Zamana Ve Yaşama Yön Vermek; Hız İle, Tempo İle, Emek İle
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

 

 

01 Ağustos 2011 / Partinin Sesi / Sayı: 67

 

Hız; birim zamanda iş yapabilme gücüdür. Beli bir zaman biriminde kat ettiğimiz yol, kaydettiğimiz ilerlemedir. Hızın yönü bellidir, hedefi nettir. En kısa zamanda, en iyi sonuca ulaşmaktır amacı. Hızın niteliğini, belirlenen zaman diliminde, hedefler bağlamında elde edilen başarılar belirler. Hızlı bir başarı ise, o zaman birimini planlamayı, odaklanmayı, yoğunlaşmayı ve planları gerçekleştirme kararlılığını gerektirir. Toplamında, bir çalışma disiplinini, başarma istek ve iradesini gerektirir. Hedeflerimiz, yaşam içinde bizi canlı ve dinamik kıldığı gibi, pratiğimize de hız katar.
Tempo; niteliğinden bir şey yitirmeden sürekliliği sağlanmış hızdır. Hızın başlangıçtaki enerjisini, heyecanını, emek gücünü, inisiyatifini sonuna dek sürdürmektir tempo. Yakalanan düzeyden geriye düşmeden, yavaşlamadan niteliği korunan hızdır.
Oradan oraya koşuşturmak değildir tempolu bir hız. Bir işi bitirmeye odaklanmış, hedefleri net, zamanı planlı, sonuç alıcı yoğunlaşmadır. Başladığın işi bitirmeye odaklanmış nitelikli bir enerji, verimli sonuç almaya odaklanmış güçlü bir pratiktir. Bir devrimci bakımından tempolu hız, verimli iş bitirmeye odaklanmış devrimciliktir. Hızlı düşünmek, olaylara, olgulara ve sorunlara hızla farklı sorular sormak ve durumun ihtiyaç duyduğu zamanda çözümler üretmektir iş bitiricilik, pratikçilik.
Üretmek ve iş bitirmek ise, emek olmaksızın gerçekleşmesi imkansız bir şeydir. Emek; üretmek için harcanan düşünsel ve fiziksel güçtür. Bu gücünü kullanmayan, üretmek için çabalamayan bir devrimcinin ürünler açığa çıkarması imkansızdır. Ürünler açığa çıkarmak yani üretmek, planlı, özenli, yoğunlaştırılmış ve disipline edilmiş bir çalışmayı, yoğun emeği gerekli kılar.
Politik faaliyette bunun karşılığı; sürüklenmeye düşmemektir. Zamanın akışına ayak uydurabilmek, zamanın nabız atışlarının ritmini yakalayabilmektir. Gündeme yerinde ve zamanında, an'da müdahale etmektir. Daha da önemlisi bir adım önde olmak, gündemi belirlemektir. Burjuvaziden, düşmandan öngörülü olmak, devrimi güçlendiren ileri adımlar atabilmek, politikaya devrimci nitelik kazandırmaktır. Politik faaliyette hız, tempo ve emek, gündeme yön vermek, yeni gündemi işgal edecek politikayı oluşturabilmektir. Bütün ezilen, işçi ve emekçi kitleleri o gündeme yöneltebilmektir. Bunu başarmak ise, istenilen bu sonucun emeğini, enerjisini ve çabasını hızla yoğurarak vermeye bağlıdır.
Örgütsel çalışmada hız, tempo, emek; önce süreci doğru analiz etmek, ardından sürece denk düşecek tarzda, hızla-zaman kaybetmeksizin örgütler kurmak, bu örgütleri yönetme ve denetlemede hızlı bir tempo tutturmak demektir. Sadece örgütleri hızlı kurmak değildir gerekli olan, bununla beraber, kurulan bu örgütlerin hızından bir şey yitirmeksizin düzenli, disiplinli ve amacına uygun tarzda işletilmesidir. Aynı zamanda, çalışmanın toplam denetiminin de hızlı olmasıdır. Araçların ve biçimlerin oluşturulmasında ve yönetilmesinde tempolu hız ile emek; örgütçü yeteneklerimizin, yaratıcılığımızın ve gücümüzün düzeyini gösterir.
Politik ve örgütsel çalışmada hız, tempo ve emek toplamı, devrimciliğimizin içerik ve kapsamını belirler. Bu devrimci komünist çalışmanın toplam niteliği demektir. "Dün çok erkendi, yarın çok geç olabilir" der, Lenin ayaklanma için. Çalışmalarımızın her bir an'ı için böyledir. An'ı yakalamaktır devrimcilikte esas olan. An'ı yakalamak ise nitelikli bir hız ve emeği şart koşar. Bu hız ve emekten yoksun olduğumuzda, an'a müdahalede bulunamadığımızda, an'a devrimci yanıtlar ve çözümler üretemediğimizde, o an'ı kaçırmışız, parmaklarımızın arasından akıp gitmiş demektir. Bu gündemin gerisinde kalmak, sürece yön vermek yerine süreci izlemek ve arkasından bakmak anlamına gelir. Zamanı yakalamak, hızla örgütler kurmak, bu örgütleri hızlı şekilde işletmek ve denetlemek; politik faaliyette an'ı nabız atışlarından tutan bir düzey yakalamak, komünistlerden başka türlü bir pratik istemektedir. Kendi devrimciliğimizi oluşturma biçim ve düzeyini yeniden ve yeniden gözden geçirmemizi ve geliştirmemizi gerektirmektedir.
