Etkin Politik Güç Olmak
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

 

 

01 Ağustos 2011 / Partinin Sesi / Sayı: 67

 

Devrimi soyut değil somut olarak algılama örgütlü bir güce sahip olmakla mümkündür. Örgütlü bir güç burjuvazinin gündeminin peşinden sürüklenmez; ona kendi gündemini dayatır. Bu anlamda faşist diktatörlükle amansız bir taktik savaşımın içine girer. Politika güçlerle yapıldığına göre politik kuvvetlerin kitleselliği ve örgütlülüğü belirleyicidir. Örgütlü ve kitlesel politik bir gücü arkalayan siyasal kuvvetler için iktidar tam da bu anda soyut olmaktan çıkar somut ve güncel bir gerçekliğe dönüşür. Her alanda; işçi sınıfının hak mücadelesinde, ezilenlere karşı her türlü baskı ve sömürüde, gençliğin geleceksizleştirilmesinde, doğanın tahribatında, her gün sokak ortasında işlenen kadın katliamlarının meşrulaştırılmasında, örgütlenme özgürlüğünün sınırlandığı her yasada, Kürt halkına yönelik her türlü kıyımda yerel iktidar olmak başarıldığında örgütlü ve kitlesel bir gücün hareketi mutlaka hesaba katılmak zorunda kalır. Siyasal ve örgütsel olarak iktidarlaştığımız her alanda söz söyleyecek, faşist diktatörlüğün her türlü uygulamalarına karşı çıkacak, değiştirecek, değiştirme iradesi gösterdiğimiz oranda da daha geniş kitlelerin güveni kazanılır.
Her siyasal parti bir eleştiriye dayanır ki partimiz de esas olarak kapitalist düzenin eleştirisiyle kendisini var etmiştir. Amacı açık ve nettir. Kapitalist sistemi tüm kurum, kuruluş ve ahlaki yapılanmasıyla yerin yedi kat dibine gömmektir. İşçi sınıfı ve emekçilerin kapitalist sistemin iyileştirilmesiyle kurtuluşunun mümkün olamayacağını en net partimiz ve partililer bilmektedir. Bu anlamıyla partimiz işçi sınıfının irade birliğidir. Şayet partimiz bu birliği kendi bünyesinde toplamak istiyorsa -ki tüm hücreleriyle istediği ve buna dair bir amaç açıklığına sahip olduğu kesindir- ancak işçi sınıfı ve ezilenler içinde örgütlü bir yapı oluşturarak bunu başarabilir. Başarmak için, bilinçli, kasıtlı ve iradeli ama her şeyden önce sürekli kendini aşan bir şekilde örgütlü gücünü yükseltmelidir. Peki, kendi içinde sürekli örgütlü gücünü aşan ve etkin bir politik güç olma başarısı nasıl yakalanacaktır?
Sorunun karşılığını yürüttüğümüz pratik-politik faaliyeti nasıl yürüttüğümüzde bulmak mümkündür. Pratiğimizin küçük bir değerlendirmesi ne kadar iktidar perspektifiyle hareket ettiğimizin de küçük bir göstergesi olacaktır. 4. Kongremiz, işçi sınıfı ve ememkçilerin dikkat merkezine yürümekten söz ederken işaret ettiği nokta önemlidir. Dünü tekrarlamamak için dün ve bugünden doğru sonuçlar çıkarmak gerekir. Bir örgütün karakterini belirleyen eyleminin içeriği ise söz ve eylem birliğimizin tutarlılığını kitlelerin verdiği mesajlarla birlikte bir daha değerlendirmeye tabii tutma zamanıdır şimdi.
Yoğun geçen bir pratik süreçten geçtik. Önemli bir kitle çalışması yaptık. Kitlelerle yüz yüze geldik, gözlerinden aslında bizi ne kadar umut olarak gördüklerini hissetmek mümkündür. Kimi zaman ise büyük bir belirsizlik, umutsuzlukla bizde bir şeyler aradıklarına tanık olduk. Böylesi anlarda iki şey düşünülür. Bu kadar emek ve çabaya rağmen hala umut olamamışız serzenişi ve sorgulamasıdır. Serzenişler bizi büyük bir umutsuzluk girdabına sürükler. Sorgulamak ise ilerlemenin önemli bir aşaması, yeninin doğum sancısıdır. Ama doğru sorgulamalar yapılmadığında umutsuzluk girdabının içinde boğulmak da mümkündür. Neden hala umut olamadık, nerde hata yapıyoruz ya da neyi başaramıyoruz sorusudur ki bu bizi eksik, yetmez ve hatalarımızla samimi bir şekilde yüzleşmemizi dünü aşan bir nitelikle yeniden kitlelerin karşısına çıkma iradesini açığa çıkarır. Evet, kitleler bizi böylesi bir pratik içinde denetlediler ve eksikliklerimizi bir daha net bir şekilde tekrarladılar. Ama bir mesaj daha verdiler. Artık kendinizi tekrarlamayın. Bize umut olacak bir yürüyüş içinde olun. Devrimci partilere karşı her umutsuzluğun düzenin devamından yana politik akımlara doğru sürüklendiğini ve onları güçlendirdiğini okumak zor değil.
