayıs'taki polis terörünü aratmadı. Gözaltına alınanlar dayak ve işkencenin yanı sıra avukatlarıyla da uzun süre görüştürülmedi. Gözaltı sayısını düşük göstermek için kayıtsız gözaltılar da yapıldı. Sivil faşistler de polis saldırılarına eşlik ederken, burjuva medya antiemperyalistlerin kullandıkları meşru şiddeti terör eylemleri olarak gösterdi. Bu, emperyalist güçlerin ezilenlerin gücünden ne kadar korktuklarının bir göstergesiydi. İşçi ve ezilenler sokaklarda barikat olup, insanlığın geleceğinin IMF'nin değil, sosyalizmin olduğunu gösterdi. 6-7 Ekim IMF protestoları, emperyalist zirvelere karşı Seattle'dan Cenova'ya tüm dünyada gelişen antiemperyalist direnişin bölgemizdeki örneklerinden biri oldu. 2004'te NATO zirvesi karşısında gelişen görkemli direnişte olduğu gibi İstanbul emperyalizmin temsilcilerine dar edildi. IMF toplantısına karşı gelişen direnişin önemli bir özelliği, ilerici devrimci kurumların geniş bir birlik sağlayabilmesi ve bu birliğin militanca sokaklarda çatışmasıydı. Daha önce NATO zirvesine karşı gelişen direnişte olduğu gibi salt devrimciler değil, daha geniş bir antiemperyalist bileşen sokaktaydı. Toplantıdan günler önce başlayan eylem ve etkinlikler ile IMF başkanı Dominique Strauss-Kahn'a fırlatılan ayakkabı da IMF politikalarına karşı öfkenin başka bir yansımasıydı. IMF, ekonomik krizin yükünü işçi ve emekçilere ödetmeye çalışırken, emekçiler krizin bedelini patronlara ödetmede kararlı olduklarını 6-7 Ekim protestolarıyla bir kez daha gösterdiler. IMF, ekonomik krizleri kaçınılmaz kılan kapitalizmin temsilcisidir. Neoliberal politikalar doğrultusunda eğitim ve sağlığın özelleştirilmesi ve kölece çalışma koşullarının yasalaşması IMF'nin direktifleri arasındadır. Yine faşist darbeleri destekleyen ve tetikleyen de IMF'nin kendisidir. Ekonomik krizin gölgesinde yapılan IMF toplantısında "yakın zamanda krizden çıkılacağı" yönündeki burjuva tekerlemeler yinelendi. IMF'nin İstanbul'daki toplantı gündemlerinde ve kararlarında öne çıkan konu ise "IMF'ye yeni görevler biçilmesi" idi. IMF'nin dört başlık altında aldığı kararlar‚ "İstanbul Kararları" olarak deklare edildi. "İstanbul Kararları", Pittsburgh'taki G-20 zirvesinde alınan kararlarla aynı yönde. Kararlar IMF ve Dünya Bankası aracılığıyla emperyalist mali sermayenin daha geniş bir alanda ve daha geniş bir coğrafyada yaygınlaştırılmasını, daha esnek hareket koşullarına kavuşturulmasını öngörüyor. IMF'nin görev kapsamının yeniden belirlenmesi tartışması kapsamındaki karar, ekonomik kriz karşısında hareketsiz kalan IMF'nin cari işlemler ve kur düzenlemeleriyle sınırlı müdahale alanını genişletmeyi içeriyor. Bir diğer karar, "küresel dengesizliğin aşılması" adi altında kredi dağıtımın yaygınlaştırılması ve esnekleştirilmesi, yani yeni sömürge ve bağımlı ülkelerin borçlandırılmasının hız kazanmasını içeriyor. Türkiye dahil olmak üzere 54 ülkenin öncelikli olarak kapsama alındığı bir başka karar ise, borçlanma kotalarının artırılmasını öngörüyor. Ayrıca toplantıda, "G20 politikalarının karşılıklı olarak değerlendirilmesi sürecinde IMF'nin katkıda bulunması" kararlaştırıldı. Bu karar, G20'nin, daha ötesi G8'in IMF üzerindeki denetimini artırması anlamına geliyor. Öte yandan, kapitalist dünya derin bir ekonomik kriz içindeyken IMF'nin ve kapitalizmin tüm kurumlarının kendilerini yenileme gücünün ve hareket olanaklarının sınırlı olduğu gerçeği, toplantı kararlarının sınırlılığında kendini gösterdi. Örneğin IMF'nin rolü hakkındaki kararlar, sonraki toplantılarda şekillendirilecek. Kapitalist dünyanın IMF gibi belli başlı ekonomik kurumlar çerçevesinde köklü yenilenmelere gitmeleri için, süregiden krizin baskısından kendileri kurtarmaları gerekecek. Emperyalist sermaye, IMF toplantısı aracılığıyla krizine ilaç ararken, 6-7 Ekim protestoları işçilerin ve ezilenlerin kapitalist barbarlığa duyduğu öfkenin ve bu öfkeyi örgütlü mücadeleye dönüştürme çabasının yeni bir verisi oldu. Dağa çıksalar da, adaya çekilseler de, yerin yedi kat dibine de inseler, işçi ve emekçilerin öfkesinden kurtulamayacaklar. Bugün karar verenler yarın boyun eğecek. Her zirvelerinde daha da büyüyen kitle hareketi, Irak'ta Bush'a, İstanbul'da IMF başkanı Dominique Strauss-Kahn'a fırlatılan ayakkabı gibi çoğalacak.
|