Topyekün Savaşa Karşı Topyekün Direniş
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

 

26 Ağustos 2011 /Merkez Komite

 

İşçiler, Emekçiler, Kadınlar, Gençler, Bütün Ezilenler;

Sömürgeci faşist rejim, yeni bir kitlesel kıyım ve yok etme saldırı konseptini uygulamaktadır. Kuşkusuz saldırının arkasında her zamanki gibi, yine ABD emperyalistleri var. İran da bu yeni saldırı konseptine dahil olmuş durumda. Konsept uluslar arası bir karakter taşıdığı gibi, bölgede değişmekte olan yeni güç ilişkisine, başta ABD gelmek üzere gerici bölge devletlerinin müdahale etme yöneliminin de bir ifadesidir. ‘92-93'lü yılların saldırı konsepti, bir topyekun bölgesel savaş saldırısı olarak, AKP hükümeti üzerinden, yeni yol ve yöntemlerle ve yeni bir kapsamda sürdürülmektedir.
Türk savaş uçakları, 17 Ağustos'tan başlayarak günlerdir gerilla alanlarını, buralardaki sivil yerleşimleri ve gerilla şehitliklerini tam bir alçaklık ve intikam duygusuyla bombalıyor ve bir karadan müdahalenin koşularını hazırlamaya çalışıyorlar.
Yüzlerce uçağın yağdırdığı binlerce tonluk bombalarla Kürdistan coğrafyası tahrip olmakta, ormanlar yanmaktadır. Güneyli Kürtlere, bakın PKK'nin yüzünden bunlar oluyor diyerek, tepkinin örgütlendirilmesi de saldırı konseptinin hedefleri arasındadır. Nitekim, saldırıdan hemen sonra, Kızılhaç'ın Medya Savunma Alanlarındaki köylülere ‘'yerlerini terk edederek toplama kamplarında yaşamayı''ı önermesi de bunu göstermektedir.
AKP'nin yeni saldırı konsepti de, öncekiler gibi, ‘'güvenlik ve terör'' üzerine bina edilmiştir. ‘'Kürt sorunu yoktur, terör sorunu, PKK sorunu vardır'' geleneksel inkarcı söylemine yeniden dönüş, Erdoğan'nın Çiller'leştiğini göstermektedir. Evet, iktidarlaştığı ölçüde, AKP, devletleşmekte ve devlet de AKP'lileşmektedir. Seçimlerle birlikte, Kürt ulusal özgürlük hareketinin ve Kürt halkının siyasi gücünü arttırması ve çözümü kendi mücadelesi ve iradesiyle geliştirmesi, demokratik özerklik ilanı, vb. hamlesine AKP'nin ve rejimin yanıtı, yeni bir saldırı dalgası olmuştur. Görülüyor ki, sömürgeci faşist rejim ve AKP hükümeti, Kürt ulusal demokratik kazanımlarını ve onun bir düzeyi olan demokratik özerklik ilanını hazmedememektedirler.

Türk halkı;

AKP ve sömürgeci faşist rejimin, kardeş Kürt halkına ve Kürt ulusal demokratik güçlerine karşı başlattığı yeni topyekun savaşta senin hiç bir çıkarın yoktur. "Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır" diyen Erdoğan ve generaller yalan söylüyorlar. PKK'nin yıllardır tek taraflı ateşkes ilan etmesine, Kürt halkı sürekli barışı yükseltmesine rağmen, hükümetin ve generallerin bütün bunlara yanıtı, sürekli operasyon, yaygın ve kitlesel göz altı ve tutuklamalar oldu. Ve bu gün olan da bir kıyım ve tasfiye saldırısıdır. Bilmelisin ki, Kürdistan, Kürt ulusu, PKK, vb. bu coğrafyanın bir gerçeğidir. Bu gerçekleri reddederek bir yere varamazsın.
Libya'da, Suriye'de devlet güçlerinin uyguladığı şiddeti sözüm ona kınayan eli kanlı katil Başbakan Erdoğan, Kürt'ler söz konusu olunca her türden saldırı ve katliamı reva görebilmektedir. Erdoğan ve AKP'nin demokratlığı ve Müslümanlığı bu kadardır. Gerilla alanlarına yapılan saldırılar ve biri bebek, 4'ü çocuk aynı aileden toplam 7 sivilin katledilmesi bunun bir ifadesidir. Son saldırı konsepti, kara harekatını, gerilla alanlarının işgalini ve yine bir kimyasal katliam olasılığını da kapsamaktadır. AKP'nin medya aracılığıyla, Sri Lanka örneğini ve kara harekatını dillendirerek, kitlesel katliamlara ve soykırıma toplumsal meşruiyet oluşturmaya çalışması da bu katliamcı politikada ve kirli savaşta ki ısrarın bir ifadesidir. Türk halkı olarak bu katliamcı- inkarcı politikadan ve ısrarla sürdürülen kirli savaştan ve yıllardır yol açtığı onca yıkımdan, Kürt ulusal katliamından senin hiç bir çıkarın yoktur ve olamaz da.
Kardeş Kürt halkının uzattığı barış ve kardeşlik elini şimdi değil de ne zaman tutacaksın? Kürt sorunuyla daha ne zaman muhataplaşacaksın? Suskunluğunun ve hatta inkarı onaylamanın kardeşliğe ve eşit ilişkiye sığmayacağı açık değil mi?