Kapitalizmin ömrünü uzatmak için bugün birçok olanağa sahip olduğunu ve ölümünü ötelediği bir gerçek. Faşist AKP hükümeti bir daha iş başında. Tarihsel mücadelenin gidişatı üzerinde gittikçe iktidarlaşan AKP hükümeti birçok aracı ile etki yapmaktadır. Kitlelerin bilinci üzerinde etki eden bir durumla karşı karşıya olduğumuzu hesaba katmadan bir değerlendirme yapmak bizi doğru sonuçlara götürmez. Ancak bir siyasal parti faaliyet yürüttüğü ülkenin siyasetini belirlediği oranda geniş kitleler açısından değer bulacağı gerçeğini de bir kenara atmadan mücadelenin gidişatı üzerinde partili güçler olarak ne kadar etkide bulunduğumuzu, politika yapış tarzımızı, kitleleri fethetme pratiğimizde ki yetmezlikler ve eksiklikleri de en net şekilde ortaya çıkarmak gerekir. Devrimci bir faaliyette bulunmak en nihayetinde verili koşullara saldırmak, politikada etkin güç olabilmek için engelleri aşma iradesidir. Koşullara ve yerleşik tüm alışkanlıklara karşı cepheden bir savaştır. "Yaşamın üretilmesinde ve yeniden üretilmesinde" ne kadar belirleyici olduğumuzdur. Güncel politikalarımız ne kadar dönemsel taktiklerimize hizmet etmektedir, dönemsel taktiklerimiz ne kadar stratejimize hizmet etmektedir. Politik etkimizi ne kadar örgütsel bir güce dönüştürebilmekteyiz. Yaşamın yeniden üretilmesinde stratejimize bağlı bir pratik içinde ne kadar olabiliyoruz ya da araçlarımız ve mücadele biçimlerimiz, ahlaki değerlerimiz ve kazanımlarımız yaşamın yeniden üretilmesinde kapitalist sistemden bir farklılık yaratabiliyor mu? Kitleleri kazanmak için bu sorulara pratik bir karşılık olmak gerekmektedir.
Her çalışma öncesi her örgütün bir hedefi olur. Nereye ulaşmak istiyor. Bunu hangi örgüt, hangi nitelikte kadro ve hangi araçlarla başaracaktır. Elbette unutulmaması gereken önemli bir unsurda ne kadar zaman sonra buna ulaşacağıdır. Bir aşama başarıldıktan sonra artık yeni bir aşama ve bu aşamanın planlanması ve yeni bir hedef belirlenmesi gelişmenin, örgütsel olarak büyümenin verilerini çıplak bir şekilde verir. Örgütsel gelişim stratejisi bunu başarabileceğimiz tek araçtır. Örgütsel gelişim stratejisini planlayabilen bir örgüt ne kadar zaman sonra nasıl bir örgüt olacağını çok net bilir. Ne kadar zaman sonra nasıl bir yol kat ettiğini görür. O örgüt artık yürümek için kilitlendiği noktanın ne kadarını kat ettiğiyle kendisini sorgular, denetler, disipline eder, kuvvetlerini buna göre hazırlar. Dönemsel taktiğini bu gerçeğin içinde belirler. Dar ya da geniş, merkezi ya da yerel her bir örgütün sahip olması gereken en temel şey örgütsel gelişim stratejisidir. Bundan yoksun olmak dar, sınırlı bir alanda politika yapmaktır. Kuvvetlerini büyütememektir. Politik savaşımın kadrolarını ve kitlesini hazırlayamamaktır. Tüm bunlar devrimci savaşımın en temel gereklilikleri olmasına rağmen hala bizim yakalayamadığımız bir düzeydir. Ondandır ki kendiliğindenci, sürüklenen, kitlelerin gündemini burjuvaziye dayatamayan, ortaya koyduğu talebi faşist diktatörlükten koparıp alamayan bir pratiğin içinde dönüp duruyoruz. Kendimizi sürekli tekrar ediyoruz. Her pratikte karşımıza çıkan bu sorunlara canımız acıyarak baktığımız gerçeğini bir başka gerçeğe dönüştüremiyoruz. Bunun tersini yapmak mümkündür.
Örgüt hem geniş hem dar anlamda birçok şeyi ifade etmektedir. Örgüt kavramının olduğu her yerde yönetmek ya da yürütmek kavramı da vardır. Örgüt ve yönetmek kavramı yan yana geldiğinde mutlaka bir hareketi anlatır. Örgüt yönetildiğinde bir yerden bir başka yere gidebilir. Yönetilemediği her durumda zayıflar en iyimser tabirle yerinde sayar ki hayatın akışı karşısında yerinde durmak kendi içinde bir gerilemeyi ifade eder. O halde bir örgütü yönetmek, onun hareketi üzerinde irade olmak, onu bir aşamadan diğer bir aşamaya doğru hareket ettirmek ancak o örgütün her dönem hedeflerinin, amaçlarının, ufuk çizgisinin, stratejisinin net, açık, anlaşılır ve gerçekçi olmasıyla mümkündür.
