Gençliği Kim Kazanacak?
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

 

 

01 Ağustos 2011 / Partinin Sesi / Sayı: 67

 

68 Devrimci Hareketi ve 71 devrimci çıkışına önderlik eden gençlikti. ODTÜ, İstanbul Üniversitesi ya da Anadolu'nun çeşitli üniversitelerinde oluşan bu aydın, ileri görüşlü ve devrimci gençler üniversitelerde tutuşturdukları meşaleyi şehirlere, kırlara taşıdılar. Cüret, kararlılık ve devrim fikrinin güncelliğiydi onları amfilerden sokağa taşıran, düşman gerçekliğinin farkındalığıydı kalem tutun ellerine silah alıp düşmanın ininde titretir hale getiren.
Yirmili yaşlardaki bu yiğit kadın ve erkeklerden bugün hala ısrarla söz ediyor oluşumuz yüreklerini ortaya koyarak savaşmalarındandır. Onların nesilden nesile akan bir tarihin yazıcıları olmalarındandır. Gündemi seyreden değildi onlar; değiştiren, sorunları tartıştıran eylemleriyle gündem yaratan bilinçlerindendir. Koparıp alma ısrarlarındandır. 6. Filoyu denize döken, "Yankee go home" diyen antiemperyalist damar ve meşruluk bilincindendir.
Parti tarihimizde gençliğin mücadelesinin ete kemiğe büründüğü yerlerden biri 2004 NATO eylemleridir. İsyankar ruh; Ankara-İstanbul sokaklarını yangın yerine çeviren, toplantıyı yaptırmayacağız, kan emicilerin burada işi yok diyen kararlılıkta somutlandı. Sokaklarda sabahlayan, kentte parke taşı bırakmayan, molotoflarıyla, kızıl fularlarıyla emperyalist odakları ateşe veren, kolluk güçlerini maymuna çeviren genç militan devrimciler isyankar devrimci geleneğin yeni taşıyıcıları oldu.
Gençliğin yeni bir atılıma, devrimci çıkışa ihtiyacı var. Düşmanı ininden çıkmaya cesaret edemeyeceği bir savaşçılığa, her türlü haksızlığa karşı koyacak adalet bilincine, emperyalist talana, her türlü sömürüye karşı koyacak güçlü antiemperyalist bilince, ezilen halkların taleplerini bayraklaştıracak halk sevgisine, ezilen ulusların kaderini ezen ulusun terör aygıtlarına bırakmayacak yurtsever bilince ve kadına reva görülen her türlü şiddete karşı koyacak komünist devrimci bir kişiliği daha fazla geliştirmeye ihtiyaç var.
Gençlik hareketinin zaman zaman yükselişe geçtiği, üniversitelerde başlayan yer yer sokağa taşan eylemlerden bugün söz etmek mümkün. Çelişkilerin henüz sınırlı bilince çıkartıldığı, hak ve özgürlüklere yönelik kazanımların militanca korunmadığı, esasen öğrenci gençliğin kendi özgün talepleri doğrultusunda bir hareketinden söz edebiliriz.
Hareketin karakteridir burada esas olan. Varmak istediğim yer de burası. Son süreçte çokça popüler olan, burjuva medyada da sempatiyle karşılanan yumurtalı eylemler süreci diye ifade edebileceğimiz bir mücadele hattı üzerinden ilerleyen ve medyanın sempati duyduğu, bir sempatiyle gündemleştirilen bir gençlik hareketi.
Gençlik canlıdır, dinamik düşünür, yaratıcıdır. Fakat bu yaratıcılığı amacımıza hizmet edecek biçimde değerlendiriyor muyuz? Bugün üniversiteleri gençlere dar eden rektörlere, ÖGB'lerine, hükümet sözcülerine, katillere, öğrencisiz YÖK toplantılarına, polise vs yumurta atmak sempatik bir eylem biçimi olarak burjuva medyada günlerce gündemleştirilebiliyor. Öğrencilerin neye karşı çıktığı soruluyor. Böylece öğrencilerin sorunları geniş bir tabakaya taşınmış oluyor. Fakat burjuvaziye hizmet eden TV kanalları, haberciler, siyasetçiler neden kendi kuyu kazıyıcılarına kucak açarlar diye sormak gerekir. Çünkü yumurta zararsızdır. Yumurta; ince bir kabuk altında akışkan bir madde. Bu madde hedefin kıyafetini kirletir, biraz pis de kokutur. Ama yıkanınca geçer. Biraz karizma çizilir, o kadar.
Bir şiddet aracı olarak pekala tercih edilebilir. Zaten şiddetle bir şeyin çözülemeyeceği, yasalar çerçevesinde var olan hakları kullanıp sorunlara çözüm aramanın, Denizlerin,Mahirlerin ve İbrahimlerin gittiği yoldan giderek bir yere varılamayacağı, sorunların "zor" yoluyla çözülemeyeceğinin beyinlere kazınmaya çalışıldığı, liberal bir öğrenci muhalefeti oluşturmak isteyen bir sistem için böyle örnekler sıkıntı yaratmaz. Hatta kitle öfkesinin "kabul edilebilir" dışa vurumlarıdır bunlar. Kapitalist sistemin, sistem içi olan her şeye ne kadar hoşgörülü olabildiğinin aslında güzel örnekleridir. Gençliğin isyancı ruhundan arınarak kendisine bir yol bulacağına işaret eden her şey, düzenin sınırları içinde ki kimi iyileştirilmelere hapsedilen her eylem gençliği kapitalist sistemin cenderesi altında geleceksizleştirmeye mahkumdur.