Kürt Halkı;

MLKP, AKP hükümetinin, gerillaya olduğu kadar, sana karşı da yeni bir savaş ilanı demek olan saldırılarına verdiğin ve büyüttüğün direnişi selamlamaktadır. Sırtını ABD emperyalistlerine dayatan AKP hükümeti, sorunu çözme yönünde adım atacağına yeni bir savaş başlatmıştır. Sınır ötesi saldırılarla, kara harekatı ve işgalle hedeflenen ve yok edilmeye çalışılan gerillanın ve Medya Savunma Alanlarının, senin iraden ve geleceğin olduğunu çok iyi görüyorsun. Gerilla alanlarını etten canlı barikatlarınla kuşatman bunun bir ifadesidir. Sömürgeci faşist düşmanın, kırılmayı gerilla alanlarından yaratmaya kilitlendiğini ve bunun için her türlü alçaklığı ve saldırıyı göze aldığını yine en iyi sen biliyorsun. Barış Annelerinin ve yine Güney Kürdistan'daki yurtsever gençlerin üç koldan kararlılıkla süren canlı kalkan eylemi ve DTK'nın 27 Ağustos'ta 16 ilden sınır boylarına kitlesel barış yürüyüşlerini gerçekleştirmesi, yalnızca tehlikenin ne kadar yaşamsal olduğunu değil, aynı zamanda büyük bedeller ödemiş bir halk olarak senin kazanma azmini, ısrarını ve siyasal uyanıklığını da gösteriyor. Evet, gerilla bu gün de, Kürt halkının bütün ulusal demokratik kazanımının da güvencesidir. Gerilla, direnişin, başkaldırının, onurun adıdır; hepimizin ve de bütün ezilenlerin bir büyük kazanımıdır.

Devrimciler, ilericiler, yoldaşlar;

AKP hükümetinin yeni topyekun savaş konsepti, yalnızca Kürt halkını, gerillayı ve PKK'yi değil, Türiye'de ki ve bölgede ki bütün devrimci demokratik güçleri, Türk halkını ve bölge halklarını da hedeflemektedir. Yeni kıyım ve yok etme saldırılarının hedefinde bütün toplumsal dinamikler durmaktadır. Saldırılar hepimizedir. Bombalanan geleceğimizdir. Kırılmaya ve teslim alınmaya çalışılan devrimci irademizdir.
Topyekun sömürgeci savaş konseptine karşı topyekun direnişi yükselterek, sömürgeci faşist diktatörlüğün, AKP'nin ve efendileri ABD'nin planlarını bozalım! Barış Annelerinin canlı kalkan eylemlerine katılarak gerillayı ve Medya Savunma Alanları'nı etten duvarlarla savunalım!
Sınır boylarını eylem ve direniş alanlarına çevirerek, bütün hazırlıkları dolu dizgin sürdürülen kara harekatını durduralım! 1 Eylül Dünya Barış Günü'nü yaygın ve etkili eylem, gösteri ve direnişlerle, sömürgeci boyunduruğa ve sömürgeci kirli savaşa karşı Kürt ulusal özgürlüğünü yükselteceğimiz bir güne dönüştürelim! Yeni göz altı ve tutuklama saldırılarına sokakta sert direnişlerle yanıt verelim! Türkiyeyi savaşın ikinci cephesine dönüştürerek, kirli savaşta ısrar edenlere ve Batı'da da rahat verdirmeyelim! Kürt halkının ulusal özgürlüğü için olduğu kadar, kendi geleceğimiz ve özgürlüğümüz için de sokakları tutuşturalım!
Kahrolsun Sömürgeci Faşist Diktatörlük! Barış, Eşitlik, Kardeşlik, Kürt Ulusuna Özgürlük!