Her dönem güçlü politik çalışmalara büyük bir emek seferberliğiyle imza attık. Her bir yoldaşın tüm benliğiyle katıldığı emek seferberliğiyle politik etkimizi genişlettiğimize, geniş kitlelere partiyi götürdüğümüze kimsenin kıl kadar şüphesi yoktur. Kampanya sonucunda açığa çıkardığımız verileri değerlendirirken elbette hangi aracı ne kadar kullandığımız bir veridir. Ancak eksiktir. Kaç örgüt kurduğumuz, kaç yeni insanla sürekli, örgütlü bir bağ kurduğumuz çok önemlidir. Kampanyanın resmi olarak bitişi esasen örgütsel olarak yeni bir biçimde devam etmesi anlamı taşımalıdır. Politik çalışma boyunca araçların hangi amaç doğrultusunda kullanıldığı bir an dahi unutulmamalıdır. Amaç-araç ilişkisi doğru kullanılmadığında kitleleri örgütleme amacı yerini onları örgütlemeye hizmet eden araçların tüketimi alır ki sürekli olarak tekrarladığımızda aynı hataya yeniden düşmek demektir. Kendini tekrarlayan bir faaliyette bir süre sonra araçlarda anlamını yitirir. Kaç örgüt kurma hedefi tüm süreç boyunca temel bir yerde durmak zorundadır. Kaç bildiri kaç örgüt, kaç imza, kaç örgüt, kaç ev ziyareti kaç örgüt, kaç ev toplantısı kaç örgüt denklemi sürekli olarak kurulmak zorundadır. Parti kitlesinin gelişimi ancak böyle mümkün olabilir.
Geniş kitlelerin içinde yer alacağı esnek örgütler noktasında bir yoksulluğa ve yoksunluğa sahip değiliz. Politik mücadele içinde şu ya da bu düzeyde yer almak isteyen her bir işçi, kadın, genç, emekçi, aydın, sanatçı, işsiz katılmak istediği düzeyde bir örgütte yer alabilecek bir zenginlikte olduğumuza göre sorun işçi, kadın, genç, aydınları bu örgütlere girmek konusunda ikna ve inandırma gücümüzdedir. Hedefine kilitlenmeyen bir politik çalışma bunu başaramaz. Nasıl bir gelişmeyi öngördüğünü planlamayan bir örgüt bunu başaramaz. Politik etkiyi şimdi nasıl bir örgütsel güce dönüştürme planı yapmalıyım diye tartışmayan bir örgüt bunu yapamaz. Kitlelerin hareketini nasıl yönetmek ve yürütmek gerektiğine dair tam bir kafa açıklığı nitelikli bir yönetim gücü ve kitlesini örgütlü güce dönüştüren bir parti açığa çıkarır. Hedefin küçük ya da büyük olması önemli değildir önemli olan altı ay ya da bir yıl sonrasında o örgütün nasıl bir gelişme içinde olduğuna dair bir planı olup olmamasıdır. Buna göre kendisini planlayıp örgütleyip örgütlememesidir. Yaptığı planlar karşısında irade ve tutarlılık içinde olup olmamasıdır belirleyici olan. Şayet bir örgüt sürekli kendini tekrarlıyor ve büyümüyorsa elbette orada bir yönetme sorunu vardır ki devrim ve iktidar bilincine sahip her kadronun gelişememe sorununa çok yönlü soruları olmalıdır. Bir alanda politik bir etki yaratılmış ise arkamızı dönüp gelmekten ziyade bu etkinin örgütsel karşılığının ne olması gerektiğine dair sorgulamalar başlamalıdır. Sorunu sadece emeğin heba olması olarak göremeyiz; burada esas sorun, devrimin bir başka bahara ertelenmesidir. Heba olan emeklerin yekûnu birikirse umutsuzluğa kapıların aralanacağı da bir an dahi unutulmamalıdır.
Politik etkiyi örgütsel güce dönüştürmek her şeyden önce kadroların işidir. Kadrolaşmada sorunlar yaşanıyorsa bu elbette kitlelerin örgütlenmesinde, politik gücün örgütsel güce dönüştürülmesinde de sorunlar yaşandığı anlamına gelir. Kadro sorunlarının çözümü de kitlelerin örgütlenmesinden ve savaştırılmasından, politik savaşımın yükseltilmesinden geçer. Kadrolaşma da ancak, işçi, genç, kadın, emekçiler içinde yürüttüğümüz politik faaliyet içinden çıkar ve bunun başka bir biçimi de yoktur. Politik gücün örgütsel güce dönüştürülmesi de tam da kadrolaştırma faaliyetidir ve bugün temel bir yerde durmaktadır.
