Birleşik mücadelenin yeni bir aşaması
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Halkların Demokratik Kongresi ilerici Türkiyeli güçlerle Kürt özgürlük hareketi arasındaki ilişkileri derinden değiştirmek, tüm ezilen halkların ve toplumsal kesimlerin eşitlik, kardeşlik ve özgürlük temelinde bir ittifakını kurmak için bir girişimdir.

 

01 Kasım 2011 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 110

 

15-16 Ekim'de Ankara'da "Birleşiyoruz!" sloganı altında Türkiye ve Kuzey Kürdistan halklarının yeni bir birleşik mücadele platformu kuruldu. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) adını alan ve SDP, EMEP, BDP, ESP gibi önemli ilerici, devrimci ve Kurt yurtsever güçleri, KESK gibi sendikaları ve baskı, sömürü ve ayrımcılık karşıtı çeşitli türden birçok başka oluşum, dernek, parti ve hareketi içine alan girişim, "tüm muhalif kesimleri tek çatı altında birleştirmeyi" hedefliyor.
Değişik bölgelerden, Türk, Kürt, Laz, Süryani, Alevi, Arap, Ermeni, Çerkes, Gürcü, Nusayri, Çingene, Rum, Pomak, Afrikalı ve Ezidi gibi değişik etnik ve dinsel kökenlerden gelen 825 delege, işçilerin, kadınların, gençlerin değişik mücadelelerinde, Kürt sorununa demokratik çözüm ve adil barış, çevresel yıkıma karşı duruş, her türden siyasi, dini, etnik ve cinsel ayrımcılığa, baskıya ve sömürüye karşı duruş içinde birleşmek üzere kongrede bir araya geldi.
"Emek, Barış ve Özgürlük Bloku"ndan çok sayıda milletvekili ile aydınların ve sanatçıların da katıldığı iki günlük kongre, girişimin tüzük ve programını, mücadele amaç ve alanlarının ayrıntılarını tartıştı ve bir siyasi partiye dönüşme yönünde bir genel karar alarak Kongre Meclisi'ne görev verdi. 121 üyeden oluşan ve her 6 ayda bir toplanacak olan en yüksek yürütme organı olan Kongre Genel Meclisi de kongrede seçildi.
Geçmişte de birleşik seçim blokları, eylem birlikleri ve başkaca ittifak biçimleri yönünde kimi girişim ve inisiyatifler ortaya kondu. Ancak şimdiye dek bunların hepsi belli bir amaç, zaman ya da gündemle sınırlıydılar. Bu kez Halkların Demokratik Kongresini oluşturan güçler daha kapsayıcı ve uzun vadeli bir koordinasyon arayışındalar. Dahası kendilerini protesto ve kronik muhalefetle sınırlamak yerine halkın kendi alternatiflerini geliştirmesini istiyorlar.
Türkiye'de Kürt sorunu her zaman siyasal gündemin anahtar konularından biri olmuştur. Kürt özgürlük hareketi örgütlü, siyasallaşmış ve yüksek bir ulusal bilince sahipken, Türkiye'de durum değişiktir. Kürt özgürlük hareketi meşru demokratik hakları ve Kürt halkının özgürlüğü için kararlıca savaşıyorken ve elini sayısız kez Türk halkına uzatmışken, Türk burjuva devleti ve onun AKP hükümetince sürekli olarak saçılan şovenist zehir ne yazık ki etkili olmuştur. Ancak diğer bir ulusu ezen bir ulus asla özgür olamaz ve birlik de ancak gerçek bir eşitlik temelinde mümkündür. Bu, Batı'da mücadele gündemleri, biçimleri ve yerleri bakımından oldukça dağınık ve birlikten yoksun olan direniş ve mücadelelerin de durumunun en önemli nedenlerinden biridir. Değişik işyerlerindeki grevler arasında, öğrenciler, kadınlar, Aleviler vd. kesimlerin demokratik hareketleri arasında ve hepsinden öte, bu mücadelelerle devrimci örgütler arasında büyük bir birlik ve dayanışma eksikliği vardır. Halkların Demokratik Kongresi ilerici Türkiyeli güçlerle Kürt özgürlük hareketi arasındaki ilişkileri derinden değiştirmek, tüm ezilen halkların ve toplumsal kesimlerin eşitlik, kardeşlik ve özgürlük temelinde bir ittifakını kurmak için bir girişimdir.
Partimiz MLKP'nin programı Batı'daki işçi ve emekçiler ile Kürt ulusunun birleşik devrimi temelinde yükselir ve bu iki mücadelenin birliğini coğrafyada devrimin en önemli stratejik sorunu olarak ele alır. Böyle bir stratejinin kitle tabanını büyütmek için her zaman belli gündemlere yoğunlaşmış geçici ittifakların ötesine geçerek ezilen ve sömürülen kitleler arasında daha sürekli ve kapsayıcı bir cephe oluşturmaya çalıştık. Devrimci hareketin kimi önemli güçlerini içermeme ve belli mücadele araçlarıyla sınırlanmış olma gibi sınırlılıklarına rağmen inanıyoruz ki HDK demokratik alanda, birleşik kitle hareketinin tabanını büyütecek antifaşist, antiemperyalist ve anti-sömürgeci bir cephenin yükselmesine katkı sunabilir.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Birleşik mücadelenin yeni bir aşaması
fc Share on Twitter
 

Halkların Demokratik Kongresi ilerici Türkiyeli güçlerle Kürt özgürlük hareketi arasındaki ilişkileri derinden değiştirmek, tüm ezilen halkların ve toplumsal kesimlerin eşitlik, kardeşlik ve özgürlük temelinde bir ittifakını kurmak için bir girişimdir.

