TEKEL işçileri tarih yazıyor
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

TEKEL işçileri, tüm işçi sınıfı adına direnmeye devam ediyor. Direnişin kazanımla sonuçlanması, sınıf hareketine büyük bir moral ve maddi güç sağlayacaktır. Ancak TEKEL'in zaferi, direnişin TEKEL işçilerini aşarak geniş ve pratik/eylemli bir toplumsal desteğe kavuşmasıyla mümkün.

 

01 Mart 2010 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 91 

TEKEL'in özelleştirilmesiyle birlikte güvencesiz, kölelik koşullarında çalışma dayatmasıyla karşı kalan TEKEL işçilerinin, işçi sınıfı hareketi bakımından yol açan tarihi direnişi sürüyor. TEKEL direnişi bugünlerde kritik bir süreçten geçiyor.
TEKEL direnişi, 4-C adıyla bilinen kölelik dayatmasına karşı gelişti. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "özelleştirmelerden dolayı başka kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirilecek geçici personel" ile ilgili 4-C fıkrasına göre TEKEL işçilerinin önemli bir bölümü, "geçici sözleşmeli personel statüsüne" alınmak isteniyor. Buna göre işçiler, kıdem ve ihbar tazminatı alamıyor, sendikalı olamıyor ve 4 ay ila 10 ay arasında çalışmak üzere geçici olarak işe alınıyor.
TEKEL direnişi 70'li günlerini çoktan aştı. Sendikal reformizmin önderliği, TEKEL direnişinin en zayıf yanını oluşturmaya devam ediyor. TEKEL işçilerinin sendikal reformizme karşı mücadelede kararlılığı ve Türk-İş bürokrasisini oldukça güç durumda bırakan protesto ve talepleri bu tehlikeyi bir yere kadar bertaraf etse de, reformizm uzlaşma çabalarını sürdürüyor. TEKEL işçilerinin güçlü basıncı, kararlılığı sayesinde 4 Şubat için genel grev genel direniş ilan etmek zorunda kalan, başta Türk-İş olmak üzere sarı sendikaların bu genel grevi örgütlemekten geri duruşu, işçileri TEKEL'i kazanımla sonuçlandırmada önemli bir dönüm noktası oluşturacak toplumsal dayanaktan yoksun bıraktı. Hükümetin ısrarını kıracak temel güç de genel grev genel direnişle açığa çıkarılacak toplumsal tepki olabilirdi. Bu durum TEKEL direnişi bakımından kısmi bir moral kırılmasına yol açsa da, açlık grevinden kürsü işgaline her yöntemle hükümetin ve sendikal bürokrasinin üzerinde basınç yaratan TEKEL işçileri direnişi sürdürerek, AKP hükümetinin neoliberal politikalarına ve ekonomik krize karşı tüm işçilerin, emekçilerin ve ezilenlerin sözcüsü haline geldiler. Geniş bir toplumsal destek kazandılar.
Öte yandan TEKEL direnişi üzerindeki sendikal bürokrasi-hükümet işbirliğinin dayatması da direniş üzerinde ağır bir basınç oluşturuyor. Aylardır kendi özgücüne dayanarak direnen işçiler için 1 Mart'ta açıklanan Danıştay kararı önemli oldu. TEKEL işçilerinin iş akitleri 31 Ocak'ta feshedilmişti. Bakanlar Kurulu ise 4 Şubat 2010 tarihli kararıyla TEKEL işçilerinin de aralarında bulunduğu geçici personelin 4/c'ye geçiş için 30 günlük süre içinde ilgili kurumlara başvurmasını öngörmüştü. Karar, TEKEL işçilerini kararsılaştırma ve 4-C'ye geçiş başvurularını imzalamaları için basınç oluşturma amacı taşıyordu. Karara göre işçilerin 4-C'ye başvuru süresi 2 Mart'ta doluyordu. Tek Gıda-İş sendikası, işçileri bu dayatma karşısında işçileri kaderine terk etti, işçilere "imza atmayın çağrısı yaparak yeni bir mücadele hattı belirlemek yerine "Karar sizin" dedi. TEKEL işçileri, Danıştay'a kararın iptali yönünde başvuruda bulunmuştu. 1 Mart günü Danıştay, yürütmeyi durdurma kararı aldı. Nihai karar ise idarenin savunmasını sunmasından sonra alınacak. Karar, işçiler için önemli bir moral kaynağı oldu ve direnişe nefes aldırdı. Zira 4-C'den yararlanmak için sınıra gelinmesi, kararsızlık ve moral bozukluğunu artıran bir rol oynuyordu. 4-C'ye başvuru sınırının ertelenmesi, dayatmaya boyun eğerek başvuruları imzalama basıncı altındaki işçilere mücadeleyi sürdürme konusunda soluk aldırırken, şimdiye kadar geri adım atmayan hükümet üzerinde basınç oluşturmak için bugüne kadarki direnişin düzeyini de aşacak şekilde toplumsal tabanı genişletmek için de zaman kazandırıyor. Danıştay'ın kararı aynı zamanda TEKEL direnişinin zafere giden yolda bir ara kazanımı niteliği taşıyor. Hukuksal süreçte işçiler lehine bir sonucun ortaya çıkışı ise kuşkusuz sokaktaki direnişin dolaysız bir sonucudur.
TEKEL işçilerine toplumsal desteği büyütme yönünde devrimci ve emek güçlerinin mücadelesi de sürüyor. Türkiye ve Kuzey Kürdistan'ın yanı sıra çeşitli Avrupa kentlerinde de yankı bulan direnişe, heyet ziyaretleti, eylemler ve dayanışma amaçlı açlık grevleriyle destek sürüyor.
TEKEL işçileri, tüm işçi sınıfı adına direnmeye devam ediyor. Direnişin kazanımla sonuçlanması, sınıf hareketine büyük bir moral ve maddi güç sağlayacaktır. Ancak TEKEL'in zaferi, direnişin TEKEL işçilerini aşarak geniş ve pratik/eylemli bir toplumsal desteğe kavuşmasıyla mümkün. Bu ise devrimci ve ilerici güçlerin konuya müdahalesini zorunlu kılıyor.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