Örgüt bir amaç edinmek demektir, bir amaç için bir araya gelenlerin disiplini demektir, bir dünya görüşünün yaygınlaştırılması demektir. Henüz dar ve esnek de olsa bir örgüt içinde yer almayanların kadrolaşması da mümkün olamaz. Tüm ezilenlerin kendini bulacakları, emeklerini devrime katacakları, politik bir özne olacakları bir örgütü olmak zorundadır ve bugün başarılması gereken bu görev öncelikle partili güçlerindir. Dün sokak sokak, ev ev, semt semt, ilçe ilçe karşı karşıya geldiğimiz, bildiri verdiğimiz, sohbetler ettiğimiz, ikna etmeye çalıştığımız, düzenden koparmaya çabaladığımız işçi, emekçi, kadın ve gençlere bugün yeniden gitmenin, ortaya çıkan verili durum üzerinden yeniden tartışmanın daha da önemlisi belli bir dönem için değil her zaman onlarla birlikte olduğumuz inancını oluşturmak için yeni bir emek seferberliği başlatmanın zamanıdır. Dün gittiğimiz alanların verilerini ortaya çıkartarak yapacağımız örgütsel ve politik gelişim stratejisinin hedefleriyle büyük bir örgütsel atılım gerçekleştirmek mümkündür. Örgütsel atılım için kitlelere hücumda somutlanmış politik atılım, politik atılım için de sürekli kendisini aşan örgütsel bir atılıma ihtiyacımız var. İkisini birleştirmeyi başaran kuvvetlerimizin kitlesel ve örgütlü bir güç açığa çıkarmalarının önünde hiçbir engel yoktur. Etkili politik bir güç olmanın önünde bir engel yoktur. Hala etkili politik bir güç olamıyorsak tek engelimiz politika yapış tarzındaki ezberlerimizdir. Kitlelere belli dönemler dışında gitmemek, kitlelerle ilişkileri süreklileştirmemek, eylemlerimize katmak için büyük bir çaba harcamamak hep en kolayı seçmek -telefon ya da mesaj-, kitlelerin örgütleneceğine inanç duymamak, onlar adına bir eyleme gelmeleri ya da bir örgüte girip girmeyecekleri konusunda karar vermek, yılların oluşmuş kavrayış ve anlayışını bir görüşme ile terk etme beklentisi vb. gibi sıralayabileceğimiz bir dizi politika yapış tarzından kopuşu başarmak kitlelerle güçlü bağlar kurmak demektir.
Yılların hastalıklarından biri de bizimle şu ya da bu düzeyde ilişkide olan kitlelerin örgütlü bir güç halini almamasıdır. Hatta kimi zaman aktivistlerimizin dahi bir örgüt içinde olmadığına tanıklık etmek mümkündür. Taraftarlarımızın büyük bir çoğunluğunu dar görev örgütleri içinde kendilerini var etmelerini başaramadığımızda örgütlü gücümüzün sınırlarına dayanırız. Çünkü bir örgüt aynı zamanda parti programı ve politikalarının bir disiplin içinde daha geniş kitlelere ulaştırmak demektir. Bir örgüt, bir disiplin ve bir plan dahilinde sürekli olarak yeni insanların kazanılması demektir. Bir örgüt, parti çalışmasının onlarca, yüzlerce hücreyle birlikte başarılması demektir. Etkili politik bir güç olmak her şeyden önce devrime, sosyalizme, partiye taraf olanların örgütlü hale getirilmesidir. Partiye, devrime taraf olanların bilincini parti bilincine yükseltmektir. Taraf olanların devrimin aktif öznesi haline getirilmesinin başarılmasıdır. Bu aynı zamanda büyük ve sürekliliği sağlanmış bir emek seferberliğini gerektirir.
Partimiz kitleselleştikçe örgütün omurgası da değişir. Parti içi ilişkiler kadrolarla kadroların ilişkisinden kadrolarla kitlelerin ilişkisi halini alır. Sınırlı sayıda örgütü yönetmek daha geniş kitlelerin hareketini yönetmeye evrilir ki partimizin devrim yürüyüşünde yakalanması gereken gelişme budur. Ve esasen bu partinin kitlelerin hareketine önderlik etmesi demektir. Partimiz ideolojik sağlamlılığı, iktidar perspektifindeki netlik, devrimi yönetme iradesiyle önderleşmeye adaydır. Partili güçler dünden çıkardıkları derslerle buna hazırdır. Kürt halkının iktidar gücü haline gelmesi, Ortadoğu halklarının devrimsel süreci, Yunanistan, İspanya ve son olarak İngiltere de ki kitle gösterileri sürecin nasıl evirileceğini göstermektedir. Önderleşmeye hazır partimizin kadroları silahlı ve politik etkin bir güç olmak için adımlarını dünden daha hızlı atmalıdırlar. Devrim bizi bekliyor...

