Sömürgeci Rejim, Kürt-Türk Çatışmasını Kışkırtıyor
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Kürdistan'daki eylem, bir devrimci özgürleşme eylemidir. Bugüne kadar uluslararası devrimci ve komünist hareket, cağrısı ve eylemiyle bu harekete destek ve dayanışma içinde olmayı başaramamıştır.

 

01 Ağustos 2010 /Enternasyonal Bülten/ Sayı: 96 

Temmuz ayında Bursa-İnegöl ve Hatay-Dörtyol'da Kürtlere yönelik yeni ırkçı-faşist linç saldırıları gerçekleşti. Saldırılarda Kürt kökenli insanlar yaralandı, taciz edildiler. Sokağa çıkamaz hale geldiler. Kürt esnafların dükkanları yağmalandı. Kürtler bulundukları mahallelerde kendilerini savunmak için barikatlar kurdular, nöbet tutmaya başladılar.
Bu saldırı, sömürgeci faşist rejimin yeni saldırı konseptinin somut bir halidir, somut bir parçasıdır.Kürt özgürlük mücadelesi karşısında, Kürt gerilla savaşı, Kürt serhildanları ve politik hamleleri karşısında çaresiz ve çözümsüz kalan Türk burjuva devleti ve AKP savaş hükümeti, artık resmi militarist güçlerin (asker, polis, korucu ve kontra çeteleri) yanında, sivil ırkçı-faşist linç güruhlarını kullanarak bir Kürt-Türk ulusal boğazlaşmasına götürecek gelişmelere bile baş vurmaya başlamıştır. Amaç: Kürt halkını korkutmak ve sindirmek. Gerilla güçlerini halktan koparmak ve tasfiye etmektir.
Sömürgeci rejim, bugüne kadar sömürgeci savaşın kirli ve karanlık yöntemleri, araç ve biçimlerini kullandı ve kullanmaya devam ediyor: Kontrgerilla saldırıları gerçekleştirdi. Kimyasal silahlar kullandı. Gerilla cesetlerine hakaret etti, işkenceler yaptı. Doğayı tahrip etti, ormanları yaktı, barajlar yaparak gerillanın halkla ilişkisini koparmak istiyor. Bazı Kürt aşiretlerinden koruculuk sistemi kurdu. Özel tipte askeri güçler eğitti.Kontrgerilla faaliyetinin çeşitli gizli ve karanlık örgütlerini kurdu ve onları kullanıyor. Psikolojik harp uzmanları yetiştirdi ve onları eğitimlerde,TV'larda, saldırılarda kullanıyor. Burjuva medyayı şovenizm ve Türk-Kürt çatışmasını kışkırtmak için kullanıyor. Aydınları, sivil toplum örgütleri, sendikalar ve kültürel kurumları baskı, tehdit ve rüşvetle yedeklemeye çalışıyor. Kürtler içindeki siyasal, dinsel, mezhepsel, yerel farklılıkları kışkırtarak mücadele dinamiklerini parçalamaya, güçten düşürmeye çalışıyor.
Türk burjuva devleti, emperyalist güçlerin askeri örgütü NATO, bölgenin militarist gücü İsrail, bölgenin sömürgeci devletleri İran, Irak ve Suriye ve daha başka güclerle birlikte PKK ve Kürt özgürlük hareketine karşı savaştı ve savaşmaya devam ediyor.Ne var ki, bütün bu kirli ve karanlık politika, yöntem ve savaş biçimleri sonuç almasına yetmiyor. Kürt halkı bu saldırılar karşısında siyasal ve askeri alanlarda ordulaştı. Bilinç, örgüt ve eylem düzeyini yükseltti.Savaşarak yol aldı, özgürleşme eylemeni büyüttü.Yani, "yeni Kürtler" oldular.
Bu gelişme karşısında sömürgeci rejim bir aldatmaca ve tasfiye planı olarak "Kürt açılımı"nı uzun zaman gündemde tutmak istedi. Kürt özgürlük hareketi, kısa zamanda "barış grupları" ve karşılama serhildanlarıyla bu ikiyüzlülüğü açığa çıkardı.Böyle olunca sömürgeci rejim, geleneksel imha ve inkar politikasına yeni unsurlar katarak yeniden özgürlük hareketini tasfiye etme yolunu tuttu.Ve Kürt-Türk çatışmasına yönelik kışkırtmalar, provalar bu politikanın bir parçası olarak yoğunlaştırıldı. Bu linç saldırının sahipleri, Türk burjuva devleti ve AKP hükümetidir. Bir avuç ırkçı-faşist sivil güruh, saldırılarda yedeklenmiş ve Kürt halkı terörize edilmek, sindirilmek istenmiştir. Nitekim, yeni dönemde binlerce Kürt çocuk gözaltına alınmış ve yargılanmaktadırlar. İçinde seçilmiş belediye başkanlarının da olduğu 1500 Kürt siyasetçi tutuklanmıştır. Kürdistan'da ormanlar yakılmaya devam edilmektedir. Kontra çetelerinin infazları, gerilla cesetlerine işkenceler sömürgeci savaşın kirli ve karanlık yöntemleri olarak yeniden devreye sokulmuş bulunmaktadır.
PKK, yeni dönemde demokratik özerklik talebinin fiilen gerçekleştirilmesi, linç saldırıları karşısında Kürt halkının özsavunmasını örgütlemesi, barikat ve sokak çatışmalarıyla saldırganlara karşı koyması çağrısı yaptı. Kürt halkı, gerillası, açık alan güçleri, gençleri ve kadınlarıyla özgürlük savaşını büyük bir kararlılıkla sürdürmeye devam ediyor.
Partimiz MLKP ve Kürdistan örgütü, bütün güçleriyle bu saldırılar karşısında mücadele etmekte; siyasal çağrısı ve eylemiyle birleşik bir mücadelenin geliştirilmesine çalışmaktadır.
Türkiye'de Anayasa refarandumu sürecinde kurulan "Boykot Cephesi", süreçte ve sonrasında bu saldırıların püskürtülmesi ve birleşik bir mücadele cephesinin geliştirilmesi bakımında önemli bir fırsattır.
Kürdistan'daki eylem, bir devrimci özgürleşme eylemidir. Bugüne kadar uluslararası devrimci ve komünist hareket, cağrısı ve eylemiyle bu harekete destek ve dayanışma içinde olmayı başaramamıştır.
Bugün, Kürt halkı, işte o dayanışma ve desteği bekliyor! Tarihin ve güncel siyasal görevin çağrısı budur!