TEKEL işçileri tarih yazıyor
fc Share on Twitter
 

TEKEL işçileri, tüm işçi sınıfı adına direnmeye devam ediyor. Direnişin kazanımla sonuçlanması, sınıf hareketine büyük bir moral ve maddi güç sağlayacaktır. Ancak TEKEL'in zaferi, direnişin TEKEL işçilerini aşarak geniş ve pratik/eylemli bir toplumsal desteğe kavuşmasıyla mümkün.

 

01 Mart 2010 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 91 

TEKEL'in özelleştirilmesiyle birlikte güvencesiz, kölelik koşullarında çalışma dayatmasıyla karşı kalan TEKEL işçilerinin, işçi sınıfı hareketi bakımından yol açan tarihi direnişi sürüyor. TEKEL direnişi bugünlerde kritik bir süreçten geçiyor.
TEKEL direnişi, 4-C adıyla bilinen kölelik dayatmasına karşı gelişti. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "özelleştirmelerden dolayı başka kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirilecek geçici personel" ile ilgili 4-C fıkrasına göre TEKEL işçilerinin önemli bir bölümü, "geçici sözleşmeli personel statüsüne" alınmak isteniyor. Buna göre işçiler, kıdem ve ihbar tazminatı alamıyor, sendikalı olamıyor ve 4 ay ila 10 ay arasında çalışmak üzere geçici olarak işe alınıyor.
TEKEL direnişi 70'li günlerini çoktan aştı. Sendikal reformizmin önderliği, TEKEL direnişinin en zayıf yanını oluşturmaya devam ediyor. TEKEL işçilerinin sendikal reformizme karşı mücadelede kararlılığı ve Türk-İş bürokrasisini oldukça güç durumda bırakan protesto ve talepleri bu tehlikeyi bir yere kadar bertaraf etse de, reformizm uzlaşma çabalarını sürdürüyor. TEKEL işçilerinin güçlü basıncı, kararlılığı sayesinde 4 Şubat için genel grev genel direniş ilan etmek zorunda kalan, başta Türk-İş olmak üzere sarı sendikaların bu genel grevi örgütlemekten geri duruşu, işçileri TEKEL'i kazanımla sonuçlandırmada önemli bir dönüm noktası oluşturacak toplumsal dayanaktan yoksun bıraktı. Hükümetin ısrarını kıracak temel güç de genel grev genel direnişle açığa çıkarılacak toplumsal tepki olabilirdi. Bu durum TEKEL direnişi bakımından kısmi bir moral kırılmasına yol açsa da, açlık grevinden kürsü işgaline her yöntemle hükümetin ve sendikal bürokrasinin üzerinde basınç yaratan TEKEL işçileri direnişi sürdürerek, AKP hükümetinin neoliberal politikalarına ve ekonomik krize karşı tüm işçilerin, emekçilerin ve ezilenlerin sözcüsü haline geldiler. Geniş bir toplumsal destek kazandılar.