 

 

Arşiv

 

2019
Aralık Kasım
Temmuz Mayıs
2018
Ekim Ocak
2017
Kasım Ağustos
Mayıs Şubat
2016
Eylül Temmuz

 

Etkin Politik Güç Olmak
fc Share on Twitter
 

 

 

01 Ağustos 2011 / Partinin Sesi / Sayı: 67

 

Devrimi soyut değil somut olarak algılama örgütlü bir güce sahip olmakla mümkündür. Örgütlü bir güç burjuvazinin gündeminin peşinden sürüklenmez; ona kendi gündemini dayatır. Bu anlamda faşist diktatörlükle amansız bir taktik savaşımın içine girer. Politika güçlerle yapıldığına göre politik kuvvetlerin kitleselliği ve örgütlülüğü belirleyicidir. Örgütlü ve kitlesel politik bir gücü arkalayan siyasal kuvvetler için iktidar tam da bu anda soyut olmaktan çıkar somut ve güncel bir gerçekliğe dönüşür. Her alanda; işçi sınıfının hak mücadelesinde, ezilenlere karşı her türlü baskı ve sömürüde, gençliğin geleceksizleştirilmesinde, doğanın tahribatında, her gün sokak ortasında işlenen kadın katliamlarının meşrulaştırılmasında, örgütlenme özgürlüğünün sınırlandığı her yasada, Kürt halkına yönelik her türlü kıyımda yerel iktidar olmak başarıldığında örgütlü ve kitlesel bir gücün hareketi mutlaka hesaba katılmak zorunda kalır. Siyasal ve örgütsel olarak iktidarlaştığımız her alanda söz söyleyecek, faşist diktatörlüğün her türlü uygulamalarına karşı çıkacak, değiştirecek, değiştirme iradesi gösterdiğimiz oranda da daha geniş kitlelerin güveni kazanılır.
Her siyasal parti bir eleştiriye dayanır ki partimiz de esas olarak kapitalist düzenin eleştirisiyle kendisini var etmiştir. Amacı açık ve nettir. Kapitalist sistemi tüm kurum, kuruluş ve ahlaki yapılanmasıyla yerin yedi kat dibine gömmektir. İşçi sınıfı ve emekçilerin kapitalist sistemin iyileştirilmesiyle kurtuluşunun mümkün olamayacağını en net partimiz ve partililer bilmektedir. Bu anlamıyla partimiz işçi sınıfının irade birliğidir. Şayet partimiz bu birliği kendi bünyesinde toplamak istiyorsa -ki tüm hücreleriyle istediği ve buna dair bir amaç açıklığına sahip olduğu kesindir- ancak işçi sınıfı ve ezilenler içinde örgütlü bir yapı oluşturarak bunu başarabilir. Başarmak için, bilinçli, kasıtlı ve iradeli ama her şeyden önce sürekli kendini aşan bir şekilde örgütlü gücünü yükseltmelidir. Peki, kendi içinde sürekli örgütlü gücünü aşan ve etkin bir politik güç olma başarısı nasıl yakalanacaktır?
Sorunun karşılığını yürüttüğümüz pratik-politik faaliyeti nasıl yürüttüğümüzde bulmak mümkündür. Pratiğimizin küçük bir değerlendirmesi ne kadar iktidar perspektifiyle hareket ettiğimizin de küçük bir göstergesi olacaktır. 4. Kongremiz, işçi sınıfı ve ememkçilerin dikkat merkezine yürümekten söz ederken işaret ettiği nokta önemlidir. Dünü tekrarlamamak için dün ve bugünden doğru sonuçlar çıkarmak gerekir. Bir örgütün karakterini belirleyen eyleminin içeriği ise söz ve eylem birliğimizin tutarlılığını kitlelerin verdiği mesajlarla birlikte bir daha değerlendirmeye tabii tutma zamanıdır şimdi.
Yoğun geçen bir pratik süreçten geçtik. Önemli bir kitle çalışması yaptık. Kitlelerle yüz yüze geldik, gözlerinden aslında bizi ne kadar umut olarak gördüklerini hissetmek mümkündür. Kimi zaman ise büyük bir belirsizlik, umutsuzlukla bizde bir şeyler aradıklarına tanık olduk. Böylesi anlarda iki şey düşünülür. Bu kadar emek ve çabaya rağmen hala umut olamamışız serzenişi ve sorgulamasıdır. Serzenişler bizi büyük bir umutsuzluk girdabına sürükler. Sorgulamak ise ilerlemenin önemli bir aşaması, yeninin doğum sancısıdır. Ama doğru sorgulamalar yapılmadığında umutsuzluk girdabının içinde boğulmak da mümkündür. Neden hala umut olamadık, nerde hata yapıyoruz ya da neyi başaramıyoruz sorusudur ki bu bizi eksik, yetmez ve hatalarımızla samimi bir şekilde yüzleşmemizi dünü aşan bir nitelikle yeniden kitlelerin karşısına çıkma iradesini açığa çıkarır. Evet, kitleler bizi böylesi bir pratik içinde denetlediler ve eksikliklerimizi bir daha net bir şekilde tekrarladılar. Ama bir mesaj daha verdiler. Artık kendinizi tekrarlamayın. Bize umut olacak bir yürüyüş içinde olun. Devrimci partilere karşı her umutsuzluğun düzenin devamından yana politik akımlara doğru sürüklendiğini ve onları güçlendirdiğini okumak zor değil.