Yoldaşlık ilişkilerinde tempolu bir hız ve emekçilik kolektivizmi üretmenin odağında durmaktadır. Yoldaş ilişkilerde hız ve emek; zaman yitirmeksizin yoldaş dünyalara dalabilmektir. Yoldaşlardan dönük ihtiyaçları, sorunları ve gelişmeleri zamanında görmek, an'da müdahale etmek, çözüm üretmek, yoldaş görevleri hızla yerine getirmektir. Yanı başımızdaki yoldaşın dünyasına girme hızımız ne denli yüksek, kurduğumuz ilişki ne denli derin ve nitelikli ise; o yoldaşın sorunlarını, devrimciliğini zayıflatan yanlarını, duygularını, düşüncelerini, onu ileri iten sevinçleri görmemiz de o denli güçlü olacaktır. Bu güçlü ilişkinin açığa çıkması, zaman kaybetmeksizin örgütlenmiş bir hızla yoldaşça ilişki kurmamıza, bu ilişkiyi sabır ve emekle sürdürmemize bağlıdır. Bu durumda yoldaşımızın ne ileri sıçrayışları bizi şaşırtacaktır ne de geriye düşüşleri. Onun gerçeğini avuçlarımızın içinde tutmuş oluruz çünkü. Sorunlarına, ihtiyaçlarına anında müdahale etmiş, sevinçlerini büyütmüş, devrimciliğine emek vermiş, bu emek ve hız sayesinde yoldaşımızın gelişimine de hız katmış oluruz. Nitelikli kolektif ilişkiler de, ancak bu yaklaşım ve hızla örgütlenen, emek ve sabır yüklü bir yoldaşlıkla hayat bulur.
Kitle çalışmasında hız, tempo ve emek partinin kitleselleşme damarının yakalanması, partiye yaşam aşılamaktır. Olay, olgu ve gelişmelerle ilgili hızla kitlelere gitmeyi düşünmek, kitleyle kurulan ilişkiyi devrimci bir emekle süreklileştirmektir bu. Pratiği bu olmayan bir devrimci düşünmelidir. Neyi, kimi değiştirmek için varım? Militan bir komünist olarak varlık gerekçem ne? Kendi değişimim ile beraber, değişimini örgütlemem gereken şey nedir? Bu sorulara doğru yanıtlar verilemiyorsa eğer, devrimcilik hedefi ve hızında, emekçiliğinde, emeğini devrimci bir enerjiye dönüştürmekte, devrimciliğine hayat vermekte sorunlar var demektir. Amacımız savaşı kitleselleştirmek iken, parti ve devrim davasını büyütmek iken, düşmana karşı kitlelerle birlikte savaşmak iken, askeri politik bir partiyi zafere gfötürmek iken; her yeni durumda hızla kitlelere koşmayan, kitlelerin değişimine emek vermeyen, bu hız ve emeğinin niteliğini sürekli kılmayan bir devrimcilikten ne beklenebilir? Kapitalist kolaycılığa, hantallığa karşı yaşam hızı üretmesi beklenebilir mi, kapitalizmin tüketime endeksli hazırcılığına, tembelliğine karşı emekçilik üretmesi beklenebilir mi, parçalanmış burjuva kişiliklere karşı hız ve emeğinde istikrar olan, pratiğinde bütünlük ve süreklilik olan bir devrimcilik üretmesi beklenebilir mi? Hızdan ve emekten yoksun bir devrimcinin günbegün her şeye yanıt olan hızda bir devrimi üretmesi beklenebilir mi? Elbet de beklenemez.
Zamanın devrimci örgütlenmesi ile hız-tempo-emek çok çok ilintilidir. Bir yaşam hızına ve istikrarına, emekçi bir güce sahip olan kadrolardır devrimci üretkenliği yüksek olanlar. İşleri hızla çözen, sorunlara pratik çözümler üreten, önce kendi emekçiliğini konuşturup kendisi harekete geçen, ardından gerekli tüm kuvvet ve örgütleri harekete geçiren komünist; zamanın anlamını, an'ın yakıcılığını duyumsamış demektir. Bu, yaşamın akışının sırrını çözmektir. Üretkenliğin, örgütlenmiş-planlı zamanla bağı içindeki sırrı çözmek demektir. Niteliği korunan, tempolu bir hızla örülü emekçiliğin, üretkenlikle bağının sırrını çözmek demektir. Devrimcilik bir yanıyla, yaşamın sırrını çözmektir.
Tempo ve emekçilikten yoksun bir devrimcinin, devrimci niteliği yüksek, verimliliği ve sonuçları üst boyutta bir zaman örgütçüsü olduğu söylenebilir mi? Zamanı avuçlarının içinde tutmak, an'a yön vermek; devrimin ve partinin ihtiyaçları için zamanı planlı-nitelikli bir tempoyla, üretmeye odaklanmış bir pratikle kullanmaktır. Her saniyeyi devrimci değerlendirmektir bu. Yaşamın içinde sürüklenen değil, yaşamı ürettikleriyle yönlendiren, yaşamın akışına yön veren bir pratiktir. Her devrimci bir zaman örgütçüsü olmak zorundadır. Türkiye ve Kuzey Kürdistan gerçeğini bilen her devrimci, gündemin ne denli hızlı değiştiğini, yeni politikalar yapmak için nasıl her saniye uyanık olmak zorunda olduğunu, an be an, yeni bir duruma devrimci müdahale gerektiren gündem değişiklikleri ve gelişmelerin olduğunu bilir. Partili