Nepal’de BNKP(M)’nin sosyal demokrasiye evrimi
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Son bir yıl içinde atılan adımlar bu siyasi ve ideolojik bocalama ve kırılmayı teslimiyet düzeyine çıkardı. Konteynırların anahtarlarının teslim edilmesi, Halk Savaşı esnasında el konulan ve toprakların mülk sahiplerine devredilmesi kararı, Hindistan ile imzalanan BIPPA anlaşması ve nihayet Kasım ayı başında Halk Kurtuluş Ordusu'nun mutlak tasfiyesi anlamına gelen 7 maddelik bir anlaşmanın imzalanması bu teslimiyet çizgisinin ifadesidir.

 

01 Şubat 2012 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 113

 

Nepal'de Maoist devrimcilerin önderlik ettiği Halk Savaşı, tüm dünyada devrimci ve komünist güçlere güç veren bir direniş odağı olmuştu. Binlerce şehit ve büyük fedakarlıklar pahasına 240 yıllık monarşiye son veren bu direnişin geldiği nokta ise üzücü ve üzerine düşünülmesi ve dersler çıkarılması gerekiyor.

NKP(M), 2005 yılındaki Rolpa Kongresi'nde, Çin ile Hindistan arasında sıkışmış bulunan Nepal'de devrimin halk savaşı yoluyla ilerletildiği hatta zafer kazandığı koşullarda dahi kazanımların süreklileştirilemeyeceği, savunulamayacağı düşüncesiyle, kraliyete karşı burjuva 7 parti ittifakı ile ittifak temelinde süreç içinde bir çıkış sağlanmıştı. Maoist devrimciler riskli bir seçim manevrasıyla mücadelenin önünü açmıştı. Böylelikle monarşinin devrilmesi mümkün olmuştu. Maoist devrimcileri ise, başkaca ülkelerde ağır iç ve uluslararası koşulların dezavantajına karşın uzun süre savaşan birçok devrimci gücü çetin bir sınavdan geçiren barış süreci bekliyordu.
Ancak barış süreci BNKP(M) için burjuva partilerin, ABD ve diğer emperyalist güçlerin ve Hindistan yayılmacılığının bir çürütme koridoruna dönüştü. BNKP(M) burada belirleyici bir irade olamadı, aksine süreci yöneten, inisiyatifi elinde tutan Nepal burjuvazisi ile emperyalist ve yayılmacı güçler oldu. Burjuva partilerle pazarlıklar anayasa ve orduların birleşmesi ekseninde uzayıp gitti. BNKP(M)'nin hükümetten çekilme ve dahil olmaya dair kararları, parlamentodaki varlığı ve eylemi halk eylemini büyütmeye yönelik bir taktik değil, tersine halk eylemi, BNKP(M)'nin parlamentodaki durumunu sağlamlaştırmada ve hükümete dahil oluşunda yararlanılan bir yedek olarak alındı. Burjuva partiler ve emperyalist/yayılmacı güçler süreci tıkayan tartışmalarıyla devrimci mücadelenin, halk eyleminin büyütülmesine önemli fırsatlar sundu, ancak bunlar değerlendirilemedi. Burjuva partiler defalarca kez anlaşmaları bozdu, ancak BNKP(M) kendisine artık sadece dezavantaj getiren bu anlaşmalara sadık kalmakta ısrar etti. Bu süreçleri silahlı mücadeleye geri dönüş için halk nezdinde meşruiyet alanı açma biçiminde yanıtlamadı, planladığı kitle eylem çizgisini dahi hayata geçirmedi. Parlamentodaki tartışmalarda önemli bir zaman ve enerji kaybetti. Temelde halka dayanmayı esas almaması burada belirleyici oldu. Kurucu Meclis'teki varlığına ve hükümet olduğu dönemlere