Kapitalizmin ömrünü uzatmak için bugün birçok olanağa sahip olduğunu ve ölümünü ötelediği bir gerçek. Faşist AKP hükümeti bir daha iş başında. Tarihsel mücadelenin gidişatı üzerinde gittikçe iktidarlaşan AKP hükümeti birçok aracı ile etki yapmaktadır. Kitlelerin bilinci üzerinde etki eden bir durumla karşı karşıya olduğumuzu hesaba katmadan bir değerlendirme yapmak bizi doğru sonuçlara götürmez. Ancak bir siyasal parti faaliyet yürüttüğü ülkenin siyasetini belirlediği oranda geniş kitleler açısından değer bulacağı gerçeğini de bir kenara atmadan mücadelenin gidişatı üzerinde partili güçler olarak ne kadar etkide bulunduğumuzu, politika yapış tarzımızı, kitleleri fethetme pratiğimizde ki yetmezlikler ve eksiklikleri de en net şekilde ortaya çıkarmak gerekir. Devrimci bir faaliyette bulunmak en nihayetinde verili koşullara saldırmak, politikada etkin güç olabilmek için engelleri aşma iradesidir. Koşullara ve yerleşik tüm alışkanlıklara karşı cepheden bir savaştır. "Yaşamın üretilmesinde ve yeniden üretilmesinde" ne kadar belirleyici olduğumuzdur. Güncel politikalarımız ne kadar dönemsel taktiklerimize hizmet etmektedir, dönemsel taktiklerimiz ne kadar stratejimize hizmet etmektedir. Politik etkimizi ne kadar örgütsel bir güce dönüştürebilmekteyiz. Yaşamın yeniden üretilmesinde stratejimize bağlı bir pratik içinde ne kadar olabiliyoruz ya da araçlarımız ve mücadele biçimlerimiz, ahlaki değerlerimiz ve kazanımlarımız yaşamın yeniden üretilmesinde kapitalist sistemden bir farklılık yaratabiliyor mu? Kitleleri kazanmak için bu sorulara pratik bir karşılık olmak gerekmektedir.
Her çalışma öncesi her örgütün bir hedefi olur. Nereye ulaşmak istiyor. Bunu hangi örgüt, hangi nitelikte kadro ve hangi araçlarla başaracaktır. Elbette unutulmaması gereken önemli bir unsurda ne kadar zaman sonra buna ulaşacağıdır. Bir aşama başarıldıktan sonra artık yeni bir aşama ve bu aşamanın planlanması ve yeni bir hedef belirlenmesi gelişmenin, örgütsel olarak büyümenin verilerini çıplak bir şekilde verir. Örgütsel gelişim stratejisi bunu başarabileceğimiz tek araçtır. Örgütsel gelişim stratejisini planlayabilen bir örgüt ne kadar zaman sonra nasıl bir örgüt olacağını çok net bilir. Ne kadar zaman sonra nasıl bir yol kat ettiğini görür. O örgüt artık yürümek için kilitlendiği noktanın ne kadarını kat ettiğiyle kendisini sorgular, denetler, disipline eder, kuvvetlerini buna göre hazırlar. Dönemsel taktiğini bu gerçeğin içinde belirler. Dar ya da geniş, merkezi ya da yerel her bir örgütün sahip olması gereken en temel şey örgütsel gelişim stratejisidir. Bundan yoksun olmak dar, sınırlı bir alanda politika yapmaktır. Kuvvetlerini büyütememektir. Politik savaşımın kadrolarını ve kitlesini hazırlayamamaktır. Tüm bunlar devrimci savaşımın en temel gereklilikleri olmasına rağmen hala bizim yakalayamadığımız bir düzeydir. Ondandır ki kendiliğindenci, sürüklenen, kitlelerin gündemini burjuvaziye dayatamayan, ortaya koyduğu talebi faşist diktatörlükten koparıp alamayan bir pratiğin içinde dönüp duruyoruz. Kendimizi sürekli tekrar ediyoruz. Her pratikte karşımıza çıkan bu sorunlara canımız acıyarak baktığımız gerçeğini bir başka gerçeğe dönüştüremiyoruz. Bunun tersini yapmak mümkündür.
Örgüt hem geniş hem dar anlamda birçok şeyi ifade etmektedir. Örgüt kavramının olduğu her yerde yönetmek ya da yürütmek kavramı da vardır. Örgüt ve yönetmek kavramı yan yana geldiğinde mutlaka bir hareketi anlatır. Örgüt yönetildiğinde bir yerden bir başka yere gidebilir. Yönetilemediği her durumda zayıflar en iyimser tabirle yerinde sayar ki hayatın akışı karşısında yerinde durmak kendi içinde bir gerilemeyi ifade eder. O halde bir örgütü yönetmek, onun hareketi üzerinde irade olmak, onu bir aşamadan diğer bir aşamaya doğru hareket ettirmek ancak o örgütün her dönem hedeflerinin, amaçlarının, ufuk çizgisinin, stratejisinin net, açık, anlaşılır ve gerçekçi olmasıyla mümkündür.