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Sömürgeci Rejim, Kürt-Türk Çatışmasını Kışkırtıyor
fc Share on Twitter
 

Kürdistan'daki eylem, bir devrimci özgürleşme eylemidir. Bugüne kadar uluslararası devrimci ve komünist hareket, cağrısı ve eylemiyle bu harekete destek ve dayanışma içinde olmayı başaramamıştır.

 

01 Ağustos 2010 /Enternasyonal Bülten/ Sayı: 96 

Temmuz ayında Bursa-İnegöl ve Hatay-Dörtyol'da Kürtlere yönelik yeni ırkçı-faşist linç saldırıları gerçekleşti. Saldırılarda Kürt kökenli insanlar yaralandı, taciz edildiler. Sokağa çıkamaz hale geldiler. Kürt esnafların dükkanları yağmalandı. Kürtler bulundukları mahallelerde kendilerini savunmak için barikatlar kurdular, nöbet tutmaya başladılar.
Bu saldırı, sömürgeci faşist rejimin yeni saldırı konseptinin somut bir halidir, somut bir parçasıdır.Kürt özgürlük mücadelesi karşısında, Kürt gerilla savaşı, Kürt serhildanları ve politik hamleleri karşısında çaresiz ve çözümsüz kalan Türk burjuva devleti ve AKP savaş hükümeti, artık resmi militarist güçlerin (asker, polis, korucu ve kontra çeteleri) yanında, sivil ırkçı-faşist linç güruhlarını kullanarak bir Kürt-Türk ulusal boğazlaşmasına götürecek gelişmelere bile baş vurmaya başlamıştır. Amaç: Kürt halkını korkutmak ve sindirmek. Gerilla güçlerini halktan koparmak ve tasfiye etmektir.
Sömürgeci rejim, bugüne kadar sömürgeci savaşın kirli ve karanlık yöntemleri, araç ve biçimlerini kullandı ve kullanmaya devam ediyor: Kontrgerilla saldırıları gerçekleştirdi. Kimyasal silahlar kullandı. Gerilla cesetlerine hakaret etti, işkenceler yaptı. Doğayı tahrip etti, ormanları yaktı, barajlar yaparak gerillanın halkla ilişkisini koparmak istiyor. Bazı Kürt aşiretlerinden koruculuk sistemi kurdu. Özel tipte askeri güçler eğitti.Kontrgerilla faaliyetinin çeşitli gizli ve karanlık örgütlerini kurdu ve onları kullanıyor. Psikolojik harp uzmanları yetiştirdi ve onları eğitimlerde,TV'larda, saldırılarda kullanıyor. Burjuva medyayı şovenizm ve Türk-Kürt çatışmasını kışkırtmak için kullanıyor. Aydınları, sivil toplum örgütleri, sendikalar ve kültürel kurumları baskı, tehdit ve rüşvetle yedeklemeye çalışıyor. Kürtler içindeki siyasal, dinsel, mezhepsel, yerel farklılıkları kışkırtarak mücadele dinamiklerini parçalamaya, güçten düşürmeye çalışıyor.