Yunanistan'da sokakları tutuşturarak taleplerini işçi ve emekçilerin talepleriyle birleştiren gençlerin öfkesi hafızalardadır. Taleplerinin ne gülle ve ne de yumurtayla alınamayacağının bilincindedirler. Yine Londra sokaklarında şimdilerde dolaşan genç hayaletlerin ellerinde ne gül ve ne de yumurta var. İspanya'da "devrim istiyoruz" diye haykıranlar sokakları şimdiden işgal etmiş durumdalar. Arap devrimsel süreçlerinde sokakta daha fazla gençlerin olması bir tesadüf olmasa gerek. Acaba çok erken kandırıldıklarından mıdır ya da çok daha erken sorunların bilincine vardıklarından mı?
Sorunlar ve çelişkiler gül ve yumurtayla çözülemeyecek kadar derin ve keskin hale gelmiştir. Dünya gençlik hareketinin özneleri bunu deneyimlerinden çok iyi biliyorlar. Ortaya çıkan bir gerçeği ters yüz etmeye kimsenin gücü yetmeyeceği gibi, gençliğe her fırsatta saldırmaya çalışan kapitalistlerin gücü de yetmez. Yetmediği içindir ki hareketi sistem içi muhalif bir karakterde tutmaya çalışmaktadır. Sanılmasın ki sayın liberallerimizin gençliğin sokaktaki her eylemine "biz bu filmi görmüştük, bunun sonu gençliğin kanının akmasıdır" söylemleriyle gençliği korumaktadırlar, onlar adına bir üzüntüyü dile getirmektedirler. Gençliğin dinamik, sorgulayan, değiştirmek için cüret kuşanan militan özünün içinin boşaltılmasından başka bir şey değildir sonu gelmeyen bu söylemler. Çok bilinçli izlenen bu politika gençliği korumaktan ziyade artık miadını doldurmuş kapitalist sisteme ve sömürgeci faşistrejime yedeklemektir.
Komünist gençler burjuva liberallerinin bu bilinçli politikasını ne kadar bertaraf edebiliyorlar? Kuşatmayı kıracak bir pratiğin öznesi olabiliyorlar mı? Bir farkındalık yaratabiliyorlar mı? Bugün gençliği siyasal olarak kim kazanacak soruları gençlik hareketinin geleceği açısından önemli bir yerde duruyor. Birincisi; değişim için güçlü sorgulamalara. İkincisi; farkındalık yaratacak net bir politik çizgiye. Üçüncüsü; bunu hayata geçirecek güçlü hazırlığa ihtiyacımız var. Dördüncüsü; öncelikle tarz ve zihniyetteki bir hazırlıkla birlikte pratiği daha da güçlendirmeyi gerekli kılmaktadır.
Marksistler her türlü mücadele araç ve biçimlerini önsel olarak reddetmezler. Farklı süreçlerde farklı araçlar ön plana çıkabilir. Yeri gelir yumurta kullanılır; o tarihsel anda önemli bir rol oynar. Yeri gelir Bush'a atılan ayakkabı önemli bir rol oynar; süreci farklılaştıran devrimci bir eylem olur. Önemli olan toplam mücadelede bir bütünlüğün yakalanmasıdır. Dönemsel hedeflere hizmet edebilmesidir. Var olan her türlü barikatı yıkma gücü taşımasıdır. Gençliğin özgün sorunlarını gündeme taşımak, koparma cüreti göstermek, en geniş kitleye mal etmek önemli bir hamledir. Bu hamle en geniş gençlik kitlesinde devrim, iktidarı alaşağı etme fikrini örgütlemediğinde bir yanı eksikli olacaktır. Denizler, Mahirler ve İbrahimler gibi, Che gibi gençliğin devrimlerde aktif özne olan dinamizmi her dönem güçlü tutulabilmelidir.
Verili durumda sistem içi devrimciliğin, protestoculuğun, yumurtalı şiddetin dışına çıkmak militan bir devrimci gençlik hareketi açısından hayatidir. Devrimci "zor"un gerekliliğini bilince çıkarmalı, önümüze çıkan tüm engelleri ortadan kaldırarak, tüm sınırları aşarak, her tür saldırıya misliyle yanıt vererek, iktidar alanları yaratılmalı, haklarımızı koparıp almalı, gençlik kitleleri içinde güven oluşturmalı, mücadelemizin, eylemimizin ateşiyle gençliğin önünü açabilmeliyiz.
Komünist gençlerin protipi olan Şengül Boran'ın komutanlaşma doğrultusunda yapılan hazırlık çalışmasında şehit olması biz komünist gençlere bir yön tayinidir. Yine Özgür Evrim Göçen'in emperyalistleri temsil edenlere karşı panzere karşı yürüyüşü hangi yoldan bir farkındalık yaratmak gerektiğini göstermektedir. Militan bir gençlik mücadelesinin nesnel koşullarının oluşmaya başladığı bir süreçte gençliğin yaratıcılığı ve dinamizmini sistemin içinde tüketmeye çalışan her türlü reformist eğilimlere karşı genç komünistler cepheden bir duruş ortaya koyma göreviyle karşı karşıyadırlar. Militan bir gençlik hareketinin bilincini yaratmakla başlanacak olan yolda Kürt gençlerinin ulusal özğürlükleri için sömürgeciliğe karşı amansız savaşımları önemlidir. İşçi sınıfı ve ezilenlerin özgürlükleri için savaşmaya hazır milyonlarca genç yüreğin olduğu bir an dahi unutulmamalıdır. Onları devrimci bir savaşın öznesi olarak hazırlayacak olan Komünist Gençlik Örgütü'nden başkası olamaz. KGÖ'lü tüm gençler bu irade ve özgüvenle ileri atılmalıdır.