bir komünist de, ezen ve ezilenler cephesindeki bu hızlı değişimlerin, nitelikli bir hızı ve emekçiliği gerektirdiğini bilir. Günlük yaşamıyla, yaşamını planlı kılışıyla, zamanının büyük bölümünü devrime adamışlığıyla, gelişmelere hakim olmak için bütün duyargalarının açık olması zorunluluğu ile, sürekli değişen gündemleri yakalama, bu gelişmeler üzerine hızlı düşünme, hızlı sonuçlar çıkarma ve hızla harekete geçme zorunluluğu ile bunu bilir. Bu pratiğe hayat veremediğinde, gündemin gerisinde kalındığını, gelişmelere seyirci kalındığını ve partinin politika yapış gücünü zayıflattığını da bilir. Yaşamın nabzını öyle güçlü tutmalıdır ki partili komünistler, herhangi bir gelişme hakkında ilk sözü söyleyen parti olabilmelidir. Yeni bir gelişmeye dair ilk perspektifleri ortaya koyan, bunun araç ve biçimlerini ilk yaratan ve eylemini ilk gerçekleştiren parti olabilmelidir. Partili tüm yoldaşlar, bir yaşam hızına, düşünme hızına, sorunlara çözüm üretme hızına ve çözümün araç-biçimlerini hayata geçirme hızına ve bu hızı süreklileştirmek için gerekli emekçiliğe sahip olmayan bir devrimciden bunun beklenemeyeceğini bilmelidir. Bütün aklını, emeğini ve bilincini devrimciliğe yoğunlaştırmayan, bütün enerjisini ezilenlerin gücünü büyüten bir enerjinin ateşleyicisi kılmayan bir devrimcinin; zamanın, gündemin ve hayatın nabzını tutamayacağı bilinmelidir. Hedefte netliğe, amaçta açıklığa sahip olunmadan da böylesi planlı, disiplinli ve nitelikli hızla bütünleşmiş bir devrimci yaşamın örgütlenemeyeceği bilinmelidir. Ve yaşam pratiği bunun bilgisiyle örülmelidir. Bunun bilgisiyle parti pratiğine hayat verilmelidir.
Savaşan kazanır. Savaşmayan ise baştan kaybetmiş, yenilgiyi kabullenmiş demektir. Bu cüretten, devrimci irade ve kararlılıktan yoksunluktur. Devrimci bir cesaretle savaşacağımız ilk şey kendi benliğimizdir. Yaşam içindeki devrimci duruşumuzu, hızımızı, enerjimizi ve tempomuzu kemiren şey; geri yanlarımızdır, burjuvaziye ait alışkanlıklarımızdır. Kapitalizmin kirinden arınmak, arı/duru bir devrimciliğe hayat vermek için kendi değişim hızımızla yarışmamız, an be an kendimizi aşmak için verili hızımızı aşan tempolu bir hız tutturmamız gerekmektedir. İlk adımı buradan atmadığımız müddetçe ne düşmanla yürüttüğümüz savaştan nitelikli sonuçlar alabiliriz ne de kolektif içi sorunlara devrimci çözümler üretebiliriz. Bilinir, savaşmak bir hız işidir. Hızlı olan kazanır, yaşar. Hızlı olan üretir yaşamı yeniden. Hızlı olan çoğaltır yoldaş yaşamları. Hızında sorun olan bir savaşçı yaşamından daha başta vazgeçmiş demektir. Yaşamı riske atmış demektir. Saniyeler konuşur savaşta. Ölmek ve yaşamak arasındaki o ince çizgi saniyelerle çizilir. Kendi gelişim ve değişim sorunlarımızla yürüttüğümüz savaşta da hız hayati bir yerde durur. Örgütlü bir hızı olmayan, planlı, hedefli ve yoğunlaşması yüksek bir hızı olmayan devrimci militan, saniyelere yenilmiş demektir. Hızdan ve tempodan yoksun bir savaş militanı, zamana yenilmiş demektir. Aslında, örgütçü yanlarının zayıflığına yenilmiştir. Yoğunlaşma zayıflığına yenilmiştir. Plansızlığına yenilmiştir. Emek zayıflığına, emeksizliğine yenilmiştir. Kendini aşma cüretinden yoksunluğa yenilmiştir. An'da gelişen sorunlara devrimci çözümler üretmekse inisiyatif, inisiyatifsizliğine yenilmiş demektir. Yaşamda, anlık gelişmeler karşısında, sorunlar karşısında bir çözüm hızına sahip olan militan ise üretmeyi başarmıştır. Yaşamı yeniden üretmiştir, devrimci çözümü üretmiştir, devrimci çalışmayı üretmiştir, yoldaş yaşamlar ve en nihayetinde partiyi yeniden üretmiş demektir.
Devrimcilik, an'a, an'da çıkan sorun veya gelişmeye müdahale etmektir. Bu müdahaleyi devrime dönüştürme iradesi göstermektir. Bu; amaç açıklığı, netlik, inisiyatif, hızlı düşünme, hızlı araçlar örgütleme, bu araçları hızlı işlevselleştirmeyi gerektirir. Hız, bir devrimcinin düşünsel ve pratik yaşamının vazgeçilmezidir. Hızlı düşünen, hızla ve hatta an'dan önce üretir. Hızlı çalışan çok üretir, emeğinin karşılığı niteliğin güçlenmesidir. Hızlı adımlar atan, hızlı yol alan; çoğalan ve disiplinle işleyen örgütlere hayat verir. Yaşamın gerisinde kalan değil ona uygun adım eşlik eden olur.