rağmen halkın hiçbir temel ihtiyacına çözüm gücü olamaması halkın güvenini sarsmaya başladı. Bu süreç Halk Kurtuluş Ordusu içerisinde önemli bir erime yaşanmasını da getirdi. BNKP(M) uluslararası alanda da, Devrimci Enternasyonal Hareket (RIM) başta olmak üzere kendisini devrimci güçlerden giderek yalıttı. Tersinden, bir yandan parti düzleminde revizyonist ve reformist güçlerle, diğer yandan hükümet düzleminde Hindistan yayılmacılığı ve ABD emperyalizmi başta gelmek üzere emperyalist güçlerle ilişkilerini geliştirdi.
Eski devlet aygıtının ve özellikle ordunun zor yoluyla parçalanması hedefi tümden yitirildi ve monarşinin elinden doğrudan burjuvazinin eline geçen bu aygıtın salt müzakereler temelinde HKO tarafından emilmesi mutlak alındı. Kurucu Meclis "kurucu" niteliğini yitirerek daimi parlamenter bir yapıya dönüştü. BNKP(M) buna müdahale etmek bir yana, parçası oldu, giderek parlamenter sistemin unsuru haline geldi.
Bu sürece paralel olarak parti içinde bürokratik işleyiş gelişti, kadrolarda orta sınıf yaşam tarzı ve düşünüş egemen hale gelmeye başladı. Parti tüm olanaklara rağmen kongresini de toplamadı. Giderek sosyal demokrat yönelim parti içinde çoğunluk haline geldi.
Son bir yıl içinde atılan adımlar bu siyasi ve ideolojik bocalama ve kırılmayı teslimiyet düzeyine çıkardı. Konteynırların anahtarlarının teslim edilmesi, Halk Savaşı esnasında el konulan ve toprakların mülk sahiplerine devredilmesi kararı, Hindistan ile imzalanan BIPPA anlaşması ve nihayet Kasım ayı başında Halk Kurtuluş Ordusu'nun mutlak tasfiyesi anlamına gelen 7 maddelik bir anlaşmanın imzalanması bu teslimiyet çizgisinin ifadesidir.
Badal-Baidya muhalefeti bu teslimiyet çizgisine karşı parti içinde önemli bir direniş oluşturuyor. Öte yandan muhalefet de sürekli kararsızlığı ve ısrarla çözümü uzlaşmada aramasıyla kendi elini zayıflatıyor. Gelinen noktada "parti birliği" hedefine feda edilemeyecek devasa sorunlar mevcuttur. Prachanda- Bhattarai ekseni açıkça sosyal demokrasiye dümen kırmıştır. Muhalefetin bekleyişini sürdürmesi parti içerisinde azınlık durumunu ortadan kaldırmak bir yana, derinleştiriyor. Muhalefet de sosyal demokrasi çizgisiyle müzakerelerde değil eylemde ayrışmayı göze almaksızın ilerleyemeyecektir.
Nepal devrimi, dünya halkları bakımından önemli bir devrimci direniş mevzisidir ve kazanımları kadar, bugünkü noktaya gelişinin nedenleri ve dersleri de öğreticidir. Emperyalist güçlerin devrimci direniş odaklarına yönelik askeri kuşatma ve çürütme koridorunda tutma taktiği, kimi durumlarda önemli başarılar sağlayabilmektedir. Devrimci ve komünist güçlerin gelecek mücadelelerinde bu deneyleri iyi okuması gerekmektedir. Nepal'de bu çürütme koridorundan devrimci çıkış yönündeki her adımı dikkatle izlemek ve desteklemek ise uluslararası devrimci ve komünist güçlerin acil ve güncel görevidir.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Nepal’de BNKP(M)’nin sosyal demokrasiye evrimi
fc Share on Twitter
 