Genç Kadın Komünist

 

 

Arşiv

 

2019
Aralık Kasım
Temmuz Mayıs
2018
Ekim Ocak
2017
Kasım Ağustos
Mayıs Şubat
2016
Eylül Temmuz

 

Gençliği Kim Kazanacak?
fc Share on Twitter
 

 

 

01 Ağustos 2011 / Partinin Sesi / Sayı: 67

 

68 Devrimci Hareketi ve 71 devrimci çıkışına önderlik eden gençlikti. ODTÜ, İstanbul Üniversitesi ya da Anadolu'nun çeşitli üniversitelerinde oluşan bu aydın, ileri görüşlü ve devrimci gençler üniversitelerde tutuşturdukları meşaleyi şehirlere, kırlara taşıdılar. Cüret, kararlılık ve devrim fikrinin güncelliğiydi onları amfilerden sokağa taşıran, düşman gerçekliğinin farkındalığıydı kalem tutun ellerine silah alıp düşmanın ininde titretir hale getiren.
Yirmili yaşlardaki bu yiğit kadın ve erkeklerden bugün hala ısrarla söz ediyor oluşumuz yüreklerini ortaya koyarak savaşmalarındandır. Onların nesilden nesile akan bir tarihin yazıcıları olmalarındandır. Gündemi seyreden değildi onlar; değiştiren, sorunları tartıştıran eylemleriyle gündem yaratan bilinçlerindendir. Koparıp alma ısrarlarındandır. 6. Filoyu denize döken, "Yankee go home" diyen antiemperyalist damar ve meşruluk bilincindendir.
Parti tarihimizde gençliğin mücadelesinin ete kemiğe büründüğü yerlerden biri 2004 NATO eylemleridir. İsyankar ruh; Ankara-İstanbul sokaklarını yangın yerine çeviren, toplantıyı yaptırmayacağız, kan emicilerin burada işi yok diyen kararlılıkta somutlandı. Sokaklarda sabahlayan, kentte parke taşı bırakmayan, molotoflarıyla, kızıl fularlarıyla emperyalist odakları ateşe veren, kolluk güçlerini maymuna çeviren genç militan devrimciler isyankar devrimci geleneğin yeni taşıyıcıları oldu.
Gençliğin yeni bir atılıma, devrimci çıkışa ihtiyacı var. Düşmanı ininden çıkmaya cesaret edemeyeceği bir savaşçılığa, her türlü haksızlığa karşı koyacak adalet bilincine, emperyalist talana, her türlü sömürüye karşı koyacak güçlü antiemperyalist bilince, ezilen halkların taleplerini bayraklaştıracak halk sevgisine, ezilen ulusların kaderini ezen ulusun terör aygıtlarına bırakmayacak yurtsever bilince ve kadına reva görülen her türlü şiddete karşı koyacak komünist devrimci bir kişiliği daha fazla geliştirmeye ihtiyaç var.
Gençlik hareketinin zaman zaman yükselişe geçtiği, üniversitelerde başlayan yer yer sokağa taşan eylemlerden bugün söz etmek mümkün. Çelişkilerin henüz sınırlı bilince çıkartıldığı, hak ve özgürlüklere yönelik kazanımların militanca korunmadığı, esasen öğrenci gençliğin kendi özgün talepleri doğrultusunda bir hareketinden söz edebiliriz.
Hareketin karakteridir burada esas olan. Varmak istediğim yer de burası. Son süreçte çokça popüler olan, burjuva medyada da sempatiyle karşılanan yumurtalı eylemler süreci diye ifade edebileceğimiz bir mücadele hattı üzerinden ilerleyen ve medyanın sempati duyduğu, bir sempatiyle gündemleştirilen bir gençlik hareketi.