Mermiye hız veren barut miktarı ve namlunun uzunluğudur. Silahta hız, öncelikle bu iki unsurun gücünü yükseltmeye bağlıdır. Ancak bu gücün kendini gerçek kılması için bunlar yetmez. Onu kullanan iradenin de, devrimci militanın da bir kararlılığa ve hıza sahip olması gerekir. Bu savaş aracını kullanan militan ne denli hızlı ise mermi hedefine o denli hızlı ulaşacaktır. Militana hız katan etkenler, karar verme gücü, nişan alma, tetik çekme ve silah kullanma hız ve ustalığı olacaktır. Merminin hızının barut ve namluyla olan ilişkisi, devrimci militanın hızıyla birleştiği takdirde başarı elde edilecektir. Dikkat, yoğunlaşma, emek ve hızdan yoksun ise eğer savaşçı; mermi veya barutun bir başına anlamı olmayacaktır. Ona hareketini ve bu hareketin nitelikli hızını kazandıracak olan militandır.
Devrim bir hız işidir. Devrimin dinamiklerini yerinde ve zamanında değerlendirmek, bu dinamiklere değiştirici/geliştirici ve yıkıcı bir güç katmak devrimci militanın işidir. Devrimci olanakları değerlendirmek, başlayan devrimi başarıya ulaştırmak, devrimci dinamiklerle doğru ilişkilenmeyi gerektirir. Bunları yapabilmek için devrimci militanın kendi hızını ve temposunu gözden geçirmesi gerekir. Militan, bir işle, devrimci dinamiklerle, olanaklarla, olaylarla, devrimci bir an'la nasıl bir hızla/tempoyla/yoğunlaşmayla ilişkilendiğine bakarak kendini gözden geçirebilir. Militanın hızını düşüren nedir? Bilgi eksikliği midir, planlama zayıflığı mıdır, pratiğe/harekete geçme gücü ve iradesinden yoksunluk mudur? Sorunların ve görevlerin üzerinde yoğunlaşma sorunu mudur? Emekçilikten kaçınma, emek yoksunluğu mudur? Sorular çoğaltılabilir. Dikkatlerimiz, devrimci militanın hızını etkileyen faktörler üzerinde olmalıdır. Çabamız bu faktörleri minimize etmeye odaklanmalıdır. Amacımız, en hızlı, en emekçi ve en nitelikli devrimciliği yaratmaktır.
Devrim, olağan gelişmelere hız vererek yıkıcı gücü zirveleştirmek ise; militanın işi bunun gereklerini kendisinden başlayarak çalışma alanı ve örgütünde somut bir görünüme kavuşturmayı başarmaktır. Devrimin yıkıcılığını, kendi devrimci yıkıcılığına dönüştürebilmektir bu. Devrim, alt-üst oluş, yeniden kuruş ise eğer; kendini an be an yeniden oluşturabilmek, devrimci nitelikleri en üst düzeyde kuşanmak, kurmaktır. Bu ortalamanın üzerinde bir hız ister. Ortalamanın çok üzerinde bir emekçilik ister. Militanın kendisiyle yürüteceği; emekle, sabırla, iradeyle ve cüretle yoğrulmuş tempolu bir savaş ister. Bu güç her bir devrimcinin potansiyelinde gizlidir. Bu potansiyeli kullanma düzeyi, devrimcilik iddiasıyla belirlenmektedir, devrim kararlılığıyla belirlenmektedir. Bu potansiyel ancak, an be an devrimi yaşama isteğiyle harekete geçmektedir.
Her günkü pratiğimizde öyle bir hız olmalıdır ki yaşamın dili akmalıdır yanıbaşımızdan, dili dilimize karışarak, bizden ayrı konuşmayarak. Yaşam hala bizden önce söylüyorsa sözünü, yaşamın diline yanıtlar oluşturamıyorsak eğer; gecikiyor, yaşamın gerisinde kalıyoruzdur. Yaşamın akışını belirlemek, bu iradeyi kuşanmışçasına yaşamla bağ kurmak, eskiyi aşan tarzda bir netlik gerektirir. Nasıl bir devrimci olacağımızda bir netlik. Zamanını neyi kazanmak için kullanacağında net olan bir devrimcilik. Neye ulaşmak istediğinde ve neyi üretmek istediğinde bir netlik. Değişimde bir hız ve eskiyi geride bırakacak düzeyde bir emekçilikte netlik. Zamanı dakikası dakikasına planlamak, bu planlara sadık kalmak, işine yoğunlaşmak, işinin ayrıntılarına karşı gerekli dikkat ve hassasiyeti göstermede netlik. Bu, an be an devrimi üretme isteğiyle yanıp tutuşma netliğidir.
Deniz'ler, İbrahim'ler, Mahir'ler gibi olabilmelidir her devrimci militan. İlk fırlayan olmalıdır yaşamın içine. Çalışmaya ilk dalan olabilmelidir. Emekçiliğin ilk örneği olmalıdır. İşlerin, politikanın ve zamanın ilk örgütçüsü olabilmelidir. Yoldaş yaşamları paylaşmada ilk olmalıdır. Demircioğlu misali, yaşamın/devrimciliğin her alanında "ilk ben olmalıyım" diyebilmelidir. İpi ilk göğüsleyen olabilmelidir. Devrim koşusunun en hızlısı olmalıdır. Hepimizin en hızlısı olabilmelidir. Devrimin nabzını tutmalıdır her savaşçı militan. Bizi bu güç yenilmez kılacaktır. Zaferi bu irade koparıp alacaktır. Devrim bu irade ve güçle kazanılacaktır.

