Alanlarda Derinliğine Çalışma Ve Örgütlenme
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

 

01 Ocak 2013 /

 

PDF formatında okumak için tıklayınız.

 

Alanlarda ve birimlerde derinliğine çalışma ve örgütlenme zor, zahmetli ve uzun soluklu, ama ürünleri bir o kadar dokunulabilir, kalıcı, somut, coşturucu, motive edici, umut ve güven uyandırıcıdır. Partinin emekçi semtlerde, işçi havzalarında, fabrikalarda, okullarda, köylerde, sendikalarda, derneklerde, bütün yaşam ve iş alanlarında komiteler, hücreler ve çalışma grupları üzerinden siyasi ve örgütsel stratejisi doğrultusunda hedef kitlesini aydınlatması, harekete geçirmesi ve örgütlemesi, onun kendini üretimi, kitleler içinde kökleşmesi ve gelişimini sağlam temellere oturtması bakımından belirli bir düzeye ulaştığını gösterir.
Parti faaliyetinin kesimsel alanlarda, birimlerde derinleşmesi ve yoğunlaşması, aynı zamanda, kitlelere yabancılaşmayla araya yüksek bir set çekme, çalışmanın soyut, genel, yüzeysel kalmasını önleme kararlığı, iradesi ve eylemidir. Kitlelerin devrimci, yaratıcı, yıkıcı ve üretici yeteneği, potansiyeli ve gücünün örgütlenmesi ve sınıf savaşımında açığa çıkarılması çizgisidir. Partinin merkezi örgütsel ve politik kararlarının, perspektiflerinin yerelin ya da kesimsel çalışmanın özgünlükleriyle birleştirilerek somutlandırılması, detaylandırılması, kitlelerle buluşturulması ve pratikleştirilmesidir. Yerelde devrimci inisiyatif, yaratıcılık, girişkenlik ve üretkenliğin büyütülmesidir.
Peki derinliğine çalışma ve örgütlemeyi nasıl başaracağız?
Uluslararası devrimci miras, devrimci hareketin 74-80 süreci, Kürt ulusal demokratik hareketi pratiği ve parti tarihimiz, bu anlamda zengin, öğretici deneylerle ve birikimlerle yüklüdür. Ne yazık ki, bugün bu çalışma yöntemlerimizi, deneylerimizi ve hatta tarzlarımızı "biz" değil de, esasen politik İslamcı akımlar kullanmakta; kitleleri aşağılardan örgütleyerek siyasal ve toplumsal güç haline gelebilmektedirler.
Devrimci hareketin öteki bölükleri bir yana, biz komünistler bu konuda kendimize, doğru, gerçekliğimizle yüzleşecek, çalışmalarımıza itilim kazandıracak sorular sormalıyız. Temel soru şudur: devrimci siyasal ve örgütsel çalışmayı, en küçük yaşam alanlarına ve birimlere taşıyıp, orada geliştirebiliyor, orada ürün alabiliyor muyuz? Yoksa mahalle, sokak, fabrika, işletme, işçi havzasının parçaları, okul, sınıf, yurt, kitle örgütü şubesi, köy gibi dar alan ve birimlerde parti örgütlülüğüne, ısrara ve dönemsel hedeflere dayalı çalışma pratiğimiz sınırlı ve zayıf mı?
İşçi sınıfı ve emekçi kitlelerin devrimcileşmesi, örgütlenmesi ve savaşması için çalışıyoruz. Peki onların nabızlarını tutabiliyor muyuz? İş yerinde, yolda, kahvede arkadaşlarıyla, komşularıyla, hemşerileriyle sohbetlerini, evde ailesiyle televizyon izlerken esprilerini, sokakta devrimci etkinlik ve eylemlere rastladığında mırıldanarak söylenmelerini, kısacası duygu ve düşünce dünyalarını ya da korkularını, kaygılarını, girişkenlik ve yaratıcılıklarını biliyor muyuz? Acılarını, sıkıntılarını, istemlerini hissediyor ve anlıyor muyuz? Alan ve birimlerde onlarla birlikte yaşıyor, paylaşıyor, gülüyor