Gençlik canlıdır, dinamik düşünür, yaratıcıdır. Fakat bu yaratıcılığı amacımıza hizmet edecek biçimde değerlendiriyor muyuz? Bugün üniversiteleri gençlere dar eden rektörlere, ÖGB'lerine, hükümet sözcülerine, katillere, öğrencisiz YÖK toplantılarına, polise vs yumurta atmak sempatik bir eylem biçimi olarak burjuva medyada günlerce gündemleştirilebiliyor. Öğrencilerin neye karşı çıktığı soruluyor. Böylece öğrencilerin sorunları geniş bir tabakaya taşınmış oluyor. Fakat burjuvaziye hizmet eden TV kanalları, haberciler, siyasetçiler neden kendi kuyu kazıyıcılarına kucak açarlar diye sormak gerekir. Çünkü yumurta zararsızdır. Yumurta; ince bir kabuk altında akışkan bir madde. Bu madde hedefin kıyafetini kirletir, biraz pis de kokutur. Ama yıkanınca geçer. Biraz karizma çizilir, o kadar.
Bir şiddet aracı olarak pekala tercih edilebilir. Zaten şiddetle bir şeyin çözülemeyeceği, yasalar çerçevesinde var olan hakları kullanıp sorunlara çözüm aramanın, Denizlerin,Mahirlerin ve İbrahimlerin gittiği yoldan giderek bir yere varılamayacağı, sorunların "zor" yoluyla çözülemeyeceğinin beyinlere kazınmaya çalışıldığı, liberal bir öğrenci muhalefeti oluşturmak isteyen bir sistem için böyle örnekler sıkıntı yaratmaz. Hatta kitle öfkesinin "kabul edilebilir" dışa vurumlarıdır bunlar. Kapitalist sistemin, sistem içi olan her şeye ne kadar hoşgörülü olabildiğinin aslında güzel örnekleridir. Gençliğin isyancı ruhundan arınarak kendisine bir yol bulacağına işaret eden her şey, düzenin sınırları içinde ki kimi iyileştirilmelere hapsedilen her eylem gençliği kapitalist sistemin cenderesi altında geleceksizleştirmeye mahkumdur.
Yunanistan'da sokakları tutuşturarak taleplerini işçi ve emekçilerin talepleriyle birleştiren gençlerin öfkesi hafızalardadır. Taleplerinin ne gülle ve ne de yumurtayla alınamayacağının bilincindedirler. Yine Londra sokaklarında şimdilerde dolaşan genç hayaletlerin ellerinde ne gül ve ne de yumurta var. İspanya'da "devrim istiyoruz" diye haykıranlar sokakları şimdiden işgal etmiş durumdalar. Arap devrimsel süreçlerinde sokakta daha fazla gençlerin olması bir tesadüf olmasa gerek. Acaba çok erken kandırıldıklarından mıdır ya da çok daha erken sorunların bilincine vardıklarından mı?
Sorunlar ve çelişkiler gül ve yumurtayla çözülemeyecek kadar derin ve keskin hale gelmiştir. Dünya gençlik hareketinin özneleri bunu deneyimlerinden çok iyi biliyorlar. Ortaya çıkan bir gerçeği ters yüz etmeye kimsenin gücü yetmeyeceği gibi, gençliğe her fırsatta saldırmaya çalışan kapitalistlerin gücü de yetmez. Yetmediği içindir ki hareketi sistem içi muhalif bir karakterde tutmaya çalışmaktadır. Sanılmasın ki sayın liberallerimizin gençliğin sokaktaki her eylemine "biz bu filmi görmüştük, bunun sonu gençliğin kanının akmasıdır" söylemleriyle gençliği korumaktadırlar, onlar adına bir üzüntüyü dile getirmektedirler. Gençliğin dinamik, sorgulayan, değiştirmek için cüret kuşanan militan özünün içinin boşaltılmasından başka bir şey değildir sonu gelmeyen bu söylemler. Çok bilinçli izlenen bu politika gençliği korumaktan ziyade artık miadını doldurmuş kapitalist sisteme ve sömürgeci faşistrejime yedeklemektir.