Öte yandan TEKEL direnişi üzerindeki sendikal bürokrasi-hükümet işbirliğinin dayatması da direniş üzerinde ağır bir basınç oluşturuyor. Aylardır kendi özgücüne dayanarak direnen işçiler için 1 Mart'ta açıklanan Danıştay kararı önemli oldu. TEKEL işçilerinin iş akitleri 31 Ocak'ta feshedilmişti. Bakanlar Kurulu ise 4 Şubat 2010 tarihli kararıyla TEKEL işçilerinin de aralarında bulunduğu geçici personelin 4/c'ye geçiş için 30 günlük süre içinde ilgili kurumlara başvurmasını öngörmüştü. Karar, TEKEL işçilerini kararsılaştırma ve 4-C'ye geçiş başvurularını imzalamaları için basınç oluşturma amacı taşıyordu. Karara göre işçilerin 4-C'ye başvuru süresi 2 Mart'ta doluyordu. Tek Gıda-İş sendikası, işçileri bu dayatma karşısında işçileri kaderine terk etti, işçilere "imza atmayın çağrısı yaparak yeni bir mücadele hattı belirlemek yerine "Karar sizin" dedi. TEKEL işçileri, Danıştay'a kararın iptali yönünde başvuruda bulunmuştu. 1 Mart günü Danıştay, yürütmeyi durdurma kararı aldı. Nihai karar ise idarenin savunmasını sunmasından sonra alınacak. Karar, işçiler için önemli bir moral kaynağı oldu ve direnişe nefes aldırdı. Zira 4-C'den yararlanmak için sınıra gelinmesi, kararsızlık ve moral bozukluğunu artıran bir rol oynuyordu. 4-C'ye başvuru sınırının ertelenmesi, dayatmaya boyun eğerek başvuruları imzalama basıncı altındaki işçilere mücadeleyi sürdürme konusunda soluk aldırırken, şimdiye kadar geri adım atmayan hükümet üzerinde basınç oluşturmak için bugüne kadarki direnişin düzeyini de aşacak şekilde toplumsal tabanı genişletmek için de zaman kazandırıyor. Danıştay'ın kararı aynı zamanda TEKEL direnişinin zafere giden yolda bir ara kazanımı niteliği taşıyor. Hukuksal süreçte işçiler lehine bir sonucun ortaya çıkışı ise kuşkusuz sokaktaki direnişin dolaysız bir sonucudur.
TEKEL işçilerine toplumsal desteği büyütme yönünde devrimci ve emek güçlerinin mücadelesi de sürüyor. Türkiye ve Kuzey Kürdistan'ın yanı sıra çeşitli Avrupa kentlerinde de yankı bulan direnişe, heyet ziyaretleti, eylemler ve dayanışma amaçlı açlık grevleriyle destek sürüyor.
TEKEL işçileri, tüm işçi sınıfı adına direnmeye devam ediyor. Direnişin kazanımla sonuçlanması, sınıf hareketine büyük bir moral ve maddi güç sağlayacaktır. Ancak TEKEL'in zaferi, direnişin TEKEL işçilerini aşarak geniş ve pratik/eylemli bir toplumsal desteğe kavuşmasıyla mümkün. Bu ise devrimci ve ilerici güçlerin konuya müdahalesini zorunlu kılıyor.