ve ağlıyor muyuz? Kürt halkının hakları sorunu, alevi demokratik talepleri, ulusal topluluklar, kadın özgürlük meselesi hakkında ne düşünüyorlar, bu konular gündemlerine ne kadar ve hangi biçimde giriyor? Astığımız afişe, dağıttığımız bildiriye, ulaştırdığımız gazeteye, gerçekleştirdiğimiz çeşitli tipten eylemlere dair fikir ve duygularını biliyor muyuz? Partimizi, devrimcileri nasıl görüyorlar, nasıl değerlendiriyorlar? Bütün bu soruları somut, doyurucu ve olumlu biçimde cevaplayamıyorsak komünist öncünün, "kitlelerin fethi", "kitlelerle birlikte politika" hattında yürümüyor, bu konudaki karar ve direktifleri uygulamıyoruz demektir.
Eğer böyleyse durumu değiştirmek için neler yapabiliriz?
Alanlarda, birimlerde kitlelere siyasal gündemler, çağrılar ve sloganlarla gitmekle sınırlanmamak, sosyal ve kültürel çalışma ve ilişkileri her günkü pratiğimizin bir parçasına dönüştürmek, kitlelere dokunmanın, kitlelerle kaynaşmanın doğal kanallarından biridir. Hasta ziyaretleri, düğünler, ölüm taziyeleri, dini bayram ziyaretleri gibi sosyal paylaşımlar, spor faaliyetleri, sanatsal-kültürel etkinlikler, hem halkın bir parçası olmanın, hem de değerlerimizi işçi ve emekçilerle buluşturmanın olağan zeminleridir. Sürekliliği sağlanmış ajitasyon propaganda çalışmasında görsel araçlar ve hızlı iletişim araçlarının değerlendirilmesi devrimci siyasi etkiyi büyütmede önemli katkılarda bulunabilir.
Devrimci çalışma yürüten kadrolar, özellikle de kitle örgütçüleri hemen ve kolayca çalışma alanlarından, iş yerlerinden koparılmamalıdır. Çünkü böylesi görev değişiklikleri, çalışmanın gelişiminin istikrarsızlaşmasının etkenlerinden biri olabiliyor, alana hakimiyetsizlik, çalışmalarda kopukluk ve denetimsizlik türü sorunlara yol açabiliyor.
Bir platformu oluşturanların yüzde 70'nın işçi olması, tek başına belki bireysel zaafların azalması ve devrimci disiplin bakımından bir anlam ifade eder. Ama önemli olan bu işçi yoldaşların sosyalist çalışmayı ne kadar işyerine, işçi havzasına taşıyabildikleridir. İşçi oluşlarının sınıf hareketi ve mücadelesi içinde ne kadar karşılık bulduğudur. Tabii ki, komünist hareket ile işçi hareketinin birleşmesi, sınıfa sosyalist bilinç taşıma bütün parti örgütleri ve kadrolarının, ama en başta da bu işçi veya işçi sınıfından gelme kadroların her günki görevi olmalıdır.
Bir devrimci partinin emekçi kitleler içindeki siyasi ağırlığı ve etkisi, onun siyasi eylem ve mali destek çağrılarına kitlelerin verdikleri yanıtlarla görülebilir, ölçülebilir. Şüphesiz ki, bu kitlesel iniş ve çıkışlar, bazen devrimci kitle hareketinin geriye düşmesi ya da yükselmesiyle de ortaya çıkar: Örneğin, 96 1 Mayıs'ı gibi. Ama genellikle kitleler, devrimci çalışma ve siyasi pratikle sağlanan güven, siyasallaşma ve örgütlenme sayesinde buna hazırlanırlar; partilerin siyasi öngörü ve politik tutarlılığının test edilmesi; pratik politikalardaki siyasal deneyler, birikimler ve gelenekler üzerinde bu çağrılara yanıt olurlar. Bu da kitlelerde yaratılan ya da oluşturulan örgütsel, ideolojik ve siyasal etkiyle kazanılabilir. Birimlerde partinin uzun soluklu, istikrarlı ve derinlikli çalışmasının ürünü olarak