 

 

Arşiv

 

2019
Aralık Kasım
Temmuz Mayıs
2018
Ekim Ocak
2017
Kasım Ağustos
Mayıs Şubat
2016
Eylül Temmuz

 

Zamana Ve Yaşama Yön Vermek; Hız İle, Tempo İle, Emek İle
fc Share on Twitter
 

 

 

01 Ağustos 2011 / Partinin Sesi / Sayı: 67

 

Hız; birim zamanda iş yapabilme gücüdür. Beli bir zaman biriminde kat ettiğimiz yol, kaydettiğimiz ilerlemedir. Hızın yönü bellidir, hedefi nettir. En kısa zamanda, en iyi sonuca ulaşmaktır amacı. Hızın niteliğini, belirlenen zaman diliminde, hedefler bağlamında elde edilen başarılar belirler. Hızlı bir başarı ise, o zaman birimini planlamayı, odaklanmayı, yoğunlaşmayı ve planları gerçekleştirme kararlılığını gerektirir. Toplamında, bir çalışma disiplinini, başarma istek ve iradesini gerektirir. Hedeflerimiz, yaşam içinde bizi canlı ve dinamik kıldığı gibi, pratiğimize de hız katar.
Tempo; niteliğinden bir şey yitirmeden sürekliliği sağlanmış hızdır. Hızın başlangıçtaki enerjisini, heyecanını, emek gücünü, inisiyatifini sonuna dek sürdürmektir tempo. Yakalanan düzeyden geriye düşmeden, yavaşlamadan niteliği korunan hızdır.
Oradan oraya koşuşturmak değildir tempolu bir hız. Bir işi bitirmeye odaklanmış, hedefleri net, zamanı planlı, sonuç alıcı yoğunlaşmadır. Başladığın işi bitirmeye odaklanmış nitelikli bir enerji, verimli sonuç almaya odaklanmış güçlü bir pratiktir. Bir devrimci bakımından tempolu hız, verimli iş bitirmeye odaklanmış devrimciliktir. Hızlı düşünmek, olaylara, olgulara ve sorunlara hızla farklı sorular sormak ve durumun ihtiyaç duyduğu zamanda çözümler üretmektir iş bitiricilik, pratikçilik.
Üretmek ve iş bitirmek ise, emek olmaksızın gerçekleşmesi imkansız bir şeydir. Emek; üretmek için harcanan düşünsel ve fiziksel güçtür. Bu gücünü kullanmayan, üretmek için çabalamayan bir devrimcinin ürünler açığa çıkarması imkansızdır. Ürünler açığa çıkarmak yani üretmek, planlı, özenli, yoğunlaştırılmış ve disipline edilmiş bir çalışmayı, yoğun emeği gerekli kılar.
Politik faaliyette bunun karşılığı; sürüklenmeye düşmemektir. Zamanın akışına ayak uydurabilmek, zamanın nabız atışlarının ritmini yakalayabilmektir. Gündeme yerinde ve zamanında, an'da müdahale etmektir. Daha da önemlisi bir adım önde olmak, gündemi belirlemektir. Burjuvaziden, düşmandan öngörülü olmak, devrimi güçlendiren ileri adımlar atabilmek, politikaya devrimci nitelik kazandırmaktır. Politik faaliyette hız, tempo ve emek, gündeme yön vermek, yeni gündemi işgal edecek politikayı oluşturabilmektir. Bütün ezilen, işçi ve emekçi kitleleri o gündeme yöneltebilmektir. Bunu başarmak ise, istenilen bu sonucun emeğini, enerjisini ve çabasını hızla yoğurarak vermeye bağlıdır.
Örgütsel çalışmada hız, tempo, emek; önce süreci doğru analiz etmek, ardından sürece denk düşecek tarzda, hızla-zaman kaybetmeksizin örgütler kurmak, bu örgütleri yönetme ve denetlemede hızlı bir tempo tutturmak demektir. Sadece örgütleri hızlı kurmak değildir gerekli olan, bununla beraber, kurulan bu örgütlerin hızından bir şey yitirmeksizin düzenli, disiplinli ve amacına uygun tarzda işletilmesidir. Aynı zamanda, çalışmanın toplam denetiminin de hızlı olmasıdır. Araçların ve biçimlerin oluşturulmasında ve yönetilmesinde tempolu hız ile emek; örgütçü yeteneklerimizin, yaratıcılığımızın ve gücümüzün düzeyini gösterir.
Politik ve örgütsel çalışmada hız, tempo ve emek toplamı, devrimciliğimizin içerik ve kapsamını belirler. Bu devrimci komünist çalışmanın toplam niteliği demektir. "Dün çok erkendi, yarın çok geç olabilir" der, Lenin ayaklanma için. Çalışmalarımızın her bir an'ı için böyledir. An'ı yakalamaktır devrimcilikte esas olan. An'ı yakalamak ise nitelikli bir hız ve emeği şart koşar. Bu hız ve emekten yoksun olduğumuzda, an'a müdahalede bulunamadığımızda, an'a devrimci yanıtlar ve çözümler üretemediğimizde, o an'ı kaçırmışız, parmaklarımızın arasından akıp gitmiş demektir. Bu gündemin gerisinde kalmak, sürece yön vermek yerine süreci izlemek ve arkasından bakmak anlamına gelir. Zamanı yakalamak, hızla örgütler kurmak, bu örgütleri hızlı şekilde işletmek ve denetlemek; politik faaliyette an'ı nabız atışlarından tutan bir düzey yakalamak, komünistlerden başka türlü bir pratik istemektedir. Kendi devrimciliğimizi oluşturma biçim ve düzeyini yeniden ve yeniden gözden geçirmemizi ve geliştirmemizi gerektirmektedir.