Her dönem güçlü politik çalışmalara büyük bir emek seferberliğiyle imza attık. Her bir yoldaşın tüm benliğiyle katıldığı emek seferberliğiyle politik etkimizi genişlettiğimize, geniş kitlelere partiyi götürdüğümüze kimsenin kıl kadar şüphesi yoktur. Kampanya sonucunda açığa çıkardığımız verileri değerlendirirken elbette hangi aracı ne kadar kullandığımız bir veridir. Ancak eksiktir. Kaç örgüt kurduğumuz, kaç yeni insanla sürekli, örgütlü bir bağ kurduğumuz çok önemlidir. Kampanyanın resmi olarak bitişi esasen örgütsel olarak yeni bir biçimde devam etmesi anlamı taşımalıdır. Politik çalışma boyunca araçların hangi amaç doğrultusunda kullanıldığı bir an dahi unutulmamalıdır. Amaç-araç ilişkisi doğru kullanılmadığında kitleleri örgütleme amacı yerini onları örgütlemeye hizmet eden araçların tüketimi alır ki sürekli olarak tekrarladığımızda aynı hataya yeniden düşmek demektir. Kendini tekrarlayan bir faaliyette bir süre sonra araçlarda anlamını yitirir. Kaç örgüt kurma hedefi tüm süreç boyunca temel bir yerde durmak zorundadır. Kaç bildiri kaç örgüt, kaç imza, kaç örgüt, kaç ev ziyareti kaç örgüt, kaç ev toplantısı kaç örgüt denklemi sürekli olarak kurulmak zorundadır. Parti kitlesinin gelişimi ancak böyle mümkün olabilir.
Geniş kitlelerin içinde yer alacağı esnek örgütler noktasında bir yoksulluğa ve yoksunluğa sahip değiliz. Politik mücadele içinde şu ya da bu düzeyde yer almak isteyen her bir işçi, kadın, genç, emekçi, aydın, sanatçı, işsiz katılmak istediği düzeyde bir örgütte yer alabilecek bir zenginlikte olduğumuza göre sorun işçi, kadın, genç, aydınları bu örgütlere girmek konusunda ikna ve inandırma gücümüzdedir. Hedefine kilitlenmeyen bir politik çalışma bunu başaramaz. Nasıl bir gelişmeyi öngördüğünü planlamayan bir örgüt bunu başaramaz. Politik etkiyi şimdi nasıl bir örgütsel güce dönüştürme planı yapmalıyım diye tartışmayan bir örgüt bunu yapamaz. Kitlelerin hareketini nasıl yönetmek ve yürütmek gerektiğine dair tam bir kafa açıklığı nitelikli bir yönetim gücü ve kitlesini örgütlü güce dönüştüren bir parti açığa çıkarır. Hedefin küçük ya da büyük olması önemli değildir önemli olan altı ay ya da bir yıl sonrasında o örgütün nasıl bir gelişme içinde olduğuna dair bir planı olup olmamasıdır. Buna göre kendisini planlayıp örgütleyip örgütlememesidir. Yaptığı planlar karşısında irade ve tutarlılık içinde olup olmamasıdır belirleyici olan. Şayet bir örgüt sürekli kendini tekrarlıyor ve büyümüyorsa elbette orada bir yönetme sorunu vardır ki devrim ve iktidar bilincine sahip her kadronun gelişememe sorununa çok yönlü soruları olmalıdır. Bir alanda politik bir etki yaratılmış ise arkamızı dönüp gelmekten ziyade bu etkinin örgütsel karşılığının ne olması gerektiğine dair sorgulamalar başlamalıdır. Sorunu sadece emeğin heba olması olarak göremeyiz; burada esas sorun, devrimin bir başka bahara ertelenmesidir. Heba olan emeklerin yekûnu birikirse umutsuzluğa kapıların aralanacağı da bir an dahi unutulmamalıdır.
Politik etkiyi örgütsel güce dönüştürmek her şeyden önce kadroların işidir. Kadrolaşmada sorunlar yaşanıyorsa bu elbette kitlelerin örgütlenmesinde, politik gücün örgütsel güce dönüştürülmesinde de sorunlar yaşandığı anlamına gelir. Kadro sorunlarının çözümü de kitlelerin örgütlenmesinden ve savaştırılmasından, politik savaşımın yükseltilmesinden geçer. Kadrolaşma da ancak, işçi, genç, kadın, emekçiler içinde yürüttüğümüz politik faaliyet içinden çıkar ve bunun başka bir biçimi de yoktur. Politik gücün örgütsel güce dönüştürülmesi de tam da kadrolaştırma faaliyetidir ve bugün temel bir yerde durmaktadır.