ortaya çıkar. Parti çalışmasının kalıcılaşması, sürekliliği, öncesine dayalı kendini yeniden üretmesi sayesinde kazanılacak bir nitelik düzeyi öngörür. Peki, uzun vadede sonuç alacağımız bir çalışmaya tahammülümüz olmazsa, birey ve örgütlerin devrimci bir sabırla, gün gün emek vererek nitelikçe geliştirilebileceğini unutursak bunları yerine getirebilir miyiz? Kendimize soralım, 4. Kongremizden günümüze çalıştığımız alanda kaç insanla bağ kurduk, kaç işçiyi, kadını, genci örgütledik, kadrolaştırdık? Yeterli ilgi ve emek göstermediğimiz, örgütleme kararlılığı sergilemediğimiz için kaç yeni ilişki bir adım öne çıkamadı veya kopup gitti? Peki bundan emek verdiklerimizin kopup gitmesi ölçüsünde acı duyduk mu?
Siyasal gelişmelere alanlarda ve kesimlerde kitlelerle müdahale etmeyi hedeflemek
Şüphesiz ki, parti, toplumsal ve siyasal gelişmelere örgütleri, kadro ve aktivistleriyle, salt kendi güçleriyle müdahale edebilir. Bazı merkezlerde politik açıklama ve mesajlarla politik refleks gösterebilir. Bu müdahaleler ileri kitleleri politik mücadele alanlarına çeker, başka alanların sokağa ve eyleme geçmesini sağlayabilir. Ve biz çalışma tarzımızın, kitleleri yönetme tarzımızın, kadro ve örgüt politikalarımızın sorunlarını, geriliklerini, zaaflarını bu politik mücadele ve çalışma içerisinde görerek aşabilir ya da çözebiliriz. Ne var ki, bu durum, alanlarda kitleler içerisinde, siyasi ve örgütsel bakımlardan derinliğine bir çalışma ve örgütlenmeyle birleştirilmezse giderek politik reflekslerimiz, öncü çıkışlarımız yüzeyselleşir, rutinleşir ve kendi güçlerimizi bile harekete geçiremez duruma düşeriz. O halde, gerçek güç kaynağımız olan kitleleri örgütleme ve siyasal eyleme katmanın yöntemleri, araçları ve biçimlerini, yine kitlelerin deneylerinden ve pratiklerinden de öğrenerek çoğaltmalı ve geliştirmeliyiz.
Alanlarda ve birimlerde hedef kitleye her yönüyle sirayet etmek, kitlelerin siyasal örgütlenmesi ve siyasal savaştırılmasını öngörür. Alanlardaki parti örgütünün kitleler içinde partiyi siyasi, ideolojik ve örgütsel yönleriyle oluşturması, kurması ve inşa etmesidir. Kitlelerle özdeşleşmesi, onları partiye yakınlaştırması ve giderek partide örgütlemesi demektir.
Parti çalışmalarının iz bırakması, tarihselliği ve kalıcılığı, kitleler içinde parti örgütleriyle kök salma sayesinde güvenceye alınabilir. 80 öncesinde başlayan Haydarpaşa Lisesi çalışması, 1 Mayıs mahallesi çalışması, Tersane işkolu çalışması, tipik ve çarpıcı bazı şehir çalışmaları olarak buna örnektir. Demek ki, devrimci çalışma bu alanlarda bir iz bırakmış, bir devrimci gelenek ve kültür yaratmıştır. Parti çalışması ve devrimci eylemin etkisi buza yazılmamıştır. Bu örnekler ve deneylerin büyütülmesi güncel görevlerimizdendir.
Partinin merkezi siyasal eylemi ve pratiğini mahallelere, evlere, işçi havzalarına, fabrikalara, işletmelere, okullara, sınıflara, yurtlara, demokratik kitle örgütlerinin şubelerine, köylere taşımalıyız. Her parti örgütü, kendi çalışma alanında politik gelişmelere müdahale etmelidir. Alanlarda ve birimlerde kendi örgütlülüğü ve hazırlığıyla müdahale etmelidir. Kitleleri sürece katmayı hedeflemelidir.