Yoldaşlık ilişkilerinde tempolu bir hız ve emekçilik kolektivizmi üretmenin odağında durmaktadır. Yoldaş ilişkilerde hız ve emek; zaman yitirmeksizin yoldaş dünyalara dalabilmektir. Yoldaşlardan dönük ihtiyaçları, sorunları ve gelişmeleri zamanında görmek, an'da müdahale etmek, çözüm üretmek, yoldaş görevleri hızla yerine getirmektir. Yanı başımızdaki yoldaşın dünyasına girme hızımız ne denli yüksek, kurduğumuz ilişki ne denli derin ve nitelikli ise; o yoldaşın sorunlarını, devrimciliğini zayıflatan yanlarını, duygularını, düşüncelerini, onu ileri iten sevinçleri görmemiz de o denli güçlü olacaktır. Bu güçlü ilişkinin açığa çıkması, zaman kaybetmeksizin örgütlenmiş bir hızla yoldaşça ilişki kurmamıza, bu ilişkiyi sabır ve emekle sürdürmemize bağlıdır. Bu durumda yoldaşımızın ne ileri sıçrayışları bizi şaşırtacaktır ne de geriye düşüşleri. Onun gerçeğini avuçlarımızın içinde tutmuş oluruz çünkü. Sorunlarına, ihtiyaçlarına anında müdahale etmiş, sevinçlerini büyütmüş, devrimciliğine emek vermiş, bu emek ve hız sayesinde yoldaşımızın gelişimine de hız katmış oluruz. Nitelikli kolektif ilişkiler de, ancak bu yaklaşım ve hızla örgütlenen, emek ve sabır yüklü bir yoldaşlıkla hayat bulur.
Kitle çalışmasında hız, tempo ve emek partinin kitleselleşme damarının yakalanması, partiye yaşam aşılamaktır. Olay, olgu ve gelişmelerle ilgili hızla kitlelere gitmeyi düşünmek, kitleyle kurulan ilişkiyi devrimci bir emekle süreklileştirmektir bu. Pratiği bu olmayan bir devrimci düşünmelidir. Neyi, kimi değiştirmek için varım? Militan bir komünist olarak varlık gerekçem ne? Kendi değişimim ile beraber, değişimini örgütlemem gereken şey nedir? Bu sorulara doğru yanıtlar verilemiyorsa eğer, devrimcilik hedefi ve hızında, emekçiliğinde, emeğini devrimci bir enerjiye dönüştürmekte, devrimciliğine hayat vermekte sorunlar var demektir. Amacımız savaşı kitleselleştirmek iken, parti ve devrim davasını büyütmek iken, düşmana karşı kitlelerle birlikte savaşmak iken, askeri politik bir partiyi zafere gfötürmek iken; her yeni durumda hızla kitlelere koşmayan, kitlelerin değişimine emek vermeyen, bu hız ve emeğinin niteliğini sürekli kılmayan bir devrimcilikten ne beklenebilir? Kapitalist kolaycılığa, hantallığa karşı yaşam hızı üretmesi beklenebilir mi, kapitalizmin tüketime endeksli hazırcılığına, tembelliğine karşı emekçilik üretmesi beklenebilir mi, parçalanmış burjuva kişiliklere karşı hız ve emeğinde istikrar olan, pratiğinde bütünlük ve süreklilik olan bir devrimcilik üretmesi beklenebilir mi? Hızdan ve emekten yoksun bir devrimcinin günbegün her şeye yanıt olan hızda bir devrimi üretmesi beklenebilir mi? Elbet de beklenemez.
Zamanın devrimci örgütlenmesi ile hız-tempo-emek çok çok ilintilidir. Bir yaşam hızına ve istikrarına, emekçi bir güce sahip olan kadrolardır devrimci üretkenliği yüksek olanlar. İşleri hızla çözen, sorunlara pratik çözümler üreten, önce kendi emekçiliğini konuşturup kendisi harekete geçen, ardından gerekli tüm kuvvet ve örgütleri harekete geçiren komünist; zamanın anlamını, an'ın yakıcılığını duyumsamış demektir. Bu, yaşamın akışının sırrını çözmektir. Üretkenliğin, örgütlenmiş-planlı zamanla bağı içindeki sırrı çözmek demektir. Niteliği korunan, tempolu bir hızla örülü emekçiliğin, üretkenlikle bağının sırrını çözmek demektir. Devrimcilik bir yanıyla, yaşamın sırrını çözmektir.
Tempo ve emekçilikten yoksun bir devrimcinin, devrimci niteliği yüksek, verimliliği ve sonuçları üst boyutta bir zaman örgütçüsü olduğu söylenebilir mi? Zamanı avuçlarının içinde tutmak, an'a yön vermek; devrimin ve partinin ihtiyaçları için zamanı planlı-nitelikli bir tempoyla, üretmeye odaklanmış bir pratikle kullanmaktır. Her saniyeyi devrimci değerlendirmektir bu. Yaşamın içinde sürüklenen değil, yaşamı ürettikleriyle yönlendiren, yaşamın akışına yön veren bir pratiktir. Her devrimci bir zaman örgütçüsü olmak zorundadır. Türkiye ve Kuzey Kürdistan gerçeğini bilen her devrimci, gündemin ne denli hızlı değiştiğini, yeni politikalar yapmak için nasıl her saniye uyanık olmak zorunda olduğunu, an be an, yeni bir duruma devrimci müdahale gerektiren gündem değişiklikleri