 

01 Kasım 2011 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 110

 

15-16 Ekim'de Ankara'da "Birleşiyoruz!" sloganı altında Türkiye ve Kuzey Kürdistan halklarının yeni bir birleşik mücadele platformu kuruldu. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) adını alan ve SDP, EMEP, BDP, ESP gibi önemli ilerici, devrimci ve Kurt yurtsever güçleri, KESK gibi sendikaları ve baskı, sömürü ve ayrımcılık karşıtı çeşitli türden birçok başka oluşum, dernek, parti ve hareketi içine alan girişim, "tüm muhalif kesimleri tek çatı altında birleştirmeyi" hedefliyor.
Değişik bölgelerden, Türk, Kürt, Laz, Süryani, Alevi, Arap, Ermeni, Çerkes, Gürcü, Nusayri, Çingene, Rum, Pomak, Afrikalı ve Ezidi gibi değişik etnik ve dinsel kökenlerden gelen 825 delege, işçilerin, kadınların, gençlerin değişik mücadelelerinde, Kürt sorununa demokratik çözüm ve adil barış, çevresel yıkıma karşı duruş, her türden siyasi, dini, etnik ve cinsel ayrımcılığa, baskıya ve sömürüye karşı duruş içinde birleşmek üzere kongrede bir araya geldi.
"Emek, Barış ve Özgürlük Bloku"ndan çok sayıda milletvekili ile aydınların ve sanatçıların da katıldığı iki günlük kongre, girişimin tüzük ve programını, mücadele amaç ve alanlarının ayrıntılarını tartıştı ve bir siyasi partiye dönüşme yönünde bir genel karar alarak Kongre Meclisi'ne görev verdi. 121 üyeden oluşan ve her 6 ayda bir toplanacak olan en yüksek yürütme organı olan Kongre Genel Meclisi de kongrede seçildi.
Geçmişte de birleşik seçim blokları, eylem birlikleri ve başkaca ittifak biçimleri yönünde kimi girişim ve inisiyatifler ortaya kondu. Ancak şimdiye dek bunların hepsi belli bir amaç, zaman ya da gündemle sınırlıydılar. Bu kez Halkların Demokratik Kongresini oluşturan güçler daha kapsayıcı ve uzun vadeli bir koordinasyon arayışındalar. Dahası kendilerini protesto ve kronik muhalefetle sınırlamak yerine halkın kendi alternatiflerini geliştirmesini istiyorlar.
Türkiye'de Kürt sorunu her zaman siyasal gündemin anahtar konularından biri olmuştur. Kürt özgürlük hareketi örgütlü, siyasallaşmış ve yüksek bir ulusal bilince sahipken, Türkiye'de durum değişiktir. Kürt özgürlük hareketi meşru demokratik hakları ve Kürt halkının özgürlüğü için kararlıca savaşıyorken ve elini sayısız kez Türk halkına uzatmışken, Türk burjuva devleti ve onun AKP hükümetince sürekli olarak saçılan şovenist zehir ne yazık ki etkili olmuştur. Ancak diğer bir ulusu ezen bir ulus asla özgür olamaz ve birlik de ancak gerçek bir eşitlik temelinde mümkündür. Bu, Batı'da mücadele gündemleri, biçimleri ve yerleri bakımından oldukça dağınık ve birlikten yoksun olan direniş ve mücadelelerin de durumunun en önemli nedenlerinden biridir. Değişik işyerlerindeki grevler arasında, öğrenciler, kadınlar, Aleviler vd. kesimlerin demokratik hareketleri arasında ve hepsinden öte, bu mücadelelerle devrimci örgütler arasında büyük bir birlik ve dayanışma eksikliği vardır. Halkların Demokratik Kongresi ilerici Türkiyeli güçlerle Kürt özgürlük hareketi arasındaki ilişkileri derinden değiştirmek, tüm ezilen halkların ve toplumsal kesimlerin eşitlik, kardeşlik ve özgürlük temelinde bir ittifakını kurmak için bir girişimdir.
Partimiz MLKP'nin programı Batı'daki işçi ve emekçiler ile Kürt ulusunun birleşik devrimi temelinde yükselir ve bu iki mücadelenin birliğini coğrafyada devrimin en önemli stratejik sorunu olarak ele alır. Böyle bir stratejinin kitle tabanını büyütmek için her zaman belli gündemlere yoğunlaşmış geçici ittifakların ötesine geçerek ezilen ve sömürülen kitleler arasında daha sürekli ve kapsayıcı bir cephe oluşturmaya çalıştık. Devrimci hareketin kimi önemli güçlerini içermeme ve belli mücadele araçlarıyla sınırlanmış olma gibi sınırlılıklarına rağmen inanıyoruz ki HDK demokratik alanda, birleşik kitle hareketinin tabanını büyütecek antifaşist, antiemperyalist ve anti-sömürgeci bir cephenin yükselmesine katkı sunabilir.