 

 

Arşiv

 

2019
Aralık Kasım
Temmuz Mayıs
2018
Ekim Ocak
2017
Kasım Ağustos
Mayıs Şubat
2016
Eylül Temmuz

 

Alanlarda Derinliğine Çalışma Ve Örgütlenme
fc Share on Twitter
 

 

01 Ocak 2013 /

 

PDF formatında okumak için tıklayınız.

 

Alanlarda ve birimlerde derinliğine çalışma ve örgütlenme zor, zahmetli ve uzun soluklu, ama ürünleri bir o kadar dokunulabilir, kalıcı, somut, coşturucu, motive edici, umut ve güven uyandırıcıdır. Partinin emekçi semtlerde, işçi havzalarında, fabrikalarda, okullarda, köylerde, sendikalarda, derneklerde, bütün yaşam ve iş alanlarında komiteler, hücreler ve çalışma grupları üzerinden siyasi ve örgütsel stratejisi doğrultusunda hedef kitlesini aydınlatması, harekete geçirmesi ve örgütlemesi, onun kendini üretimi, kitleler içinde kökleşmesi ve gelişimini sağlam temellere oturtması bakımından belirli bir düzeye ulaştığını gösterir.
Parti faaliyetinin kesimsel alanlarda, birimlerde derinleşmesi ve yoğunlaşması, aynı zamanda, kitlelere yabancılaşmayla araya yüksek bir set çekme, çalışmanın soyut, genel, yüzeysel kalmasını önleme kararlığı, iradesi ve eylemidir. Kitlelerin devrimci, yaratıcı, yıkıcı ve üretici yeteneği, potansiyeli ve gücünün örgütlenmesi ve sınıf savaşımında açığa çıkarılması çizgisidir. Partinin merkezi örgütsel ve politik kararlarının, perspektiflerinin yerelin ya da kesimsel çalışmanın özgünlükleriyle birleştirilerek somutlandırılması, detaylandırılması, kitlelerle buluşturulması ve pratikleştirilmesidir. Yerelde devrimci inisiyatif, yaratıcılık, girişkenlik ve üretkenliğin büyütülmesidir.
Peki derinliğine çalışma ve örgütlemeyi nasıl başaracağız?
Uluslararası devrimci miras, devrimci hareketin 74-80 süreci, Kürt ulusal demokratik hareketi pratiği ve parti tarihimiz, bu anlamda zengin, öğretici deneylerle ve birikimlerle yüklüdür. Ne yazık ki, bugün bu çalışma yöntemlerimizi, deneylerimizi ve hatta tarzlarımızı "biz" değil de, esasen politik İslamcı akımlar kullanmakta; kitleleri aşağılardan örgütleyerek siyasal ve toplumsal güç haline gelebilmektedirler.
Devrimci hareketin öteki bölükleri bir yana, biz komünistler bu konuda kendimize, doğru, gerçekliğimizle yüzleşecek, çalışmalarımıza itilim kazandıracak sorular sormalıyız. Temel soru şudur: devrimci siyasal ve örgütsel çalışmayı, en küçük yaşam alanlarına ve birimlere taşıyıp, orada geliştirebiliyor, orada ürün alabiliyor muyuz? Yoksa mahalle, sokak, fabrika, işletme, işçi havzasının parçaları, okul, sınıf, yurt, kitle örgütü şubesi, köy gibi dar alan ve birimlerde parti örgütlülüğüne, ısrara ve dönemsel hedeflere dayalı çalışma pratiğimiz sınırlı ve zayıf mı?
İşçi sınıfı ve emekçi kitlelerin devrimcileşmesi, örgütlenmesi ve savaşması için çalışıyoruz. Peki onların nabızlarını tutabiliyor muyuz? İş yerinde, yolda, kahvede arkadaşlarıyla, komşularıyla, hemşerileriyle sohbetlerini, evde ailesiyle televizyon izlerken esprilerini, sokakta devrimci etkinlik ve eylemlere rastladığında mırıldanarak söylenmelerini, kısacası duygu ve düşünce dünyalarını ya da korkularını, kaygılarını, girişkenlik ve yaratıcılıklarını biliyor muyuz? Acılarını, sıkıntılarını, istemlerini hissediyor ve anlıyor muyuz? Alan