ve gelişmelerin olduğunu bilir. Partili bir komünist de, ezen ve ezilenler cephesindeki bu hızlı değişimlerin, nitelikli bir hızı ve emekçiliği gerektirdiğini bilir. Günlük yaşamıyla, yaşamını planlı kılışıyla, zamanının büyük bölümünü devrime adamışlığıyla, gelişmelere hakim olmak için bütün duyargalarının açık olması zorunluluğu ile, sürekli değişen gündemleri yakalama, bu gelişmeler üzerine hızlı düşünme, hızlı sonuçlar çıkarma ve hızla harekete geçme zorunluluğu ile bunu bilir. Bu pratiğe hayat veremediğinde, gündemin gerisinde kalındığını, gelişmelere seyirci kalındığını ve partinin politika yapış gücünü zayıflattığını da bilir. Yaşamın nabzını öyle güçlü tutmalıdır ki partili komünistler, herhangi bir gelişme hakkında ilk sözü söyleyen parti olabilmelidir. Yeni bir gelişmeye dair ilk perspektifleri ortaya koyan, bunun araç ve biçimlerini ilk yaratan ve eylemini ilk gerçekleştiren parti olabilmelidir. Partili tüm yoldaşlar, bir yaşam hızına, düşünme hızına, sorunlara çözüm üretme hızına ve çözümün araç-biçimlerini hayata geçirme hızına ve bu hızı süreklileştirmek için gerekli emekçiliğe sahip olmayan bir devrimciden bunun beklenemeyeceğini bilmelidir. Bütün aklını, emeğini ve bilincini devrimciliğe yoğunlaştırmayan, bütün enerjisini ezilenlerin gücünü büyüten bir enerjinin ateşleyicisi kılmayan bir devrimcinin; zamanın, gündemin ve hayatın nabzını tutamayacağı bilinmelidir. Hedefte netliğe, amaçta açıklığa sahip olunmadan da böylesi planlı, disiplinli ve nitelikli hızla bütünleşmiş bir devrimci yaşamın örgütlenemeyeceği bilinmelidir. Ve yaşam pratiği bunun bilgisiyle örülmelidir. Bunun bilgisiyle parti pratiğine hayat verilmelidir.
Savaşan kazanır. Savaşmayan ise baştan kaybetmiş, yenilgiyi kabullenmiş demektir. Bu cüretten, devrimci irade ve kararlılıktan yoksunluktur. Devrimci bir cesaretle savaşacağımız ilk şey kendi benliğimizdir. Yaşam içindeki devrimci duruşumuzu, hızımızı, enerjimizi ve tempomuzu kemiren şey; geri yanlarımızdır, burjuvaziye ait alışkanlıklarımızdır. Kapitalizmin kirinden arınmak, arı/duru bir devrimciliğe hayat vermek için kendi değişim hızımızla yarışmamız, an be an kendimizi aşmak için verili hızımızı aşan tempolu bir hız tutturmamız gerekmektedir. İlk adımı buradan atmadığımız müddetçe ne düşmanla yürüttüğümüz savaştan nitelikli sonuçlar alabiliriz ne de kolektif içi sorunlara devrimci çözümler üretebiliriz. Bilinir, savaşmak bir hız işidir. Hızlı olan kazanır, yaşar. Hızlı olan üretir yaşamı yeniden. Hızlı olan çoğaltır yoldaş yaşamları. Hızında sorun olan bir savaşçı yaşamından daha başta vazgeçmiş demektir. Yaşamı riske atmış demektir. Saniyeler konuşur savaşta. Ölmek ve yaşamak arasındaki o ince çizgi saniyelerle çizilir. Kendi gelişim ve değişim sorunlarımızla yürüttüğümüz savaşta da hız hayati bir yerde durur. Örgütlü bir hızı olmayan, planlı, hedefli ve yoğunlaşması yüksek bir hızı olmayan devrimci militan, saniyelere yenilmiş demektir. Hızdan ve tempodan yoksun bir savaş militanı, zamana yenilmiş demektir. Aslında, örgütçü yanlarının zayıflığına yenilmiştir. Yoğunlaşma zayıflığına yenilmiştir. Plansızlığına yenilmiştir. Emek zayıflığına, emeksizliğine yenilmiştir. Kendini aşma cüretinden yoksunluğa yenilmiştir. An'da gelişen sorunlara devrimci çözümler üretmekse inisiyatif, inisiyatifsizliğine yenilmiş demektir. Yaşamda, anlık gelişmeler karşısında, sorunlar karşısında bir çözüm hızına sahip olan militan ise üretmeyi başarmıştır. Yaşamı yeniden üretmiştir, devrimci çözümü üretmiştir, devrimci çalışmayı üretmiştir, yoldaş yaşamlar ve en nihayetinde partiyi yeniden üretmiş demektir.
Devrimcilik, an'a, an'da çıkan sorun veya gelişmeye müdahale etmektir. Bu müdahaleyi devrime dönüştürme iradesi göstermektir. Bu; amaç açıklığı, netlik, inisiyatif, hızlı düşünme, hızlı araçlar örgütleme, bu araçları hızlı işlevselleştirmeyi gerektirir. Hız, bir devrimcinin düşünsel ve pratik yaşamının vazgeçilmezidir. Hızlı düşünen, hızla ve hatta an'dan önce üretir. Hızlı çalışan çok üretir, emeğinin karşılığı niteliğin güçlenmesidir. Hızlı adımlar atan, hızlı yol alan; çoğalan ve disiplinle işleyen örgütlere hayat verir. Yaşamın gerisinde kalan değil ona uygun adım eşlik eden olur.