Türk burjuva devleti, emperyalist güçlerin askeri örgütü NATO, bölgenin militarist gücü İsrail, bölgenin sömürgeci devletleri İran, Irak ve Suriye ve daha başka güclerle birlikte PKK ve Kürt özgürlük hareketine karşı savaştı ve savaşmaya devam ediyor.Ne var ki, bütün bu kirli ve karanlık politika, yöntem ve savaş biçimleri sonuç almasına yetmiyor. Kürt halkı bu saldırılar karşısında siyasal ve askeri alanlarda ordulaştı. Bilinç, örgüt ve eylem düzeyini yükseltti.Savaşarak yol aldı, özgürleşme eylemeni büyüttü.Yani, "yeni Kürtler" oldular.
Bu gelişme karşısında sömürgeci rejim bir aldatmaca ve tasfiye planı olarak "Kürt açılımı"nı uzun zaman gündemde tutmak istedi. Kürt özgürlük hareketi, kısa zamanda "barış grupları" ve karşılama serhildanlarıyla bu ikiyüzlülüğü açığa çıkardı.Böyle olunca sömürgeci rejim, geleneksel imha ve inkar politikasına yeni unsurlar katarak yeniden özgürlük hareketini tasfiye etme yolunu tuttu.Ve Kürt-Türk çatışmasına yönelik kışkırtmalar, provalar bu politikanın bir parçası olarak yoğunlaştırıldı. Bu linç saldırının sahipleri, Türk burjuva devleti ve AKP hükümetidir. Bir avuç ırkçı-faşist sivil güruh, saldırılarda yedeklenmiş ve Kürt halkı terörize edilmek, sindirilmek istenmiştir. Nitekim, yeni dönemde binlerce Kürt çocuk gözaltına alınmış ve yargılanmaktadırlar. İçinde seçilmiş belediye başkanlarının da olduğu 1500 Kürt siyasetçi tutuklanmıştır. Kürdistan'da ormanlar yakılmaya devam edilmektedir. Kontra çetelerinin infazları, gerilla cesetlerine işkenceler sömürgeci savaşın kirli ve karanlık yöntemleri olarak yeniden devreye sokulmuş bulunmaktadır.
PKK, yeni dönemde demokratik özerklik talebinin fiilen gerçekleştirilmesi, linç saldırıları karşısında Kürt halkının özsavunmasını örgütlemesi, barikat ve sokak çatışmalarıyla saldırganlara karşı koyması çağrısı yaptı. Kürt halkı, gerillası, açık alan güçleri, gençleri ve kadınlarıyla özgürlük savaşını büyük bir kararlılıkla sürdürmeye devam ediyor.
Partimiz MLKP ve Kürdistan örgütü, bütün güçleriyle bu saldırılar karşısında mücadele etmekte; siyasal çağrısı ve eylemiyle birleşik bir mücadelenin geliştirilmesine çalışmaktadır.
Türkiye'de Anayasa refarandumu sürecinde kurulan "Boykot Cephesi", süreçte ve sonrasında bu saldırıların püskürtülmesi ve birleşik bir mücadele cephesinin geliştirilmesi bakımında önemli bir fırsattır.
Kürdistan'daki eylem, bir devrimci özgürleşme eylemidir. Bugüne kadar uluslararası devrimci ve komünist hareket, cağrısı ve eylemiyle bu harekete destek ve dayanışma içinde olmayı başaramamıştır.
Bugün, Kürt halkı, işte o dayanışma ve desteği bekliyor! Tarihin ve güncel siyasal görevin çağrısı budur!