Son bir yıl içinde atılan adımlar bu siyasi ve ideolojik bocalama ve kırılmayı teslimiyet düzeyine çıkardı. Konteynırların anahtarlarının teslim edilmesi, Halk Savaşı esnasında el konulan ve toprakların mülk sahiplerine devredilmesi kararı, Hindistan ile imzalanan BIPPA anlaşması ve nihayet Kasım ayı başında Halk Kurtuluş Ordusu'nun mutlak tasfiyesi anlamına gelen 7 maddelik bir anlaşmanın imzalanması bu teslimiyet çizgisinin ifadesidir.

 

01 Şubat 2012 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 113

 

Nepal'de Maoist devrimcilerin önderlik ettiği Halk Savaşı, tüm dünyada devrimci ve komünist güçlere güç veren bir direniş odağı olmuştu. Binlerce şehit ve büyük fedakarlıklar pahasına 240 yıllık monarşiye son veren bu direnişin geldiği nokta ise üzücü ve üzerine düşünülmesi ve dersler çıkarılması gerekiyor.

NKP(M), 2005 yılındaki Rolpa Kongresi'nde, Çin ile Hindistan arasında sıkışmış bulunan Nepal'de devrimin halk savaşı yoluyla ilerletildiği hatta zafer kazandığı koşullarda dahi kazanımların süreklileştirilemeyeceği, savunulamayacağı düşüncesiyle, kraliyete karşı burjuva 7 parti ittifakı ile ittifak temelinde süreç içinde bir çıkış sağlanmıştı. Maoist devrimciler riskli bir seçim manevrasıyla mücadelenin önünü açmıştı. Böylelikle monarşinin devrilmesi mümkün olmuştu. Maoist devrimcileri ise, başkaca ülkelerde ağır iç ve uluslararası koşulların dezavantajına karşın uzun süre savaşan birçok devrimci gücü çetin bir sınavdan geçiren barış süreci bekliyordu.
Ancak barış süreci BNKP(M) için burjuva partilerin, ABD ve diğer emperyalist güçlerin ve Hindistan yayılmacılığının bir çürütme koridoruna dönüştü. BNKP(M) burada belirleyici bir irade olamadı, aksine süreci yöneten, inisiyatifi elinde tutan Nepal burjuvazisi ile emperyalist ve yayılmacı güçler oldu. Burjuva partilerle pazarlıklar anayasa ve orduların birleşmesi ekseninde uzayıp gitti. BNKP(M)'nin hükümetten çekilme ve dahil olmaya dair kararları, parlamentodaki varlığı ve eylemi halk eylemini büyütmeye yönelik bir taktik değil, tersine halk eylemi, BNKP(M)'nin parlamentodaki durumunu sağlamlaştırmada ve hükümete dahil oluşunda yararlanılan bir yedek olarak alındı. Burjuva partiler ve emperyalist/yayılmacı güçler süreci tıkayan tartışmalarıyla devrimci mücadelenin, halk eyleminin büyütülmesine önemli fırsatlar sundu, ancak bunlar değerlendirilemedi. Burjuva partiler defalarca kez anlaşmaları bozdu, ancak BNKP(M) kendisine artık sadece dezavantaj getiren bu anlaşmalara sadık kalmakta ısrar etti. Bu süreçleri silahlı mücadeleye geri dönüş için halk nezdinde meşruiyet alanı açma biçiminde yanıtlamadı, planladığı kitle eylem çizgisini dahi hayata geçirmedi. Parlamentodaki tartışmalarda önemli bir zaman ve enerji kaybetti. Temelde halka dayanmayı esas almaması burada belirleyici oldu. Kurucu Meclis'teki varlığına ve hükümet olduğu dönemlere rağmen halkın hiçbir temel ihtiyacına çözüm gücü olamaması halkın güvenini sarsmaya başladı. Bu süreç Halk Kurtuluş Ordusu içerisinde önemli bir erime yaşanmasını da getirdi. BNKP(M) uluslararası alanda da, Devrimci Enternasyonal Hareket (RIM) başta olmak üzere kendisini devrimci güçlerden giderek yalıttı. Tersinden, bir yandan parti düzleminde revizyonist ve reformist güçlerle, diğer yandan hükümet düzleminde Hindistan yayılmacılığı ve ABD emperyalizmi başta gelmek üzere emperyalist güçlerle ilişkilerini geliştirdi.
Eski devlet aygıtının ve özellikle ordunun zor yoluyla parçalanması hedefi tümden yitirildi ve monarşinin elinden doğrudan burjuvazinin eline geçen bu aygıtın salt müzakereler temelinde HKO tarafından emilmesi mutlak alındı. Kurucu Meclis "kurucu" niteliğini yitirerek daimi parlamenter bir yapıya dönüştü. BNKP(M) buna müdahale etmek bir yana, parçası oldu, giderek parlamenter sistemin unsuru haline geldi.
Bu sürece paralel olarak parti içinde bürokratik işleyiş gelişti, kadrolarda orta sınıf yaşam tarzı ve düşünüş egemen hale gelmeye başladı. Parti tüm olanaklara rağmen kongresini de toplamadı. Giderek sosyal demokrat yönelim parti içinde çoğunluk haline geldi.
Son bir yıl içinde atılan adımlar bu siyasi ve ideolojik bocalama ve kırılmayı teslimiyet düzeyine çıkardı. Konteynırların anahtarlarının teslim edilmesi, Halk Savaşı esnasında el konulan ve toprakların mülk sahiplerine devredilmesi kararı, Hindistan ile imzalanan BIPPA anlaşması ve nihayet Kasım ayı başında Halk Kurtuluş Ordusu'nun mutlak tasfiyesi anlamına gelen 7 maddelik bir anlaşmanın imzalanması bu teslimiyet çizgisinin ifadesidir.
Badal-Baidya muhalefeti bu teslimiyet çizgisine karşı parti içinde önemli bir direniş oluşturuyor. Öte yandan muhalefet de sürekli kararsızlığı ve ısrarla çözümü uzlaşmada aramasıyla kendi elini zayıflatıyor. Gelinen noktada "parti birliği" hedefine feda edilemeyecek devasa sorunlar mevcuttur. Prachanda- Bhattarai ekseni açıkça sosyal demokrasiye dümen kırmıştır. Muhalefetin bekleyişini sürdürmesi parti içerisinde azınlık durumunu ortadan kaldırmak bir yana, derinleştiriyor. Muhalefet de sosyal demokrasi çizgisiyle müzakerelerde değil eylemde ayrışmayı göze almaksızın ilerleyemeyecektir.
Nepal devrimi, dünya halkları bakımından önemli bir devrimci direniş mevzisidir ve kazanımları kadar, bugünkü noktaya gelişinin nedenleri ve dersleri de öğreticidir. Emperyalist güçlerin devrimci direniş odaklarına yönelik askeri kuşatma ve çürütme koridorunda tutma taktiği, kimi durumlarda önemli başarılar sağlayabilmektedir. Devrimci ve komünist güçlerin gelecek mücadelelerinde bu deneyleri iyi okuması gerekmektedir. Nepal'de bu çürütme koridorundan devrimci çıkış yönündeki her adımı dikkatle izlemek ve desteklemek ise uluslararası devrimci ve komünist güçlerin acil ve güncel görevidir.