ve birimlerde onlarla birlikte yaşıyor, paylaşıyor, gülüyor ve ağlıyor muyuz? Kürt halkının hakları sorunu, alevi demokratik talepleri, ulusal topluluklar, kadın özgürlük meselesi hakkında ne düşünüyorlar, bu konular gündemlerine ne kadar ve hangi biçimde giriyor? Astığımız afişe, dağıttığımız bildiriye, ulaştırdığımız gazeteye, gerçekleştirdiğimiz çeşitli tipten eylemlere dair fikir ve duygularını biliyor muyuz? Partimizi, devrimcileri nasıl görüyorlar, nasıl değerlendiriyorlar? Bütün bu soruları somut, doyurucu ve olumlu biçimde cevaplayamıyorsak komünist öncünün, "kitlelerin fethi", "kitlelerle birlikte politika" hattında yürümüyor, bu konudaki karar ve direktifleri uygulamıyoruz demektir.
Eğer böyleyse durumu değiştirmek için neler yapabiliriz?
Alanlarda, birimlerde kitlelere siyasal gündemler, çağrılar ve sloganlarla gitmekle sınırlanmamak, sosyal ve kültürel çalışma ve ilişkileri her günkü pratiğimizin bir parçasına dönüştürmek, kitlelere dokunmanın, kitlelerle kaynaşmanın doğal kanallarından biridir. Hasta ziyaretleri, düğünler, ölüm taziyeleri, dini bayram ziyaretleri gibi sosyal paylaşımlar, spor faaliyetleri, sanatsal-kültürel etkinlikler, hem halkın bir parçası olmanın, hem de değerlerimizi işçi ve emekçilerle buluşturmanın olağan zeminleridir. Sürekliliği sağlanmış ajitasyon propaganda çalışmasında görsel araçlar ve hızlı iletişim araçlarının değerlendirilmesi devrimci siyasi etkiyi büyütmede önemli katkılarda bulunabilir.
Devrimci çalışma yürüten kadrolar, özellikle de kitle örgütçüleri hemen ve kolayca çalışma alanlarından, iş yerlerinden koparılmamalıdır. Çünkü böylesi görev değişiklikleri, çalışmanın gelişiminin istikrarsızlaşmasının etkenlerinden biri olabiliyor, alana hakimiyetsizlik, çalışmalarda kopukluk ve denetimsizlik türü sorunlara yol açabiliyor.
Bir platformu oluşturanların yüzde 70'nın işçi olması, tek başına belki bireysel zaafların azalması ve devrimci disiplin bakımından bir anlam ifade eder. Ama önemli olan bu işçi yoldaşların sosyalist çalışmayı ne kadar işyerine, işçi havzasına taşıyabildikleridir. İşçi oluşlarının sınıf hareketi ve mücadelesi içinde ne kadar karşılık bulduğudur. Tabii ki, komünist hareket ile işçi hareketinin birleşmesi, sınıfa sosyalist bilinç taşıma bütün parti örgütleri ve kadrolarının, ama en başta da bu işçi veya işçi sınıfından gelme kadroların her günki görevi olmalıdır.
Bir devrimci partinin emekçi kitleler içindeki siyasi ağırlığı ve etkisi, onun siyasi eylem ve mali destek çağrılarına kitlelerin verdikleri yanıtlarla görülebilir, ölçülebilir. Şüphesiz ki, bu kitlesel iniş ve çıkışlar, bazen devrimci kitle hareketinin geriye düşmesi ya da yükselmesiyle de ortaya çıkar: Örneğin, 96 1 Mayıs'ı gibi. Ama genellikle kitleler, devrimci çalışma ve siyasi pratikle sağlanan güven, siyasallaşma ve örgütlenme sayesinde buna hazırlanırlar; partilerin siyasi öngörü ve politik tutarlılığının test edilmesi; pratik politikalardaki siyasal deneyler, birikimler ve gelenekler üzerinde bu çağrılara yanıt olurlar. Bu da kitlelerde yaratılan ya da oluşturulan örgütsel, ideolojik ve siyasal etkiyle kazanılabilir. Birimlerde partinin uzun soluklu, istikrarlı ve derinlikli