Mermiye hız veren barut miktarı ve namlunun uzunluğudur. Silahta hız, öncelikle bu iki unsurun gücünü yükseltmeye bağlıdır. Ancak bu gücün kendini gerçek kılması için bunlar yetmez. Onu kullanan iradenin de, devrimci militanın da bir kararlılığa ve hıza sahip olması gerekir. Bu savaş aracını kullanan militan ne denli hızlı ise mermi hedefine o denli hızlı ulaşacaktır. Militana hız katan etkenler, karar verme gücü, nişan alma, tetik çekme ve silah kullanma hız ve ustalığı olacaktır. Merminin hızının barut ve namluyla olan ilişkisi, devrimci militanın hızıyla birleştiği takdirde başarı elde edilecektir. Dikkat, yoğunlaşma, emek ve hızdan yoksun ise eğer savaşçı; mermi veya barutun bir başına anlamı olmayacaktır. Ona hareketini ve bu hareketin nitelikli hızını kazandıracak olan militandır.
Devrim bir hız işidir. Devrimin dinamiklerini yerinde ve zamanında değerlendirmek, bu dinamiklere değiştirici/geliştirici ve yıkıcı bir güç katmak devrimci militanın işidir. Devrimci olanakları değerlendirmek, başlayan devrimi başarıya ulaştırmak, devrimci dinamiklerle doğru ilişkilenmeyi gerektirir. Bunları yapabilmek için devrimci militanın kendi hızını ve temposunu gözden geçirmesi gerekir. Militan, bir işle, devrimci dinamiklerle, olanaklarla, olaylarla, devrimci bir an'la nasıl bir hızla/tempoyla/yoğunlaşmayla ilişkilendiğine bakarak kendini gözden geçirebilir. Militanın hızını düşüren nedir? Bilgi eksikliği midir, planlama zayıflığı mıdır, pratiğe/harekete geçme gücü ve iradesinden yoksunluk mudur? Sorunların ve görevlerin üzerinde yoğunlaşma sorunu mudur? Emekçilikten kaçınma, emek yoksunluğu mudur? Sorular çoğaltılabilir. Dikkatlerimiz, devrimci militanın hızını etkileyen faktörler üzerinde olmalıdır. Çabamız bu faktörleri minimize etmeye odaklanmalıdır. Amacımız, en hızlı, en emekçi ve en nitelikli devrimciliği yaratmaktır.
Devrim, olağan gelişmelere hız vererek yıkıcı gücü zirveleştirmek ise; militanın işi bunun gereklerini kendisinden başlayarak çalışma alanı ve örgütünde somut bir görünüme kavuşturmayı başarmaktır. Devrimin yıkıcılığını, kendi devrimci yıkıcılığına dönüştürebilmektir bu. Devrim, alt-üst oluş, yeniden kuruş ise eğer; kendini an be an yeniden oluşturabilmek, devrimci nitelikleri en üst düzeyde kuşanmak, kurmaktır. Bu ortalamanın üzerinde bir hız ister. Ortalamanın çok üzerinde bir emekçilik ister. Militanın kendisiyle yürüteceği; emekle, sabırla, iradeyle ve cüretle yoğrulmuş tempolu bir savaş ister. Bu güç her bir devrimcinin potansiyelinde gizlidir. Bu potansiyeli kullanma düzeyi, devrimcilik iddiasıyla belirlenmektedir, devrim kararlılığıyla belirlenmektedir. Bu potansiyel ancak, an be an devrimi yaşama isteğiyle harekete geçmektedir.
Her günkü pratiğimizde öyle bir hız olmalıdır ki yaşamın dili akmalıdır yanıbaşımızdan, dili dilimize karışarak, bizden ayrı konuşmayarak. Yaşam hala bizden önce söylüyorsa sözünü, yaşamın diline yanıtlar oluşturamıyorsak eğer; gecikiyor, yaşamın gerisinde kalıyoruzdur. Yaşamın akışını belirlemek, bu iradeyi kuşanmışçasına yaşamla bağ kurmak, eskiyi aşan tarzda bir netlik gerektirir. Nasıl bir devrimci olacağımızda bir netlik. Zamanını neyi kazanmak için kullanacağında net olan bir devrimcilik. Neye ulaşmak istediğinde ve neyi üretmek istediğinde bir netlik. Değişimde bir hız ve eskiyi geride bırakacak düzeyde bir emekçilikte netlik. Zamanı dakikası dakikasına planlamak, bu planlara sadık kalmak, işine yoğunlaşmak, işinin ayrıntılarına karşı gerekli dikkat ve hassasiyeti göstermede netlik. Bu, an be an devrimi üretme isteğiyle yanıp tutuşma netliğidir.
Deniz'ler, İbrahim'ler, Mahir'ler gibi olabilmelidir her devrimci militan. İlk fırlayan olmalıdır yaşamın içine. Çalışmaya ilk dalan olabilmelidir. Emekçiliğin ilk örneği olmalıdır. İşlerin, politikanın ve zamanın ilk örgütçüsü olabilmelidir. Yoldaş yaşamları paylaşmada ilk olmalıdır. Demircioğlu misali, yaşamın/devrimciliğin her alanında "ilk ben olmalıyım" diyebilmelidir. İpi ilk göğüsleyen olabilmelidir. Devrim koşusunun en hızlısı olmalıdır. Hepimizin en hızlısı olabilmelidir. Devrimin nabzını tutmalıdır her savaşçı militan. Bizi bu güç yenilmez kılacaktır. Zaferi bu irade koparıp alacaktır. Devrim bu irade ve güçle kazanılacaktır.