Örgüt bir amaç edinmek demektir, bir amaç için bir araya gelenlerin disiplini demektir, bir dünya görüşünün yaygınlaştırılması demektir. Henüz dar ve esnek de olsa bir örgüt içinde yer almayanların kadrolaşması da mümkün olamaz. Tüm ezilenlerin kendini bulacakları, emeklerini devrime katacakları, politik bir özne olacakları bir örgütü olmak zorundadır ve bugün başarılması gereken bu görev öncelikle partili güçlerindir. Dün sokak sokak, ev ev, semt semt, ilçe ilçe karşı karşıya geldiğimiz, bildiri verdiğimiz, sohbetler ettiğimiz, ikna etmeye çalıştığımız, düzenden koparmaya çabaladığımız işçi, emekçi, kadın ve gençlere bugün yeniden gitmenin, ortaya çıkan verili durum üzerinden yeniden tartışmanın daha da önemlisi belli bir dönem için değil her zaman onlarla birlikte olduğumuz inancını oluşturmak için yeni bir emek seferberliği başlatmanın zamanıdır. Dün gittiğimiz alanların verilerini ortaya çıkartarak yapacağımız örgütsel ve politik gelişim stratejisinin hedefleriyle büyük bir örgütsel atılım gerçekleştirmek mümkündür. Örgütsel atılım için kitlelere hücumda somutlanmış politik atılım, politik atılım için de sürekli kendisini aşan örgütsel bir atılıma ihtiyacımız var. İkisini birleştirmeyi başaran kuvvetlerimizin kitlesel ve örgütlü bir güç açığa çıkarmalarının önünde hiçbir engel yoktur. Etkili politik bir güç olmanın önünde bir engel yoktur. Hala etkili politik bir güç olamıyorsak tek engelimiz politika yapış tarzındaki ezberlerimizdir. Kitlelere belli dönemler dışında gitmemek, kitlelerle ilişkileri süreklileştirmemek, eylemlerimize katmak için büyük bir çaba harcamamak hep en kolayı seçmek -telefon ya da mesaj-, kitlelerin örgütleneceğine inanç duymamak, onlar adına bir eyleme gelmeleri ya da bir örgüte girip girmeyecekleri konusunda karar vermek, yılların oluşmuş kavrayış ve anlayışını bir görüşme ile terk etme beklentisi vb. gibi sıralayabileceğimiz bir dizi politika yapış tarzından kopuşu başarmak kitlelerle güçlü bağlar kurmak demektir.
Yılların hastalıklarından biri de bizimle şu ya da bu düzeyde ilişkide olan kitlelerin örgütlü bir güç halini almamasıdır. Hatta kimi zaman aktivistlerimizin dahi bir örgüt içinde olmadığına tanıklık etmek mümkündür. Taraftarlarımızın büyük bir çoğunluğunu dar görev örgütleri içinde kendilerini var etmelerini başaramadığımızda örgütlü gücümüzün sınırlarına dayanırız. Çünkü bir örgüt aynı zamanda parti programı ve politikalarının bir disiplin içinde daha geniş kitlelere ulaştırmak demektir. Bir örgüt, bir disiplin ve bir plan dahilinde sürekli olarak yeni insanların kazanılması demektir. Bir örgüt, parti çalışmasının onlarca, yüzlerce hücreyle birlikte başarılması demektir. Etkili politik bir güç olmak her şeyden önce devrime, sosyalizme, partiye taraf olanların örgütlü hale getirilmesidir. Partiye, devrime taraf olanların bilincini parti bilincine yükseltmektir. Taraf olanların devrimin aktif öznesi haline getirilmesinin başarılmasıdır. Bu aynı zamanda büyük ve sürekliliği sağlanmış bir emek seferberliğini gerektirir.
Partimiz kitleselleştikçe örgütün omurgası da değişir. Parti içi ilişkiler kadrolarla kadroların ilişkisinden kadrolarla kitlelerin ilişkisi halini alır. Sınırlı sayıda örgütü yönetmek daha geniş kitlelerin hareketini yönetmeye evrilir ki partimizin devrim yürüyüşünde yakalanması gereken gelişme budur. Ve esasen bu partinin kitlelerin hareketine önderlik etmesi demektir. Partimiz ideolojik sağlamlılığı, iktidar perspektifindeki netlik, devrimi yönetme iradesiyle önderleşmeye adaydır. Partili güçler dünden çıkardıkları derslerle buna hazırdır. Kürt halkının iktidar gücü haline gelmesi, Ortadoğu halklarının devrimsel süreci, Yunanistan, İspanya ve son olarak İngiltere de ki kitle gösterileri sürecin nasıl evirileceğini göstermektedir. Önderleşmeye hazır partimizin kadroları silahlı ve politik etkin bir güç olmak için adımlarını dünden daha hızlı atmalıdırlar. Devrim bizi bekliyor...