çalışmasının ürünü olarak ortaya çıkar. Parti çalışmasının kalıcılaşması, sürekliliği, öncesine dayalı kendini yeniden üretmesi sayesinde kazanılacak bir nitelik düzeyi öngörür. Peki, uzun vadede sonuç alacağımız bir çalışmaya tahammülümüz olmazsa, birey ve örgütlerin devrimci bir sabırla, gün gün emek vererek nitelikçe geliştirilebileceğini unutursak bunları yerine getirebilir miyiz? Kendimize soralım, 4. Kongremizden günümüze çalıştığımız alanda kaç insanla bağ kurduk, kaç işçiyi, kadını, genci örgütledik, kadrolaştırdık? Yeterli ilgi ve emek göstermediğimiz, örgütleme kararlılığı sergilemediğimiz için kaç yeni ilişki bir adım öne çıkamadı veya kopup gitti? Peki bundan emek verdiklerimizin kopup gitmesi ölçüsünde acı duyduk mu?
Siyasal gelişmelere alanlarda ve kesimlerde kitlelerle müdahale etmeyi hedeflemek
Şüphesiz ki, parti, toplumsal ve siyasal gelişmelere örgütleri, kadro ve aktivistleriyle, salt kendi güçleriyle müdahale edebilir. Bazı merkezlerde politik açıklama ve mesajlarla politik refleks gösterebilir. Bu müdahaleler ileri kitleleri politik mücadele alanlarına çeker, başka alanların sokağa ve eyleme geçmesini sağlayabilir. Ve biz çalışma tarzımızın, kitleleri yönetme tarzımızın, kadro ve örgüt politikalarımızın sorunlarını, geriliklerini, zaaflarını bu politik mücadele ve çalışma içerisinde görerek aşabilir ya da çözebiliriz. Ne var ki, bu durum, alanlarda kitleler içerisinde, siyasi ve örgütsel bakımlardan derinliğine bir çalışma ve örgütlenmeyle birleştirilmezse giderek politik reflekslerimiz, öncü çıkışlarımız yüzeyselleşir, rutinleşir ve kendi güçlerimizi bile harekete geçiremez duruma düşeriz. O halde, gerçek güç kaynağımız olan kitleleri örgütleme ve siyasal eyleme katmanın yöntemleri, araçları ve biçimlerini, yine kitlelerin deneylerinden ve pratiklerinden de öğrenerek çoğaltmalı ve geliştirmeliyiz.
Alanlarda ve birimlerde hedef kitleye her yönüyle sirayet etmek, kitlelerin siyasal örgütlenmesi ve siyasal savaştırılmasını öngörür. Alanlardaki parti örgütünün kitleler içinde partiyi siyasi, ideolojik ve örgütsel yönleriyle oluşturması, kurması ve inşa etmesidir. Kitlelerle özdeşleşmesi, onları partiye yakınlaştırması ve giderek partide örgütlemesi demektir.
Parti çalışmalarının iz bırakması, tarihselliği ve kalıcılığı, kitleler içinde parti örgütleriyle kök salma sayesinde güvenceye alınabilir. 80 öncesinde başlayan Haydarpaşa Lisesi çalışması, 1 Mayıs mahallesi çalışması, Tersane işkolu çalışması, tipik ve çarpıcı bazı şehir çalışmaları olarak buna örnektir. Demek ki, devrimci çalışma bu alanlarda bir iz bırakmış, bir devrimci gelenek ve kültür yaratmıştır. Parti çalışması ve devrimci eylemin etkisi buza yazılmamıştır. Bu örnekler ve deneylerin büyütülmesi güncel görevlerimizdendir.
Partinin merkezi siyasal eylemi ve pratiğini mahallelere, evlere, işçi havzalarına, fabrikalara, işletmelere, okullara, sınıflara, yurtlara, demokratik kitle örgütlerinin şubelerine, köylere taşımalıyız. Her parti örgütü, kendi çalışma alanında politik gelişmelere müdahale etmelidir. Alanlarda ve birimlerde kendi örgütlülüğü ve hazırlığıyla müdahale etmelidir. Kitleleri sürece katmayı hedeflemelidir.