Komünist gençler burjuva liberallerinin bu bilinçli politikasını ne kadar bertaraf edebiliyorlar? Kuşatmayı kıracak bir pratiğin öznesi olabiliyorlar mı? Bir farkındalık yaratabiliyorlar mı? Bugün gençliği siyasal olarak kim kazanacak soruları gençlik hareketinin geleceği açısından önemli bir yerde duruyor. Birincisi; değişim için güçlü sorgulamalara. İkincisi; farkındalık yaratacak net bir politik çizgiye. Üçüncüsü; bunu hayata geçirecek güçlü hazırlığa ihtiyacımız var. Dördüncüsü; öncelikle tarz ve zihniyetteki bir hazırlıkla birlikte pratiği daha da güçlendirmeyi gerekli kılmaktadır.
Marksistler her türlü mücadele araç ve biçimlerini önsel olarak reddetmezler. Farklı süreçlerde farklı araçlar ön plana çıkabilir. Yeri gelir yumurta kullanılır; o tarihsel anda önemli bir rol oynar. Yeri gelir Bush'a atılan ayakkabı önemli bir rol oynar; süreci farklılaştıran devrimci bir eylem olur. Önemli olan toplam mücadelede bir bütünlüğün yakalanmasıdır. Dönemsel hedeflere hizmet edebilmesidir. Var olan her türlü barikatı yıkma gücü taşımasıdır. Gençliğin özgün sorunlarını gündeme taşımak, koparma cüreti göstermek, en geniş kitleye mal etmek önemli bir hamledir. Bu hamle en geniş gençlik kitlesinde devrim, iktidarı alaşağı etme fikrini örgütlemediğinde bir yanı eksikli olacaktır. Denizler, Mahirler ve İbrahimler gibi, Che gibi gençliğin devrimlerde aktif özne olan dinamizmi her dönem güçlü tutulabilmelidir.
Verili durumda sistem içi devrimciliğin, protestoculuğun, yumurtalı şiddetin dışına çıkmak militan bir devrimci gençlik hareketi açısından hayatidir. Devrimci "zor"un gerekliliğini bilince çıkarmalı, önümüze çıkan tüm engelleri ortadan kaldırarak, tüm sınırları aşarak, her tür saldırıya misliyle yanıt vererek, iktidar alanları yaratılmalı, haklarımızı koparıp almalı, gençlik kitleleri içinde güven oluşturmalı, mücadelemizin, eylemimizin ateşiyle gençliğin önünü açabilmeliyiz.
Komünist gençlerin protipi olan Şengül Boran'ın komutanlaşma doğrultusunda yapılan hazırlık çalışmasında şehit olması biz komünist gençlere bir yön tayinidir. Yine Özgür Evrim Göçen'in emperyalistleri temsil edenlere karşı panzere karşı yürüyüşü hangi yoldan bir farkındalık yaratmak gerektiğini göstermektedir. Militan bir gençlik mücadelesinin nesnel koşullarının oluşmaya başladığı bir süreçte gençliğin yaratıcılığı ve dinamizmini sistemin içinde tüketmeye çalışan her türlü reformist eğilimlere karşı genç komünistler cepheden bir duruş ortaya koyma göreviyle karşı karşıyadırlar. Militan bir gençlik hareketinin bilincini yaratmakla başlanacak olan yolda Kürt gençlerinin ulusal özğürlükleri için sömürgeciliğe karşı amansız savaşımları önemlidir. İşçi sınıfı ve ezilenlerin özgürlükleri için savaşmaya hazır milyonlarca genç yüreğin olduğu bir an dahi unutulmamalıdır. Onları devrimci bir savaşın öznesi olarak hazırlayacak olan Komünist Gençlik Örgütü'nden başkası olamaz. KGÖ'lü tüm gençler bu irade ve özgüvenle ileri atılmalıdır.

Genç Kadın Komünist